Inglés | Turco | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | guard n. | nöbetçi | ||
How did you kill the guards? Nöbetçileri nasıl öldürdün? More Sentences |
||||
Common Usage | guard n. | muhafız | ||
I will suggest you for the role of guard. Muhafız rolü için sizi önereceğim. More Sentences |
||||
Common Usage | guard n. | koruma | ||
It is all very well to speak of stringent controls, but you cannot guard against human failure. Sıkı kontrollerden bahsetmek çok güzel, ancak insan hatalarına karşı koruma sağlayamazsınız. More Sentences |
||||
Common Usage | guard v. | korumak | ||
But we can hardly expect the fox to guard the chickens. Ancak tilkinin tavukları korumasını bekleyemeyiz. More Sentences |
||||
General | ||||
General | guard n. | muhafızlar | ||
The guards are in position. Muhafızlar mevzideler. More Sentences |
||||
General | guard n. | gardiyan | ||
In the camps under the guards mentioned by Berlusconi? Berlusconi'nin bahsettiği kamplarda gardiyanlar var mıydı? More Sentences |
||||
General | guard n. | bekçi | ||
The spy was very furtive as he stole the keys from the guard. Ajan bekçiden anahtarları çalarken çok sinsiydi. More Sentences |
||||
General | guard n. | koruma | ||
We still, of course, call on the Commission to perform its role as a guard against aid that distorts competition. Elbette Komisyon'u rekabeti bozan yardımlara karşı koruma görevini yerine getirmeye çağırıyoruz. More Sentences |
||||
General | guard v. | korunmak | ||
Many quarters point to the important role of the military in guarding the secular State. Birçok çevre ordunun laik devletin korunmasındaki önemli rolüne işaret etmektedir. More Sentences |
||||
General | guard v. | himaye etmek | ||
Subsequently, the range of natural resources that any one protected area may guard is vast. Daha sonra, herhangi bir korunan alanın himaye edebileceği doğal kaynak aralığı çok geniştir. More Sentences |
||||
General | guard v. | nöbet tutmak | ||
I'm on guard here. Burada nöbet tutuyorum. More Sentences |
||||
General | guard v. | önlem almak | ||
Unfortunately this is all too true, but we must guard this stable door effectively now. Ne yazık ki bu çok doğru, ancak bizler söz konusu önlemleri alarak artık etkili bir şekilde korunmalıyız. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | guard n. | bekçi | ||
Tom is a part-time guard. Tom yarı zamanlı bir bekçi. More Sentences |
||||
Trade/Economic | guard n. | muhafız | ||
Five guards from the south, heavily armed and moving fast. Güneyden gelen beş muhafız, ağır silahlılar ve hızlı hareket ediyorlar. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | guard n. | koruma | ||
There isn't a guard. Hiçbir koruma yok. More Sentences |
||||
Law | guard v. | korumak | ||
Now the Commission, rather than guarding the law, is obstructing it. Şimdi Komisyon, yasayı korumak yerine onu engelliyor. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | guard n. | koruma | ||
Tom is under guard. Tom koruma altında. More Sentences |
||||
Technical | guard v. | korumak | ||
Unfortunately this is all too true, but we must guard this stable door effectively now. Ne yazık ki bu çok doğru, ancak şimdi bu sağlam kapıyı etkili bir şekilde korumalıyız. More Sentences |
||||
General | ||||
General | guard n. | gard | ||
General | guard n. | gözetici | ||
General | guard n. | nöbetçilik | ||
General | guard n. | kolcu | ||
General | guard n. | kondüktör | ||
General | guard n. | müdafaa | ||
General | guard n. | bakıcı | ||
General | guard n. | gözetim | ||
General | guard n. | derbent | ||
General | guard n. | muhafızlık | ||
General | guard n. | himaye | ||
General | guard n. | biletçi (trende) | ||
General | guard n. | boks gard | ||
General | guard n. | nöbet | ||
General | guard n. | uyanıklık | ||
General | guard n. | savunma duruşu | ||
General | guard n. | koruma görevlisi | ||
General | guard n. | çavuş | ||
General | guard n. | korkuluk | ||
General | guard n. | siper | ||
General | guard n. | koruyucu | ||
General | guard n. | korucu | ||
General | guard n. | karakol | ||
General | guard n. | nöbetçi asker | ||
General | guard n. | müdafaa eden kimse | ||
General | guard n. | müdafi | ||
General | guard n. | (körling veya çim topunda) bir diğerini hücumdan koruyacak şekilde hareket ettirilen kuka veya taş | ||
General | guard n. | (futbolda) merkezin her iki yanında bulunan iki oyuncudan biri | ||
General | guard n. | mağlup bir kimseye sadık olan grup | ||
General | guard n. | zamanı geçmiş bir ilkeye sıkı sıkıya bağlı grup | ||
General | guard n. | (krikette) oyuncunun kaleye ulaşacağı belli olan bir topu durdururken sopasının durdurma noktasında aldığı dik pozisyon | ||
General | guard n. | bir başka yüzüğün kaymasını önleyici yüzük | ||
General | guard n. | tetik mahfazası | ||
General | guard n. | çamurluk | ||
General | guard n. | kaybolmaması için saat veya bileziğe takılan küçük kayış | ||
General | guard n. | değerli bir yüzüğün parmaktan çıkmasını önlemek için üzerine takılan yüzük | ||
General | guard n. | şeref kıtası | ||
General | guard n. | merasim kıtası | ||
General | guard n. | yaklaşan tehlikeleri, zararları veya yaralanmaları önlemek için alınan tedbir | ||
General | guard v. | muhafaza altına almak | ||
General | guard v. | gözetmek | ||
General | guard v. | beklemek | ||
General | guard v. | bekçi kalmak | ||
General | guard v. | kontrol etmek | ||
General | guard v. | denetlemek | ||
General | guard v. | tedbirli olmak | ||
General | guard v. | gözetim altında tutmak | ||
General | guard v. | vikaye etmek | ||
General | guard v. | kenarına süslü bordür veya dantel geçirmek | ||
General | guard v. | oyunlarda kart veya taşı korumak | ||
General | guard v. | korkuluk takmak | ||
General | guard v. | siper takmak (kitap, makine, pencere) | ||
General | guard v. | bağlayarak tutturmak | ||
General | guard v. | sarmak | ||
General | guard v. | kuşatmak | ||
General | guard v. | (cihaz veya objeyi) insanlara zarar vermemesi için belirli bir parça ile teçhiz etmek | ||
General | guard v. | sır gibi saklamak | ||
Law | ||||
Law | guard n. | himaye | ||
Law | guard v. | himaye etmek | ||
Technical | ||||
Technical | guard n. | koruyucu | ||
Technical | guard n. | korkuluk | ||
Technical | guard n. | korumalık | ||
Technical | guard n. | koruma tertibatı | ||
Technical | guard n. | siper | ||
Technical | guard n. | tente | ||
Technical | guard v. | beklemek | ||
Technical | guard v. | önlem almak | ||
Computer | ||||
Computer | guard n. | programın yürütülmeye devam etmesi için "doğru" sonucunu vermesi gereken boole ifadesi | ||
Automotive | ||||
Automotive | guard n. | koruyucu | ||
Railway | ||||
Railway | guard n. | frenci | ||
Marine | ||||
Marine | guard n. | puntel | ||
Marine Biology | ||||
Marine Biology | guard n. | gaga burun | ||
Marine Biology | guard n. | belemnitlerin kabuğunun arka kısmında oluşan kalkerli sert parça | ||
Tobacco | ||||
Tobacco | guard n. | muhafaza | ||
Military | ||||
Military | guard n. | kolluk nöbeti | ||
Military | guard n. | müfreze | ||
Military | guard n. | nöbet | ||
Military | guard n. | temel amacı ana kuvveti korumak olan güvenlik harekatı | ||
Sport | ||||
Sport | guard n. | ofansif koruyucu (amerikan futbolu) | ||
Sport | guard n. | yaralanma, lekelenme, bozulma, hırsızlık ve kayba karşı koruma oluşturması için tasarlanmış sabit eşya veya ek parça | ||
Sport | guard n. | kılıç kabzasının eli koruyan kısmı | ||
Sport | guard n. | balçak | ||
Sport | guard n. | kabza siperi | ||
Sport | guard v. | konumunu koruyarak rakibin etkisini azalmak | ||
Sport | guard v. | (satrançta veya satranç temalı kartlarla oynanan bir kart oyununda) taşını veya kartını bir başkası ile korumak | ||
Sport | guard v. | (körling ve çim topunda) kendi taşını veya kukasını rakiple taşı veya kukası arasına koyarak korumak | ||
Basketball | ||||
Basketball | guard n. | gard | ||
Basketball | guard n. | takımının hücum sistemini yöneten oyuncu | ||
Boxing | ||||
Boxing | guard n. | yumruklaşma duruşu | ||
Chess | ||||
Chess | guard n. | bir diğerini koruyan taş | ||
Card | ||||
Card | guard n. | daha değerli kartla birlikte tutulan aynı takımdan kart | ||
Bookbindery | ||||
Bookbindery | guard n. | kitabın yapraklarına tutturulmuş, üzerinde harita gibi materyaller bulunan kabartmalı kağıt veya kumaş şerit | ||
Bookbindery | guard n. | tam sayfaya obje tutturulması için konulmuş yaklaşık 1. 27 cm'ye 1.90 cm ölçülerinde dar yaprak | ||
Bookbindery | guard n. | kitap yapraklarının kırılmış katlarını yeniden ciltlemek için dikişten önce kullanılan destekleyici kağıt | ||
Bookbindery | guard n. | mukavemet kazandırması için kitabın ilk ve son bölümüne eklenen kağıt veya kumaş şerit | ||
Archaic | ||||
Archaic | guard v. | koruma amaçlı eşlik etmek | ||
Archaic | guard v. | koruma amaçlı refakat etmek | ||
Engineering | ||||
Engineering | guard n. | cihazın kazara aktive olmasını veya verinin muğlak şekilde yorumlanmasını önleyen sinyal |