1 |
go away |
gitmek |
v. |
|
- I don't think Tom is going away.
- Tom'un gittiğini sanmıyorum.
- Tom has gone away.
- Tom gitti.
- Please go away.
- Lütfen gidin.
- Tom won't go away.
- Tom gitmeyecek.
- Why do you want to go away?
- Neden gitmek istiyorsun?
- I'm still here and I'm not going away.
- Hâlâ buradayım ve gitmeyeceğim.
- That pain never went away.
- O acı hiç gitmedi.
- Tom told Mary to go away.
- Tom Mary'e gitmesini söyledi.
- I have work to do, so go away and leave me alone.
- Yapacak işlerim var, o yüzden git ve beni yalnız bırak.
- Tom went away to the country.
- Tom taşraya gitti.
- Kate broke his heart by rudely demanding he go away.
- Kate, kabaca gitmesini isteyerek onun kalbini kırdı.
- Pain, pain, go away.
- Acı, acı, git buradan.
- He got up and went away.
- Kalkıp gitti.
- Tom never did go away.
- Tom asla gitmedi.
- Kyoko went away, humming a song.
- Kyoko bir şarkı mırıldanarak gitti.
- You need to go away.
- Gitmeniz gerekiyor.
- Pick up your things and go away.
- Eşyalarını topla ve git.
- Sami just went away.
- Sami gitti.
- The dog went away.
- Köpek gitti.
- The pain never goes away.
- Ağrı asla gitmez.
- They must all go away.
- Hepsi gitmeli.
- Those children went away, singing a song.
- O çocuklar şarkı söyleyerek gittiler.
- Our dog has gone away.
- Köpeğimiz gitti.
- If I ignore it, it will go away.
- Eğer görmezlikten gelirsem, geçip gidecektir.
- He got up and went away.
- O kalktı ve gitti.
- Do you want me to go away?
- Gitmemi mi istiyorsun?
- Hey, don't go away.
- Hey, gitme.
- I want Tom to go away.
- Tom'un gitmesini istiyorum.
- I regret that I am going away.
- Gittiğim için üzgünüm.
- Tom won't go away if you don't want him to.
- Sen istemezsen Tom gitmez.
- Go away, I want to be alone!
- Git buradan, yalnız kalmak istiyorum!
- I told you to go away.
- Sana gitmeni söyledim.
- We're not going to go away.
- Gitmeyeceğiz.
- She simply stared at me in amazement and went away without saying a word.
- Bana şaşkınlıkla baktı ve tek kelime etmeden gitti.
- I'm going away for a month.
- Bir aylığına gidiyorum.
- I said go away.
- Git dedim.
- Go away before they see you here.
- Onlar seni burada görmeden önce git buradan.
- Please go away and stop annoying me.
- Lütfen git ve beni rahatsız etmeyi bırak.
- She went away to Italy.
- O İtalya'ya gitti.
- I thought she was angry and would just go away.
- Onun öfkeli olduğunu ve sadece gideceğini düşündüm.
- Tom had no intention of going away.
- Tom'un gitme niyeti yoktu.
- I don't want them to go away.
- Gitmelerini istemiyorum.
- He had nothing to say, so he went away.
- Söyleyecek bir şeyi yoktu, bu yüzden gitti.
- Tom is going away for a month.
- Tom bir aylığına buradan gidiyor.
- They must all go away.
- Onların hepsi gitmeli.
- All the boys went away.
- Bütün çocuklar gitti.
- Carlos went away and came back with the book.
- Carlos gitti ve kitap ile geri geldi.
- Do you want me to go away?
- Gitmemi istiyor musun?
- I'd better go away.
- Gitsem iyi olur.
- Tom wanted Mary to go away.
- Tom Mary'nin gitmesini istedi.
- He had nothing to say, so he went away.
- Söyleyecek bir şeyi yoktu, o yüzden gitti.
- Does he want to go away?
- Gitmek istiyor mu?
- This problem won't go away.
- Bu sorun gitmeyecek.
- Time doesn't pass or go away, time remains inside us.
- Zaman geçmez ya da gitmez, zaman içimizde kalır.
- Does she want to go away?
- Gitmek istiyor mu?
- John went away without so much as saying good-by.
- John veda bile etmeden gitti.
- I decided to go away with the pilgrims.
- Hacılarla gitmeye karar verdim.
Show More (59)
|
2 |
go away |
uzaklaşmak |
v. |
|
- Pick up your things and go away.
- Eşyalarını al ve uzaklaş.
- He looked into her eyes and suddenly went away.
- Gözlerinin içine baktı ve aniden uzaklaştı.
- I sat for some time and then went away.
- Ben bir süre oturdum ve sonra uzaklaştım.
- Those children went away, singing a song.
- O çocuklar, bir şarkı söyleyerek uzaklaştılar.
- We're not going away.
- Biz uzaklaşmıyoruz.
- They're not going away.
- Onlar uzaklaşmıyorlar.
- He went away from his father.
- Babasından uzaklaştı.
- All the boys went away.
- Bütün çocuklar uzaklaştı.
- The dog went away like a shot.
- Köpek şimşek gibi uzaklaştı.
- He went away.
- O uzaklaştı.
- Those children went away, singing a song.
- O çocuklar şarkı söyleyerek uzaklaştılar.
- Go away right now!
- Derhal uzaklaşın!
Show More (9)
|
3 |
go away |
uzaklara gitmek |
v. |
|
- I don't want to go away.
- Uzaklara gitmek istemiyorum.
- I won't go away.
- Uzaklara gitmeyeceğim.
- Our dog has gone away.
- Köpeğimiz uzaklara gitti.
- I think Tom has gone away.
- Sanırım Tom uzaklara gitti.
- I don't know why Tom went away.
- Tom'un niçin uzaklara gittiğini bilmiyorum.
- Tom went away.
- Tom uzaklara gitti.
- I'm not going away.
- Uzaklara gitmiyorum.
- Tom has gone away.
- Tom uzaklara gitti.
- They'll go away.
- Onlar uzaklara gidecekler.
- Let's just go away.
- Uzaklara gidelim.
- Tom doesn't want to go away.
- Tom uzaklara gitmek istemiyor.
Show More (8)
|
4 |
go away |
çekip gitmek |
v. |
|
- I wish everyone would just go away.
- Keşke herkes çekip gitse.
- I thought she was angry and would just go away.
- Kızgın olduğunu ve çekip gideceğini düşündüm.
- Tom wanted Mary to go away.
- Tom Mary'nin çekip gitmesini istedi.
- Tom is hoping Mary will just go away.
- Tom, Mary'nin öylece çekip gitmesini umuyor.
- He looked into her eyes and suddenly went away.
- Onun gözlerinin içine baktı ve aniden çekip gitti.
- Let's go away this weekend.
- Bu hafta sonu çekip gidelim.
- Tom wanted Mary to go away.
- Tom, Mary'den çekip gitmesini istiyordu.
- Why did you go away?
- Neden çekip gittin?
Show More (5)
|
5 |
go away |
defolup gitmek |
v. |
|
- Even if you boss attacks you and tells you to go away, you should make your point.
- Patronun sana saldırsa ve defolup gitmeni söylese bile, sen demek istediğini anlatmalısın.
- I wish Tom would just go away.
- Tom'un defolup gitmesini isterdim.
- Tom wanted Mary to go away.
- Tom Mary'nin defolup gitmesini istedi.
Show More (0)
|
6 |
go away |
ayrılmak |
v. |
|
- I have noted many important and insightful observations that I will take with me when I go away from here today.
- Bugün buradan ayrılırken yanımda götüreceğim pek çok önemli ve aydınlatıcı gözlemi not ettim.
- He went away from his father.
- O, babasından ayrıldı.
Show More (-1)
|
7 |
go away |
(açıklama yapmadan) ortadan kaybolmak |
v. |
|
- Reality doesn't go away because you stop believing in it.
- Gerçeklik, siz ona inanmayı bıraktığınız için ortadan kaybolmaz.
- Reality doesn't go away just because you stop believing in it.
- Gerçeklik, sırf siz ona inanmayı bıraktığınız için ortadan kaybolmaz.
Show More (-1)
|