İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | have a break f. | ara vermek | ||
We cannot, though, have a break, as that would disrupt the timetable. Yine de ara veremeyiz, çünkü bu zaman çizelgesini bozar. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | have a break f. | mola vermek | ||
They're having a break at the moment. Şu anda mola veriyorlar. More Sentences |
||||
Genel | have a break f. | ara vermek | ||
We cannot, though, have a break, as that would disrupt the timetable. Yine de ara veremeyiz, çünkü bu takvimi bozar. More Sentences |
||||
Genel | have a break f. | teneffüse çıkmak |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | have a nervous break down f. | sinir krizi geçirmek |
Idioms | ||
Deyim | have a nice break f. | şans yüzüne gülmek |
Deyim | have a lucky break f. | şans yüzüne gülmek |
Deyim | have a lucky break f. | şansı yüzüne gülmek |
Deyim | have a nice break f. | şansı yüzüne gülmek |
Deyim | have a big break f. | şansı yüzüne gülmek |
Deyim | have a nice break f. | talih yüzüne gülmek |
Deyim | have a lucky break f. | talih yüzüne gülmek |
Speaking | ||
Konuşma | shall we have a break? expr. | ara verelim mi? |
Konuşma | let's have a tea break expr. | hadi bir çay molası verelim |
Konuşma | we'll have a little break expr. | küçük bir mola vereceğiz |