İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | intersect f. | kesişmek | ||
Luís Coelho Street intersects Augusta Street. Luís Coelho Caddesi, Augusta Caddesi'yle kesişiyor. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Teknik | intersect f. | kesişmek | ||
The two streets intersect at right angles. İki cadde dik açıyla kesişiyor. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | intersect i. | kesişim noktası | ||
Genel | intersect i. | kesişim eğrisi | ||
Genel | intersect f. | katetmek | ||
Genel | intersect f. | çapraşmak | ||
Genel | intersect f. | kesiştirmek | ||
Genel | intersect f. | kesmek | ||
Genel | intersect f. | birbiri üzerinden geçmek | ||
Genel | intersect f. | (stenografi işaretini) bir diğer işaretin içinden geçecek şekilde yazmak | ||
Technical | ||||
Teknik | intersect f. | bölmek | ||
Teknik | intersect f. | ikiye bölmek | ||
Teknik | intersect f. | kesmek | ||
Computer | ||||
Bilgisayar | intersect f. | (ilişkili veri tabanında) iki dosyayı eşleştirerek her ikisinde ortak olan kayıtlarla üçüncü bir dosya oluşturmak |