|
- They reject proposals to end the funding and arming of the butcher Sharon.
- Kasap Şaron'un finansmanına ve silahlandırılmasına son verilmesine yönelik önerileri reddediyorlar.
- I asked the butcher to trim all the fat off of the meat.
- Kasaptan etin tüm yağlarını kesmesini istedim.
- The baker's is next door to the butcher's.
- Fırıncı, kasabın bitişiğindedir.
- The butcher is cutting the meat.
- Kasap eti kesiyor.
- The bakery is near the butcher shop.
- Fırın kasabın orada.
- You're still a butcher, aren't you?
- Sen hala kasapsın, değil mi?
- When you see a butcher shop ahead of you, turn left.
- Önünde kasabı gördüğünde sola dön.
- Tom is a butcher.
- Tom bir kasap.
- The butcher was deboning a steer carcass.
- Kasap bir öküz leşinin kemiğini çıkarıyordu.
- The differences in quality between the two butchers was amazing.
- İki kasap arasındaki kalite farkı inanılmazdı.
- The butcher shop sells assorted cuts of meat.
- Kasap etin çeşitli kesimlerini satar.
- The butcher was deboning a steer carcass.
- Kasap bir sığır karkasının kemiklerini ayırıyordu.
- The butcher is weighing the meat.
- Kasap eti tartıyor.
- We're butchers.
- Biz kasaplarız.
- The bakery is near the butcher shop.
- Fırın kasaba yakın.
- He's not a surgeon, but a butcher.
- O bir cerrah değil, bir kasap.
- The baker's is next door to the butcher's.
- Pastane kasabın yanındadır.
- A butcher deals in meat.
- Bir kasap et ticareti yapar.
- The butcher who sold me this beef is always friendly.
- Bana bu bifteği satan kasap her zaman dost canlısıdır.
- I thought you said Tom was a butcher.
- Tom'un bir kasap olduğunu söylediğini düşündüm.
- A butcher deals in meat.
- Bir kasap et satar.
- You're still a butcher, aren't you?
- Hâlâ bir kasapsın, değil mi?
- Countless people wait their turn in front of the butcher's.
- Sayısız insan kasabın önünde sırasını bekliyor.
- The butcher ground the meat.
- Kasap eti öğüttü.
- The differences in quality between the two butchers was amazing.
- İki kasap arasındaki kalite farkları şaşırtıcıydı.
- He's a butcher.
- O bir kasap.
- She bought it at the butcher's.
- Kasaptan aldı.
- Countless people wait their turn in front of the butcher's.
- Kasabın önünde sayısız insan sırasını bekliyor.
- The butcher ground the meat.
- Kasap eti kıydı.
- I thought you said Tom was a butcher.
- Tom'un kasap olduğunu söylediğini sanıyordum.
- The butcher who sold me this beef is always friendly.
- Bu eti bana satan kasap her zaman sevecendir.
- Tom is a butcher, isn't he?
- Tom bir kasap, değil mi?
Show More (29)
|
