|
- Most, though, would agree that there is a sufficient choice of soaps, deodorants, perfumes, and lipsticks.
- Yine de çoğu kişi sabun, deodorant, parfüm ve ruj seçeneklerinin yeterli olduğu konusunda hemfikirdir.
- Yes, a strong perfume smell can cause me pain.
- Evet, güçlü bir parfüm kokusu bana acı verebilir.
- Yes, a strong perfume smell can cause me pain.
- Evet, güçlü bir parfüm kokusu bana acı çektirebilir.
- Yes, a strong perfume smell can cause me pain.
- Evet, güçlü bir parfüm kokusu bana ızdırap verebilir.
- Have you ever smelled this perfume?
- Hiç bu parfümü kokladınız mı?
- Tom bought a bottle of vodka and some perfume at the duty-free shop.
- Tom gümrüksüz satış mağazasından bir şişe votka ve biraz parfüm aldı.
- Her exotic perfume has a subtle scent.
- Egzotik parfümünün hafif bir kokusu var.
- What's your favorite perfume?
- En sevdiğin parfüm hangisi?
- Your perfume is really strong.
- Parfümün çok keskinmiş.
- Taxes on French perfumes have been increased in the United States.
- Birleşik Devletler'de Fransız parfümlerine uygulanan vergiler artırıldı.
- I like the perfume you're wearing.
- Sürdüğün parfümü beğeniyorum.
- Have you ever smelled this perfume?
- Hiç bu parfümü kokladın mı?
- Is that a new perfume?
- O yeni bir parfüm mü?
- The Coty company sells perfumes.
- Coty şirketi parfüm satar.
- Tom smelled Mary's perfume as soon as he entered the room.
- Tom odaya girer girmez Mary'nin parfümünün kokusunu aldı.
- I have a bottle of perfume from Grasse.
- Grasse'den bir şişe parfümüm var.
- She has a lot of perfumes.
- Bir sürü parfümü var.
- The Coty company sells perfumes.
- Coty şirketi parfüm satıyor.
- I decided not to buy perfume.
- Ben parfüm almamaya karar verdim.
- I love Mary's perfume.
- Mary'nin parfümüne bayılıyorum.
- I have a bottle of perfume from Grasse.
- Grasse'tan bir şişe parfümüm var.
- If you can smell your own perfume, you're wearing too much.
- Kendi parfüm kokunu alabiliyorsan, çok fazla sürüyorsundur.
- As far as I'm concerned, his perfume is an aphrodisiac.
- Bana kalırsa, parfümü bir afrodizyak.
- I like the perfume you're wearing.
- Sürdüğün parfümü beğendim.
- What is that perfume you're wearing?
- Sürdüğün parfüm ne?
- Are you wearing perfume?
- Parfüm mü kullanıyorsun?
- What's your favorite perfume?
- Senin en sevdiğin parfüm nedir?
- I love Mary's perfume.
- Mary'nin parfümünü seviyorum.
- For once in my life I want to make perfumes.
- Hayatımda bir kez olsun parfüm yapmak istiyorum.
- I don't like the smell of the perfume Mary is wearing today.
- Mary'nin bugün sürdüğü parfümün kokusunu sevmedim.
- Her exotic perfume has a subtle scent.
- Onun egzotik parfümünün hoş bir kokusu var.
- She has a lot of perfumes.
- Onun birçok parfümü var.
- I decided not to buy perfume.
- Parfüm almamaya karar verdim.
- Your perfume is really strong.
- Parfümün gerçekten çok güçlü.
- I smelled Mary's perfume, so I knew she'd been in the room.
- Mary'nin parfümünün kokusunu aldım, o yüzden odada olduğunu biliyordum.
- If you can smell your own perfume, you're wearing too much.
- Eğer kendi parfümünün kokusunu alabiliyorsan, çok fazla sürmüşsün demektir.
- Is that a new perfume?
- Bu yeni bir parfüm mü?
- I like this perfume.
- Bu parfümü seviyorum.
- I love her perfume.
- Onun parfümünü seviyorum.
- What is that perfume you're wearing?
- Sürüyor olduğun o parfüm nedir?
- This is the first time I've ever smelt this perfume.
- Bu parfümü ilk kez kokluyorum.
- Do you like this perfume?
- Bu parfümü sever misin?
- I decided not to buy the perfume anymore.
- Artık parfüm almamaya karar verdim.
- Do you like this perfume?
- Bu parfümü beğeniyor musun?
Show More (41)
|
