|
- Now, I'll go eat my dinner and read a book.
- Şimdi akşam yemeğimi yiyip, kitap okuyacağım.
- Now, I'll go eat my dinner and read a book.
- Şimdi akşam yemeğimi yiyip kitap okuyacağım.
- Now, I'll go eat my dinner and read a book.
- Şimdi gidip yemeğimi yiyeceğim ve kitap okuyacağım.
- He managed to read a book written in French.
- Fransızca yazılan bir kitabı okuyabildi.
- I read a book on my iPad while I was eating.
- Yemek yerken iPad'imde kitap okudum.
- I'd prefer to spend the whole day reading a book.
- Bütün günü kitap okuyarak geçirmeyi tercih ederim.
- Tom spent the evening reading a book.
- Tom akşamı kitap okuyarak geçirdi.
- She gave up eating meat after reading a book about cruelty to animals.
- Hayvanlara yapılan zulümle ilgili bir kitap okuduktan sonra et yemeyi bıraktı.
- I am reading a book while I eat.
- Ben yemek yerken kitap okuyorum.
- Tom was sitting by himself on the porch and reading a book.
- Tom verandada tek başına oturmuş kitap okuyordu.
- She gave up eating meat after reading a book about cruelty to animals.
- O hayvanlar üzerindeki zulüm hakkında bir kitap okuduktan sonra et yemeyi bıraktı.
- Why don't you read a book?
- Neden bir kitap okumuyorsun?
- Yesterday, I read a book.
- Dün bir kitap okudum.
- Tom is alone in his room, reading a book.
- Tom odasında yalnız, bir kitap okuyor.
- I was up all night reading a book.
- Bir kitap okuyarak bütün gece yatmadım.
- The boy reading a book over there is Tom.
- Şurada kitap okuyan çocuk Tom'dur.
- Tom would often sit alone on the porch, reading a book.
- Tom sık sık verandada tek başına oturup kitap okurdu.
- I was up all night reading a book.
- Bütün gece uyanıktım, kitap okuyordum.
- The cat is reading a book.
- Kedi kitap okuyor.
- Why don't you read a book?
- Neden kitap okumuyorsun?
- Tom is at his desk, reading a book.
- Tom masasında kitap okuyor.
- While I was watching tv, my mother was reading a book.
- Ben televizyon izlerken annem bir kitap okuyordu.
- Reading a book can be compared to making a journey.
- Kitap okumak bir maceraya atılmak gibidir.
- Petro isn't reading a book.
- Petro bir kitap okumuyor.
- Were you reading a book at that time?
- O sırada kitap okuyor muydun?
- Tom stayed up all night reading a book.
- Tom bütün gece kitap okudu.
- The teacher is reading a book.
- Öğretmen kitap okuyor.
- Have you ever read a book in French?
- Hiç Fransızca bir kitap okudun mu?
- I'd prefer to spend the whole day reading a book.
- Bütün günü bir kitap okuyarak geçirmeyi tercih ederim.
- The boy reading a book over there is Tom.
- Orada kitap okuyan oğlan Tom.
- I went to the library to read a book.
- Ben bir kitap okumak için kütüphaneye gittim.
- I wanted to read a book.
- Bir kitap okumak istiyordum.
- Tom was reading a book the last time I saw him.
- Tom onu son gördüğümde bir kitap okuyordu.
- Tom was sitting on a bench in the park, reading a book.
- Tom parkta bir bankta oturmuş kitap okuyordu.
- I read a book today.
- Bugün kitap okudum.
- I am reading a book while I eat.
- Yemek yerken kitap okuyorum.
- Reading a book can be compared to making a journey.
- Kitap okumak bir yolculuk yapmaya benzetilebilir.
- If you have nothing to do, why not read a book?
- Yapacak bir şeyin yoksa neden bir kitap okumuyorsun?
- My father told me not to read a book in my bed.
- Babam bana yatağımda kitap okumamamı söyledi.
- I was reading a book.
- Bir kitap okuyordum.
- The person reading a book over there is my father.
- Şurada kitap okuyan kişi babam.
- He sat reading a book.
- O bir kitap okuyarak oturdu.
- She was in bed during the morning reading a book.
- Sabah yatağında kitap okuyordu.
- He was reading a book at that time.
- O sırada kitap okuyordu.
- Tom was sitting by himself at a table in the corner and was reading a book.
- Tom köşedeki masada tek başına oturmuş kitap okuyordu.
- There was someone sitting on a bench reading a book there.
- Orada bankta oturmuş kitap okuyan biri vardı.
- My father isn't reading a book now.
- Babam şu anda kitap okumuyor.
- Emily read a book.
- Emily bir kitap okudu.
- The person reading a book on the bench under the tree is Tom.
- Ağacın altındaki bankta kitap okuyan kişi Tom'dur.
- Sami was reading a book online.
- Sami çevrimiçi bir kitap okuyordu.
- Tom sat next to Mary and read a book while she sat there knitting.
- Tom, Mary'nin yanına oturmuş ve Mary orada oturup örgü örerken kitap okumuş.
- She wants to read a book.
- O bir kitap okumak istiyor.
- I read a book last night.
- Dün gece bir kitap okudum.
- I read a book.
- Bir kitap okudum.
- I was reading a book then.
- O zaman bir kitap okuyordum.
- He approached the boy reading a book.
- O, kitap okuyan bir çocuğa yaklaştı.
- Michael is reading a book.
- Michael bir kitap okuyor.
- Tom is reading a book of short stories.
- Tom kısa hikayelerden oluşan bir kitap okuyor.
- He kept reading a book.
- O, kitap okumayı sürdürdü.
- Tom is sitting on the front porch, reading a book.
- Tom ön verandada oturmuş kitap okuyor.
- The boy reading a book is Tom.
- Kitap okuyan çocuk Tom.
- I'm reading a book on American history.
- Amerikan tarihi hakkında bir kitap okuyorum.
- Laurie is reading a book now.
- Laurie şimdi bir kitap okuyor.
- I am reading a book on US history.
- Ben ABD'nin tarihiyle ilgili bir kitap okuyorum.
- I want to read a book.
- Kitap okumak istiyorum.
- Do you prefer reading a book or watching a movie?
- Kitap okumayı mı film izlemeyi mi tercih edersin?
- He was sitting, reading a book.
- Oturmuş kitap okuyordu.
- Please tell me where I can read a book.
- Lütfen bana nerede bir kitap okuyabileceğimi söyle.
- The boy read a book about pirates.
- Oğlan, korsanlar hakkında bir kitap okuyor.
- Tom read a book while he was waiting for the bus.
- Tom otobüs beklerken kitap okudu.
- Have you ever read a book written about Japan?
- Hiç Japonya hakkında yazılmış bir kitap okudunuz mu?
- Tom read a book under a tree.
- Tom bir ağacın altında kitap okudu.
- I'm going to stay home today and read a book.
- Bugün evde kalıp bir kitap okuyacağım.
- They are reading a book.
- Kitap okuyorlar.
- He sat to read a book.
- O bir kitap okumak için oturdu.
- I had been reading a book for some time when he called.
- O aradığında bir süredir kitap okuyordum.
- Tom was reading a book the last time I saw him.
- Onu son gördüğümde Tom kitap okuyordu.
- Tom said he read a book about this ship.
- Tom, bu gemi hakkında bir kitap okuduğunu söyledi.
- Why don't you read a book?
- Neden bir kitap okumuyorsunuz?
- Tom is in the library reading a book.
- Tom kütüphanede kitap okuyor.
- He wants to read a book.
- O bir kitap okumak ister.
- I'll read a book while you're sleeping.
- Sen uyurken kitap okuyacağım.
- The cat is reading a book.
- Kedi bir kitap okuyor.
- Tom read a book all morning.
- Tom bütün sabah kitap okudu.
- Dan was reading a book about Charlie Chaplin.
- Dan, Charlie Chaplin hakkında bir kitap okuyordu.
- He is reading a book.
- O bir kitap okuyor.
- Playing music to me is like reading a book.
- Müzik çalmak benim için kitap okumak gibidir.
- Right now I'm reading a book that has been written in English about French grammar.
- Şu anda Fransızca dilbilgisi hakkında İngilizce yazılmış bir kitap okuyorum.
- Was your father reading a book last night?
- Baban dün gece kitap okuyor muydu?
- Tom was sitting alone, reading a book.
- Tom tek başına oturmuş kitap okuyordu.
- I plan on reading a book on the plane.
- Uçakta bir kitap okumayı planlıyorum.
- The boy over there reading a book is Tom.
- Şurada kitap okuyan çocuk Tom.
- Tom read a book under a tree.
- Tom bir ağacın altında kitap okuyordu.
- Last night, I read a book.
- Dün gece bir kitap okudum.
- I don't suppose it's possible to read a book by moonlight.
- Ay ışığında kitap okumanın mümkün olduğunu sanmıyorum.
- While I was watching tv, my mother read a book.
- Ben televizyon izlerken annem bir kitap okudu.
- I read a book today.
- Bugün bir kitap okudum.
- Tom is reading a book about the history of Australia.
- Tom Avustralya'nın tarihi hakkında bir kitap okuyor.
- I had been reading a book for some time when he called.
- Aradığında bir süredir kitap okuyordum.
- Tom is alone in his room, reading a book.
- Tom odasında yalnız, kitap okuyor.
- Right now I'm reading a book that has been written in English about French grammar.
- Şu anda Fransızca dil bilgisi hakkında İngilizce yazılmış bir kitabı okuyorum.
- What's the difference between taking a course and reading a book?
- Bir kurs almakla bir kitap okumak arasındaki fark nedir?
- I am reading a book on US history.
- ABD tarihi üzerine bir kitap okuyorum.
- I am reading a book about animals.
- Hayvanlar hakkında bir kitap okuyorum.
- The boy reading a book is John.
- Bir kitap okuyan çocuk John'dur.
- He is going to read a book.
- Kitap okuyacak.
- Tom was sitting alone in the park, reading a book.
- Tom parkta tek başına oturmuş kitap okuyordu.
- Sami was sitting and reading a book all by himself.
- Sami oturup tamamen kendi başına bir kitap okuyordu.
- The man reading a book over there is my father.
- Şurada kitap okuyan adam babam.
- He seldom, if ever, reads a book.
- Nadiren, o da hiç kitap okumaz.
- I was reading a book while walking.
- Yürürken kitap okuyordum.
- Tom is reading a book.
- Tom kitap okuyor.
- I'm reading a book about languages.
- Diller hakkında bir kitap okuyorum.
- Tom sat reading a book.
- Tom kitap okuyarak oturdu.
- The man reading a book over there is my father.
- Şurada kitap okuyan adam benim babam.
- I am reading a book on the history of the Americas.
- Ben Amerikaların tarihi üzerine bir kitap okuyorum.
- I am reading a book.
- Ben kitap okuyorum.
- To me, playing music is like reading a book.
- Benim için müzik çalmak kitap okumak gibi bir şey.
- I want to read a book.
- Bir kitap okumak istiyorum.
- He read a book written in English.
- İngilizce yazılmış bir kitap okudu.
- Tom sat next to Mary and read a book while she sat there knitting.
- Tom, Mary'nin yanında oturdu ve o orada oturup örgü örerken bir kitap okudu.
- I had a few hours free, so I sat under a tree and read a book.
- Birkaç saat boş vaktim vardı, o yüzden bir ağacın altına oturup kitap okudum.
- I'm reading a book about skiing.
- Kayakla ilgili bir kitap okuyorum.
- He was sitting and reading a book.
- O oturuyor ve bir kitap okuyordu.
- He managed to read a book written in French.
- Fransızca yazılmış bir kitabı okumayı başardı.
- I want to stay home and read a book.
- Evde kalmak ve bir kitap okumak istiyorum.
- He stopped reading a book.
- Kitap okumayı bıraktı.
- Tom sat under a tree, reading a book.
- Tom bir ağacın altında oturmuş kitap okuyordu.
- She's alone in her room reading a book.
- O, odasında tek başına bir kitap okuyordu.
- Do you prefer reading a book or watching a movie?
- Kitap okumayı mı yoksa film izlemeyi mi tercih edersin?
- He sat to read a book.
- Kitap okumak için oturdu.
- Playing music to me is like reading a book.
- Benim için müzik çalmak bir kitap okumak gibidir.
- What's the difference between taking a course and reading a book?
- Kurs almakla kitap okumak arasında ne fark var?
- The man is reading a book.
- Adam kitap okuyor.
- He reads a book.
- Kitap okuyor.
- You shouldn't read a book in a room this dim.
- Bu kadar loş bir odada kitap okumamalısın.
- Tom was sitting alone, reading a book.
- Tom tek başına oturup kitap okuyordu.
- I'll read a book while you're sleeping.
- Sen uyurken ben kitap okuyacağım.
- We were reading a book and it was a very good one.
- Bir kitap okuyorduk ve çok güzel bir kitaptı.
- I spent the morning in bed, reading a book.
- Sabahı yatakta kitap okuyarak geçirdim.
- I'm going to read a book.
- Kitap okuyacağım.
- Tom sat on a bench reading a book.
- Tom bir bankta oturmuş kitap okuyordu.
- Whenever I lie down on my bed and read a book, I fall asleep.
- Ne zaman yatağıma uzanıp kitap okusam uykuya dalıyorum.
- He kept reading a book.
- Kitap okumaya devam eder.
- Tom said he read a book about this ship.
- Tom bu gemi hakkında bir kitap okuduğunu söyledi.
- The girl reading a book is Kate.
- Bir kitap okuyan kız Kate'tir.
- Laurie is reading a book now.
- Laurie şu anda kitap okuyor.
- Tom was reading a book.
- Tom kitap okuyordu.
- Have you ever read a book in French?
- Hiç Fransızca bir kitap okudunuz mu?
- Tom was lying on the couch, reading a book.
- Tom kanepede uzanıyordu, kitap okuyordu.
- Tom was snuggled up in bed reading a book.
- Tom yatağına sokulmuş kitap okuyordu.
- Tom read a book all morning.
- Tom bütün sabah bir kitap okudu.
- Would you rather watch TV or read a book?
- Televizyon izlemeyi mi yoksa kitap okumayı mı tercih edersin?
- I had read a book last night.
- Dün gece bir kitap okudum.
- He reads a book.
- O kitap okuyor.
- I would rather read a book at home than go out tonight.
- Bu akşam dışarı çıkmaktansa evde kitap okumayı tercih ederim.
- I will read a book.
- Ben bir kitap okuyacağım.
- She was in bed during the morning reading a book.
- O sabah boyunca yatakta bir kitap okuyordu.
- Petro isn't reading a book.
- Petro kitap okumuyor.
- Yesterday I read a book that was unfortunately very boring.
- Dün ne yazık ki çok sıkıcı bir kitap okudum.
- Tom read a book.
- Tom bir kitap okudu.
- As I walked, I read a book.
- Yürürken kitap okuyordum.
- He reads a book.
- Bir kitap okuyor.
- Tom was sitting on the porch, reading a book.
- Tom verandaya oturmuş bir kitap okuyordu.
- Have you ever read a book written about Japan?
- Hiç Japonya hakkında yazılmış bir kitap okudun mu?
- I sat down and read a book.
- Oturdum ve kitap okudum.
- Tom sat on the tree stump, reading a book.
- Tom ağaç kütüğüne oturmuş kitap okuyordu.
- As I walked, I read a book.
- Ben yürürken bir kitap okudum.
- I should've just stayed home and read a book.
- Evde kalıp kitap okumalıydım.
- Tom is reading a book now.
- Tom şu anda kitap okuyor.
- Tom wants to read a book.
- Tom kitap okumak istiyor.
- He seldom, if ever, reads a book.
- Nadiren, kırk yılda bir, bir kitap okur.
- I read a book as I walked.
- Ben yürürken bir kitap okudum.
- I am reading a book.
- Kitap okuyorum.
- Tom didn't want to read a book.
- Tom bir kitap okumak istemedi.
- Read a book!
- Kitap okudun!
- Tom wanted to read a book.
- Tom bir kitap okumak istedi.
- Instead of doing what needed to be done, Tom read a book.
- Tom yapılması gerekeni yapmak yerine kitap okudu.
- I read a book while I eat.
- Yemek yerken kitap okurum.
- Tom spent the afternoon reading a book.
- Tom öğleden sonrayı kitap okuyarak geçirdi.
- I would rather read a book at home than go out tonight.
- Bu gece dışarı çıkmaktansa evde bir kitap okumayı tercih ederim.
- It is now safe to turn off your computer and read a book.
- Bilgisayarınızı kapatmanız ve bir kitap okumanız şimdi güvenlidir.
- If you have nothing to do, why not read a book?
- Yapacak bir şeyin yoksa neden kitap okumuyorsun?
- I sat down and read a book.
- Oturdum ve bir kitap okudum.
- Tom sat by the window, reading a book.
- Tom pencere kenarında oturmuş kitap okuyordu.
- We were reading a book and it was a very good one.
- Biz bir kitap okuyorduk ve o çok iyi bir kitaptı.
- Tom was lying on the couch, reading a book.
- Tom kanepede uzanmış kitap okuyordu.
- When I entered his room, he was reading a book.
- Odasına girdiğimde kitap okuyordu.
- I had been reading a book for about an hour when he came in.
- O içeri girdiğinde ben bir saattir kitap okuyordum.
- I read a book.
- Bir kitap okurum.
- Tom read a book.
- Tom kitap okudu.
- While I was watching tv, my mother was reading a book.
- Ben televizyon izlerken, annem kitap okuyordu.
- She is reading a book in the library.
- Kütüphanede bir kitap okuyor.
- Tom was sitting by himself on the porch and reading a book.
- Tom sundurmada oturuyordu ve bir kitap okuyordu.
- I spent two hours reading a book last night.
- Dün gece iki saati kitap okuyarak geçirdim.
- Sami was sitting and reading a book all by himself.
- Sami oturmuş tek başına bir kitap okuyordu.
- I want to stay home and read a book.
- Evde kalıp kitap okumak istiyorum.
- I'd rather stay home and read a book.
- Evde kalmayı ve kitap okumayı tercih ederim.
- The girl reading a book is Kate.
- Kitap okuyan kızın adı Kate.
- Was your father reading a book last night?
- Dün gece baban bir kitap okuyor muydu?
- Reading a book is interesting.
- Kitap okumak ilginçtir.
- Tom is reading a book, isn't he?
- Tom kitap okuyor, değil mi?
- Have you ever read a book in Chinese?
- Hiç Çince bir kitap okudun mu?
- I did not read a book yesterday.
- Dün hiç kitap okumadım.
- He is going to read a book.
- O kitap okuyacak.
- Tom is lying on the sofa, reading a book.
- Tom kanepede uzanmış kitap okuyor.
- I had been reading a book for about an hour when he came in.
- O içeri geldiğinde, ben yaklaşık bir saattir bir kitap okuyordum.
- Tom was sitting on the porch, reading a book.
- Tom verandada oturmuş kitap okuyordu.
- I don't suppose it's possible to read a book by moonlight.
- Ay ışığında bir kitap okumanın mümkün olduğunu sanmıyorum.
- He sat down to read a book.
- Kitap okumak için oturdu.
- Tom is lying on the sofa, reading a book.
- Tom kanepede uzanıyor, kitap okuyor.
- I read a book while eating.
- Yemek yerken bir kitap okurum.
- While I was watching tv, my mother read a book.
- Ben televizyon izlerken, annem kitap okudu.
- Michael is reading a book.
- Michael kitap okuyor.
- Tom has been reading a book all afternoon.
- Tom bütün öğleden sonra kitap okudu.
- Tom wanted to read a book.
- Tom kitap okumak istedi.
- They are reading a book.
- Bir kitap okuyorlar.
- He approached the boy reading a book.
- Kitap okuyan çocuğa yaklaştı.
- Tom sat reading a book.
- Tom oturmuş kitap okuyordu.
- I have no objection to the boy reading a book.
- Çocuğun kitap okumasına bir itirazım yok.
- Have you ever read a book in Chinese?
- Hiç Çince bir kitap okudunuz mu?
- To me, playing music is like reading a book.
- Bana göre müzik çalmak kitap okumak gibidir.
- He stopped reading a book.
- O, kitap okumayı bıraktı.
- Tom is reading a book now.
- Tom şimdi bir kitap okuyor.
- I've never met anyone who taught themselves to play basketball just by reading a book; the same with foreign language.
- Sadece kitap okuyarak basketbol oynamayı öğrenen biriyle hiç tanışmadım; aynı şey yabancı dil için de geçerli.
- He spent the evening reading a book.
- O, akşamı bir kitap okuyarak geçirdi.
- I read a book as I walked.
- Yürürken bir kitap okudum.
- Tom was sitting under a tree, reading a book.
- Tom bir ağacın altında oturmuş kitap okuyordu.
- I am reading a book.
- Ben bir kitap okuyorum.
- He wants to read a book.
- Kitap okumak istiyor.
- She's alone in her room reading a book.
- Odasında tek başına kitap okuyor.
- He sat reading a book.
- Oturup kitap okudu.
- Tom didn't want to read a book.
- Tom kitap okumak istemedi.
- The person reading a book over there is my father.
- Orada kitap okuyan kişi benim babamdır.
- I just read a book.
- Az önce bir kitap okudum.
- When was the last time you read a book?
- En son ne zaman bir kitap okudun?
- I read a book.
- Kitap okudum.
- Instead of doing what needed to be done, Tom read a book.
- Yapılması gerekenleri yapmak yerine Tom kitap okudu.
- When I entered his room, he was reading a book.
- Onun odasına girdiğimde, kitap okuyordu.
- Please tell me where I can read a book.
- Lütfen bana nerede kitap okuyabileceğimi söyleyin.
- Tom was sitting by himself at a table in the corner and was reading a book.
- Tom köşede bir masada kendi başına oturuyordu ve bir kitap okuyordu.
- I spent two hours reading a book last night.
- Dün gece iki saatimi kitap okuyarak geçirdim.
- Reading a book can be compared to a journey.
- Kitap okumak bir yolculuğa benzetilebilir.
- Tom is reading a book in his room.
- Tom odasında kitap okuyor.
- It's too dark here to read a book.
- Burası kitap okumak için çok karanlık.
- The boy reading a book is Tom.
- Kitap okuyan çocuk Tom'dur.
- I wanted to read a book.
- Bir kitap okumak istedim.
- Tom would often sit alone on the porch, reading a book.
- Tom çoğunlukla sundurmada yalnız otururdu, kitap okurdu.
- I'm going to stay home today and read a book.
- Bugün evde kalıp kitap okuyacağım.
- I am reading a book.
- Bir kitap okuyorum.
- I'd rather stay home and read a book.
- Evde kalıp kitap okumayı tercih ederim.
- Sami was reading a book online.
- Sami internette bir kitap okuyordu.
- It is now safe to turn off your computer and read a book.
- Bilgisayarınızı kapatıp kitap okumak artık güvenli.
- Tom is reading a book of short stories.
- Tom kısa öykülerden oluşan bir kitap okuyor.
- He was sitting and reading a book.
- Oturmuş kitap okuyordu.
- They're reading a book.
- Onlar bir kitap okuyorlar.
- Mary was sitting alone, reading a book.
- Mary tek başına oturmuş kitap okuyordu.
- I plan to read a book on the plane.
- Uçakta bir kitap okumayı planlıyorum.
- I'm going to read a book.
- Bir kitap okuyacağım.
- Tom is reading a book in the library.
- Tom kütüphanede kitap okuyor.
- He is reading a book.
- Kitap okuyor.
- They're reading a book.
- Kitap okuyorlar.
- Tom doesn't want to read a book.
- Tom bir kitap okumak istemiyor.
- I was reading a book then.
- Kitap okuyordum.
- Tom doesn't want to read a book.
- Tom kitap okumak istemiyor.
- While reading a book, he fell asleep.
- Bir kitap okuyorken uykuya daldı.
- Tom read a book while he was waiting for the bus.
- Tom otobüs beklerken bir kitap okudu.
- He sat down to read a book.
- Bir kitap okumak için oturdu.
- Is he reading a book?
- O bir kitap okuyor mu?
- I had been reading a book when he came in.
- O içeri girdiğinde kitap okuyordum.
- She wants to read a book.
- Kitap okumak istiyor.
- A woman is reading a book in the library.
- Bir kadın kütüphanede kitap okuyor.
- Tom is reading a book in his room.
- Tom odasında bir kitap okuyor.
- He is reading a book in his room.
- Odasında kitap okuyor.
- I am reading a book on the history of the Americas.
- Amerika tarihi üzerine bir kitap okuyorum.
- Tom was sitting alone in the park, reading a book.
- Tom parkta yalnız oturuyordu, kitap okuyordu.
- The boy read a book about pirates.
- Çocuk korsanlar hakkında bir kitap okudu.
- Tom was reading a book.
- Tom bir kitap okuyordu.
- I went to the library to read a book.
- Kitap okumak için kütüphaneye gittim.
- I was reading a book while walking.
- Konuşurken bir kitap okuyordum.
- He read a book all morning.
- Bütün sabah kitap okudu.
- Tom spent the afternoon reading a book.
- Tom öğleden sonrasını kitap okuyarak geçirdi.
- The boy reading a book is John.
- Kitap okuyan çocuğun adı John.
- Tom is reading a book in the library.
- Tom kütüphanede bir kitap okuyor.
- I read a book.
- Bir kitap okuyorum.
- I will read a book.
- Bir kitap okuyacağım.
- I'm reading a book on American history.
- Amerikan tarihi üzerine bir kitap okuyorum.
- Tom sat in an armchair, reading a book.
- Tom bir koltuğa oturmuş kitap okuyordu.
- I'm going to just sit here and read a book.
- Burada oturup bir kitap okuyacağım.
- She is reading a book in the library.
- Kütüphanede kitap okuyor.
Show More (288)
|
