Tureng - sit on - Englisch Türkisch Sätze

Verlauf

	Englisch	Türkisch
1	sit on	oturmak	v.
	The Commission has not been sitting on its hands. Komisyon eli kolu bağlı oturmamaktadır. They sat on the floor sewing these quilts and that was a very nice experience. Yerde oturup bu yorganları diktiler ve bu çok güzel bir deneyimdi. The EU, however, must not sit on its hands. Ancak AB eli kolu bağlı oturmamalıdır. She sat on the bench. O bankta oturdu. Tom was sitting on a log, playing guitar. Tom bir kütüğün üzerinde oturmuş gitar çalıyordu. We sat on the bench in the park. Biz parkta bankta oturduk. Tom sat on the edge of the bed and put on his socks. Tom yatağın kenarına oturdu ve çoraplarını giydi. I sat on the ground. Yere oturdum. Tom sat on the porch, reading the evening paper. Tom verandada oturmuş akşam gazetesini okuyordu. Tom sat on the sofa next to Mary. Tom, Mary'nin yanındaki kanepeye oturdu. The seaman apprentice, sitting on a stool in a bar, ordered a beer while waiting for his basket of fish and chips. Barda bir taburede oturan denizci çırağı, balık ve patates kızartması sepetini beklerken bir bira sipariş etti. Tom and Mary were sitting on the couch together. Tom ve Mary kanepede birlikte oturuyorlardı. He sat on a chair with his legs dangling. O bacakları sarkık bir şekilde bir sandalyeye oturdu. I probably sat on it. Ben muhtemelen onun üstüne oturdum. A cat was sitting on the chair. Sandalyenin üzerinde bir kedi oturuyordu. There is no chair to sit on. Oturacak sandalye yok. He sat on my coat. Paltomun üzerine oturdu. Tom was sitting on the edge of the bed. Tom yatağın kıyısında oturuyordu. The sofa is wide enough for four people to sit on. Kanepe dört kişinin oturabileceği kadar geniş. Tom sat on a tree trunk. Tom bir ağaç gövdesine oturdu. Tom was sitting on a wall and looking out at the ocean. Tom bir duvarın üstünde oturuyordu ve okyanusa bakıyordu. This is the most comfortable chair I've sat on in a long time. Bu uzun zamandır oturduğum en rahat sandalye. The teacher sits on the chair. Öğretmen sandalyede oturur. The woman who is sitting on the sofa is my grandmother. Divan üzerinde oturan kadın, benim büyükannem. Tom sat on the pier with his feet in the water. Tom ayaklarını suya sokarak iskelede oturuyordu. Tom sat on the garbage can and played his harmonica. Tom çöp tenekesinin üzerine oturdu ve mızıkasını çaldı. I sat on the couch. Ben kanepeye oturdum. He is still sitting on the bench. Hâlâ bankta oturuyor. Tom likes to sit on the dock with his feet dangling in the water. Tom rıhtımda ayaklarını suya sarkıtarak oturmayı sever. She's sitting on a gold mine. Altın madeninin üzerinde oturuyor. Tom placed a cushion on the floor and sat on the cushion. Tom yere bir minder koydu ve mindere oturdu. I probably sat on it. Muhtemelen üzerine oturmuşumdur. He sat on the sofa with his arms folded. Kollarını bağlamış bir şekilde kanepede oturuyordu. Tom sat on a park bench. Tom bir park bankına oturdu. He sat on the bank. O, bankta oturdu. Why are you sitting on my chair? Neden sandalyemde oturuyorsun? Please step up here, then sit on this table. Lütfen buraya çıkıp masanın üstüne oturun. When Tom was a teenager, he would often sit on the front porch and write songs in the evening after dinner. Tom gençken, akşamları yemekten sonra sık sık verandada oturur ve şarkılar yazardı. Mary sat on her bed crying. Mary ağlarken yatağında oturdu. They were sitting on the grass. Onlar çim üzerinde oturuyorlardı. May I sit on your knee? Dizine oturabilir miyim? Tom sat on the bench smoking. Tom bankta oturmuş sigara içiyordu. Why are you sitting on my chair? Neden benim sandalyemde oturuyorsun? Tom is sitting on his desk. Tom masasının üstünde oturuyor. We sit on a bench to rest. Dinlenmek için bir bankta otururuz. I sat on the curb. Kaldırım kenarında oturdum. Tom sat on the bench. Tom bankta oturdu. Tom sat on the couch. Tom kanepede oturdu. Tom sat on the arm of a chair. Tom sandalyenin koluna oturdu. Tom and Mary sat on the couch, flipping through a photo album. Tom ve Mary kanepede oturmuş, bir fotoğraf albümünü karıştırıyorlardı. Since he was tired, he was sitting on the sofa with his eyes closed. O yorgun olduğu için kanepede gözleri kapalı oturuyordu. Tom was sitting on the porch, reading a book. Tom verandada oturmuş kitap okuyordu. There are not enough chairs for us to sit on. Oturmamız için yeterli sandalye yok. He's sitting on the bench. Bankta oturuyor. Tom is sitting on the wall. Tom duvarda oturuyor. I like sitting on the back porch. Arka verandada oturmayı seviyorum. Three children sat on the sofa. Üç çocuk koltuğa oturdu. We sat on the grass. Çimlerin üzerine oturduk. Please sit on this chair and wait. Lütfen bu sandalyeye oturup bekle. Tom was sitting on the floor, crying. Tom yerde oturmuş ağlıyordu. Tom and Mary are sitting on the couch. Tom ve Mary kanepede oturuyor. The cat sat on the mat. Kedi mindere oturdu. She sat on a hard chair. Sert bir sandalyeye oturdu. What are you sitting on? Ne üzerinde oturuyorsun? Tom was sitting on the porch, reading a magazine. Tom verandada oturmuş dergi okuyordu. Tom sits on the town council. Tom belediye meclisinde oturuyor. Tom was sitting on the steps. Tom merdivenlerde oturuyordu. We sat on the grass. Çimin üzerinde oturduk. He sat on the bench and crossed his legs. Bankta oturdu ve bacak bacak üstüne attı. Tom sat on the garbage can and played his harmonica. Tom çöp kutusunun üzerine oturdu ve mızıkasını çaldı. Tom sat on the pier, dangling his feet in the water. Tom ayaklarını suya sarkıtarak iskelede oturdu. Tom is accustomed to sitting on the floor. Tom yerde oturmaya alışkındır. Tom sat on the steps talking to a girl named Mary. Tom merdivenlerde oturmuş Mary adında bir kızla konuşuyordu. Tom was sitting on the porch, reading a book. Tom verandaya oturmuş bir kitap okuyordu. Let's sit on the grass. Hadi çimenlere oturalım. Mary sat on the floor and wrapped her arms around her knees. Mary yere oturdu ve kollarını dizlerine doladı. Tom was sitting on a wall and looking out at the ocean. Tom bir duvarın üzerine oturmuş okyanusa bakıyordu. Tom sat on his bed. Tom yatağına oturdu. A man came in and sat on the stool next to her. Bir adam geldi ve onun yanındaki tabureye oturdu. My little daughter likes to sit on my shoulders. Küçük kızım omuzlarıma oturmayı seviyor. He was sitting on a bench. O, bir bankta oturuyordu. Mary was sitting on the couch alone. Mary kanepede tek başına oturuyordu. Tom and Mary sat on the couch very close together. Tom ve Mary kanepede birbirlerine çok yakın oturdular. Tom sat on a bench in the park reading the Sunday newspaper. Tom pazar gazetesini okuyarak parktaki bir bankta oturuyordu. I was sitting on the bench. Ben bankta oturuyordum. Tom is sitting on a park bench, looking miserable. Tom bir park bankında oturuyor, perişan görünüyor. The sofa is wide enough for four people to sit on. Divan, dört kişinin oturmasına yetecek genişlikte. There are not enough chairs for us to sit on. Oturmamız için yeterince sandalye yok. Tom is still sitting on the bench. Tom hâlâ bankta oturuyor. Tom sat on the porch and read the paper. Tom sundurmada oturdu ve gazete okudu. He was sitting on the sofa in our room. O, odamızdaki kanepede oturuyordu. Do you mind if I sit on the floor? Yerde oturmamın sakıncası var mı? A cat was sitting on the chair. Sandalyenin üstünde bir kedi oturuyordu. He was sitting on the bed. Yatakta oturuyordu. Do not sit on the radiator. Radyatörün üstüne oturmayın. Tom was sitting on the edge of the desk playing his ukulele. Tom ukelelesini çalarak masanın kenarında oturuyordu. I sat on the sofa. Kanepeye oturdum. There is an old man sitting on a bench. Bankta oturan yaşlı bir adam var. The teacher sat on the chair. Öğretmen sandalyeye oturdu. I sat on the floor. Yere oturdum. Mary sat on Tom's face. Mary, Tom'un yüzüne oturdu. Tom sat on the beach all day, writing postcards. Tom bütün gün sahilde oturdu, kartpostallar yazdı. Tom sat on the bench with Mary. Tom, Mary ile bankta oturuyordu. Tom sat on the beach all day, writing postcards. Tom bütün gün sahilde oturup kartpostal yazdı. Tom found Mary sitting on a bench in the park. Tom Mary'yi parkta bir bankta otururken buldu. May I sit on your lap? Kucağına oturabilir miyim? A dog is sitting on the carpet. Halının üzerinde bir köpek oturuyor. Won't you sit on my knee? Dizime oturmayacak mısın? Tom sat on the edge of the desk. Tom masanın kenarına oturdu. The cat is sitting on the desk. Kedi masanın üzerinde oturuyor. A boy and a girl are sitting on the fence. Bir oğlan ve bir kız çitin üzerinde oturuyor. There are no chairs to sit on. Oturacak hiç sandalye yok. Tom and Mary were sitting on the sofa very close to each other. Tom ve Mary koltukta birbirine çok yakın oturuyordu. Tom was sitting on a log. Tom bir kütükte oturuyordu. Tom was sitting on the stoop. Tom merdivende oturuyordu. I was sitting on the bench. Bankta oturuyordum. The one whose butt got burned has to sit on the blisters. Poposu yanan, kabarcıkların üzerine oturmak zorundadır. I sat on a log. Bir kütüğe oturdum. When Tom got home, he found his parents sitting on the porch waiting for him. Tom eve döndüğünde ailesini verandada oturmuş onu beklerken buldu. I sat on the stairs. Merdivenlerde oturdum. Tom sat on the pier with his feet in the water. Tom ayakları suda iskelede oturdu. He was sitting on a bench with his friend. Arkadaşıyla bir bankta oturuyordu. I sat on something and broke it. Bir şeyin üzerine oturdum ve kırdım. The one whose butt got burned has to sit on the blisters. Poposu yanan kişi kabarcıkların üstünde oturmak zorundadır. Please step up here, then sit on this table. Lütfen buraya çıkın, sonra bu masaya oturun. Mary sat on the beach thinking about all the happy times she'd shared with Tom. Mary sahilde oturmuş Tom'la paylaştığı mutlu zamanları düşünüyordu. When Tom got home, he found his parents sitting on the porch waiting for him. Tom eve geldiğinde, ailesini onu bekleyerek verandada otururken buldu. Sami was still sitting on the couch. Sami hala kanepede oturuyordu. Tom is sitting on a bench in the garden. Tom bahçede bir bankta oturuyor. Tom sat on the dock, looking at children swimming. Tom rıhtıma oturmuş, yüzen çocuklara bakıyordu. Please don't sit on that bench. Lütfen şu banka oturmayın. Tom is sitting on the front porch, reading a book. Tom ön verandada oturmuş kitap okuyor. He sat on a small rock and looked out to sea. O küçük bir kaya üzerine oturdu ve denize baktı. Mary sat on her bed crying. Mary ağlayarak yatağına oturdu. Tom sat on his bed crying. Tom ağlarken yatağında oturdu. Tom is sitting on the floor. Tom yerde oturuyor. Tom sat on the arm of a chair. Tom bir koltuğun koluna oturdu. Tom sat on the carpet. Tom halıya oturdu. Tom and I sat on the beach watching the seagulls. Tom ve ben sahilde martıları seyrederek oturduk. They are looking for chairs to sit on. Oturacak sandalye arıyorlar. Tom is too heavy to sit on that chair. Tom o sandalyeye oturamayacak kadar ağır. They sat on the grass, playing ukulele and singing. Çimlere oturmuş, ukulele çalıp, şarkı söylüyorlardı. The boy sitting on the bench is Tom. Bankta oturan çocuk Tom. Tom is sitting on the bench. Tom bankta oturuyor. Tom sat on the grass next to Mary. Tom, Mary'nin yanındaki çimenlere oturdu. He was sitting on the bed. Yatağın üzerinde oturuyordu. Sit on the sofa and feel at ease. Kanepeye otur ve rahatla. Tom is sitting on the front steps. Tom ön basamaklarda oturuyor. Tom was sitting on a crate, playing guitar. Tom bir sandığın üzerinde oturmuş gitar çalıyordu. A dog is sitting on the carpet. Bir köpek halının üzerinde oturuyor. I must've sat on it. Onun üzerine oturmuş olmalıyım. The teacher sits on the chair. Öğretmen sandalyede oturuyor. Tom sat on a bench reading a book. Tom bir bankta oturmuş kitap okuyordu. A man came in and sat on the stool next to her. Bir adam içeri geldi ve onun yanındaki tabureye oturdu. Tom sat on the grass under a coconut tree. Tom bir hindistan cevizi ağacının altındaki çimlere oturdu. Don't sit on the counter. Tezgahın üzerinde oturma. Tom was sitting on the couch with Mary watching TV. Tom, Mary ile kanepede oturmuş televizyon izliyordu. Tom sat on the bench, watching the children play. Tom bankta oturmuş, oynayan çocukları izliyordu. Tom sat on the floor between the door and Mary. Tom, kapı ile Mary arasında yere oturdu. The cat is sitting on the desk. Kedi masanın üstünde oturuyor. The two men sitting on the bench were Americans. Bankta oturan iki adam Amerikalıydı. Tom and Mary sat on the beach and talked to each other. Tom ve Mary sahilde oturdular ve birbirleriyle konuştular. Tom has been sitting on the riverbank for hours. Tom saatlerdir nehir kenarında oturuyor. The first time I saw Tom, he was sitting on a bench in the park near my home. Tom'u ilk gördüğümde, evimin yakınındaki parkta bir bankta oturuyordu. The old man was sitting on a bench. Yaşlı adam bir bankta oturuyordu. Tom sat on the floor next to Mary. Tom, Mary'nin yanında yere oturdu. I must've sat on it. Üzerine oturmuş olmalıyım. Tom was sitting on a bench in the park, reading a book. Tom parkta bir bankta oturmuş kitap okuyordu. Tom was sitting on a log. Tom bir kütüğün üzerinde oturuyordu. We used to sit on these steps and talk. Bu merdivenlerde oturup konuşurduk. Two children are sitting on the fence. İki çocuk çitin üzerinde oturuyor. She is sitting on the bench. Bankta oturuyor. Tom was sitting on the bed. Tom yatağın üzerinde oturuyordu. What am I sitting on? Neyin üzerinde oturuyorum? Tom sat on a chair. Tom bir sandalyeye oturdu. Tom and Mary are sitting on the couch. Tom ve Mary kanepede oturuyorlar. Tom and Mary's little boy loves sitting on the kitchen floor banging pots and pans. Tom ve Mary'nin küçük oğlu mutfak zemininde oturmayı ve kap kacağa vurmayı seviyor. Tom sat on the pier, dangling his feet in the water. Tom ayaklarını suya sarkıtarak iskelede oturuyordu. Tom sat on the porch and drank tea. Tom verandada oturdu ve çay içti. Meg and Ken sat on the bench. Meg ve Ken bankta oturdu. They are sitting on the lawn and the ground. Çimenlerde ve yerde oturuyorlar. A cat sat on the table. Bir kedi masaya oturdu. Tom sat on the curb. Tom kaldırımda oturdu. Some students were sitting on the bench and having lunch. Bazı öğrenciler, bankta oturuyorlardı ve öğle yemeği yiyorlardı. I'm sitting on the sofa. Kanepede oturuyorum. The little cat is sitting on the trash. Küçük kedi çöpün üzerinde oturuyor. Tom and Mary were sitting on the sofa as far away from each other as possible. Tom ve Mary kanepede birbirlerinden olabildiğince uzakta oturuyorlardı. Let's sit on the grass. Çimde oturalım. Tom sat on the sofa, reading a magazine. Tom kanepeye oturdu ve bir dergi okudu. The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine. Güzel bakire kayanın tepesine oturdu ve güneş ışığında altın saçlarını taradı. She sat on the floor, her eyes closed. Yere oturdu, gözleri kapalıydı. Tom sat on the balcony and read the newspaper. Tom balkonda oturdu ve gazeteyi okudu. A cat sat on the chair. Sandalyeye bir kedi oturdu. The old man sitting on the bench over there is my grandfather. Şurada bankta oturan yaşlı adam benim dedem. The little boy sat on his father's shoulders. Küçük çocuk babasının omuzlarına oturdu. Don't sit on the floor. Yere oturma. Tom sat on the stump loading his gun. Tom kütüğün üzerine oturmuş silahını dolduruyordu. He was sitting on a bench with his friend. Bankta arkadaşıyla oturuyordu. You almost sat on my hat. Neredeyse şapkamın üstüne oturuyordun. Tom is sitting on his bunk. Tom ranzada oturuyor. They sat on a park bench and began talking. Onlar parkta bir bankta oturdu. The little cat is sitting on the trash. Küçük kedi çöplükte oturuyor. Tom was sitting on a bench. Tom bankta oturuyordu. Tom sat on a log, picking his guitar. Tom gitarını çalarak bir kütüğün üzerine oturdu. Tom sat on a log. Tom bir kütüğün üstüne oturdu. I sat on a log. Bir kütüğün üzerine oturdum. Do you mind if I sit on the floor? Yere otursam sorun olur mu? Tom was sitting on the steps. Tom basamaklarda oturuyordu. Three children sat on the sofa. Üç çocuk kanepeye oturdu. Tom sat on the bed. Tom yatağa oturdu. We sat on the stairs. Merdivenlere oturduk. She sat on the floor, her eyes closed. Gözleri kapalı bir şekilde yere oturdu. Tom and Mary sat on the sofa together watching TV. Tom ve Mary TV izlerken birlikte kanapede oturdu. Do not sit on the radiator. Radyatörün üzerine oturmayın. Tom was sitting on the couch alone. Tom kanepede tek başına oturuyordu. Tom sat on his bed. Tom yatağında oturdu. A fat white cat sat on a wall and watched the two of them with sleepy eyes. Şişman beyaz bir kedi duvarın üzerine oturmuş uykulu gözlerle ikisini izliyordu. Tom sat on the ground. Tom yere oturdu. Tom sat on that park bench for nearly three hours. Tom o bankta neredeyse üç saat oturdu. Can I sit on your lap? Kucağına oturabilir miyim? The man sitting on that bench is Tom. O bankta oturan adam Tom'dur. He was sitting on the edge of the desk playing his guitar. Masanın kenarına oturmuş gitarını çalıyordu. Sitting on the chair, she listened to me. Sandalyede oturmuş beni dinliyordu. Tom was sitting on a log, playing guitar. Tom bir kütükte oturmuş gitar çalıyordu. Tom sat on the hood of his car. Tom arabasının kaputuna oturdu. Tom and I sat on the ground. Tom ve ben yere oturduk. He's sitting on the fence. O çitin üzerine oturuyor. Would you like to sit on my knee? Dizime oturmak ister misin? She's sitting on a gold mine. O bir altın madeninin üzerinde oturuyor. The cat sat on the mat. Kedi paspasın üzerine oturdu. I'm sitting on a very small chair. Çok küçük bir sandalyede oturuyorum. Please sit on this chair and wait. Lütfen bu sandalyeye oturun ve bekleyin. Tom entered the bar and sat on the stool next to Mary. Tom bara girdi ve Mary'nin yanındaki tabureye oturdu. Tom was sitting on a bench. Tom bir bankta oturuyordu. Tom sat on the sofa. Tom kanepede oturdu. Tom sat on the dock, looking at children swimming. Tom iskelede oturmuş, yüzen çocuklara bakıyordu. Her villa sits on the hill. Onun villası tepede oturuyor. I went into the room, where I found the children sitting on the sofa. Odaya girdim ve çocukları kanepede otururken buldum. Tom likes to sit on the dock playing his tin whistle while looking at the sunset. Tom iskelede oturup gün batımını seyrederken teneke düdüğünü çalmayı sever. An older man was sitting on the bench. Bankta yaşlı bir adam oturuyordu. Tom and Mary sat on the bench, watching people swim. Tom ve Mary yüzen insanları izleyerek bankta oturdular. Tom is accustomed to sitting on the floor. Tom yere oturmaya alışıktır. They were sitting on the grass. Çimlerin üzerinde oturuyorlardı. We sat on the stairs. Biz merdivenlerde oturduk. In the park, some sat on benches, and others strolled about. Parkta bazıları banklarda oturuyor, bazıları da geziniyordu. Tom and Mary were sitting on the sofa, watching TV. Tom ve Mary kanepede oturmuş televizyon izliyorlardı. Tom and Mary were sitting on the steps in front of the library. Tom ve Mary kütüphanenin önündeki basamaklarda oturuyorlardı. Sami was sitting on his couch. Sami kanepesinde oturuyordu. Can I sit on your knee? Dizine oturabilir miyim? He is sitting on the chair. O sandalyede oturuyor. He sat on the bench. O bankta oturdu. Tom sat on his father's lap. Tom babasının kucağına oturdu. Tom is sitting on a picnic blanket. Tom piknik battaniyesinin üzerinde oturuyor. Tom and his friends sat on the beach and watched the boys swimming. Tom ve arkadaşları sahilde oturup yüzen çocukları izlediler. There is an old man sitting on a bench. Bir bankta oturan yaşlı bir adam var. Tom sat on a stool in the corner. Tom köşede bir tabureye oturdu. I'd prefer to sit on the floor. Yerde oturmayı tercih ederim. I sat on the curb. Kaldırıma oturdum. He sat on the bed. Yatağa oturdu. Tom placed a cushion on the floor and sat on the cushion. Tom yere bir minder koydu ve minderin üzerine oturdu. Tom sat on a stool in the corner. Tom köşedeki bir tabureye oturdu. I was sitting on the couch half asleep. Kanepede yarı uykulu oturuyordum. Tom was sitting on the couch next to Mary. Tom kanepede Mary'nin yanında oturuyordu. He sat on the chair. Sandalyeye oturdu. The cat is sitting on the chair and looking at the meat that's lying on the kitchen table. Kedi sandalyede oturuyor ve mutfak masasında duran ete bakıyor. Tom sat on the carpet. Tom halının üzerine oturdu. There was someone sitting on a bench reading a book there. Orada bankta oturmuş kitap okuyan biri vardı. The cat is sitting on the chair and looking at the meat that's lying on the kitchen table. Kedi sandalyede oturuyor ve mutfak masasının üzerinde duran ete bakıyor. They did not sit on the beach. Plajda oturmadılar. He's sitting on the fence. Çitin üzerinde oturuyor. She's going to sit on the yellow couch. Sarı kanepeye oturacak. Could I sit on the aisle? Koridor tarafında oturabilir miyim? Tom and I sat on the beach listening to the sound of the waves. Tom ve ben sahilde dalgaların sesini dinleyerek oturduk. They are looking for chairs to sit on. Oturmak için sandalyeler arıyorlar. Mary sat on the floor and wrapped her arms around her knees. Mary yerde oturdu ve kollarını dizlerinin etrafına sardı. Tom is sitting on the wall. Tom duvarın üzerinde oturuyor. Tom was sitting on the couch alone. Tom kanepede yalnız oturuyordu. He was sitting on the edge of the desk playing his guitar. Masanın kenarında oturmuş gitarını çalıyordu. Tom sat on the motorcycle behind Mary. Tom motosiklette Mary'nin arkasında oturdu. The dog is sitting on the carpet. Köpek halının üzerinde oturuyor. The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine. Güzel genç kız kayanın tepesine oturdu ve güneşte altın rengi saçlarını taradı. I am already accustomed to sitting on tatami. Zaten tatami üzerinde oturmaya alışkınım. Could I sit on the aisle? Koridorda oturabilir miyim? The boy sitting on the bench is Tom. Sırada oturan oğlan Tom'dur. He was sitting on the sofa in our room. Odamızdaki kanepede oturuyordu. Tom sat on the arm of the couch. Tom kanepenin koluna oturdu. Tom used to sit on my right in science class. Tom fen sınıfımda sağ tarafımda otururdu. Tom sat on the stairs. Tom merdivenlere oturdu. Tom was sitting on the edge of the desk playing his ukulele. Tom masanın kenarında oturmuş ukulele çalıyordu. Tom walked in and sat on the couch. Tom içeri girdi ve kanepeye oturdu. The children were sitting on the floor in front of Tom. Çocuklar, Tom'un önünde yerde oturuyorlardı. Since he was tired, he was sitting on the sofa with his eyes closed. Yorgun olduğu için kanepede gözleri kapalı oturuyordu. Tom sat on a park bench. Tom bir park bankında oturdu. Let's sit on the bench. Bankta oturalım. I sat on the floor. Yerde oturdum. We sit on a bench to rest. Dinlenmek için bir bankta oturuyoruz. The teacher is sitting on the chair. Öğretmen sandalyede oturuyor. I love sitting on the beach. Sahilde oturmayı seviyorum. Tom sat on the stairs. Tom merdivenlerde oturdu. Mary sat on the grass, playing ukulele. Mary çimlere oturmuş, ukulele çalıyordu. Tom and Mary were sitting on the couch together. Tom ve Mary birlikte kanepede oturuyorlardı. He is not sitting on a bench. O bir bankta oturmuyor. They sat on the grass, playing ukulele and singing. Çimlerin üzerine oturup ukulele çalıp şarkı söylediler. Tom sat on the stump loading his gun. Tom silahını dolduruken kütüğe oturdu. Tom and Mary were sitting on the sofa very close to each other. Tom ve Mary kanepede birbirlerine çok yakın oturuyorlardı. We sat on the bench in the park. Parktaki bankta oturduk. A fat white cat sat on a wall and watched the two of them with sleepy eyes. Şişman beyaz bir kedi, duvarın üstüne oturdu ve onların ikisini uykulu gözlerle izledi. I'm sitting on my cash. Paramın üstünde oturuyorum. A fat white cat sat on a wall and watched them with sleepy eyes. Şişman beyaz bir kedi duvarın üzerine oturmuş uykulu gözlerle onları izliyordu. He sat on a chair with his legs dangling. Bacaklarını sarkıtarak bir sandalyeye oturdu. Can I sit on your knee? Dizinin üstüne oturabilir miyim? I sat on the bed. Yatağa oturdum. Tom and Mary sat on the couch together. Tom ve Mary birlikte kanepede oturdu. Tom was sitting on the floor playing his bongos. Tom yerde oturmuş bongosunu çalıyordu. An older man was sitting on the bench. Yaşlı bir adam bankta oturuyordu. A robin sits on a tree branch. Bir kızılgerdan ağaç dalında oturuyor. Tom sat on the sled behind Mary. Tom, Mary'nin arkasındaki kızağa oturdu. Tom is sitting on his bunk. Tom ranzasının üzerinde oturuyor. The woman who is sitting on the sofa is my grandmother. Kanepede oturan kadın, benim büyükannem. Tom sat on a stool at the counter. Tom tezgâhtaki tabureye oturdu. Tom sat on a bench that had just been painted. Tom yeni boyanmış bir bankta oturuyordu. Tom is sitting on his desk. Tom masasında oturuyor. Tom was sitting on the table. Tom masada oturuyordu. The old man was sitting on the bench. Yaşlı adam bankta oturuyordu. Tom was sitting on his mother's lap. Tom annesinin kucağında oturuyordu. I just want to sit on the beach and relax for a week. Bir hafta boyunca sahilde oturup dinlenmek istiyorum. Tom sat on a stool at the counter. Tom tezgahtaki bir tabureye oturdu. Tom sat on the bench, watching the children play. Tom bankta oturdu, çocukların oynamasını izledi. Tom sat on the motorcycle behind Mary. Tom, Mary'nin arkasındaki motosiklete oturdu. Tom was sitting on a crate, playing guitar. Tom bir sandığın üzerinde oturuyordu, gitar çalıyordu. Tom and Mary are both sitting on the couch. Tom ve Mary kanepede oturuyorlar. I sat on the sofa. Ben divanın üstüne oturdum. Two children are sitting on the fence. İki çocuk çitin üzerinde oturuyorlar. Tom and Mary sat on a bench in the park talking to each other. Tom ve Mary birbirleriyle konuşarak parkta bir bankta oturdular. He was sitting on the floor. Yerde oturuyordu. Tom is sitting on the couch. Tom kanepede oturuyor. This grass is too wet to sit on. Bu çim üstüne oturmak için çok yaş. The hen sits on her eggs until they hatch. Tavuk, civcivleri yumurtadan çıkana kadar yumurtalarının üstünde oturur. I sat on the couch. Kanepeye oturdum. Sami sat on the couch. Sami kanepeye oturdu. Tom sat on the floor and cried. Tom zemine oturdu ve ağladı. Tom was sitting on the bench over there not too long ago. Tom kısa bir süre önce şuradaki bankta oturuyordu. Mary sat on Tom's face. Mary Tom'un suratına oturdu. Tom has been sitting on the riverbank for hours. Tom saatlerdir nehir kıyısında oturuyor. Tom was sitting on the couch next to Mary. Tom Mary'nin yanındaki kanepede oturuyordu. Tom sat on the grass, playing ukulele. Tom çimlere oturmuş, ukulele çalıyormuş. He sat on the bench in the park. O, parktaki bankta oturdu. Tom was standing behind the couch that Mary was sitting on. Tom, Mary'nin oturduğu kanepenin arkasında duruyordu. Tom is sitting on a chair. Tom bir sandalyede oturuyor. Tom sat on the floor next to Mary. Tom Mary'nin yanında yere oturdu. Tom sat on the side of his bed and pulled on his socks. Tom yatağının kenarına oturdu ve çoraplarını çekti. Please don't sit on that bench. Lütfen o banka oturmayın. Tom is sitting on his bed. Tom yatağında oturuyor. May I sit on your knee? Senin dizinin üstüne oturabilir miyim? Tom sat on the edge of his desk. Tom masasının kenarına oturdu. Tom and Mary sat on the building steps and talked. Tom ve Mary binanın merdivenlerinde oturup konuştular. This is the most comfortable chair I've sat on in a long time. Uzun zamandır oturduğum en rahat sandalye. All her cats are sitting on the roof of the car. Onun tüm kedileri arabanın üstünde oturuyorlar. Tom seems to enjoy just sitting on the dock and watching the seagulls. Tom iskelede oturup martıları izlemekten hoşlanıyor gibi görünüyor. Tom and I sat on the beach watching the seagulls. Tom ve ben sahilde oturmuş martıları izliyorduk. Tom likes sitting on the floor. Tom yerde oturmayı sever. Won't you sit on my knee? Dizime oturmaz mısın? Tom was sitting on the couch, watching TV. Tom kanepede oturmuş televizyon izliyordu. She sat on a bench. O bir bankta oturuyordu. The old man sitting on the bench over there is my grandfather. Şuradaki bankta oturan yaşlı adam benim büyükbabam. Tom sat on the sofa, reading a magazine. Tom kanepede oturdu, bir dergi okuyordu. Sit on the bench. Bankta otur. My legs ache from sitting on tatami. Tatamide oturmaktan bacaklarım ağrıyor. Tom and I sat on the beach listening to the sound of the waves. Tom ve ben sahilde oturmuş dalgaların sesini dinliyorduk. They sat on the grass, playing ukulele and singing. Çimlere oturup ukulele çalıp şarkı söylediler. Why does that goose sit on her eggs? O kaz niçin yumurtalarının üstünde oturuyor? Tom and Mary sat on the bench. Tom ve Mary bankta oturdular. Tom sat on a tree trunk. Tom bir ağaç gövdesinde oturdu. A boy and a girl are sitting on the fence. Bir erkek ve bir kız çitin üzerinde oturuyorlar. Tom and Mary's little boy loves sitting on the kitchen floor banging pots and pans. Tom ve Mary'nin küçük oğlu mutfakta oturup tencere ve tavalara vurmaya bayılıyor. A big dog, sitting on its tail, was watching the fire. Büyük bir köpek, kuyruğunun üzerine oturmuş, ateşi izliyordu. Tom sat on the rug. Tom halının üzerine oturdu. Tom likes to sit on the dock playing his tin whistle while looking at the sunset. Tom günbatımına bakarken teneke düdüğünü çalarak rıhtımda oturmayı sever. Isn't that him sitting on a bench? Bankta oturan o değil mi? I was asked to sit on the platform with the speakers. Konuşmacılarla birlikte platforma oturmam istendi. She sat on a chair. O bir sandalyeye oturdu. I'm sitting on a chair. Ben bir sandalyenin üzerinde oturuyorum. Tom is sitting on the desk. Tom masanın üstünde oturuyor. Tom was sitting on the hood of the car. Tom arabanın kaputunda oturuyordu. Tom was staring at Mary who was sitting on the school bus that was parked in front of the school. Tom, okulun önünde park etmiş olan okul servisinde oturan Mary'ye bakıyordu. Please sit on the sofa and relax. Lütfen kanepeye oturun ve rahatlayın. An apple was sitting on the bench. Bankta bir elma oturuyordu. The man sitting on that bench is Tom. Şu bankta oturan adam Tom. Tom sat on the porch swing and smoked his pipe. Tom verandadaki salıncağa oturdu ve piposunu tüttürdü. The boy sat on a chair. Çocuk bir sandalyeye oturdu. Don't sit on that bench. O banka oturmayın. Tom and Mary are sitting on the porch talking to each other. Tom ve Mary verandada oturmuş birbirleriyle konuşuyorlar. He sat on a mossy tree stump. Yosunlu bir ağaç kütüğüne oturdu. He is not sitting on a bench. Bankta oturmuyor. Let's find something to sit on. Oturacak bir şey bulalım. Tom sat on the sofa, flipping through the pages of a magazine. Tom kanepeye oturmuş, bir derginin sayfalarını çeviriyordu. I was asked to sit on the platform with the speakers. Hoparlörlerin olduğu platforma oturmam istendi. He is still sitting on the bench. O, hâlâ bankta oturuyor. Tom and Mary sat on the building steps and talked. Tom ve Mary inşaat merdivenlerine oturdular ve konuştular. Tom sat on the tree stump, reading a book. Tom ağaç kütüğüne oturmuş kitap okuyordu. I sat on the stairs. Merdivenlere oturdum. I'm sitting on a chair. Bir sandalyede oturuyorum. The man was sitting on a fallen tree. Adam devrilmiş bir ağacın üzerinde oturuyordu. My legs ache from sitting on tatami. Minderde oturmaktan bacaklarım ağrıyor. Tom sat on the sofa next to Mary. Tom kanepede Mary'nin yanında oturdu. Tom sat on his bed crying. Tom ağlayarak yatağına oturdu. Tom sat on the steps talking to a girl named Mary. Tom, Mary adında bir kızla konuşarak merdivenlerde oturuyordu. He was sitting on a bench. Bankta oturuyordu. Why does that goose sit on her eggs? Şu kaz neden yumurtalarının üzerinde oturuyor? She sat on the bank. O da bankta oturdu. He sat on a mossy tree stump. O yosunlu ağaç kütüğün üstüne oturdu. She is sitting on the bench. O, bankta oturuyor. Tom sat on the couch. Tom kanepeye oturdu. She sat on the bank. O, bankta oturdu. Tom is sitting on a log. Tom bir tomruğun üzerinde oturuyor. Tom sat on the fence. Tom çitin üzerinde oturdu. Tom sat on the window sill. Tom pencere pervazına oturdu. I love sitting on the beach. Ben sahilde oturmayı severim. He is sitting on the chair. Sandalyede oturuyor. Tom was sitting on a bench eating something that looked like an apple. Tom elmaya benzer bir şey yerken bankta oturuyordu. Tom likes to sit on the dock with his feet dangling in the water. Tom ayaklarını suya sarkıtarak rıhtımda oturmayı sever. Tom and Mary are both sitting on the couch. Hem Tom hem de Mary kanepede oturuyorlar. Mary sat on the beach thinking about all the happy times she'd shared with Tom. Mary Tom'la paylaştığı tüm mutlu zamanları düşünerek plajda oturdu. Tom sat on the bench and crossed his legs. Tom bankta oturdu ve bacak bacak üstüne attı. Tom likes sitting on the floor. Tom yerde oturmayı seviyor. She sat on a chair. Bir sandalyeye oturdu. Tom and Mary were sitting on a bench near the pond. Tom ve Mary göletin yakınındaki bir bankta oturuyorlardı. I am already accustomed to sitting on tatami. Ben zaten tatami üstünde oturmaya alışkınım. Tom sat on the grass under a coconut tree. Tom hindistan cevizi ağacının altında çimlerde oturdu. Tom sat on the sled behind Mary. Tom kızakta Mary'nin arkasında oturdu. The old man sitting on the wall looked bored. Duvarda oturan yaşlı adam sıkılmış görünüyordu. Tom sat on the bench all by himself. Tom tamamen tek başına bankta oturdu. The cat sat on the table. Kedi masaya oturdu. Tom sat on a bench that had just been painted. Tom yeni boyanmış bir bankta oturdu. Tom and Mary sat on the sofa together watching TV. Tom ve Mary kanepede birlikte oturup televizyon izlediler. Tom was sitting on the bed. Tom yatakta oturuyordu. He sat on a small rock and looked out to sea. Küçük bir kayanın üzerine oturdu ve denize baktı. You could sit on my lap if you want. İstersen kucağıma oturabilirsin. Some students were sitting on the bench and having lunch. Bazı öğrenciler bankta oturmuş öğle yemeği yiyordu. Tom was sitting on the floor. Tom yerde oturuyordu. May I sit on your lap? Senin kucağına oturabilir miyim? Tom and Mary sat on a bench in the park talking to each other. Tom ve Mary parkta bir bankta oturmuş birbirleriyle konuşuyorlardı. The teacher is sitting on the chair. Öğretmen sandalye üzerinde oturuyor. I sat on something and broke it. Bir şeyin üstüne oturdum ve onu kırdım. Tom was sitting on the edge of the bed. Tom yatağın kenarında oturuyordu. Tom is sitting on the desk. Tom masanın üzerinde oturuyor. There are no chairs to sit on. Oturacak sandalye yok. The seaman apprentice, sitting on a stool in a bar, ordered a beer while waiting for his basket of fish and chips. Bir barda bir taburede oturan denizci çırağı balık ve cips sepetini beklerken bir bira ısmarladı. Don't sit on the counter. Tezgaha oturma. The boy sitting on the bench is Tom. Bankta oturan çocuk Tom'dur. Tom was sitting on the stoop. Tom verandada oturuyordu. A fat white cat sat on a wall and watched them with sleepy eyes. Tombul beyaz bir kedi, duvarın üstüne oturdu ve onları uykulu gözlerle seyretti. The first time I saw Tom, he was sitting on a bench in the park near my home. Tom'u ilk kez gördüğümde evimin yanındaki parkta bir bankta oturuyordu. Sitting on the chair, she listened to me. O sandalyede otururken beni dinledi. Tom is sitting on a picnic blanket. Tom bir piknik battaniyesinin üzerinde oturuyor. I often sit on the porch and read in the afternoon. Öğleden sonraları sık sık verandada oturup kitap okurum. Tom sat on the sofa. Tom kanepeye oturdu. He sat on the bed. O, yatağın üzerine oturdu. We used to sit on these steps and talk. Bu basamaklarda otururduk ve konuşurduk. Mary sat on the edge of the bed and told Tom a story until he felt asleep. Mary yatağın kenarına oturdu ve Tom uyuyana kadar ona bir hikaye anlattı. He sat on the bench and crossed his legs. Kanepeye oturdu ve bacak bacak üstüne attı. The boys do not sit on benches in the garden, but lie on the soft grass. Çocuklar bahçedeki banklara oturmuyor, yumuşak çimlerin üzerine uzanıyorlar. Tom is sitting on the bench. Tom bankta oturuyordu. He was sitting on the floor. O yerde oturuyordu. They did not sit on the beach. Sahilde oturmadılar. Tom was sitting on a stool by the stove. Tom sobanın yanındaki taburede oturuyordu. Tom and Mary were sitting on the sofa as far away from each other as possible. Tom ve Mary kanepede mümkün olduğu kadar birbirlerinden uzak oturuyorlardı. Tom sat on the couch all alone. Tom kanepede tek başına oturuyordu. He sat on the sofa with his arms folded. Kolları bağlı şekilde kanepede oturdu. Come, sit on my lap. Gel, kucağıma otur. This chair is really comfortable to sit on. Bu sandalyede oturmak gerçekten çok rahat. He and his friend sat on the bench. O ve arkadaşı bankta oturdu. He sat on the bank. Adam bankta oturdu. Tom sat on the edge of the bed and put on his socks. Tom yatağın köşesine oturdu ve çoraplarını giydi. Tom sat on the porch and read the paper. Tom verandada oturdu ve gazeteyi okudu. A big dog, sitting on its tail, was watching the fire. Kuyruğunun üzerinde oturan büyük bir köpek, yangını izliyordu. Tom sat on the doorstep. Tom eşiğe oturdu. Tom is sitting on the fence. Tom çitin üzerinde oturuyor. Tom is sitting on a park bench, looking miserable. Tom parktaki bankta oturuyor, berbat görünüyor. Tom sat on his bed and opened his laptop. Tom yatağına oturdu ve dizüstü bilgisayarını açtı. This grass is too wet to sit on. Bu çimler oturmak için çok ıslak. Tom sat on the bench all by himself. Tom bankta tek başına oturuyordu. Tom is sitting on a log. Tom bir kütüğün üzerinde oturuyor. She sat on the bench. Bankta oturdu. She sat on a hard chair. O sert bir sandalyeye oturdu. While she sat on the cliff and combed her hair, she sang a wonderfully beautiful song. Uçurumda oturup saçlarını tararken harika bir şarkı söyledi. Tom is sitting on the front steps. Tom ön merdivenlerde oturuyor. Tom sat on the floor and cried. Tom yere oturdu ve ağladı. Tom and I sat on the bench. Tom ve ben bankta oturduk. Sami was sitting on his couch. Sami onun kanepesinde oturuyordu. Tom sat on a bench smoking a cigarette. Tom bir bankta oturmuş sigara içiyordu. Tom sat on the floor. Tom yere oturdu. I'm sitting on a very small chair. Ben çok küçük bir sandalyede oturuyorum. She sat on the sofa, reading a magazine. Kanepede oturmuş dergi okuyordu. He sat on the chair. O sandalyeye oturdu. The children were sitting on the floor in front of Tom. Çocuklar Tom'un önünde yerde oturuyorlardı. Tom was sitting on a bench eating something that looked like an apple. Tom bir bankta oturmuş elmaya benzeyen bir şey yiyordu. Tom and Mary sat on the couch together. Tom ve Mary kanepede birlikte oturdular. An apple was sitting on the couch. Kanepede bir elma oturuyordu. Mary was sitting on the couch alone. Mary kanepede yalnız oturuyordu. What are you sitting on? Neyin üstünde oturuyorsun? Tom is too heavy to sit on that chair. Tom o sandalyeye oturmak için fazla ağır. When Tom was a teenager, he would often sit on the front porch and write songs in the evening after dinner. Tom bir genç iken, o sık sık ön sundurmada otururdu ve akşam yemeğinden sonra akşamleyin şarkı yazardı. Tom sat on a log. Tom bir kütüğün üzerine oturdu. He and his friend sat on the bench. O ve arkadaşı bankta oturdular. Tom was sitting on a bench in the park. Tom parkta bir bankta oturuyordu. Tom likes sitting on the beach in the early morning. Tom sabahın erken saatlerinde sahilde oturmayı sever. Show More (504)
2	sit on	üye olmak (heyete)	v.
	She has been asked to sit on the committee. Komiteye üye olması istendi. He has been asked to sit on the committee. Komiteye üye olması istendi. Show More (-1)