will - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
will irade n.
  • They have the will to succeed.
  • Başarılı olmak için gereken iradeye sahipler.
  • Any perspective must, however, express the free democratic will of each nation.
  • Ancak herhangi bir perspektif, her ulusun özgür demokratik iradesini ifade etmelidir.
  • The Commission has demonstrated its will to make progress on this issue.
  • Komisyon bu konuda ilerleme kaydetme iradesini ortaya koymuştur.
Show More (57)
will istek n.
  • They forced me to sign a waiver against my will.
  • Beni isteğim dışında bir feragatname imzalamaya zorladılar.
  • But if the will is there, a lot can be achieved.
  • Ancak istek varsa çok şey başarılabilir.
  • I hope that the European Union will know how to give a tangible sign of its willingness to enlarge.
  • Avrupa Birliği'nin genişleme isteğinin somut bir işaretini nasıl vereceğini bileceğini umuyorum.
Show More (20)
will vasiyet n.
  • The family gathered to discuss their father's will.
  • Aile, babalarının vasiyetini görüşmek üzere bir araya geldi.
  • His father left him the house in his will.
  • Babası vasiyetinde evi ona bırakmış.
  • Will, will Will will Will Will’s will?
  • Will, Will vasiyetini Will'e miras bırakacak mı?
Show More (4)
will (talep-rica bildiren) ar/er v.
  • Will you take that phone call outside!
  • Şu telefon konuşmasını dışarıda yapar mısın!
Show More (-2)
will ecek/acak v.
  • I will be at the office tomorrow.
  • Yarın ofiste olacağım.
Show More (-2)
will (nazikçe teklif amaçlı) er/ar v.
  • Will you have wine or whiskey?
  • Şarap ya da viski alır mısınız?
Show More (-2)
will ebilir/abilir v.
  • The cabin will accommodate ten people.
  • Kulübede on kişi konaklayabilir.
Show More (-2)
will ecektir/acaktır v.
  • The truth will come out eventually.
  • Gerçek er ya da geç ortaya çıkacaktır.
Show More (-2)
will (şikayet amaçlı) -yor v.
  • He will keep complaining about having no money.
  • Parasız olduğundan şikayet edip duruyor.
Show More (-2)
will (vasiyetle) miras bırakmak v.
  • My father willed his house to my sister.
  • Babam evini kız kardeşime miras bıraktı.
Show More (-2)
will (rica amaçlı) er/ar v.
  • Will you turn around so I can see the back of the dress?
  • Elbisenin arkasını görebilmem için arkanı döner misin?
Show More (-2)
will meli/malı v.
  • That will be my mother calling.
  • Annem arıyor olmalı.
Show More (-2)
will vasiyetname n.
  • He has drawn up a will.
  • Bir vasiyetname hazırladı.
Show More (-2)