|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
find out v.
|
ortaya çıkarmak |
|
Let's find out who killed them.
Onları kimin öldürdüğünü ortaya çıkaralım.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
find out v.
|
anlamak |
|
Tom found out what the problem was.
Tom sorunun ne olduğunu anladı.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
find out v.
|
bulmak |
|
We must find out why countries like Sweden and Finland can do that whilst other countries cannot.
İsveç ve Finlandiya gibi ülkeler bunu yapabilirken diğer ülkelerin neden yapamadığını bulmalıyız.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
find out v.
|
keşfetmek |
|
I'm going to find out about you.
Seni keşfedeceğim.
More Sentences
|
5 |
Common Usage |
find out v.
|
öğrenmek |
|
I was astonished to find out from my Christian-Democratic counterparts that pregnancy is a purely female issue.
Hristiyan-Demokrat meslektaşlarımdan hamileliğin tamamen bir kadın meselesi olduğunu öğrendiğimde çok şaşırdım.
More Sentences
|
6 |
Common Usage |
find v.
|
bulmak |
|
I find the goings-on in this sensitive area scarcely credible.
Bu hassas alanda yaşananları pek inandırıcı bulmuyorum.
More Sentences
|
General |
|
7 |
General |
find n.
|
buluntu |
|
Everyone knew at once that these were brilliant finds.
Herkes bunların harika buluntular olduğunu hemen anladı.
More Sentences
|
8 |
General |
find n.
|
keşif |
|
That old book is a real find.
O eski kitap gerçek bir keşiftir.
More Sentences
|
9 |
General |
find v.
|
keşfetmek |
|
I found a really nice pizza shop in the old town.
Eski şehir merkezinde şirin bir pizzacı keşfettim.
More Sentences
|
10 |
General |
find a way v.
|
yolunu bulmak |
|
We must, on both counts, find a way out of this dead end.
Her iki açıdan da bu çıkmazdan kurtulmanın bir yolunu bulmalıyız.
More Sentences
|
11 |
General |
find fault with v.
|
hata bulmak |
|
Stop finding fault with my every word.
Her kelimemde hata bulmayı bırak.
More Sentences
|
12 |
General |
find fault v.
|
kusur bulmak |
|
She's always finding fault in him.
Onda hep bir kusur buluyor.
More Sentences
|
13 |
General |
find v.
|
ulaşmak |
|
Above all, it is a question of helping members of the public to find more easily the information that they are seeking.
Her şeyden önce bu, halkın aradığı bilgiye daha kolay ulaşmasına yardımcı olma meselesidir.
More Sentences
|
14 |
General |
find fault with v.
|
kulp takmak |
|
The teacher is always finding fault with his students.
Öğretmen her zaman öğrencilerine kulp takıyor.
More Sentences
|
15 |
General |
find pleasure in v.
|
zevk almak |
|
He finds pleasure in watching people.
O, insanları izlemekten zevk alır.
More Sentences
|
16 |
General |
find fault v.
|
hata bulmak |
|
Tom always finds fault in everything.
Tom her zaman her şeyde hata bulur.
More Sentences
|
17 |
General |
find v.
|
anlamak |
|
If you do this you will find that it is not hard.
Eğer böyle yaparsan anlayacaksın ki bu iş zor değil.
More Sentences
|
18 |
General |
find employment v.
|
iş bulmak |
|
They are crying to the government to find employment for them.
Hükümete kendilerine iş bulması için ağlıyorlar.
More Sentences
|
19 |
General |
find v.
|
sağlamak |
|
I am very pleased that we have found so broad a consensus here in this joint resolution.
Bu ortak kararda bu kadar geniş bir mutabakat sağlamış olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum.
More Sentences
|
20 |
General |
find v.
|
çıkarmak |
|
That is the lesson to be learnt from today's failure to find an acceptable common resolution.
Bugün kabul edilebilir ortak bir çözüm bulunamamasından çıkarılması gereken ders budur.
More Sentences
|
|
21 |
General |
find an opportunity v.
|
fırsat bulmak |
|
Tom hoped to find an opportunity to talk to Mary.
Tom Mary ile konuşma fırsatı bulmayı umuyordu.
More Sentences
|
22 |
General |
find v.
|
rastlamak |
|
Unfortunately we also find misunderstandings on this bookshelf and perhaps even wilful distortions.
Ne yazık ki bu kitaplıkta yanlış anlamalara ve hatta belki de kasıtlı çarpıtmalara da rastlıyoruz.
More Sentences
|
23 |
General |
try to find v.
|
aramak |
|
Trying to find happiness only makes you unhappy.
Mutluluğu aramak seni sadece mutsuz eder.
More Sentences
|
24 |
General |
find a friend v.
|
arkadaş bulmak |
|
Who finds a friend, finds a treasure.
Bir arkadaş bulan, bir hazine bulur.
More Sentences
|
25 |
General |
find fault with v.
|
kusur bulmak |
|
I can't understand why James always finds fault with his wife.
James'in neden hep karısına kusur bulduğunu anlayamıyorum.
More Sentences
|
26 |
General |
find v.
|
bulmak |
|
We should all being pulling together to find good, forward-looking solutions to European transport problems.
Avrupa'nın ulaşım sorunlarına iyi ve ileriye dönük çözümler bulmak için hep birlikte çalışmalıyız.
More Sentences
|
27 |
General |
find necessary v.
|
gerekli görmek |
|
Please do whatever you find necessary.
Lütfen gerekli gördüğünüz her şeyi yapın.
More Sentences
|
28 |
General |
find meaning v.
|
anlamını bulmak |
|
Africa has to find meaning for the notion of democracy itself.
Afrika, demokrasi kavramının kendisine bir anlam bulmak zorundadır.
More Sentences
|
29 |
General |
find meaningful v.
|
anlamlı bulmak |
|
That is a rather useful reminder which we, from the Commission side, welcome and find meaningful.
Bu, Komisyon açısından memnuniyetle karşıladığımız ve anlamlı bulduğumuz oldukça faydalı bir hatırlatmadır.
More Sentences
|
30 |
General |
find true love v.
|
gerçek aşkı bulmak |
|
I want to find true love.
Gerçek aşkı bulmak istiyorum.
More Sentences
|
31 |
General |
find the answer v.
|
cevabı bulmak |
|
There is no doubt that it is easier to ask important questions than to find the answers to them.
Hiç şüphe yok ki önemli soruları sormak, cevaplarını bulmaktan daha kolaydır.
More Sentences
|
32 |
General |
find the answer v.
|
cevabını bulmak |
|
Finally, I found the answer to your question.
Sonunda sorunuzun cevabını buldum.
More Sentences
|
33 |
General |
find attractive v.
|
çekici bulmak |
|
What do you find attractive about me?
Benim hakkımda neyi çekici buluyorsun?
More Sentences
|
34 |
General |
find evidence v.
|
kanıt bulmak |
|
We have found evidence of increasingly frequent frustration between us and of alienation setting in.
Aramızda giderek artan bir hayal kırıklığı ve yabancılaşma yaşandığına dair kanıtlar bulduk.
More Sentences
|
35 |
General |
find peace v.
|
huzuru bulmak |
|
I hope they can find peace and be productive in society.
Umarım toplumda huzur bulabilir ve üretken olabilirler.
More Sentences
|
36 |
General |
find answer v.
|
yanıt bulmak |
|
We must begin to find answers to these questions now, and fast!
Bu sorulara şimdi ve hızla yanıt bulmaya başlamalıyız!
More Sentences
|
37 |
General |
find v.
|
aramak |
|
That's like finding a needle in a haystack.
Bu samanlıkta iğne aramak gibi bir şey.
More Sentences
|
38 |
General |
find a reason v.
|
neden bulmak |
|
I am always pleased when I find a reason to say hello to you.
Sana merhaba demek için bir neden bulduğumda hep memnun oluyorum.
More Sentences
|
39 |
General |
find true friends v.
|
gerçek arkadaşlar bulmak |
|
People can't find true friends in the Internet.
İnsanlar internette gerçek arkadaşlar bulamazlar.
More Sentences
|
40 |
General |
find a buyer v.
|
bir alıcı bulmak |
|
They still haven't found a buyer for that house.
Bu eve hâlâ bir alıcı bulmadılar.
More Sentences
|
|
41 |
General |
find a treasure v.
|
hazine bulmak |
|
Who finds a friend, finds a treasure.
Bir arkadaş bulan, bir hazine bulur.
More Sentences
|
42 |
General |
find love v.
|
aşkı bulmak |
|
Finding love in the Internet age is complicated.
İnternet çağında aşkı bulmak karmaşık bir iş.
More Sentences
|
43 |
General |
find a cure v.
|
bir çare bulmak |
|
Let's try and find a cure.
Deneyelim ve bir çare bulalım.
More Sentences
|
44 |
General |
find online v.
|
internetten bulmak |
|
Yesterday, I read a post of hers that I found online.
Dün internette bulduğum bir yazısını okudum.
More Sentences
|
45 |
General |
try to find v.
|
bulmaya çalışmak |
|
I have tried to find it in the newspapers.
Gazetelerde bulmaya çalıştım.
More Sentences
|
46 |
General |
find out why v.
|
nedenini bulmak |
|
You don't always solve murders by finding out why.
Cinayetleri her zaman nedenini bularak çözemezsiniz.
More Sentences
|
47 |
General |
find v.
|
hissetmek |
|
In the winter, I find that I become more tired.
Kışın daha çok yorulduğumu hissediyorum.
More Sentences
|
48 |
General |
find out v.
|
bakmak |
|
I'll ask around and see if I can find out if anyone has ideas on how to solve the problem.
Sorup soruşturacağım ve sorunu nasıl çözebileceğime dair bir fikri olan var mı diye bakacağım.
More Sentences
|
49 |
General |
find v.
|
tespit etmek |
|
These reports, which found serious weaknesses, are already available on the Internet.
Ciddi zayıflıklar tespit eden bu raporlar halihazırda internette mevcuttur.
More Sentences
|
Phrasals |
|
50 |
Phrasals |
find (someone or something) out v.
|
bir şey öğrenmek |
|
As soon as we find out anything, we will contact you.
Bir şey öğrenir öğrenmez sizinle irtibata geçeceğiz.
More Sentences
|
Common Usage |
|
51 |
Common Usage |
find out v.
|
bulgulamak |
|
General |
|
52 |
General |
find n.
|
netice |
|
53 |
General |
archaeological find n.
|
arkeolojik bulgu |
|
54 |
General |
find n.
|
karar |
|
55 |
General |
find n.
|
bulgu |
|
56 |
General |
find n.
|
buluş |
|
57 |
General |
find n.
|
sonuç |
|
58 |
General |
enclosed please find shipping documents n.
|
sevkiyatla ilgili belgeler ekte tarafınıza sunulmaktadır |
|
59 |
General |
find the lady n.
|
bul karayı al parayı oyunu |
|
60 |
General |
find strange v.
|
yadırgamak |
|
61 |
General |
find a companion v.
|
arkadaş bulmak |
|
62 |
General |
find something impressing v.
|
beğenmek |
|
63 |
General |
find somebody out v.
|
suçüstü yakalamak |
|
64 |
General |
find something meaningless v.
|
anlamsız bulmak |
|
65 |
General |
find v.
|
sezmek |
|
66 |
General |
find a compromise v.
|
bir orta yol bulmak |
|
67 |
General |
find favour in somebody's eyes v.
|
gözüne girmek |
|
68 |
General |
find v.
|
karara varmak |
|
69 |
General |
find a suitable opportunity v.
|
punduna getirmek |
|
70 |
General |
find a place to live v.
|
başını sokmak |
|
71 |
General |
find someone ugly v.
|
çirkin bulmak |
|
72 |
General |
find a fault in everything v.
|
armutun sapı üzümün çöpü var demek |
|
73 |
General |
find (something) strange v.
|
tuhafına gitmek |
|
74 |
General |
find something incongruous with v.
|
aykırı bulmak |
|
75 |
General |
find something hurtful v.
|
acı gelmek |
|
76 |
General |
find a remedy v.
|
çare bulmak |
|
77 |
General |
find a solution v.
|
çözüme kavuşturmak |
|
78 |
General |
find one's tongue v.
|
dili çözülmek |
|
79 |
General |
find a remedy v.
|
derman bulmak |
|
80 |
General |
find a middle course v.
|
orta yol bulmak |
|
|
81 |
General |
find something odd v.
|
yadırgamak |
|
82 |
General |
find v.
|
erişmek |
|
83 |
General |
find odd v.
|
yadırgamak |
|
84 |
General |
find fault with v.
|
kabahat bulmak |
|
85 |
General |
find something sympathetic v.
|
bir şey birinin hoşuna gitmek |
|
86 |
General |
be unable to find a job v.
|
bir baltaya sap olamamak |
|
87 |
General |
find v.
|
bakmak |
|
88 |
General |
find (something) strange v.
|
acayibine gitmek |
|
89 |
General |
find strange v.
|
yabansımak |
|
90 |
General |
find a compromise v.
|
orta yol bulmak |
|
91 |
General |
find strange v.
|
garipsemek |
|
92 |
General |
find no way out v.
|
çaresiz kalmak |
|
93 |
General |
find a way to (do something) v.
|
çare aramak |
|
94 |
General |
find a way out v.
|
çözüm bulmak |
|
95 |
General |
try to find v.
|
aramaya çalışmak |
|
96 |
General |
find somehow v.
|
bulup buluşturmak |
|
97 |
General |
find unexpectedly v.
|
gökte ararken yerde bulmak |
|
98 |
General |
find something strange v.
|
yadırgamak |
|
99 |
General |
find pleasure in v.
|
lezzet almak |
|
100 |
General |
find unjust v.
|
haksız bulmak |
|
101 |
General |
find something meaningful v.
|
anlamlı bulmak |
|
102 |
General |
find v.
|
eline geçmek |
|
103 |
General |
find guilty v.
|
suçlu çıkarmak |
|
104 |
General |
not to find it in one's heart v.
|
gönlü razı olmamak |
|
105 |
General |
find v.
|
arayıp bulmak |
|
106 |
General |
find one's legs v.
|
toparlamak |
|
107 |
General |
find (something) odd v.
|
acayibine gitmek |
|
108 |
General |
find a pretext v.
|
bahane uydurmak |
|
109 |
General |
find a way to v.
|
formül bulmak |
|
110 |
General |
find (something) strange v.
|
garibine gitmek |
|
111 |
General |
find very easily v.
|
eliyle koymuş gibi bulmak |
|
112 |
General |
find the means v.
|
çare bulmak |
|
113 |
General |
find a hubby v.
|
koca bulmak |
|
114 |
General |
find insufficient v.
|
az görmek |
|
115 |
General |
be unable to find a meaning in v.
|
mana verememek |
|
116 |
General |
find a solution v.
|
çözüme ulaştırmak |
|
117 |
General |
find the right person to do a job v.
|
adamını bulmak |
|
118 |
General |
find a way out v.
|
yolunu bulmak |
|
119 |
General |
find a pretext v.
|
bahane bulmak |
|
120 |
General |
find irrelevant v.
|
anlamsız bulmak |
|
121 |
General |
find a way to do something v.
|
bir şeye çare bulmak |
|
122 |
General |
find v.
|
geçindirmek |
|
123 |
General |
find a solution v.
|
çözüme ulaşmak |
|
124 |
General |
find guilty v.
|
suçlu bulmak |
|
125 |
General |
(for an idea) to find a niche in one's mind v.
|
aklında yer etmek |
|
126 |
General |
find a way v.
|
formül bulmak |
|
127 |
General |
find something difficult v.
|
ağır gelmek |
|
128 |
General |
find something contrary to v.
|
aykırı bulmak |
|
129 |
General |
find a way v.
|
çare bulmak |
|
130 |
General |
find one's tongue v.
|
dillenmek |
|
131 |
General |
find exaggerated v.
|
abartılı bulmak |
|
132 |
General |
find a clue v.
|
ipucu bulmak |
|
133 |
General |
find an easy way v.
|
kolayını bulmak |
|
134 |
General |
find the very man v.
|
tam adamına düşmek |
|
135 |
General |
find difficult v.
|
güç gelmek |
|
136 |
General |
find something easy v.
|
kolayına gelmek |
|
137 |
General |
find time to do something v.
|
eli değmek |
|
138 |
General |
can't find a solution v.
|
işin içinden çıkamamak |
|
139 |
General |
find difficult v.
|
gücümsemek |
|
140 |
General |
find voice in v.
|
ifade edilmek |
|
141 |
General |
find voice in v.
|
dile getirilmek |
|
142 |
General |
find favour v.
|
rağbet görmek |
|
143 |
General |
find approval v.
|
rağbet görmek |
|
144 |
General |
find favor v.
|
rağbet görmek |
|
145 |
General |
find unnecessary v.
|
gerek görmemek |
|
146 |
General |
find unnecessary v.
|
gerek duymamak |
|
147 |
General |
find it necessary v.
|
gerekli görmek |
|
148 |
General |
find adequate v.
|
yeterli bulmak |
|
149 |
General |
find it sufficient v.
|
yeterli görmek |
|
150 |
General |
find enough v.
|
yeterli görmek |
|
151 |
General |
find enough v.
|
yeterli bulmak |
|
152 |
General |
find adequate v.
|
yeterli görmek |
|
153 |
General |
find it sufficient v.
|
yeterli bulmak |
|
154 |
General |
find reasonable v.
|
aklına yatmak |
|
155 |
General |
find logical v.
|
aklına yatmak |
|
156 |
General |
find the time do (something) v.
|
eli erişmek |
|
157 |
General |
find the time do (something) v.
|
eli ermek |
|
158 |
General |
find the time do (something) v.
|
eli değmek |
|
159 |
General |
find an opportunity do something v.
|
meydanı boş bulmak |
|
160 |
General |
find someone attractive v.
|
çekici bulmak |
|
161 |
General |
try to find a solution v.
|
çare bulmaya çalışmak |
|
162 |
General |
try to find a remedy v.
|
çare bulmaya çalışmak |
|
163 |
General |
find one's value v.
|
değer bulmak |
|
164 |
General |
not to find its value v.
|
değerini bulmamak |
|
165 |
General |
try to find an answer v.
|
çare bulmaya çalışmak |
|
166 |
General |
find the correct path v.
|
doğru yolu bulmak |
|
167 |
General |
find the right way v.
|
doğru yolu bulmak |
|
168 |
General |
find the right thing to do v.
|
doğruyu bulmak |
|
169 |
General |
find direction v.
|
yön bulmak |
|
170 |
General |
find meaning v.
|
anlam kazanmak |
|
171 |
General |
find meaning v.
|
anlam bulmak |
|
172 |
General |
find something absurd v.
|
saçma bulmak |
|
173 |
General |
find place v.
|
yer bulmak |
|
174 |
General |
find something unnecessary v.
|
gereksiz görmek |
|
175 |
General |
find something necessary v.
|
gerekli görmek |
|
176 |
General |
find something unnecessary v.
|
lüzumsuz görmek |
|
177 |
General |
find something necessary v.
|
lüzumlu görmek |
|
178 |
General |
find something absurd v.
|
saçma gelmek |
|
179 |
General |
find something beautiful v.
|
güzel bulmak |
|
180 |
General |
find someone beautiful v.
|
güzel bulmak |
|
181 |
General |
find erroneous v.
|
hatalı gelmek |
|
182 |
General |
find a caretaker v.
|
bakıcı bulmak |
|
183 |
General |
find faulty v.
|
hatalı gelmek |
|
184 |
General |
find inspiration v.
|
ilham bulmak |
|
185 |
General |
find something pleasurable v.
|
zevkli bulmak |
|
186 |
General |
find someone responsible v.
|
sorumlu tutmak |
|
187 |
General |
find something pleasurable v.
|
zevkli görmek |
|
188 |
General |
find out the subject v.
|
konuyu öğrenmek |
|
189 |
General |
find the balance v.
|
dengeyi bulmak |
|
190 |
General |
find something necessary v.
|
gerek görmek |
|
191 |
General |
find an opportunity v.
|
karşısına fırsat çıkmak |
|
192 |
General |
find the balance v.
|
denge bulmak |
|
193 |
General |
find fame v.
|
ünü yakalamak |
|
194 |
General |
find something necessary v.
|
gerek duymak |
|
195 |
General |
find fame v.
|
üne kavuşmak |
|
196 |
General |
find inspiration v.
|
esin almak |
|
197 |
General |
find pleasure v.
|
zevk almak |
|
198 |
General |
find pleasure v.
|
zevk duymak |
|
199 |
General |
find something wrong v.
|
yanlış bulmak |
|
200 |
General |
find something unjust v.
|
haksız bulunmak |
|
201 |
General |
find a way to make (something illegal) look legal v.
|
kitabına uydurmak |
|
202 |
General |
find something surprising v.
|
şaşırtıcı bulmak |
|
203 |
General |
find something satisfying v.
|
tatminkar bulmak |
|
204 |
General |
find a job v.
|
işe girmek |
|
205 |
General |
find out the truths v.
|
gerçekleri ortaya çıkarmak |
|
206 |
General |
find something impossible v.
|
imkansız gözüyle bakmak |
|
207 |
General |
find something strange v.
|
tuhaf karşılamak |
|
208 |
General |
find something strange v.
|
garip karşılamak |
|
209 |
General |
find something bizarre v.
|
garip karşılamak |
|
210 |
General |
find something bizarre v.
|
tuhaf karşılamak |
|
211 |
General |
find favourable v.
|
olumlu yaklaşmak |
|
212 |
General |
find peace v.
|
huzura ermek |
|
213 |
General |
find something necessary v.
|
zorunlu görmek |
|
214 |
General |
find answer v.
|
cevap bulmak |
|
215 |
General |
find (something) acceptable v.
|
uygun bulmak |
|
216 |
General |
find (something) acceptable v.
|
uygun görmek |
|
217 |
General |
find (something) unjust v.
|
haksız bulmak |
|
218 |
General |
find (someone) to be in the wrong v.
|
haksız bulmak |
|
219 |
General |
find a vent v.
|
hırsını almak |
|
220 |
General |
find vent v.
|
hırsını almak |
|
221 |
General |
find the way to do (something) v.
|
yolunu bulmak |
|
222 |
General |
try to find a solution v.
|
çıkar yol aramak |
|
223 |
General |
find the way to get (something) done v.
|
yolunu bulmak |
|
224 |
General |
try to find a solution v.
|
yol aramak |
|
225 |
General |
find a clue v.
|
ipucu yakalamak |
|
226 |
General |
find global acceptance v.
|
dünyaca kabul görmek |
|
227 |
General |
find worldwide acceptance v.
|
dünyaca kabul görmek |
|
228 |
General |
find time (for) v.
|
zaman bulmak |
|
229 |
General |
find commendable v.
|
övgüye değer bulmak |
|
230 |
General |
find praiseworthy v.
|
övgüye değer bulmak |
|
231 |
General |
find a job v.
|
iş bulmak |
|
232 |
General |
find something inconvenient v.
|
sakıncalı görmek |
|
233 |
General |
find a fund v.
|
fon bulmak |
|
234 |
General |
find a middle ground v.
|
ortak bir noktada anlaşmak |
|
235 |
General |
find a middle ground v.
|
ortak bir noktada buluşmak |
|
236 |
General |
find something inadequate v.
|
yetersiz görmek |
|
237 |
General |
find guilty v.
|
suçlu görmek |
|
238 |
General |
find a solution v.
|
çözüm üretmek |
|
239 |
General |
find a way (out) v.
|
çözüm üretmek |
|
240 |
General |
find opportunity v.
|
imkan bulmak |
|
241 |
General |
find chance v.
|
imkan bulmak |
|
242 |
General |
find out v.
|
çözmek |
|
243 |
General |
find off-putting v.
|
yakışıksız bulmak |
|
244 |
General |
find voice in v.
|
-de dile gelmek |
|
245 |
General |
find oneself tête-à-tête with v.
|
kendini biriyle baş başa bulmak |
|
246 |
General |
find some amount of money v.
|
eline para geçmek |
|
247 |
General |
find the least common denominator v.
|
ortak paydada buluşmak |
|
248 |
General |
find the lowest common denominator v.
|
ortak paydada buluşmak |
|
249 |
General |
find a solution for the v.
|
hal yoluna koymak |
|
250 |
General |
find a way round v.
|
hal yoluna koymak |
|
251 |
General |
find accidently v.
|
rastlamak |
|
252 |
General |
find by chance v.
|
rastlamak |
|
253 |
General |
find accidently v.
|
karşılaşmak |
|
254 |
General |
find by chance v.
|
karşılaşmak |
|
255 |
General |
find appropriate v.
|
tensip etmek |
|
256 |
General |
find fault with v.
|
yanlış bulmak |
|
257 |
General |
find something convincing v.
|
inandırıcı bulmak |
|
258 |
General |
find the true path v.
|
doğru yolu bulmak |
|
259 |
General |
find something reasonable v.
|
mantıklı bulmak |
|
260 |
General |
find oneself v.
|
kendini bulmak |
|
261 |
General |
find it credible v.
|
inandırıcı bulmak |
|
262 |
General |
not to find credible v.
|
inandırıcı bulmamak |
|
263 |
General |
find something entertaining v.
|
eğlenceli bulmak |
|
264 |
General |
not to find persuasive v.
|
inandırıcı bulmamak |
|
265 |
General |
not to find convincing v.
|
inandırıcı bulmamak |
|
266 |
General |
find one's tongue v.
|
dile gelmek |
|
267 |
General |
find the true path v.
|
hidayete ermek |
|
268 |
General |
find money v.
|
para bulmak |
|
269 |
General |
find oil v.
|
petrol bulmak |
|
270 |
General |
find an expression v.
|
ifade bulmak |
|
271 |
General |
find something funny v.
|
komiğine gitmek |
|
272 |
General |
find a large market v.
|
büyük sürüm imkanı bulmak |
|
273 |
General |
not find what he expected v.
|
umduğunu bulamamak |
|
274 |
General |
find a rapid market v.
|
seri sürüm imkanı bulmak |
|
275 |
General |
not find what he expected v.
|
beklediğini bulamamak |
|
276 |
General |
find a quick market v.
|
seri sürüm imkanı bulmak |
|
277 |
General |
find solace in v.
|
teselli bulmak |
|
278 |
General |
find reasonable v.
|
makul karşılamak |
|
279 |
General |
find insufficient v.
|
yetersiz bulmak |
|
280 |
General |
find reasonable v.
|
makul bulmak |
|
281 |
General |
find insufficient v.
|
az bulmak |
|
282 |
General |
find the owner v.
|
sahibini bulmak |
|
283 |
General |
find funny v.
|
komik gelmek |
|
284 |
General |
find funny v.
|
komik bulmak |
|
285 |
General |
find high v.
|
yüksek bulmak |
|
286 |
General |
find peace v.
|
huzur bulmak |
|
287 |
General |
find peace in something v.
|
huzuru bir şeyde bulmak |
|
288 |
General |
find an opportunity v.
|
olanağa kavuşmak |
|
289 |
General |
find an opportunity v.
|
imkana kavuşmak |
|
290 |
General |
find beneficial v.
|
yararlı bulmak |
|
291 |
General |
find useful v.
|
faydalı bulmak |
|
292 |
General |
find beneficial v.
|
faydalı bulmak |
|
293 |
General |
find something serious v.
|
ciddi bulmak |
|
294 |
General |
find out some way v.
|
bir çaresini bulmak |
|
295 |
General |
find out some way v.
|
bir yolunu bulmak |
|
296 |
General |
find it very/extremely important v.
|
son derece önemli bulmak |
|
297 |
General |
find the body/dead body v.
|
cesedi bulmak |
|
298 |
General |
find a new job v.
|
yeni bir iş bulmak |
|
299 |
General |
find a way out v.
|
bir yolunu bulmak |
|
300 |
General |
find out v.
|
iç yüzünü anlamak |
|
301 |
General |
find her husband in bed with another woman v.
|
kocasını yatakta başka bir kadınla yakalamak |
|
302 |
General |
find it normal v.
|
normal bulmak |
|
303 |
General |
find a good reason v.
|
iyi bir neden bulmak |
|
304 |
General |
find a dead body v.
|
ceset bulmak |
|
305 |
General |
find an investor v.
|
bir yatırımcı bulmak |
|
306 |
General |
find witnesses v.
|
görgü tanıkları bulmak |
|
307 |
General |
find something among one's belongings v.
|
eşyaları arasında bir şey bulmak |
|
308 |
General |
know where to go to find out v.
|
sorunun cevabını nerede bulacağını bilmek |
|
309 |
General |
find someone by the side of the road v.
|
birini yolun kenarında bulmak |
|
310 |
General |
find in the bushes v.
|
çalıların arasında bulmak |
|
311 |
General |
find someone sexy v.
|
birini seksi bulmak |
|
312 |
General |
find oneself homeless v.
|
evsiz barksız kalmak |
|
313 |
General |
find oneself homeless v.
|
evsiz kalmak |
|
314 |
General |
find something inconvenient v.
|
sakıncalı bulmak |
|
315 |
General |
find something objectionable v.
|
sakıncalı bulmak |
|
316 |
General |
find it chic v.
|
şık bulmak |
|
317 |
General |
find the assignments a little unchallenging v.
|
verilen görevleri biraz basit bulmak |
|
318 |
General |
find someone so attractive v.
|
birini çok çekici bulmak |
|
319 |
General |
find someone very attractive v.
|
birini çok çekici bulmak |
|
320 |
General |
gain/find a new identity v.
|
yeni bir benlik bulmak |
|
321 |
General |
find someone laying in the street v.
|
birini sokakta yerde yatar halde bulmak |
|
322 |
General |
find one’s remains v.
|
birinin cesedini bulmak |
|
323 |
General |
find one's dead body v.
|
birinin cesedini bulmak |
|
324 |
General |
find the address in the phone book v.
|
adresi telefon rehberinden bulmak |
|
325 |
General |
find somebody else to sell v.
|
satışı yapacak başka birini bulmak |
|
326 |
General |
find a middle way v.
|
orta yol bulmak |
|
327 |
General |
find a gun on the murderer v.
|
katilin üzerinde bir silah bulmak |
|
328 |
General |
find something interesting v.
|
ilginç bulmak |
|
329 |
General |
find by chance v.
|
rastlantı eseri bulmak |
|
330 |
General |
find by chance v.
|
tesadüfen bulmak |
|
331 |
General |
find a customer v.
|
bir müşteri bulmak |
|
332 |
General |
find a woman's body v.
|
bir kadın cesedi bulmak |
|
333 |
General |
find the right person v.
|
doğru insanı bulmak |
|
334 |
General |
find the right person v.
|
doğru kişiyi bulmak |
|
335 |
General |
find one’s soul mate v.
|
ruh ikizini bulmak |
|
336 |
General |
find one’s soul mate v.
|
ruh eşini bulmak |
|
337 |
General |
find a treasure v.
|
define bulmak |
|
338 |
General |
achieve/find happiness v.
|
mutluluğu bulmak/yakalamak |
|
339 |
General |
achieve/find happiness v.
|
mutluluğa ulaşmak |
|
340 |
General |
find useful v.
|
yararlı bulmak |
|
341 |
General |
find someone ugly v.
|
birini itici/çirkin bulmak |
|
342 |
General |
find a safer place v.
|
daha güvenli bir yer bulmak |
|
343 |
General |
find somebody else to sell v.
|
başka bir alıcı bulmak |
|
344 |
General |
find mistake v.
|
hata bulmak |
|
345 |
General |
find mistake v.
|
kusur bulmak |
|
346 |
General |
find an earlier flight v.
|
daha erken saate bir uçuş bulmak |
|
347 |
General |
find something believable v.
|
akla yakın gelmek |
|
348 |
General |
find something believable v.
|
inanılır bulmak |
|
349 |
General |
find something believable v.
|
akla yatkın bulmak |
|
350 |
General |
find something believable v.
|
akla yatkın gelmek |
|
351 |
General |
find something believable v.
|
inandırıcı bulmak |
|
352 |
General |
find something believable v.
|
akla yakın bulmak |
|
353 |
General |
find something believable v.
|
inanılır gelmek |
|
354 |
General |
find something believable v.
|
inandırıcı gelmek |
|
355 |
General |
find a use for something v.
|
bir yerde kullanmak |
|
356 |
General |
find a use for something v.
|
kullanma imkanı bulmak |
|
357 |
General |
find asylum in v.
|
...ya sığınmak/iltica etmek |
|
358 |
General |
find oneself thinking v.
|
düşünmeden alıkoyamamak |
|
359 |
General |
find oneself thinking v.
|
(kendini) düşünüyor bulmak |
|
360 |
General |
find oneself thinking v.
|
düşünmeden edememek |
|
361 |
General |
find a seat v.
|
koltuk/oturacak yer bulmak |
|
362 |
General |
find it newsworthy v.
|
haberi yayınlamaya değer bulmak |
|
363 |
General |
dig in the ground to find food v.
|
yiyecek bulmak için toprağı kazmak |
|
364 |
General |
find the truth out for oneself v.
|
gerçeği kendi araştırıp bulmak |
|
365 |
General |
find something in the trash v.
|
bir şeyi çöpte bulmak |
|
366 |
General |
find the chance v.
|
imkan bulmak |
|
367 |
General |
find a chance v.
|
imkan bulmak |
|
368 |
General |
find risky v.
|
beis görmek |
|
369 |
General |
find risky v.
|
sakınca görmek |
|
370 |
General |
deem/find successful v.
|
başarılı bulmak |
|
371 |
General |
find the examples v.
|
örnekleri bulmak |
|
372 |
General |
find it expensive v.
|
pahalı bulmak |
|
373 |
General |
find something in/on its place v.
|
yerinde bulmak |
|
374 |
General |
find proper v.
|
yerinde bulmak |
|
375 |
General |
find solace in something v.
|
bir şeyde teselli bulmak |
|
376 |
General |
try to find out v.
|
bulmaya/anlamaya çalışmak |
|
377 |
General |
find enough courage (to do something) v.
|
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak |
|
378 |
General |
find irrelevant v.
|
alakasız bulmak |
|
379 |
General |
find a common ground v.
|
ortak paydada buluşmak |
|
380 |
General |
find access to someone v.
|
birisine ulaşmak |
|
381 |
General |
couldn't find a chance to ask v.
|
sormaya fırsat bulamamak |
|
382 |
General |
find a way out v.
|
çıkış yolu bulmak |
|
383 |
General |
find it unnecessary v.
|
zül saymak |
|
384 |
General |
find it humiliating v.
|
zül saymak |
|
385 |
General |
find a solution v.
|
çözüm geliştirmek |
|
386 |
General |
find by chance v.
|
rast gelmek |
|
387 |
General |
find accidently v.
|
rast gelmek |
|
388 |
General |
find fault v.
|
yakınmak |
|
389 |
General |
find fault with v.
|
ayıplamak |
|
390 |
General |
find favor in the eyes of v.
|
(birinin) şifalı ellerinde iyileşmek |
|
391 |
General |
find one's self v.
|
sağlık durumu … olmak |
|
392 |
General |
find the latchstring out v.
|
misafirperverlikle karşılanmak |
|
393 |
General |
find the latchstring out v.
|
içtenlikle karşılanmak |
|
394 |
General |
find one's self v.
|
kendini ... hissetmek |
|
395 |
General |
find favor in the eyes of v.
|
merhametle tedavi edilmek |
|
396 |
General |
find fault with v.
|
sorumlu tutmak |
|
397 |
General |
find fault v.
|
söylenmek |
|
398 |
General |
find fault v.
|
sızlanmak |
|
399 |
General |
find flow v.
|
kusur bulmak |
|
400 |
General |
find out v.
|
bulgulamak |
|
401 |
General |
fault find v.
|
mızmızlanmak |
|
402 |
General |
fault find v.
|
müşkülpesentlik yapmak |
|
403 |
General |
fault find v.
|
kusur bulmak |
|
404 |
General |
fault find v.
|
hata aramak |
|
405 |
General |
find v.
|
deneyimlemek |
|
406 |
General |
find v.
|
… olduğunu düşünmek |
|
407 |
General |
find v.
|
yeniden kullanmaya başlamak |
|
408 |
General |
find v.
|
geri almak |
|
409 |
General |
find v.
|
geri kazanmak |
|
410 |
General |
find v.
|
çabalayarak elde etmek |
|
411 |
General |
find v.
|
tedarik etmek |
|
412 |
General |
find v.
|
donatmak |
|
413 |
General |
find v.
|
sunmak |
|
414 |
General |
find v.
|
aydınlanmak |
|
415 |
General |
find v.
|
ne istediğini bulmak |
|
416 |
General |
find v.
|
hayatı ile ilgili farkındalık kazanmak |
|
417 |
General |
find v.
|
(kendini) bir yerde bulmak |
|
418 |
General |
find v.
|
(kendini) bir durumda bulmak |
|
419 |
General |
find v.
|
icat etmek |
|
420 |
General |
find v.
|
tasarlamak |
|
421 |
General |
find v.
|
uydurmak |
|
422 |
General |
find [dialect] v.
|
acı çekmek |
|
423 |
General |
find [dialect] v.
|
hisleri ile algılamak |
|
424 |
General |
find v.
|
(av köpeği) avını bulmak |
|
425 |
General |
find v.
|
(av köpeği) avının kokusunu almak |
|
426 |
General |
find fault v.
|
sürekli eleştirmek |
|
427 |
General |
find fault v.
|
eleştiri yağmuruna tutmak |
|
428 |
General |
find fault v.
|
her şeye kulp takmak |
|
429 |
General |
find fault v.
|
armudun sapı üzümün çöpü diye eleştirmek |
|
430 |
General |
find one's way into v.
|
-e girmek |
|
431 |
General |
find out v.
|
bulgulamak |
|
432 |
General |
find one's way into v.
|
'-e dahil olmak |
|
433 |
General |
find v.
|
karar vermek |
|
434 |
General |
hard to find adj.
|
ele geçmez |
|
Irregular Verb |
|
435 |
Irregular Verb |
find v.
|
found - found |
|
Phrasals |
|
436 |
Phrasals |
find out v.
|
tespit etmek |
|
437 |
Phrasals |
find out v.
|
intikam için yeniden bulmak |
|
438 |
Phrasals |
find out v.
|
dönüp yine bulmak |
|
439 |
Phrasals |
find someone in v.
|
birini evde/işte bulmak |
|
440 |
Phrasals |
find out about v.
|
ortaya çıkarmak |
|
441 |
Phrasals |
find something by luck v.
|
şans eseri bulmak |
|
442 |
Phrasals |
find something by chance v.
|
şans eseri bulmak |
|
443 |
Phrasals |
find its way into v.
|
-e yerleşmek |
|
444 |
Phrasals |
find its way into v.
|
-de yer bulmak |
|
445 |
Phrasals |
find (someone or something) out v.
|
bir şey duymak |
|
446 |
Phrasals |
find (someone or something) out v.
|
bir şey haber almak |
|
447 |
Phrasals |
find (someone or something) out v.
|
birinin çevirdiği işleri öğrenmek |
|
448 |
Phrasals |
find (someone or something) out v.
|
birinin el altından yürüttüğü işleri öğrenmek |
|
449 |
Phrasals |
find (someone or something) out v.
|
birinin gizliden gizliye yürüttüğü işleri öğrenmek |
|
450 |
Phrasals |
find (someone or something) out v.
|
birinin iç yüzünü anlamak |
|
451 |
Phrasals |
find (someone or something) out v.
|
birini çözmek |
|
452 |
Phrasals |
find (someone or something) out v.
|
birini bulmak |
|
453 |
Phrasals |
find (someone or something) out v.
|
birini ortaya çıkarmak |
|
454 |
Phrasals |
find (someone or something) out v.
|
birini evde bulamamak |
|
455 |
Phrasals |
find (someone or something) out v.
|
birinin evde olmadığını öğrenmek |
|
456 |
Phrasals |
find (someone or something) out v.
|
birinin dışarıda olduğunu öğrenmek |
|
457 |
Phrasals |
find someone out v.
|
birini evde bulamamak |
|
458 |
Phrasals |
find someone out v.
|
birinin evde olmadığını öğrenmek |
|
459 |
Phrasals |
find someone out v.
|
birinin dışarıda olduğunu öğrenmek |
|
460 |
Phrasals |
find someone out v.
|
biri hakkında şaşırtıcı bir şey keşfetmek |
|
461 |
Phrasals |
find someone out v.
|
biri hakkında şok edici bir şeyin farkına varmak |
|
462 |
Phrasals |
find someone out v.
|
biri hakkında sarsıcı bir şey keşfetmek |
|
463 |
Phrasals |
find someone out v.
|
biri hakkında korkunç bir şey keşfetmek |
|
464 |
Phrasals |
find someone out v.
|
biri hakkında hayret verici bir şey bulmak |
|
465 |
Phrasals |
find someone out v.
|
birinin iç yüzünü keşfetmek |
|
466 |
Phrasals |
find against someone or something v.
|
(jüri veya bir hâkimin) aleyhte bir karar açıklaması |
|
467 |
Phrasals |
find against v.
|
(mahkeme) bir kimse, şirketin suçlu olduğuna hükmetmek |
|
468 |
Phrasals |
find (one) in v.
|
(birini) evinde/iş yerinde bulmak |
|
469 |
Phrasals |
find (one) in v.
|
(birini) yerinde (ofisinde, evinde) bulmak |
|
470 |
Phrasals |
find (oneself) without (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyinin) olmadığını fark etmek |
|
471 |
Phrasals |
find (oneself) without (someone or something) v.
|
(biri olmadan/bir şeysiz) kalmak |
|
472 |
Phrasals |
find (oneself) without (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) yokluğunu/eksikliğini çekmek |
|
473 |
Phrasals |
find (oneself) without (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) eksikliğini duymak/hissetmek |
|
474 |
Phrasals |
find (someone or something) a bit off v.
|
(birini/bir şeyi) biraz garip/tuhaf bulmak |
|
475 |
Phrasals |
find (someone or something) a bit off v.
|
(birini/bir şeyi) biraz başıbozuk/kural dışı bulmak |
|
476 |
Phrasals |
find (someone or something) a bit off v.
|
(birini/bir şeyi) biraz değişik bulmak |
|
477 |
Phrasals |
find (someone or something) a little off v.
|
(birini/bir şeyi) biraz garip/tuhaf bulmak |
|
478 |
Phrasals |
find (someone or something) a little off v.
|
(birini/bir şeyi) biraz başıbozuk/kural dışı bulmak |
|
479 |
Phrasals |
find (someone or something) a little off v.
|
(birini/bir şeyi) biraz değişik bulmak |
|
480 |
Phrasals |
find against (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) aleyhinde karar vermek |
|
481 |
Phrasals |
find against (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) suçlu olduğunu açıklamak |
|
482 |
Phrasals |
find against (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) suçlu olduğuna karar vermek |
|
483 |
Phrasals |
find against (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) suçlu bulmak |
|
484 |
Phrasals |
find for v.
|
suçsuz bulmak |
|
485 |
Phrasals |
find for v.
|
suçsuz olduğuna karar vermek |
|
486 |
Phrasals |
find for v.
|
lehine karar vermek |
|
487 |
Phrasals |
find for v.
|
-den yana karar vermek |
|
488 |
Phrasals |
find for v.
|
masum bulmak/olduğuna karar vermek |
|
489 |
Phrasals |
find for (someone or something) v.
|
(birini) suçsuz bulmak |
|
490 |
Phrasals |
find for (someone or something) v.
|
(birinin) suçsuz olduğuna karar vermek |
|
491 |
Phrasals |
find for (someone or something) v.
|
(birinin) lehine karar vermek |
|
492 |
Phrasals |
find for (someone or something) v.
|
(birinden) yana karar vermek |
|
493 |
Phrasals |
find for (someone or something) v.
|
(birini) masum bulmak/olduğuna karar vermek |
|
494 |
Phrasals |
find out v.
|
evde bulamamak |
|
495 |
Phrasals |
find out v.
|
dışarıda olduğunu öğrenmek |
|
496 |
Phrasals |
find something out v.
|
bir şeyi anlamak |
|
497 |
Phrasals |
find something out v.
|
bir şeyi çözmek |
|
498 |
Phrasals |
find something out v.
|
bir şeyi keşfetmek |
|
499 |
Phrasals |
find something out v.
|
bir şeyi öğrenmek |
|
500 |
Phrasals |
find something out v.
|
bir şeyin iç yüzünü anlamak |
|