Tureng - that's why - Englisch Türkisch Sätze

Verlauf

	Englisch	Türkisch
1	that's why	bu yüzden	expr.
	That's why I'm starting on the head and mouth first. Bu yüzden önce baştan ve ağızdan başlıyorum. That's why I play a song or two before bed. Bu yüzden yatmadan önce bir iki şarkı çalarım. That's why slow people can not get fast. Bu yüzden yavaş insanlar hızlı olamaz. That's why I got a whole separate room. Bu yüzden tamamen ayrı bir odam var. That's why I already decided to write about season two. Bu yüzden zaten ikinci sezon hakkında yazmaya karar verdim. That's why I got a whole separate room. Bu yüzden apayrı bir odam var. That's why I'm spending tonight with you. Bu yüzden bu geceyi senin yanında geçireceğim. That's why he's the perfect fall guy. Bu yüzden o mükemmel bir kurban. That's why I'm spending tonight with you. Bu yüzden bu geceyi seninle geçiriyorum. And that's why I chose the hard teacher. İşte bu yüzden zor olan öğretmeni seçtim. And that's why I chose the hard teacher. İşte bu yüzden sert olan öğretmeni seçtim. That's why I play a song or two before bed. Bu yüzden yatmadan önce bir veya iki şarkı çalıyorum. That's why you don't have to try too hard. İşte bu yüzden çok fazla çaba harcamak zorunda değilsiniz. That's why it sounds like it's the same song. Bu yüzden bu aynı şarkı gibi geliyor. That's why slow people can not get fast. İşte bu yüzden yavaş olanlar hiçbir zaman süratli olamazlar. That's why it sounds like it's the same song. Bu yüzden kulağa aynı şarkı gibi geliyor. That's why I'm spending tonight with you. Bu yüzden bu geceyi sizinle geçireceğim. I am not very creative that's why I need your help. Çok yaratıcı değilim, bu yüzden yardımınıza ihtiyacım var. And that's why I chose the hard teacher. Ve ben bu yüzden o sert olan öğretmeni seçtim. Maybe the issue is specifically on your PC, and that's why you are having trouble running the USB flash drive. Belki de sorun özellikle bilgisayarınızdadır ve bu yüzden USB flash sürücüyü çalıştırmakta sorun yaşıyorsunuzdur. That's why I got a whole separate room. Bu yüzden tamamıyla ayrı bir odam var. That's why I'm starting on the head and mouth first. Bu yüzden önce baş ve ağızdan başlıyorum. That's why I play a song or two before bed. Bu yüzden yatmadan önce birkaç parça çalıyorum. Maybe the issue is specifically on your PC, and that's why you are having trouble running the USB flash drive. Belki de sorun özellikle bilgisayarınızdadır ve bu yüzden USB flash sürücüyü çalıştırırken sorun yaşıyorsunuz. That's why you don't have to try too hard. Bu yüzden çok fazla çabalamanıza gerek yok. I am not very creative that's why I need your help. Çok yaratıcı değilim bu yüzden yardımına ihtiyacım var. That's why I told you not to go by yourself. Bu yüzden sana tek başına gitme dedim. That's why I'm disappointed. Bu yüzden hayal kırıklığına uğradım. That's why Tom left. Tom bu yüzden gitti. That's why I fell for you. Bu yüzden sana aşık oldum. That's why I was there. Bu yüzden oradaydım. That's why he got angry. Bu yüzden sinirlendi. That's why we are here. Bu yüzden buradayız. That's why no one wants to work with you. Bu yüzden kimse seninle çalışmak istemiyor. I guess that's why Tom never got married. Sanırım Tom bu yüzden hiç evlenmedi. That's why I said forget it. Bu yüzden sana unut dedim. The radiators were barely warm; that's why the flat was cold. Kalorifer petekleri ancak kendilerini ısıtıyordu. Ev bu yüzden soğuktu. I think that's why Tom wanted to do that. Sanırım Tom bu yüzden onu yapmak istedi. That's why I'm here, actually. Aslında bu yüzden buradayım. That's why I went to Boston. Bu yüzden Boston'a gittim. That's why I need to go back to Boston. Bu yüzden Boston'a geri dönmem gerekiyor. That's why I can't help you. Bu yüzden sana yardım edemem. That's why elderly people love you. Bu yüzden yaşlılar sizi seviyor. That's why Tom is here. Tom bu yüzden burada. I think that's why I don't like Tom. Sanırım bu yüzden Tom'dan hoşlanmıyorum. That's why I worry about you. Bu yüzden sizin için endişeleniyorum. That's why this is never going to happen again. İşte bu yüzden bu bir daha asla olmayacak. That's why I'm so fat. Bu yüzden bu kadar şişmanım. That's why Tom came. Tom bu yüzden geldi. I thought that's why you were here. Bu yüzden burada olduğunu sanıyordum. That's why I need a lawyer. Bu yüzden bir avukata ihtiyacım var. That's why Tom and I are happy. Bu yüzden Tom ve ben mutluyuz. That's why I told you about this. Bu yüzden sana bundan bahsettim. That's why Tom committed suicide. Bu yüzden Tom intihar etti. I guess that's why I didn't ask Tom. Sanırım bu yüzden Tom'a sormadım. That's why I don't like Tom. Bu yüzden Tom'u sevmiyorum. That's why Tom quit. Tom bu yüzden işi bıraktı. That's why we need you. Bu yüzden sana ihtiyacımız var. That's why we need to talk. Bu yüzden konuşmamız gerekiyor. That's why I quit. Bu yüzden işi bıraktım. That's why we moved back to Boston. Bu yüzden Boston'a geri taşındık. Maybe that's why Tom told us. Belki de Tom bize bu yüzden söylemiştir. That's why I need to meet them. Bu yüzden onlarla tanışmalıyım. That's why Tom told us not to do this. Bu yüzden Tom bize bunu yapmamamızı söyledi. That's why I didn't do it. Bu yüzden yapmadım. That's why you pay us. Bu yüzden bize ödeme yapıyorsun. That's why Tom and I are here. Tom ve ben bu yüzden buradayız. The radiators were barely warm; that's why the flat was cold. Radyatörler zar zor ısınıyordu; bu yüzden daire soğuktu. That's why I trust you. Bu yüzden sana güveniyoruz. That's why you're in college. Bu yüzden üniversitedesin. That's why I've asked you over. Bu yüzden seni davet ettim. That's why we're here. İşte bu yüzden buradayız. That's why I came to you. Bu yüzden sana geldim. That's why it's big. Bu yüzden büyük. That's why we like each other. Bu yüzden birbirimizden hoşlanıyoruz. Tom feels he offended Mary, and that's why she's not here. Tom Mary'yi gücendirdiğini biliyor, ve bu yüzden o burada değil. That's why I liked Tom. Tom'u bu yüzden sevdim. That's why I need your help. Bu yüzden yardımınıza ihtiyacım var. That's why we oppose it. Bu yüzden karşı çıkıyoruz. That's why I wrote it. Bu yüzden onu yazdım. That's why I like her. Bu yüzden onu seviyorum. That's why workers love you. Bu yüzden işçiler sizi seviyor. That's why we have to fight. Bu yüzden savaşmalıyız. That's why I was disappointed. Bu yüzden hayal kırıklığına uğradım. That's why I don't like her. Bu yüzden ondan hoşlanmıyorum. That's why I care. Bu yüzden önemsiyorum. That's why I brought you here. Bu yüzden seni buraya getirdim. That's why I did what I did. Bu yüzden yaptığım şeyi yaptım. That's why Tom is still there. Bu yüzden Tom hâlâ orada. That's why I don't like them. Bu yüzden onlardan hoşlanmıyorum. That's why I don't want to stay any longer. Bu yüzden daha fazla kalmak istemiyorum. I guess that's why Tom was so late. Sanırım Tom bu yüzden bu kadar geç kaldı. That's why we didn't attack. Bu yüzden saldırmadık. That's why I invited Tom. Bu yüzden Tom'u davet ettim. That's why we need changes. Bu yüzden değişikliklere ihtiyacımız var. That's why we didn't tell her. Bu yüzden ona söylemedik. That's why you were always healthy. Bu yüzden hep sağlıklıydın. I think that's why Tom wanted to do that. Sanırım Tom bu yüzden bunu yapmak istedi. I want to go home and that's why I'm crying. Eve gitmek istiyorum, bu yüzden ağlıyorum. That's why I need to meet him. Bu yüzden onunla tanışmalıyım. That's why I told you not to go by car. İşte bu yüzden sana arabayla gitmemeni söyledim. I guess that's why I love you. Sanırım seni bu yüzden seviyorum. That's why Tom is suing. Tom bu yüzden dava açıyor. That's why I came for you. Bu yüzden senin için geldim. That's why Sami took his own life. Sami bu yüzden kendi canını aldı. I was tired, that's why I didn't want to do anything. Yorgundum, bu yüzden hiçbir şey yapmak istemedim. Because you smell bad, that's why. Çünkü kötü kokuyorsun, bu yüzden. That's why we didn't tell you. Bu yüzden sana söylemedik. That's why I came. Bu yüzden geldim. That's why you're a cop. Bu yüzden polissin. That's why I like him. Bu yüzden onu seviyorum. That's why we need to leave. Bu yüzden ayrılmamız gerekir. That's why Tom carries a gun. Bu yüzden Tom silah taşıyor. That's why I came here. Bu yüzden buraya geldim. Because you smell bad, that's why. Çünkü kötü kokuyorsun, işte bu yüzden. That's why I didn't tell you. Bu yüzden sana söylemedim. That's why I got you this. Bu yüzden sana bunu aldım. That's why I don't understand. İşte bu yüzden anlamıyorum. That's why I came here. İşte bu yüzden buraya geldim. That's why I like you. Bu yüzden senden hoşlanıyorum. That's why Tom was hated. Bu yüzden Tom'dan nefret ediliyordu. That's why we're sitting here. Bu yüzden burada oturuyoruz. That's why I can't take this job. Bu yüzden bu işi kabul edemem. That's why I suggested that we build a playroom. Bu yüzden bir oyun odası yapmamızı önerdim. That's why Tom carries a gun. Tom bu yüzden silah taşıyor. That's why we need to fight. Bu yüzden savaşmalıyız. That's why we let you go. Bu yüzden gitmene izin veriyoruz. That's why I called you. Seni bu yüzden aradım. That's why people get so upset. Bu yüzden insanlar bu kadar üzülüyor. I think that's why Tom doesn't have any friends. Sanırım bu yüzden Tom'un hiç arkadaşı yok. The doctor at the hospital can't do anything for Tom so that's why he's just going home. Hastanedeki doktor Tom için bir şey yapamıyor, bu yüzden eve gidiyor. That's why we need to leave. Bu yüzden gitmeliyiz. That's why you love me. Beni bu yüzden seviyorsun. That's why I don't like her. Bu yüzden onu sevmiyorum. That's why we didn't tell him. Bu yüzden ona söylemedik. That's why we think Tom committed suicide. Bu yüzden Tom'un intihar ettiğini düşünüyoruz. Actually, that's why I'm here. Aslında, bu yüzden buradayım. That's why he got up early. Bu yüzden erken kalktı. That's why I hired you. Bu yüzden seni işe aldım. That's why students love you. Bu yüzden öğrenciler sizi seviyor. That's why I sent for you. Bu yüzden seni çağırttım. That's why I don't understand. Bu yüzden anlamıyorum. That's why you came here, isn't it? Bu yüzden buraya geldin, değil mi? That's why I like him. Onu bu yüzden seviyorum. That's why I share this news. Bu yüzden bu haberi paylaşıyorum. That's why I don't like you. Bu yüzden senden hoşlanmıyorum. That's why I came back. Bu yüzden geri döndüm. That's why I want to talk to Tom. Bu yüzden Tom'la konuşmak istiyorum. That's why Tom stayed with us. Bu yüzden Tom bizimle kaldı. That's why I don't approve of your plan. Bu yüzden planınızı onaylamıyorum. That's why I quit. Bu yüzden istifa ettim. That's why Tom stayed with us. Tom bu yüzden bizimle kaldı. That's why I was absent. Bu yüzden gelmedim. That's why I need to meet Tom. Bu yüzden Tom'la tanışmalıyım. That's why we're here. Bu yüzden buradayız. That's why I'm here today. Bugün bu yüzden buradayım. That's why Tom took his own life. Tom bu yüzden canına kıydı. That's why I quit. Bu yüzden bıraktım. That's why I left Boston. Bu yüzden Boston'u terkettim. That's why it hasn't happened. Bu yüzden olmadı. That's why Tom died. Tom bu yüzden öldü. That's why I'm giving it to you. Bu yüzden onu sana veriyorum. That's why I'm giving you this. Bu yüzden sana bunu veriyorum. That's why I liked Tom. Bu yüzden Tom'u seviyordum. That's why Tom left. Tom bu yüzden terk etti. That's why I carry 2,000 pesetas. Bu yüzden 2,000 peseta taşıyorum. That's why we want you. Bu yüzden seni istiyoruz. That's why I'm a bachelor. Bu yüzden bekarım. I suppose that's why you don't like me so much. Sanırım bu yüzden benden pek hoşlanmıyorsun. That's why I came for you. Bu yüzden seni almaya geldim. That's why Tom was fired. Tom bu yüzden kovuldu. That's why I didn't want to go out with Tom. Bu yüzden Tom'la çıkmak istemedim. That's why I loved you. Seni bu yüzden sevdim. That's why I like traveling, and would like to experience many different cultures. Bu yüzden seyahat etmeyi seviyorum ve birçok farklı kültürü deneyimlemek istiyorum. That's why I'm happy. Bu yüzden mutluyum. That's why I've asked you over. Bu yüzden seni çağırdım. That's why I don't want to stay any longer. Bu yüzden artık kalmak istemiyorum. That's why I called you. Seni bu yüzden çağırdım. That's why you're here, isn't it? Bu yüzden buradasın, değil mi? That's why Sami took his own life. Sami bu yüzden kendi canına kıydı. That's why he lost his job. Bu yüzden işini kaybetti. That's why so many students are absent today. Bu yüzden bugün bu kadar çok öğrenci yok. That's why I'm telling you that you don't have to go there alone. Bu yüzden sana oraya yalnız gitmene gerek olmadığını söylüyorum. That's why we need to fight. İşte bu yüzden mücadele etmemiz gerekiyor. I think that's why Tom didn't want to do that. Sanırım Tom bu yüzden bunu yapmak istemedi. That's why Layla is here. Layla bu yüzden burada. I overheard an Italian say that the German language is unsingable; maybe that's why almost no Italian opera singer sings in German. Bir İtalyan'ın Almanca'nın şarkı söylemeye uygun olmadığını söylediğini duydum; belki de bu yüzden neredeyse hiçbir İtalyan opera sanatçısı Almanca şarkı söylemiyor. That's why I followed you. Bu yüzden seni takip ettim. That's why I came. Ben bu yüzden geldim. That's why we got divorced. İşte biz bu yüzden boşandık. That's why you came back to Boston, right? Bu yüzden Boston'a geri döndün, değil mi? That's why they pay us the big bucks. Bu yüzden bize büyük paralar ödüyorlar. That's why Tom did that. Tom bu yüzden yaptı. That's why you came back from Boston, right? Boston'dan bu yüzden döndün, değil mi? That's why I brought this. Bu yüzden bunu getirdim. That's why you should hire me. Bu yüzden beni işe almalısın. That's why you're still single. Bu yüzden hala bekarsın. That's why I like them. Bu yüzden onları seviyorum. As a matter of fact, that's why we did it. Aslına bakarsanız, bunu bu yüzden yaptık. That's why Tom hit you. Tom bu yüzden sana vurdu. That's why spectators love you. Bu yüzden seyirciler sizi seviyor. That's why we must leave. Bu yüzden gitmeliyiz. I guess that's why Tom never got married. Sanırım bu yüzden Tom hiç evlenmedi. As a matter of fact, that's why we did it. Nitekim bu yüzden yaptık. That's why I came to see you. Bu yüzden seni görmeye geldim. That's why I came late. Bu yüzden geç geldim. That's why I wanted to talk to you. Bu yüzden seninle konuşmak istedim. That's why I like Tom. Tom'u bu yüzden seviyorum. That's why I invited Tom. Tom'u bu yüzden davet ettim. That's why I cannot agree with you. Bu yüzden sizinle aynı fikirde olamam. That's why I love you. Seni bu yüzden seviyorum. That's why I also want you to take part in this meeting. Bu yüzden senin de bu toplantıya katılmanı istiyorum. That's why they did it. Bu yüzden yaptılar. That's why I also want you to take part in this meeting. Bu yüzden senin de bu toplantıda yer almanı istiyorum. That's why Tom killed himself. Bu yüzden Tom kendini öldürdü. That's why I'm not disappointed. Bu yüzden hayal kırıklığına uğramadım. That's why Tom quit. Tom bu yüzden bıraktı. That's why we didn't tell them. Bu yüzden onlara söylemedik. That's why I didn't get any sleep last night. Bu yüzden dün gece hiç uyuyamadım. That's why I'm not surprised. Bu yüzden şaşırmadım. That's why Sami took his own life. Sami bu yüzden canına kıydı. That's why elderly people love you. Yaşlı insanlar seni bu yüzden seviyor. That's why we came here. Bu yüzden buraya geldik. That's why I need to meet them. Bu yüzden onlarla tanışmam gerekiyor. That's why I trust you. Bu yüzden size güveniyorum. That's why we must fight. Bu yüzden savaşmalıyız. That's why we didn't tell Tom. Bu yüzden Tom'a söylemedik. That's why I'm busy. Bu yüzden meşgulüm. That's why I did that. Ben onu bu yüzden yaptım. That's why I rescued you. Bu yüzden seni kurtardım. That's why we need you. Bu yüzden sana ihtiyacım var. I don't think that's why Tom left. Tom'un bu yüzden gittiğini sanmıyorum. I was tired, that's why I didn't want to do anything. Yorgundum, bu yüzden bir şey yapmak istemedim. That's why I was absent from school yesterday. Bu yüzden dün okula gitmedim. That's why people love you. İşte bu yüzden insanlar sizi seviyor. That's why I lied to you. Bu yüzden size yalan söyledim. That's why Tom doesn't like Mary. Tom bu yüzden Mary'den hoşlanmıyor. That's why I called you here. Bu yüzden seni buraya çağırdım. That's why I did it. Bu yüzden onu yaptım. That's why I recommend him for the post. Bu yüzden onu bu görev için öneriyorum. That's why Tom doesn't have a girlfriend. Bu yüzden Tom'un kız arkadaşı yok. That's why we're really here. Bu yüzden gerçekten buradayız. That's why he did it. Bu yüzden yaptı. That's why she wanted to meet him. Bu yüzden onunla tanışmak istedi. That's why I asked Tom to leave. Bu yüzden Tom'dan gitmesini istedim. I thought that's why Tom was here. Tom'un bu yüzden burada olduğunu düşündüm. That's why he got up early. O bu yüzden erken kalktı. That's why Tom is suing. Bu yüzden Tom dava açıyor. That's why I'm still alive. Bu yüzden hâlâ hayattayım. That's why I'm asking you. Bu yüzden sana soruyorum. That's why we care. Bu yüzden önemsiyoruz. That's why I did that. Bu yüzden öyle yaptım. Maybe that's why Tom wants to see Mary. Belki de Tom bu yüzden Mary'yi görmek istiyor. That's why I called. Bu yüzden aradım. That's why I'm going. Bu yüzden gidiyorum. That's why I'm smiling. Bu yüzden gülümsüyorum. That's why I was nervous. Bu yüzden gergindim. That's why Tom and I were absent. Bu yüzden Tom ve ben yoktuk. That's why Tom and I are happy. Tom ve ben bu yüzden mutluyuz. That's why we think Tom killed himself. Bu yüzden Tom'un kendini öldürdüğünü düşünüyoruz. That's why we oppose it. Bu yüzden ona karşı çıkıyoruz. She's just pretending to sleep; that's why she's not snoring. Sadece uyuyor gibi yapıyor; bu yüzden horlamıyor. That's why I wanted you to know. Bu yüzden bilmenizi istedim. That's why I didn't want to come here. Bu yüzden buraya gelmek istemedim. That's why we want you. Biz de seni bu yüzden istiyoruz. That's why I asked. Bu yüzden sordum. That's why we came here, right? Bu yüzden buraya geldik, değil mi? I think that's why Tom did that. Sanırım Tom da bunu bu yüzden yaptı. That's why I'm here. Bu yüzden buradayım. That's why I left Boston. Bu yüzden Boston'dan ayrıldım. That's why I need you. Bu yüzden sana ihtiyacım var. That's why I'm telling you not to go alone. Bu yüzden sana yalnız gitmemeni söylüyorum. That's why I did it. Bu yüzden yaptım. That's why I have to do this. Bu yüzden bunu yapmak zorundayım. That's why I care. Bu yüzden önem veriyorum. I think that's why Tom is here. Bence Tom bu yüzden burada. I don't think that's why Tom isn't here. Tom'un bu yüzden burada olmadığını sanmıyorum. That's why we can't quit. Bu yüzden bırakamayız. That's why we moved to Boston. Bu yüzden Boston'a taşındık. That's why I lied. Bu yüzden yalan söyledim. That's why I'm late. Bu yüzden geç kaldım. That's why I wasn't able to arrive yesterday. Bu yüzden dün gelemedim. That's why we have to stay. Bu yüzden kalmak zorundayız. That's why I stayed behind. Bu yüzden geride kaldım. That's why I came back. Bu yüzden geri geldim. That's why you're the best. Bu yüzden en iyisi sensin. That's why I never tell you anything. Bu yüzden sana hiçbir şey söylemiyorum. That's why Tom did that. Tom bunu bu yüzden yaptı. I got bored, that's why I wandered around the city. Sıkıldım, bu yüzden şehirde dolaştım. That's why I wanted to talk to Tom. Bu yüzden Tom'la konuşmak istedim. That's why some veterans never wanted to talk about the war. Bu yüzden bazı gaziler savaş hakkında konuşmak istemiyordu. Tom feels he offended Mary, and that's why she's not here. Tom, Mary'yi kırdığını düşünüyor ve bu yüzden burada değil. That's why you need to contact Tom. Bu yüzden Tom'la iletişime geçmelisiniz. That's why I like you. İşte seni bu yüzden seviyorum. That's why I left. Bu yüzden ayrıldım. That's why I didn't get any sleep last night. Dün gece bu yüzden hiç uyumadım. That's why people are worried. İnsanlar bu yüzden endişeli. That's why I like her. Ondan bu yüzden hoşlanıyorum. That's why we have to leave. Bu yüzden gitmeliyiz. That's why this is never going to happen again. Bu yüzden bu asla bir daha olmayacak. That's why we were there. Bu yüzden oradaydık. That's why I told you that you shouldn't go alone. Bu yüzden sana yalnız gitmemen gerektiğini söyledim. That's why Tom left early. Tom bu yüzden erken çıktı. That's why I told you not to go alone. Bu yüzden sana yalnız gitmemeni söyledim. That's why we're not going to tell Tom. Bu yüzden Tom'a söylemeyeceğiz. Maybe that's why Tom told us. Belki de Tom bu yüzden bize söyledi. That's why I hired you. Seni bu yüzden işe aldım. That's why I came to talk to you. Bu yüzden seninle konuşmaya geldim. That's why Tom won. Bu yüzden Tom kazandı. That's why we let you go. Gitmene bu yüzden izin vermiştik. That's why I'm not getting married. Bu yüzden evlenmiyorum. That's why I worry about you. Bu yüzden senin için endişeleniyorum. That's why I brought you here. Seni buraya bu yüzden getirdim. That's why Tom got up early. Tom bu yüzden erken kalktı. Show More (311)
2	that's why	bu nedenle	expr.
	That's why I wasn't able to arrive yesterday. Bu nedenle dün gelemedim. That's why I loved you. Seni bu nedenle sevdim. That's why we didn't attack. Bu nedenle saldırmadık. That's why we have to fight. Bu nedenle mücadele etmek zorundayız. That's why I don't approve of your plan. Bu nedenle senin planı onaylamıyorum. That's why we're really here. Bu nedenle biz gerçekten buradayız. I guess that's why I didn't ask Tom. Sanırım bu nedenle Tom'a sormadım. That's why you're a cop. Bu nedenle sen bir polissin. That's why I can't take this job. Bu işi bu nedenle alamam. That's why I'm here. Bu nedenle buradayım. That's why Tom took his own life. Tom bu nedenle kendi canına kıydı. That's why we must leave. Bu nedenle ayrılmalıyız. That's why I need to meet Tom. Bu nedenle Tom'la buluşmam gerekir. I want to go home and that's why I'm crying. Eve gitmek istiyorum ve bu nedenle ağlıyorum. That's why we didn't tell you. Sana bu nedenle söylemedik. That's why Tom was hated. Bu nedenle Tom'dan nefret edildi. That's why I didn't tell you. Bu nedenle sana söylemedim. That's why I came to you. Sana bu nedenle geldim. That's why I need to meet him. Bu nedenle onunla görüşmem gerek. That's why we must fight. Bu nedenle mücadele etmeliyiz. That's why I rescued you. Seni bu nedenle kurtardım. That's why I told you not to go alone. Bu nedenle sana yalnız gitmemeni söylemiştim. That's why I cannot agree with you. Bu nedenle sana katılamıyorum. That's why I share this news. Bu nedenle bu haberi paylaşıyorum. That's why I'm telling you not to go alone. Sana bu nedenle yalnız gitmemeni söylüyorum. That's why I like traveling, and would like to experience many different cultures. Bu nedenle seyahat etmeyi severim ve pek çok farklı kültürü yaşamak isterim. That's why I'm so fat. Bu nedenle şişmanım. That's why we came here, right? Bu nedenle buraya geldik, değil mi? That's why I wanted you to know. Bu nedenle bilmeni istedim. That's why so many students are absent today. Bu nedenle bugün pek çok öğrenci yok. That's why Layla is here. Bu nedenle Leyla burada. That's why I quit. Bu nedenle ayrılıyorum. Show More (29)