Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | annoy v. | rahatsız etmek | ||
We want a statute to be achieved and all these matters that annoy our citizens so much to be resolved. Bir statüye kavuşulmasını ve vatandaşlarımızı bu kadar rahatsız eden tüm bu konuların çözüme kavuşturulmasını istiyoruz. More Sentences |
||||
Common Usage | annoy v. | sinirlendirmek | ||
She's starting to annoy me. O beni sinirlendirmeye başlıyor. More Sentences |
||||
Common Usage | annoy v. | kızdırmak | ||
Parliament is not taking the initiative and supporting a Tobin type tax just to annoy the Commission. Parlamento sırf Komisyon'u kızdırmak için inisiyatif alıp Tobin tipi bir vergiyi desteklemiyor. More Sentences |
||||
General | ||||
General | annoy v. | sıkmak | ||
Waiting a long time for a friend annoys me. Bir arkadaşı uzun süre beklemek beni sıkar. More Sentences |
||||
General | annoy v. | kızdırmak | ||
Parliament is not taking the initiative and supporting a Tobin type tax just to annoy the Commission. Parlamento sırf Komisyon'u kızdırmak için inisiyatif alıp Tobin tipi bir vergiyi desteklemiyor. More Sentences |
||||
General | annoy v. | canını sıkmak | ||
It isn't what he says that annoys me but the way he says it. Benim canımı sıkan onun ne söylediği değil, ama bunu söyleme şekli. More Sentences |
||||
General | annoy v. | huzursuz etmek | ||
You are beginning to annoy me. Beni huzursuz etmeye başlıyorsun. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Common Usage | annoy v. | can sıkmak | ||
General | ||||
General | annoy v. | sinirini bozmak | ||
General | annoy v. | usandırmak | ||
General | annoy v. | sinir bozmak | ||
General | annoy v. | sinir etmek | ||
General | annoy v. | gıcık etmek | ||
General | annoy v. | başını ağrıtmak | ||
General | annoy v. | huylandırmak | ||
General | annoy v. | baş ağrıtmak | ||
General | annoy v. | sırnaşmak | ||
General | annoy v. | taciz etmek | ||
General | annoy v. | dalına basmak | ||
General | annoy v. | uğraştırmak | ||
General | annoy v. | sinirine dokunmak | ||
General | annoy v. | sataşmak | ||
General | annoy v. | izaç etmek | ||
General | annoy v. | sıkıntı vermek | ||
General | annoy v. | rahatsızlık vermek | ||
General | annoy v. | rahatını bozmak | ||
General | annoy v. | rahatını kaçırmak | ||
General | annoy v. | rahat vermemek | ||
General | annoy v. | tebelleş olmak | ||
General | annoy v. | biriyle uğraşmak | ||
General | annoy v. | başa bela olmak | ||
General | annoy v. | birinin asabını bozmak | ||
General | annoy v. | bezdirmek | ||
Law | ||||
Law | annoy v. | taciz etmek | ||
Archaic | ||||
Archaic | annoy n. | can sıkıcı şey | ||
Archaic | annoy n. | sinir bozukluğu | ||
Archaic | annoy n. | baş belası | ||
Archaic | annoy v. | tekrar tekrar saldırmak | ||
Archaic | annoy v. | kötü etkilemek |
Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | annoy greatly v. | illet etmek | ||
General | annoy someone v. | bam teline basmak | ||
Idioms | ||||
Idioms | annoy the hell out of somebody v. | birini sinirden deliye döndürmek/sinir küpüne çevirmek | ||
Speaking | ||||
Speaking | you'd better not annoy me expr. | beni rahatsız etmesen iyi olur | ||
Speaking | you'd better not annoy me expr. | canımı sıkmazsan iyi olur |