Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | imitate v. | taklit etmek | ||
We also have a responsibility for how the rest of the world imitates our practices. Ayrıca dünyanın geri kalanının bizim uygulamalarımızı nasıl taklit ettiği konusunda da sorumluluğumuz var. More Sentences |
||||
General | ||||
General | imitate v. | taklidini yapmak | ||
Tom sat down at the teacher's table and was imitating the chemistry teacher when she entered the classroom. Tom öğretmen masasına oturdu ve kimya öğretmeni sınıfa girdiğinde onun taklidini yapıyordu. More Sentences |
||||
General | imitate v. | taklit etmek | ||
This is something to imitate! Bu taklit edilecek bir şey! More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | imitate v. | taklit etmek | ||
Children imitate their friends rather than their parents. Çocuklar ebeveynlerinden ziyade arkadaşlarını taklit ederler. More Sentences |
||||
General | ||||
General | imitate v. | benzetmek | ||
General | imitate v. | örnek almak (birini) | ||
General | imitate v. | andırmak | ||
General | imitate v. | örnek almak | ||
General | imitate v. | taklit yapmak | ||
General | imitate v. | öykünmek | ||
General | imitate v. | benzemek | ||
Law | ||||
Law | imitate v. | (bir belgeyi vb) taklit etmek |
Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | ability to imitate n. | taklit becerisi | ||
General | ability to imitate n. | taklit kabiliyeti | ||
General | ability to imitate n. | taklit yeteneği | ||
General | imitate someone v. | birine özenmek | ||
General | imitate human speech v. | insanların konuşmasını taklit etmek | ||
General | imitate [dialect] [england] v. | girişimde bulunmak | ||
General | imitate [dialect] [england] v. | kalkışmak | ||
General | imitate [dialect] [england] v. | çaba göstermek | ||