issue - Türkisch Englisch Wörterbuch

issue

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "issue" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 124 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
issue n. (dergi/gazete) nüsha
I collect stamps for a hobby so I always check if the postal office has a new issue of stamps.
Hobi olarak pul koleksiyonu yapıyorum, bu yüzden posta idaresi yeni pul nüshaları çıkarmış mı diye hep bakarım.

More Sentences
issue n. konu
Issues such as climate change, hazardous chemicals and biodiversity affect us all.
İklim değişikliği, tehlikeli kimyasallar ve biyoçeşitlilik gibi konular hepimizi etkilemektedir.

More Sentences
issue n. mesele
This report very carefully and skilfully analyses all the questions at issue.
Bu rapor söz konusu tüm meseleleri çok dikkatli ve ustaca analiz etmektedir.

More Sentences
issue n. sayı
The last issue appeared in May 2003.
Son sayı Mayıs 2003'te yayınlandı.

More Sentences
issue n. sorun
Politicians often discuss the healthcare system issue in America.
Siyasetçiler sık sık Amerika'daki sağlık sistemi sorununu tartışırlar.

More Sentences
General
issue n. sonuç
Again we will issue emergency appeals for the consequences of our inaction today.
Bugünkü eylemsizliğimizin sonuçları için yine acil durum çağrısında bulunacağız.

More Sentences
issue n. piyasaya sürme
The second issue is the Lisbon reforms, which have now become intertwined with the launch of the euro.
İkinci konu ise artık Avro'nun piyasaya sürülmesiyle iç içe geçmiş olan Lizbon reformlarıdır.

More Sentences
issue n. (dergi, mecmua) sayı
I read the December issue of Cosmopolitan.
Cosmopolitan'ın Aralık sayısını okuyorum.

More Sentences
issue n. teslim etmek
Go to the office of the Department of Motor Vehicles, they will issue your driver's license there.
Motorlu Taşıtlar Dairesi'nin bürosuna giderseniz ehliyetinizi oradan teslim edeceklerdir.

More Sentences
issue v. çıkmak
The magazine is issued twice a month.
Dergi, ayda iki kez çıkıyor.

More Sentences
issue v. ihraç etmek
A common way to finance a budget deficit is to issue bonds.
Bütçe açığını finanse etmenin yaygın bir yolu tahvil ihraç etmektir.

More Sentences
issue v. yayınlanmak
Two press releases were issued and sent to all complainants and petitioners.
İki basın bildirisi yayınlandı ve tüm şikayetçi ve dilekçe sahiplerine gönderildi.

More Sentences
issue v. vermek
The United States has issued the Commission with a list of 27 individuals and organisations.
ABD, Komisyona 27 kişi ve kuruluştan oluşan bir liste vermiştir.

More Sentences
issue v. dağıtmak
The coach was asked to issue the uniforms no later than 5 o'clock today.
Antrenörden formaları bugün en geç saat 5'e kadar dağıtması istendi.

More Sentences
issue v. bildirmek
Parliament should also have given its opinion some time ago, but we always lag behind on these issues.
Parlamento da görüşünü bir süre önce bildirmeliydi, ancak bu konularda her zaman geride kalıyoruz.

More Sentences
issue v. göndermek
The lawyers will issue a subpoena to the defendants in the next couple of days.
Avukatlar, önümüzdeki birkaç gün içinde sanıklara mahkeme celbi göndereceklerdir.

More Sentences
issue v. piyasaya sürmek
The Rock Group of companies will issue 50% of its stocks to the market.
Rock Şirketler Grubu, hisse senetlerinin %50'sini piyasaya sürecektir.

More Sentences
Trade/Economic
issue n. basım
The latest issue of the magazine will come out next Monday.
Derginin son basımı, gelecek Pazartesi yayınlanacak.

More Sentences
issue n. ihraç
The single European market in new issues of shares and bonds is set to become a reality.
Yeni hisse senedi ve tahvil ihraçlarında tek Avrupa pazarı gerçeğe dönüşmeye hazırlanıyor.

More Sentences
issue n. konu
Issues such as climate change, hazardous chemicals and biodiversity affect us all.
İklim değişikliği, tehlikeli kimyasallar ve biyoçeşitlilik gibi konular hepimizi etkilemektedir.

More Sentences
issue v. dağıtmak
The coach was asked to issue the uniforms no later than 5 o'clock today.
Antrenörden formaları bugün en geç saat 5'e kadar dağıtması istendi.

More Sentences
issue v. düzenlemek
Could you please issue me a visa again?
Lütfen bana tekrar bir vize düzenler misiniz?

More Sentences
issue v. ihraç etmek
A common way to finance a budget deficit is to issue bonds.
Bütçe açığını finanse etmenin yaygın bir yolu tahvil ihraç etmektir.

More Sentences
issue v. yayınlamak
The Court of Auditors has, for the seventh time in succession, refused to issue a statement of assurance.
Sayıştay üst üste yedinci kez bir güvence beyanı yayınlamayı reddetmiştir.

More Sentences
Law
issue v. düzenlemek
Could you please issue me a visa again?
Lütfen bana tekrar bir vize düzenler misiniz?

More Sentences
issue v. ihraç etmek
A common way to finance a budget deficit is to issue bonds.
Bütçe açığını finanse etmenin yaygın bir yolu tahvil ihraç etmektir.

More Sentences
Technical
issue v. yayınlamak
The Court of Auditors has, for the seventh time in succession, refused to issue a statement of assurance.
Sayıştay üst üste yedinci kez bir güvence beyanı yayınlamayı reddetmiştir.

More Sentences
Computer
issue n. sorun
Politicians often discuss the healthcare system issue in America.
Siyasetçiler sık sık Amerika'daki sağlık sistemi sorununu tartışırlar.

More Sentences
Common Usage
issue n. (dergi/gazete) sayı
General
issue n. gazete sayısı
issue n. son
issue n. çıkış
issue n. nesil
issue n. boşalma
issue n. çocuklar
issue n. netice
issue n. dağıtım
issue n. donatma
issue n. emisyon
issue n. akıntı
issue n. tevzi
issue n. yayımlama
issue n. iltihap
issue n. yayınlama
issue n. dergi sayısı
issue n. boşalma yeri
issue n. yayım
issue n. çıkarma
issue n. piyasaya çıkarma
issue n. baskı
issue n. akma
issue n. mülkten elde edilen gelir
issue n. çıkış kuvveti
issue n. dışarı akma kuvveti
issue n. boşaltım amacıyla açılan kesi
issue n. eylem
issue n. menkul kıymet ihracı
issue n. ödünç verme
issue n. kütüphaneden ödünç alınan toplam kitap sayısı
issue n. ciro edilebilir evrakın eksiksiz halde hamiline ilk teslimi
issue n. dışarı çıkan şey
issue n. dışarı akan şey
issue n. yayma
issue n. gönderme
issue v. sadır olmak
issue v. tedavüle çıkarmak
issue v. tevzi etmek
issue v. neşet etmek
issue v. akmak
issue v. sonuçlanmak
issue v. dışarı çıkmak
issue v. doğmak
issue v. piyasaya çıkarmak
issue v. neşretmek
issue v. tebliğ etmek
issue v. donatmak
issue v. yayımlamak
issue v. tahakkuk etmek
issue v. soyundan gelmek
Trade/Economic
issue n. çıkış yeri
issue n. çıkarma
issue n. dağıtım
issue n. emisyon
issue n. füru
issue n. hisse senedi ve tahvil ihracı
issue n. ihtilaflı nokta
issue n. nüsha
issue n. neşretme
issue n. tevzi
issue n. yayınlama
issue n. zürriyet
issue n. belirli bir zamanda kullanılabilen birbirine eş finansal ürün sayısı
issue n. finansal araç
issue n. finansal aracın piyasaya çıkarılması
issue v. çıkarmak
issue v. dışarı çıkartmak
issue v. hazırlamak
issue v. neşretmek
issue v. piyasaya çıkarmak
issue v. tahvil veya hisse senedi ihraç etmek
issue v. tevzi etmek
issue v. tanzim etmek
Law
issue n. düzenlemek (belge)
issue n. füru
issue n. mal
issue n. sayı (dergi, gazete)
issue n. savunma sonrası davanın tarafları arasında ihtilafta kalan husus
issue n. (savunmada) bir taraf kabul edip diğeri reddettiği için karara sunulan madde
issue v. tedavüle çıkarmak
issue v. mülk geliri olarak gelmek
issue v. (savunmada) tarafların anlaştığı bir karara varmak
Technical
issue n. emisyon
issue v. çıkarmak
Computer
issue n. basım sayısı
issue n. yayın
issue expr. ver
Medical
issue n. irin/iltihap gibi yaradan çıkan sıvı
Pathology
issue n. kol veya bacağın etli kısmında görülen bir tür ülser
Biology
issue n. soy
Social Sciences
issue n. monaka kızılderilisi
Military
issue n. gıda, giyim ve mühimmat gibi malzemelerin tahsisi
issue v. (birine) resmen tahsis etmek
Librarianship
issue n. ödünç verilen kitapların girildiği sistem
Archaic
issue v. (belirli bir) netice vermek

Bedeutungen, die der Begriff "issue" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
social issue n. sosyal mesele
It is very fortunate that a working group has now been set up with particular concern for the social issue.
Özellikle sosyal meselelerle ilgilenen bir çalışma grubunun kurulmuş olması büyük bir şans.

More Sentences
social issue n. sosyal konu
Health and social issues usually go hand in hand.
Sağlık ve sosyal konular genellikle bir aradadır.

More Sentences
key issue n. temel mesele
These key issues have been developed further in recent years.
Bu temel meseleler son yıllarda daha da gelişmiştir.

More Sentences
key issue n. anahtar mesele
I understand this position in some ways, because poverty is of course the key issue for the developing countries.
Bu tutumu bazı açılardan anlıyorum, çünkü yoksulluk elbette gelişmekte olan ülkeler için anahtar meseledir.

More Sentences
important issue n. önemli husus
In the text that you presented, you stress two important issues.
Sunduğunuz metinde iki önemli hususu vurguluyorsunuz.

More Sentences
psychological issue n. psikolojik sorun
Tom has some psychological issues.
Tom'un bazı psikolojik sorunları var.

More Sentences
major issue n. ana konu
I do not intend to address each and every amendment, but instead would like to focus on four major issues.
Her bir değişikliğe değinmek niyetinde değilim, bunun yerine dört ana konuya odaklanmak istiyorum.

More Sentences
take issue with v. itiraz etmek
I would just take issue with him on one point.
Ben sadece bir noktada kendisine itiraz ediyorum.

More Sentences
issue guarantee v. garanti vermek
The proposal that surgeons and clinics must issue guarantees is also important.
Cerrahların ve kliniklerin garanti vermesi önerisi de önemli.

More Sentences
issue a statement v. beyanatta bulunmak
The president will issue a statement tomorrow.
Başkan yarın bir beyanatta bulunacak.

More Sentences
issue a warning v. uyarı yayınlamak
The Department of Health is issuing a warning.
Sağlık Bakanlığı bir uyarı yayınlıyor.

More Sentences
issue an opinion v. görüş vermek
The level of investment will also be one of the relevant criteria in deciding whether to issue an opinion or not.
Yatırım seviyesi de görüş verilip verilmeyeceğine karar verirken ilgili kriterlerden biri olacaktır.

More Sentences
Trade/Economic
equity issue n. hisse senedi ihracı
They allow access to a company's capital and are one of the two forms of new equity issue.
Bir şirketin sermayesine erişim sağlarlar ve yeni hisse senedi ihracının iki şeklinden biridir.

More Sentences
bond issue n. tahvil ihracı
I voted for the bond issue.
Tahvil ihracı lehinde oy verdim.

More Sentences
General
manual issue n. el yazısı nüshası
a live issue n. günün önemli sorunu
election issue n. seçim kampanyası konusu
critical issue n. nazik konu
manual issue n. bilgisayar çıktısından alınan değil de elle yazılan dokümanlar için kullanılan ifade
object at issue n. anlaşmazlık konusu
issue management n. sorun yönetimi
side issue n. ikincil mesele
object at issue n. iddia olunan şey
sore issue n. hassas durum
life or death issue n. ölüm kalım meselesi
consumption issue n. tüketim maddesi dağıtımı
object at issue n. tartışma konusu
issue date n. veriliş tarihi (belge vb)
another issue n. diğer bir nokta
current issue n. güncel konu
date of issue n. yayım tarihi
issue of a documentary credit n. itibar kredisi belgesi
issue of concern n. merak konusu
issue of concern n. endişe konusu
current issue n. güncel olay
back issue newspaper n. geçmiş tarihli gazete
back issue n. geçmiş tarihli dergi/gazete/yayın
reason of issue n. veriliş nedeni
key issue n. ana mesele
place of issue n. verildiği yer
issue number n. (mecmua gibi süreli yayınlar için) sayı
issue number n. (evrak vb) düzenlenme numarası
soft security issue n. yumuşak güvenlik konusu
delicate issue n. hassas konu
delicate issue n. hassas mevzu
issue of conflict n. tartışma/çatışma konusu
first issue n. (dergi vb) ilk sayı
a general outlook on the issue of slavery n. kölelik konusuna genel bir bakış
debatable issue n. tartışmaya açık konu
a federal issue n. federal bir mesele
point at issue n. tartışma konusu/söz konusu mesele/konu
issue of trust n. güven sorunu
top issue n. en önemli mesele
central issue n. temel sorun
central issue n. ana mesele
single-issue politics n. tek bir alana yoğunlaşmış politika
single-issue politics n. tek sorun siyaseti
national issue n. ulusal sorun
major issue n. temel sorun
major issue n. ana sorun
may issue n. mayıs sayısı
burning issue n. acil çözüm veya ilgi bekleyen bir konu
burning issue n. gündemdeki sorun
place of issue n. veriliş yeri
special issue n. özel sayı
non-issue n. alakasız ya da önemsiz mevzu
standard-issue rifle n. beylik silahı
standard-issue rifle n. beylik tabancası
domestic issue n. yerel mesele
domestic issue n. iç sorun
gut issue n. güçlü duygusal tepkilere neden olan konu
paramount issue n. ivedilikle çözülmesi gereken sorun
paramount issue n. en önemli mesele
paramount issue n. en önemli sorun
paramount issue n. ilk olarak çözülmesi gereken sorun
issue [obsolete] n. nihai sonuç
issue [obsolete] n. nihai karar
issue pea n. eskiden apse veya ülser üzerine konan küçük yuvarlak nesne
make something a current issue v. gündeme getirmek
face the issue v. bir durumu olduğu gibi kabul edip ona göre davranmak
take issue with somebody v. münakaşa etmek
bring to an issue v. sonuçlandırmak
take issue with somebody v. tartışmak
issue invitations for tender v. ihale açmak
become a current issue v. gündeme gelmek
issue money v. para çıkarmak
issue a constitution v. anayasa çıkarmak
become a very hot issue v. gündeme bomba gibi düşmek
issue a statement v. beyanat vermek
join issue with somebody v. tartışmak
join issue with somebody v. münakaşa etmek
issue a statement to the press v. basına açıklama yapmak
issue a bylaw v. yönetmelik çıkarmak
issue an invoice on behalf of v. adına fatura düzenlemek
issue assessments v. değerlendirmelerde bulunmak
issue statements v. açıklamalarda bulunmak (basına vb)
issue a magazine v. dergi çıkarmak
issue a periodical v. dergi çıkarmak
issue a press statement v. basın açıklaması yapmak
issue a directive v. yönerge çıkartmak
issue a certificate v. tasdikname vermek
issue a license v. lisans vermek
issue a work order v. iş emri çıkarmak
raise an issue v. bir konu ortaya atmak
issue a notice v. genelge çıkarmak
raise an issue v. bir tartışma maddesi yaratmak
bring up an issue v. bir konu ileri sürmek
bring up an issue v. bir konu ortaya atmak
issue a decree v. kararname çıkarmak
raise an issue v. bir konu ileri sürmek
become a current issue v. gündemi oluşturmak
issue certificate v. sertifika vermek
become a current issue v. gündemi işgal etmek
issue share v. hisse senedi çıkarmak
issue a decision v. karar çıkarmak
issue passport v. pasaport vermek
issue a circular letter v. genelge yayınlamak
issue a circular v. genelge yayınlamak
issue an invoice v. fatura hazırlamak
issue share v. hisse çıkarmak
issue an apology v. özür sunmak
issue a command v. komut vermek
issue a notification v. ihbarname çekmek
die without issue v. çocuksuz ölmek
die without issue v. çocuk yapamadan ölmek
die without issue v. çocuğu olmadan ölmek
issue a reconstruction permit v. imar izni çıkarmak
become more of an issue v. önem kazanmak
become more of an issue v. önem arz etmek
approach (an issue) from the right angle v. doğru açıdan yaklaşmak
take something as a primary issue v. öncelikli tutmak
issue a credit v. kredi açmak
issue a writ v. hukuki bir müzekkere çıkarmak
issue banknotes v. banknot çıkarmak
issue a bill v. bir poliçe keşide etmek
issue a loan v. tahvil çıkarmak
issue an arrest warrant for v. hakkında tutuklama kararı vermek
issue an insurance policy v. poliçe tanzim etmek
address an issue v. bir konuyu ele almak
have an issue v. bir sorunu olmak
issue an all-points bulletin v. arama emri çıkarmak
issue a death certificate v. ölüm belgesi çıkartmak
issue a share certificate v. hisse senedi çıkarmak
tackle an issue v. sorunu ele almak
issue an invoice in the name of v. adına fatura düzenlemek
issue a parking/speeding ticket v. trafik cezası kesmek
issue a traffic ticket v. trafik cezası kesmek
issue a warrant for the arrest of someone v. tutuklama emri çıkartmak
issue a warrant for the arrest of someone v. yakalama emri çıkartmak
issue a red notice for v. kırmızı bülten çıkarmak
be sought by interpol under issue of a red notice v. interpol tarafından kırımızı bültenle aranmak
issue a red notice for v. kırmızı bülten yayınlamak
evaluate the issue v. konuyu değerlendirmek
consider the issue v. konuyu değerlendirmek
assess the issue v. konuyu değerlendirmek
fix an issue v. sorunu düzeltmek
issue a fatwa v. fetva vermek
settle an issue v. sorunu çözüme kavuşturmak
issue [obsolete] v. çocuk dünyaya getirmek
issue [obsolete] v. bitirmek
issue [obsolete] v. son vermek
issue [obsolete] v. sonlandırmak
issue [obsolete] v. sonuçlandırmak
issue [uk] v. hüküm koymak
issue [uk] v. şart koymak
issue [uk] v. tedarik etmek
issue a diagnosis v. teşhis koymak
at issue adj. ortadaki mesele
at issue adj. söz konusu olan
at issue adj. tartışılan
at issue adj. üzerinde konuşulan
concerning this issue adj. bu konuyla alakalı
regarding this issue adj. bu konu ile ilgili
concerning this issue adj. bu konu ile ilgili
regarding this issue adj. bu konuyla ilgili
regarding this issue adj. bu konu ile alakalı
regarding this issue adj. bu konuyla alakalı
issue-specific adj. konu bazlı
standard-issue adj. ulaşılabilir
standard-issue adj. her yerde olan
standard-issue adj. bir numarası olmayan
standard-issue adj. sıradan
standard-issue adj. kolayca bulunabilen
standard-issue adj. bayağı
standard-issue adj. özelliği olmayan
standard-issue adj. düz
Phrasals
issue someone with something v. birine bir şey vermek/dağıtmak
issue forth v. çıkmak
issue to v. dağıtmak
issue as something v. olarak yayınlamak/dağıtmak
issue from something v. -den çıkmak/yayılmak
issue to v. vermek
issue (forth) from (some thing or place) v. (bir şeyden/bir yerden) çıkmak
issue (forth) from (some thing or place) v. (bir şeyden/bir yerden) sızmak
issue (forth) from (some thing or place) v. (bir şeyden/bir yerden) akmak
issue (forth) from (some thing or place) v. (bir şeyden/bir yerden) yayılmak
issue (something) as (something) v. (bir şeyi bir şey) olarak yayınlamak
issue (something) as (something) v. (bir şeyi bir şey) şeklinde/formatında yayınlamak
issue (something) to (one) v. (birine bir şey) vermek
issue (something) to (one) v. (birine bir şey) tertip etmek/düzenlemek
issue (something) to (one) v. (birilerine bir şey) dağıtmak
issue as v. olarak yayınlamak/dağıtmak
issue from v. -den çıkmak/yayılmak
issue from some place v. bir yerden çıkmak/yayılmak
issue from some place v. bir yerden sızmak
issue from some place v. bir yerden akmak
issue with v. (bir şey) vermek
issue with v. (bir şey) tertip etmek/düzenlemek
issue with v. (bir şey) dağıtmak
issue with (something) v. (bir şey) vermek
issue with (something) v. (bir şey) tertip etmek/düzenlemek
issue with (something) v. (bir şey) dağıtmak
Phrases
relevant to this issue expr. bu konu ile alakalı
concerning this issue expr. bu konu ile alakalı
relevant to this issue expr. bu konuyla alakalı
concerning this issue expr. bu konuyla ilgili
see you in the next issue expr. bir sonraki sayıda görüşmek üzere
relevant to this issue expr. bu konu ile ilgili
relevant to this issue expr. bu konuyla ilgili
Colloquial
issue du jour n. günün sonu
issue du jour n. nihai mesele
dead issue n. bitmiş gitmiş mesele
dead issue n. kapanmış mesele
dead issue n. artık bir önemi/etkisi kalmamış şey/mesele
take issue v. anlaşmazlığa düşmek
join issue v. anlaşmazlığa düşmek
join issue v. aynı fikirde olmamak
take issue v. aynı fikirde olmamak
an issue to come up v. bir sorun çıkmak
confuse the issue v. gündemi konusunu saptırmak
force an issue v. gündemi zorlamak
force an issue v. konuyu zorlamak
confuse the issue v. karmaşık hale getirmek
join issue v. tartışmaya girmek
take issue v. tartışmaya girmek
at issue expr. gündemde
at issue expr. çelişkili
at issue expr. anlaşmazlıkta
Idioms
vexed issue n. baş edilmesi zor problem
vexed issue n. çetin sorun
vexed issue n. ciddi sorun
vexed issue n. zor problem
the root of the issue n. sorunun/meselenin özü
the root of the issue n. sorunun/meselenin can alıcı noktası
the root of the issue n. sorunun/meselenin altında yatan neden
the root of the issue n. sorunun/meselenin asıl nedeni
the root of the issue n. sorunun/meselenin kaynağı
take issue v. karşı çıkmak
take issue v. muhalefet etmek
cloud the issue v. meseleyi bulanıklaştırmak
cloud the issue v. konuyu saptırmak
cloud the issue v. meselenin etrafında dolaşmak
cloud the issue v. laf kalabalığı yapmak
cloud the issue v. laf cambazlığı yaparak esas meseleden uzaklaşmak
make an issue of someone or something v. bir şeyi büyütmek/abartmak
duck the issue v. boğuntuya getirmek
evade the issue v. boğuntuya getirmek
issue a call for something v. çağrıda bulunmak
take issue with v. hoşuna gitmemek
take issue with v. karşı çıkmak
not to make an issue of v. mesele etmemek
skirt the issue v. konuşulan konudan kaçmak
skirt the issue v. konudan kaçınmak
make an issue of v. mesele haline getirmek
not to make an issue out of it v. mesele etmemek
not to make an issue of v. problem etmemek
duck the issue v. sorunlardan kaçmak
not to make an issue out of it v. problem etmemek
not to make an issue of v. sorun etmemek
not to make an issue out of it v. sorun etmemek
evade the issue v. sorunlardan kaçmak
press the issue v. (bir sorunu çözmede) ısrarcı olmak
issue a call for something v. 'a çağrısında bulunmak
press the issue v. (bir sorunun) üstüne gitmek
make an issue of someone or something v. (bir şeyi) mesele haline getirmek
force the issue v. gündemi zorlamak
force the issue v. konuyu zorlamak
force the issue v. konunun üstüne gitmek
force the issue v. bir konuda karar vermeye zorlamak
force the issue v. zorla konuyu gündeme getirmek
force the issue v. bir konuda yüzleşmek
force the issue v. bir konuda meydan okumak
force the issue v. karar vermek zorunda bırakmak
force the issue v. hızlıca bir karar vermeye zorlamak
force the issue v. hızlıca karar vermeye mecbur etmek
force the issue v. konuyu karara bağlamak zorunda bırakmak
force the issue v. konuyu gündeme getirmek
force the issue v. konunun üstüne gitmek
force the issue v. bir konuda insanları acele ettirmek
force the issue v. bir konuda insanları acele karar vermeye zorlamak
fudge the issue v. kaytarmak
fudge the issue v. bir işten/konudan kaçmak
fudge the issue v. bir işten/konudan kaytarmak
fudge the issue v. bir işi/konuyu geçiştirmek
fudge the issue v. bir işi yarım yamalak yapmak
fudge the issue v. bir işi/konuyu baştan savmak
issue a call for v. çağrıda bulunmak
issue a call for v. (bir şey) çağrısında bulunmak
issue a call for v. için çağrıda bulunmak
join issue with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) anlaşmazlığa düşmek
join issue with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) aynı fikirde olmamak
join issue with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) tartışmaya girmek
make an issue (out) of (something) v. (bir şeyi) büyütmek/abartmak
make an issue (out) of (something) v. (bir şeyi) mesele haline getirmek
make an issue (out) of (something) v. (bir şeyi) sorun haline getirmek
make an issue of of something v. bir şeyi büyütmek/abartmak
make an issue of of something v. bir şeyi mesele haline getirmek
make an issue of of something v. bir şeyi sorun haline getirmek
make an issue out of something v. bir şeyi büyütmek/abartmak
make an issue out of something v. bir şeyi mesele haline getirmek
make an issue out of something v. bir şeyi sorun haline getirmek
take issue with (someone or something) v. (birine/bir şeye) gücenmek
take issue with (someone or something) v. (birine/bir şeye) itiraz etmek
take issue with (someone or something) v. (birini/bir şeyi) kabul etmemek
take issue with (someone or something) v. (birine/bir şeye) kızmak
take issue with (someone or something) v. (birini/bir şeyi) onaylamamak
take issue with (someone or something) v. (biri/bir şey) hoşuna gitmemek
Speaking
to get back to the issue at hand expr. asıl konuya gelecek olursak
if it's a money issue expr. eğer mesele paraysa
Trade/Economic
capitalization issue n. bedelli hisse ihracı
capitalization issue n. rüçhan hakkı sağlayan hisse senedi çıkarma
material issue note n. ambar çıkış belgesi
issue otherwise than for cash n. ayni olarak konulan sermaye
material issue note n. ambardan imalata malzeme verme belgesi
bonus issue n. bedelsiz hisse senedi verilmesi
scrip issue n. bedelsiz sermaye artışı
rights issue n. bedelli hisse ihracı
scrip issue n. bedelsiz hisse senedi
rights issue n. bedelli hisse ihracı
capitalization issue n. bedelsiz sermaye artışı
capitalization issue n. bedelsiz sermaye artırımı
scrip issue n. bedelsiz sermaye artırımı
note issue n. banknot ihracı
capital increase by bonus issue n. bedelsiz sermaye artırımı
bonus issue n. bedelsiz sermaye artırımı
bonus issue n. bedelsiz sermaye artışı
free issue material n. bedelsiz malzeme
security issue at par n. başa baş emisyon
capital increase by bonus issue n. bedelsiz sermaye artışı
issue of bill n. bono çıkarma
issue price n. çıkış fiyatı
date of issue n. çıkarma tarihi
issue price n. çıkarma fiyatı
overhanging issue of convertible securities n. değiştirilebilir menkul kıymetlerin askıda olma hali
loose issue stock n. dağıtıma hazır stok
date of issue n. düzenlenme tarihi
overhanging issue n. dönüştürme tehdidi
rate of issue n. emisyon oranı
issue-of bank-notes n. emisyon
issue market n. emisyon piyasası
price of issue n. emisyon değeri
price of issue n. emisyon fiyatı
rate of issue n. emisyon kuru
issue price n. emisyon kuru
bank of issue n. emisyon bankası
over issue n. fazla ihraç
authorise financial statements for issue n. finansal tabloların yayınlanması için yetkilendirme
issue of commercial paper n. finansman bonosu ihracı
over issue n. fazla emisyon
cost of a share issue n. hisse senedi çıkarmanın maliyeti
share issue n. hisse senedi çıkarma
unseasoned issue n. halen mevcut bir piyasası bulunmayan menkul değer ihracı
issue of stocks n. hisse senedi çıkarma
seasoned issue n. halen piyasada mevcut olan bir menkul değerin ihracı
issue of shares n. hisse senedi ihracı
rate of issue n. hisse senedi ve tahvillerin ihraç değeri
stock issue n. hisse senedi ihracı
registration of an issue n. hisse senedinin borsaya kaydettirilmesi
equity issue n. hisse senedi
issue of share n. hisse senedi ihracı
public issue n. halka açık ihraç
issue of shares n. hisse senetleri ihracı
original issue stock ilk n. hisse senetleri
share issue n. hisse senedi ihracı
date of issue n. ihraç tarihi
issue market n. ihraç piyasası
place of issue n. ihraç yeri
price of issue n. ihraç değeri
public issue advertising n. iletişim araçlarında yer alan ve belli bir kişi veya kurumun bir kamusal sorun hakkındaki görüşlerini yansıtan reklam
date of issue n. ihraç günü
issue limit n. ihraç limiti
issue, sell, pledge, dispose of, grant, transfer, lease, license, guarantee, encumber n. ihracı, satışı, rehine verilmesi, elden çıkarılması, devredilmesi, kiralanması, lisansının verilmesi, teminat gösterilmesi, ipotek edilmesi
issue price n. ihraç fiyatı
issue value n. ihraç değeri
issue expenses n. ihraç masrafları
bank of issue n. ihraç bankası
terms of issue n. ihraç şartları
direct issue n. ihracatçı kuruluş tarafından menkul kıymetlerin doğrudan yatırımcılara satılması
price of issue n. ihraç fiyatı
rate of issue n. ihraç değeri
issue par n. ihraç değeri
issue prospectus n. ihraç prospektüsü
issue size n. ihraç edilen miktar (hisse senedi vb)
original issue discount debt n. ilk ihraç ıskontolu borç
issue in law n. kanun konusu
public issue n. kamusal sorun
date of issue n. keşide tarihi
date of issue n. keşide günü
place of issue n. keşide yeri
issue credit rating n. kredi derecesinin verilmesi
loan issue expenses and reimbursement premiums n. kredi verme masrafları ve geri ödeme primleri
depreciation of loan issue expenses and reimbursement premiums n. kredi (borç) verme giderlerinin ve geri ödeme primlerinin amortismanı
goods issue n. mal çıkışı
product-related ethical issue n. malla ilgili ahlaki sorun
issue of securities n. menkul kıymetler ihracı
bank of issue n. merkez bankası
security issue at par n. nominal değeri üzerinden menkul değer ihracı
corporate bond issue n. özel sektör borçlanma senedi
corporate bond issue n. özel kesim borçlanma senedi
issue of policy n. poliçe tanzimi
cross-cutting issue n. projenin her etabında göz önünde bulundurulması gereken çok önemli konu
secondary issue n. piyasada mevcut menkullerin blok satış süreci
rights issue n. rüçhan hakkı sağlayan hisse senedi çıkartma
bank note issue for rediscount n. reeskont karşılığı para basma
date of issue n. senedin verildiği tarih
commitment of mediation for security issue n. senet ihracına aracılık taahhütleri
serial bond issue n. seri tahvil ihracı
rights issue n. sermaye artırımı ile rüçhan hakkı sunma
date of issue n. senet veriliş tarihi
date of issue n. senet düzenlenme tarihi
security issue n. senet ihracı
original issue stock n. şirket hissedarlarına verilen ilk hisse senetleri
issue while in stock n. stok halinde iken dağıtım
original issue stock n. şirketin ilk ortaklarına verilen hisse senedi
issue of bill n. tahvil ihracı
bond issue n. tahvil çıkarma
trustee for a bond issue n. tahvil ihracı mutemedi
bonus issue n. temettü olarak hisse senedi verilmesi
bank of issue n. tedavül bankası
date of issue n. tanzim tarihi
procedural issue n. usul hukuku sorunu
reason for issue n. veriliş nedeni
new issue n. yeni çıkartılan (tahvil, hisse senedi, kağıt para vb)
new issue n. yeni menkul değer ihracı
rights issue n. yeni haklar içeren ihraç
floating an issue n. yeni bir ihracın borsaya sürülmesi
new issue n. yeni ihraç edilen menkul kıymet
new issue n. yeni menkul kıymet ihracı
reason for issue n. (belge vb) veriliş nedeni
bread-and-butter issue n. çözülmesi mali kaynakları etkileyecek sorun
government issue n. devlet tahvilleri
fiduciary issue n. altın karşılığı olmadan basılan banknotlar
privatization issue n. kamuya ait bir kuruluş özele devredildiğinde kamu tarafından satın alınabilen hisse ihracı
privatization issue n. özelleştirme ihracı
privatisation issue n. kamuya ait bir kuruluş özele devredildiğinde kamu tarafından satın alınabilen hisse ihracı
privatisation issue n. özelleştirme ihracı
free issue n. bedelsiz malzeme
free issue n. gönderildiği faaliyetin bedelini karşılayan fona ücretsiz kullanım için temin edilen malzeme
pocketbook issue n. mali sorun
pocketbook issue n. çözümü mali kaynakları etkileyen sorun
issue a policy to v. adına poliçe düzenlemek
escalate an issue v. bir konuyu üst düzeydeki kişilere taşımak
issue banknotes v. banknot çıkarmak
issue a check v. çek yazmak
issue money v. emisyonda bulunmak
issue securities v. menkul kıymet çıkarmak
issue licence v. ruhsat vermek
issue a policy v. poliçe düzenlemek
issue money v. para basmak
issue a bill v. poliçe keşide etmek
issue a bill v. senet düzenlemek
issue a communique v. tebliğ çıkarmak
issue a communication v. tebliğ çıkarmak
issue bond v. tahvil çıkarmak
issue bond v. tahvil ihraç etmek
Law
tender of issue n. davalının kararı kabul etmeyip mahkemeye ve jüriye tekrar değerlendirme için sunması
general issue n. genel itiraz sonucu yapılan ihraç
object at issue n. anlaşmazlık konusu
preliminary issue n. bekletici mesele
collateral issue n. bir davanın esasını ilgilendirmeyen ihtilaf
joinder in issue n. davacı ve davalının aynı davada birleştirilmesi
object at issue n. davalı konu
plea of the general issue n. davaya konuyu olan bir suçun tamamen inkarı
collateral issue n. dolaylı ihtilaf
collateral issue n. dolaylı ehemmiyetteki konu
bank of issue n. emisyon bankası
want of issue n. füruun bulunmaması
lawful issue n. füru
issue of law n. hukuki mesele
joinder in issue n. hükümden önce son murafaa
issue of law n. hukuk sorunu
joinder in issue n. hükümden önce son duruşma
object at issue n. ihtilaf konusu
bank of issue n. ihraç bankası
collateral issue n. ikinci derecede önemli konu
request to issue enforcement proceedings n. icra takip talebi
object at issue n. ihtilaflı mesele
lawful issue n. meşru evlatlar
object at issue n. münazaa konusu
bank of issue n. merkez bankası
bank of issue n. para yerine geçen banknot çıkaran banka
bond issue n. tahvil çıkarma
issue of stay order n. yürütmenin durdurulması
joinder of issue n. tarafların birleştirilmesi
general issue n. genel itiraz
general issue n. dava
feigned issue n. dava sürecindeki değerlendirmeyi jüriye taşımak için uydurulmuş hukuki mesele
issue an arrest warrant in absentia v. gıyabında tutuklama kararı vermek
issue a summons v. mahkeme çağrısı yollamak
issue a decree v. kararname çıkarmak