Türkisch - Englisch
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Französisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch Sätze
Synonyme
Sätze
Werkzeuge
Quellen
Über uns
Kontakt
Einloggen / Registrieren
Licht Ausschalten
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyme
Werkzeuge
Quellen
Über uns
Kontakt
Einloggen / Registrieren
EN-TR
Türkisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Spanisch - Englisch
Französisch - Englisch
Englisch Synonyme
Türkisch - Englisch Sätze
Türkisch - Englisch
Spanisch - Englisch
Deutsch - Englisch
Verlauf Ausblenden
Velaufsdetails
Verlauf Löschen
Verlauf :
faruk saraç tasarım meslek yüksekokulu müdürlüğü
stretching characteristics of a wheat flour dough
a walk
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Verlauf
Sätze
Bedeutungen, die der Begriff
"a walk"
mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 139 Ergebniss(e)
Kategorie
Englisch
Türkisch
General
1
General
take a walk
v.
yürüyüşe çıkmak
My grandfather
takes a walk
every morning.
Büyükbabam her sabah
yürüyüşe çıkar.
More Sentences
2
General
take a walk
v.
yürüyüş yapmak
We
took a walk
in the park.
Parkta
yürüyüş yaptık.
More Sentences
3
General
(have a) walk around
v.
çevreyi dolaşmak
He
walked around
to see the town.
Kenti tanımak için
çevrede dolaştı.
More Sentences
4
General
take a walk
v.
biraz yürümek
Could we
take a walk?
Biraz yürüyebilir
miyiz?
More Sentences
Common Usage
5
Common Usage
go out for a walk
v.
yürüyüşe çıkmak
6
Common Usage
go on a walk
v.
yürüyüşe çıkmak
General
7
General
a five minute's walk
n.
beş dakikalık yürüyüş
8
General
a walk in the forest
n.
ormanda yürüyüş
9
General
take a walk
v.
gezmek
10
General
go for a walk in the fresh air
v.
hava almak
11
General
win in a walk
v.
kolayca kazanmak
12
General
go for a walk in the moonlight
v.
mehtaba çıkmak
13
General
go for a walk
v.
dolaşmak
14
General
go on a walk
v.
yürüyüş yapmak
15
General
take walk for a walk
v.
gezdirmek
16
General
take for a walk
v.
yürüyüş yapmak
17
General
go for a walk
v.
gezinti yapmak
18
General
go for a walk
v.
gezmeye gitmek
19
General
walk a long way
v.
taban patlatmak
20
General
take a walk
v.
gezmeye gitmek
21
General
have a walk
v.
yürümek
22
General
take a walk
v.
dolaşmak
23
General
go for a walk
v.
yürüyüşe çıkmak
24
General
walk a long way
v.
taban tepmek
25
General
walk with a quick step
v.
hızla yürümek
26
General
walk in a sexy way
v.
kıvırmak
27
General
take somebody for a walk
v.
yürüyüşe çıkarmak
28
General
go for a walk
v.
gezinmek
29
General
take for a walk
v.
dolaştırmak
30
General
walk a long way
v.
yol tepmek
31
General
go for a walk
v.
yürüyüş yapmak
32
General
walk past a place
v.
bir yerin yanından geçmek
33
General
take the dog for a walk
v.
köpeği gezintiye çıkarmak
34
General
walk into a bank
v.
bir bankaya girmek
35
General
walk around with a gun
v.
cebinde silahla dolaşmak
36
General
take a walk
v.
gezintiye çıkmak
37
General
walk with a limp and a cane
v.
değnekle topallayarak yürümek
38
General
walk with a limp
v.
aksayarak yürümek
39
General
walk with a limp
v.
topallayarak yürümek
40
General
take the dog for a walk
v.
köpeği yürüyüşe çıkarmak
41
General
take the dog for a walk
v.
köpeği yürüyüşe çıkartmak
42
General
walk up the stairs one at a time
v.
basamakları tek tek çıkmak
43
General
go on a nature walk
v.
doğaya yürüyüşe çıkmak
44
General
go on a nature walk
v.
doğa yürüyüşüne çıkmak
45
General
take the dog for a walk
v.
köpeği gezdirmek
Phrases
46
Phrases
walk softly and carry a big stick
expr.
müzakereye açık ol ama gardını düşürme
47
Phrases
walk softly and carry a big stick
expr.
aba altından sopa göstermek
48
Phrases
walk softly and carry a big stick
expr.
sopa siyaseti yapmak
Proverb
49
Proverb
you cannot make a crab walk straight
zorla bir şey yaptıramazsın
50
Proverb
you cannot make a crab walk straight
zorla güzellik olmaz
Colloquial
51
Colloquial
walk for a while
v.
biraz yürümek
52
Colloquial
go for a walk
v.
yürüyüşe çıkmak
53
Colloquial
let someone walk by with a clean conscience
v.
vicdanı rahat bir şekilde gezmesini sağlamak
54
Colloquial
take a walk
exclam.
çık buradan
55
Colloquial
take a walk
exclam.
çık git
56
Colloquial
take a walk
exclam.
kaybol
57
Colloquial
take a long walk on a short pier
exclam.
çık git
58
Colloquial
take a long walk on a short pier
exclam.
defol git
59
Colloquial
take a long walk on a short pier
exclam.
git buradan
60
Colloquial
take a long walk on a short pier
exclam.
çık git buradan
61
Colloquial
take a long walk on a short pier
exclam.
git başımdan
62
Colloquial
take a long walk on a short pier
exclam.
defol git başımdan
Idioms
63
Idioms
a walk in the park
n.
çocuk oyuncağı
64
Idioms
a walk in the park
n.
çantada keklik
65
Idioms
a walk in the park
n.
çok kolay iş
66
Idioms
a walk in the park
n.
sorunsuz iş
67
Idioms
a walk in the park
n.
meşakkatsiz iş
68
Idioms
a walk of life
n.
meslek
69
Idioms
a walk of life
n.
toplum kesimi
70
Idioms
a walk of life
n.
toplumsal sınıf
71
Idioms
a walk of life
n.
sosyal durum/konum
72
Idioms
walk softly and carry a big stick
v.
ortalığı alevlendirmeden konuşup bir taraftan da hazırlanmak
73
Idioms
walk softly and carry a big stick
v.
barışçıl müzakereleri yürütüp bir taraftan da mücadeleye hazırlanmak
74
Idioms
walk a tightrope
v.
bıçak sırtında olmak
75
Idioms
walk a thin line between something
v.
ince bir çizgi üzerinde yürümek
76
Idioms
walk a fine line between something
v.
iki tarafı da dengede tutmak
77
Idioms
walk a thin line between something
v.
iki tarafı da dengede tutmak
78
Idioms
walk a fine line between something
v.
ince bir çizgi üzerinde yürümek
79
Idioms
walk a tightrope
v.
ip üstünde yürümek
80
Idioms
walk like a lost soul
v.
ruh gibi (amaçsızca/cansız) yürümek
81
Idioms
walk in a single line
v.
tek sıra halinde yürümek
82
Idioms
walk in a single file
v.
tek sıra halinde yürümek
83
Idioms
cop a walk
v.
yürüyüşe çıkmak
84
Idioms
take a walk down memory lane
v.
eski günleri hatırlamak/yad etmek
85
Idioms
take a walk down memory lane
v.
eski anılara dalmak/uzanmak
86
Idioms
take a walk down memory lane
v.
maziye dalmak
87
Idioms
take a walk down memory lane
v.
maziyi yad etmek
88
Idioms
tread/walk a fine line
v.
ince bir çizgide olmak
89
Idioms
tread/walk a fine line
v.
ince bir çizgide yürümek
90
Idioms
tread/walk a fine line
v.
tehlikeli sularda yüzmek
91
Idioms
tread/walk a fine line
v.
hata yapmaya elverişli zor/tehlikeli bir durumun içerisinde olmak
92
Idioms
tread/walk a fine line
v.
ince bir çizginin iki tarafında gidip gelmek
93
Idioms
tread/walk a thin line
v.
ince bir çizgide olmak
94
Idioms
tread/walk a thin line
v.
ince bir çizgide yürümek
95
Idioms
tread/walk a thin line
v.
tehlikeli sularda yüzmek
96
Idioms
tread/walk a thin line
v.
hata yapmaya elverişli zor/tehlikeli bir durumun içerisinde olmak
97
Idioms
tread/walk a thin line
v.
ince bir çizginin iki tarafında gidip gelmek
98
Idioms
walk a chalk line
v.
edep kurallarına sıkı sıkıya uymak
99
Idioms
walk a mile in (someone's) shoes
v.
kendini (başka birinin) yerine koymak
100
Idioms
take a walk on the wild side
v.
maceraya atılmak
101
Idioms
take a walk on the wild side
v.
çılgınlık yapmak
102
Idioms
take a walk on the wild side
v.
hovardalık yapmak
103
Idioms
take a walk on the wild side
v.
çılgınca şeyler yapmak
104
Idioms
take a walk on the wild side
v.
macera yaşamak
105
Idioms
tread/walk a fine line
v.
çok ince bir çizgide olmak/yürümek
106
Idioms
tread/walk a fine line
v.
tehlikeli sularda yüzmek
107
Idioms
tread/walk a thin line
v.
çok ince bir çizgide olmak/yürümek
108
Idioms
tread/walk a thin line
v.
tehlikeli sularda yüzmek
109
Idioms
tread/walk a tightrope
v.
bıçak sırtında olmak
110
Idioms
tread/walk a tightrope
v.
ip üstünde yürümek
111
Idioms
walk on a thin line between (something) and (something else)
v.
(bir şeyle başka bir şey) arasında ince bir çizgi üzerinde yürümek/ilerlemek
112
Idioms
win (something) in a walk
v.
(bir şeyi) kolayca kazanmak
113
Idioms
win (something) in a walk
v.
(bir şeyi) hiç zorluk çekmeden kazanmak
114
Idioms
win (something) in a walk
v.
(bir şeyi) açık ara farkla kazanmak
115
Idioms
in a walk
expr.
apaçık
116
Idioms
in a walk
expr.
kolay
117
Idioms
in a walk
expr.
zorlanmadan elde edilen
118
Idioms
in a walk
expr.
kolaylıkla
119
Idioms
in a walk
expr.
kolayca
120
Idioms
in a walk
expr.
tereyağından kıl çeker gibi
Speaking
121
Speaking
how about you and i go for a walk?
expr.
beraber bir yürüyüşe ne dersin?
122
Speaking
take a long walk off a short pier!
expr.
defol git!
123
Speaking
take a long walk off a short pier!
expr.
çık git!
124
Speaking
let's take a little walk around
expr.
hadi biraz dolaşalım
125
Speaking
take a long walk off a short pier!
expr.
git/çık git buradan!
126
Speaking
take a long walk off a short pier!
expr.
git başımdan!
127
Speaking
have a nice walk
expr.
iyi yürüyüşler
128
Speaking
that was a (game/meal/walk etc.) and a half!
expr.
ne çok/güzel/biçim (oynadık/yedik/yürüdük) ama!
129
Speaking
that was a (game/meal/walk etc.) and a half!
expr.
ne güzel (oyun/yemek/yürüyüştü) ama!
130
Speaking
it's a short walk away
expr.
kısa bir yürüme mesafesindedir
131
Speaking
take your dog for a walk
expr.
köpeğini gezdir
132
Speaking
take your dog for a walk
expr.
köpeğini yürüyüşe çıkar
133
Speaking
he took his dog for a walk
expr.
köpeğini yürüyüşe çıkardı
134
Speaking
shall we go for a walk?
expr.
yürüyüşe çıkalım mı?
135
Speaking
shall we take a walk?
expr.
yürüyüşe çıkalım mı?
136
Speaking
he didn't let me take a walk
expr.
Yürüyüşe çıkmama izin vermedi
Baseball
137
Baseball
a walk is as good as a hit
expr.
bir yürüyüş bir vuruş kadar değerlidir
138
Baseball
a walk is as good as a hit
expr.
yürümek de vuruş yapmak da vuruş yapan oyuncuyu birinci kaleye yükseltir
Slang
139
Slang
take the dog for a walk
v.
işemek
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of a walk
×
Term Options
Übersetzung Vorschlagen / Korrigieren
Französisch Englisch Wörterbuch
Spanisch Englisch Wörterbuch
Deutsch Englisch Wörterbuch
Englisch Synonyme Wörterbuch
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy