Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | lady n. | bayan | ||
That lady you mentioned, was Maria Eraunzetamurgil, but you said that nobody knows who did it. Bahsettiğiniz bayan Maria Eraunzetamurgil'di ancak bunu kimin yaptığını kimsenin bilmediğini söylediniz. More Sentences |
||||
Common Usage | lady n. | hanımefendi | ||
Mr Maat, ladies and gentlemen, I will be returning to you shortly with the Commission's formal proposals. Sayın Maat, hanımefendiler ve beyefendiler, Komisyonun resmi teklifleriyle kısa süre içerisinde size geri döneceğim. More Sentences |
||||
General | ||||
General | lady n. | hanım | ||
Open your eyes, ladies and gentlemen. Gözlerinizi açın, hanımlar ve beyler. More Sentences |
||||
General | lady n. | hanımefendi | ||
Presidents, ladies and gentlemen, summits come and go and one is very much like the next. Başkanlar, hanımefendiler ve beyefendiler, zirveler gelip geçicidir ve biri diğerine çok benzer. More Sentences |
||||
General | lady n. | kadın | ||
You always seemed like a nice lady behind the crazy and the hate. Deliliğin ve nefretinin arkasında hep nazik bir kadın var gibiydi. More Sentences |
||||
General | lady n. | leydi | ||
The two ladies smiled at each other. İki leydi birbirine gülümsedi. More Sentences |
||||
General | lady | kadın | ||
She's a nice, murdered little old lady. O hoş, öldürülmüş küçük, yaşlı bir kadın. More Sentences |
||||
General | lady n. | hatun | ||
General | lady n. | sevgili | ||
General | lady n. | eş | ||
General | lady n. | sevilen kadın | ||
General | lady n. | yüksek sosyal statüye sahip asil kadın | ||
General | lady n. | kraliçe nedimesi | ||
General | lady v. | hanımefendice davranmak | ||
Formal | ||||
Formal | lady n. | soyluluk bildiren unvan | ||
Formal | lady n. | markiz, düşes, kontes gibi soylu kadınlara hitap şekli | ||
Politics | ||||
Politics | lady n. | ingiltere'de çeşitli asil kadınlara verilen unvan | ||
Zoology | ||||
Zoology | lady n. | dişi hayvan | ||
Zoology | lady n. | dişi alacalı ördek | ||
History | ||||
History | lady n. | (feodal düzende) mülk, otorite ve güç sahibi kadın | ||
Military | ||||
Military | lady n. | (eskiden) savaş gemisinde topçu erzakından sorumlu asker | ||
Archaic | ||||
Archaic | lady pref. | belli kavramların kadına benzetilerek kişileştirilmesinde kullanılan alegorik ön ek | ||
Slang | ||||
Slang | lady n. | (iskambilde) kız |