the touch - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

the touch



Bedeutungen von dem Begriff "the touch" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 144 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
touch v. ellemek
touch v. dokunmak
touch v. değmek
touch v. temas etmek
General
touch n. yakalamaca
touch n. iletişim
touch n. az bir derece/miktar
touch n. temas
touch n. iz
touch n. dokunum
touch n. yetenek
touch n. deneme
touch n. ayrıntı
touch n. incelik
touch n. rötuş
touch n. dokunuş
touch n. yolunacak kaz
touch n. çeşni
touch n. duyarlılık
touch n. para sızdırma
touch n. üslup
touch n. detay
touch n. hafifçe vurma
touch n. zerre
touch n. (birine) özgü davranış tarzı
touch n. yaklaşım
touch n. işaret
touch n. koku
touch n. elim sende oyunu
touch n. değme
touch n. ilmek
touch n. hafif vuruş
touch n. fırça darbesi
touch n. dokunma
touch n. az miktar
touch n. elden geçirme
touch n. elleme
touch n. dokunma duyusu
touch n. ima
touch n. ödünç alma
touch n. araklama
touch n. üçkağıtçılık mağduru
touch n. dolandırıcılık kurbanı
touch n. test
touch n. deneme
touch n. zayıflık
touch n. güçsüzlük
touch n. kusur
touch n. geçici duygu
touch n. kıl payı
touch v. para sızdırmak
touch v. elle karıştırmak
touch v. yaklaşmak
touch v. hafifçe vurmak
touch v. duygulandırmak
touch v. istifade etmek
touch v. eline su dökmek
touch v. temas etmek
touch v. ile meşgul olmak
touch v. erişmek
touch v. elleşmek
touch v. bitişik olmak
touch v. ilişmek
touch v. kıyaslanmak
touch v. yemek içmek
touch v. elle temas etmek
touch v. ilgilendirmek
touch v. yemek
touch v. değdirmek
touch v. yetmek
touch v. etkilemek
touch v. teğet geçmek
touch v. düzeltmek
touch v. kullanmak (içki/sigara/uyuşturucu)
touch v. boy ölçüşmek
touch v. kırmak
touch v. ile ilgilenmek
touch v. el sürmek
touch v. kavuşmak
touch v. incitmek
touch v. bahsetmek
touch v. dokunmak
touch v. değmek
touch v. elini sürmek
touch v. yan yana olmak
touch v. zarar görmek
touch v. hasar görmek
touch v. renk vermek
touch v. selam işareti olarak (şapkaya, perçeme) parmakları dokundurmak
touch v. elde etmek
touch v. dolandırmak
touch v. cebinden (bir şey) çalmak
touch v. (ilacı, kremi) nazikçe uygulamak
touch v. şöyle bir değinmek
touch v. idrak etmek
touch v. utandırmak
touch v. ufak rötuşlar yapmak
touch v. ilgili olmak
touch v. ilişkili olmak
touch v. kıyısında olmak
touch v. sınırında olmak
touch v. iz bırakmak
touch v. izlenim bırakmak
touch adj. dokunmatik
Colloquial
touch kadar iyi olmak
Politics
touch v. kraliyet onayını belirtmek için hükümdar asasını dokundurmak
Technical
touch n. metalin kalitesini gösteren damga
touch n. alaşımdaki tahmini altın miktarı
touch n. dokunma
touch v. (test edilmiş metali) damgalamak
touch v. değmek
touch v. dokunmak
Computer
touch expr. dokun
Marine
touch v. (gemi) kısaca uğramak
touch v. (rüzgara) olabildiğince yakın yelken açmak
touch v. (yelken) rüzgara yakın durmak
Medical
touch n. dokunma duyusu
touch v. (sıraca hastalığı olan birine) tedavi maksadıyla dokunmak
touch parmak veya el yardımıyla yoklanarak muayene
touch tuşe
touch tactus
Biology
touch n. dokunum
Sport
touch n. eskrimde puan getiren vuruş
touch n. ragbide temas çizgileri dışındaki alan
Football
touch n. topa müdahale etme
touch n. topa dokunma
touch taç
Music
touch n. klavyeli çalgılarda parmakları kullanma yöntemi
touch v. (şarkı) çalmak
touch tuş
touch tuşe
Painting
touch n. çalış
touch n. dokunuş
Archaic
touch n. altın ile gümüş eşyalara basılan resmi ayar damgası
touch n. anlaşma
touch n. mukavele
touch n. kalitesini test etmek üzere altın veya gümüşü mihenk taşına sürtme
touch n. (ut veya piyano gibi) bir enstrümanı parmaklarla çalma
touch v. (enstrümanın) teline basmak
touch v. (melodiyi) çalarak ya da söyleyerek icra etmek
Slang
touch n. aldatarak borç isteme
touch n. aldatarak borç istenen kimse
touch n. aldatarak istenen borç
touch v. borç vermeye ikna etmek

Bedeutungen, die der Begriff "the touch" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 94 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
the sense of touch n. lamise
touch of the sun n. güneşe fazla maruz kalmaktan kaynaklanan hastalık ve halsizlik hissi
touch of the sun n. güneş çarpması
touch somebody on the raw v. bamteline basmak
touch somebody on the raw v. can damarına basmak
put to the touch v. denemek
touch somebody on the raw v. yarasına parmak basmak
touch on the raw v. can evinden vurmak
touch upon the significance of something v. önemine değinmek
touch on the significance of something v. önemine değinmek
touch the bottom v. boy vermek (denizde vb)
touch briefly on the subject v. konuya kısaca değinmek
need to dye/touch-up the roots v. saçının dip boyası gelmek
hot to the touch adj. dokununca sıcak hissedilen
Phrases
at the touch of a button adv. bir tuşa/düğmeye basarak yapılacak kadar kolay
at the touch of a button adv. (sadece) bir tuşa/düğmeye basarak/tıklayarak
the touch of my tongue expr. dilimin dokunuşu
Idioms
the midas touch n. içinde bulunduğu her alanı çok başarılı kılma yeteneği
the common touch n. (bir liderin/önemli bir kişinin) halk ile iletişim becerisi
a touch of the sun n. hafif bronzlaşma
a touch of the sun n. hafif güneş yanığı
a touch of the sun n. (güneşten) hafif yanma
a touch of the sun n. hafif güneş çarpması
a touch of the sun n. hafif güneşe maruz kalma
a touch of the sun n. başına hafif güneş geçme
the magic touch n. sihirli dokunuş
light the (blue) touch paper v. fitilini ateşlemek
light the (blue) touch paper v. kışkırtmak
light the (blue) touch paper v. infial yaratmak
light the (blue) touch paper v. isyan/öfke/huzursuzluk dalgası yaratmak
light the blue touch paper v. fitilini ateşlemek
light the blue touch paper v. kışkırtmak
light the blue touch paper v. infial yaratmak
light the blue touch paper v. isyan/öfke/huzursuzluk dalgası yaratmak
light the touch paper [uk] v. fitilini ateşlemek
light the touch paper [uk] v. kışkırtmak
light the touch paper [uk] v. infial yaratmak
light the touch paper [uk] v. isyan/öfke/huzursuzluk dalgası yaratmak
have a touch of the tar brush [dated] v. teni esmer/teni koyu olmak
have a touch of the tar brush [dated] v. rengi/teni katrana çalmak
touch all the bases v. bir durumu tüm ayrıntılarıyla ele almak
touch all the bases v. bir konuyu tüm detaylarıyla masa yatırmak
not touch the sides v. dişinin kavuğunu doldurmamak
touch on the raw v. can evinden vurmak
touch on the subject v. konuya değinmek
touch all the bases v. tüm detayları/ayrıntıları kapsamak
touch all the bases v. tüm detayları dahil etmek
have the midas touch v. tuttuğu altın olmak
touch someone on the raw v. yarayı deşmek
have (the) golden touch v. her tuttuğunu/dokunduğunu altına çevirme yeteneği olmak
have (the) golden touch v. her tuttuğu/dokunduğu altın olmak
have (the) golden touch v. çok para kazanma yeteneğine sahip olmak
have (the) golden touch v. elini attığı her işte başarılı olma yeteneği olmak
touch somebody on the raw [uk] v. (birinin) yarasına parmak basmak
touch somebody on the raw [uk] v. (birinin) yarasını deşmek
touch somebody on the raw [uk] v. (birinin) yumuşak karnına dokunmak
touch somebody on the raw [uk] v. (birinin) hassas noktasına basmak
touch somebody on the raw [uk] v. (birinin) sinirine dokunmak
touch somebody on the raw [uk] v. (birinin) damarına/bamteline basmak
touch somebody on the raw [uk] v. (birinin) canını sıkmak
touch somebody on the raw [uk] v. (birinin) moralini bozmak
touch somebody on the raw [uk] v. (birini) can evinden vurmak
have the magic touch v. sihirli bir dokunuşu olmak
have the magic touch v. (bir konuda) özel bir yeteneği olmak
catch/touch somebody on the raw [uk] v. birinin bamteline basmak
catch/touch somebody on the raw [uk] v. birinin can damarına basmak
catch/touch somebody on the raw [uk] v. birinin yarasına parmak basmak
catch/touch somebody on the raw [uk] v. birinin yarasını deşmek
catch/touch somebody on the raw [uk] v. birinin yumuşak karnına dokunmak
catch/touch somebody on the raw [uk] v. birinin hassas noktasına basmak
catch/touch somebody on the raw [uk] v. birinin sinirine dokunmak
catch/touch somebody on the raw [uk] v. birinin canını sıkmak
catch/touch somebody on the raw [uk] v. birinin moralini bozmak
catch/touch somebody on the raw [uk] v. birini can evinden vurmak
put the touch on (one) v. (birinden) para kopartmaya/sızdırmaya çalışmak
put the touch on (one) v. (birinden) borç istemek
touch (on) all (the) bases v. bir durumu tüm ayrıntılarıyla ele almak
touch (on) all (the) bases v. bir konuyu tüm detaylarıyla masa yatırmak
touch (on) all (the) bases v. tüm detayları/ayrıntıları kapsamak
touch (on) all (the) bases v. tüm detayları dahil etmek
touch of the tar brush [dated] adj. rengi kırık
touch of the tar brush [dated] adj. esmer tenli
touch of the tar brush [dated] adj. koyu tenli
touch of the tar brush [dated] adj. rengi/teni katrana çalan
at the touch of a button expr. (sadece) bir tuşa basarak/tıklayarak
at the touch of a button expr. bir tuşa basarak/tıklayarak yapılacak kadar kolayca
at the touch of a button expr. bir tuşla
at the touch of a button expr. bir tıkla
Speaking
wear hair restraints before you touch the foods expr. yemeklere dokunmadan önce saç bonesi takınız
Marine
touch the wind v. gemiyi rüzgara yakın tutmak
touch on the sand v. kumu incelemek
Sport
touch the ball down n. (ragbide) topu rakip takımın kale çizgisinin ötesine atarak gol atmak
touch down the ball n. (ragbide) topu rakip takımın kale çizgisinin ötesine atarak gol atmak
Slang
put the touch on someone v. birisinden para istemek