çekim - Türkisch Englisch Wörterbuch

çekim

Bedeutungen von dem Begriff "çekim" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 45 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
çekim filming n.
Who authorized the filming?
Çekime kim izin verdi?

More Sentences
General
çekim declension n.
That's the wrong declension.
Bu yanlış çekim.

More Sentences
çekim conjugation n.
Learning the conjugation of verbs is an important aspect of studying grammar.
Fiil çekimlerini öğrenmek, dilbilgisi çalışmanın önemli bir parçasıdır.

More Sentences
çekim gravity n.
Despite the huge distances between galaxies their powerful gravity is always at work.
Galaksiler arasındaki devasa mesafelere rağmen güçlü çekim güçleri her zaman iş başındadır.

More Sentences
çekim shooting n.
She mastered the French language in an eight-week period before shooting.
Çekimlerden önce sekiz haftalık bir sürede Fransızcada ustalaştı.

More Sentences
çekim drawing n.
No other and I repeat, no other player on the world stage can boast the same drawing power.
Başka hiç kimse, tekrar ediyorum, dünya sahnesinde başka hiçbir oyuncu aynı çekim gücüne sahip olamaz.

More Sentences
Technical
çekim attraction n.
Do you feel any attraction for this book?
Bu kitaba karşı bir çekim hissediyor musunuz?

More Sentences
çekim filming n.
Who authorized the filming?
Çekimi kim onayladı?

More Sentences
Automotive
çekim gravity n.
The Moon's gravity is responsible for the ocean tides on Earth.
Ayın çekimi Dünyada okyanus gelgitlerinden sorumludur.

More Sentences
Physics
çekim gravity n.
Gravity is a force of attraction that exists between any two masses, any two bodies, or any two particles.
Yerçekimi, herhangi iki kütle, herhangi iki cisim ya da herhangi iki parçacık arasında var olan bir çekim kuvvetidir.

More Sentences
çekim attraction n.
The attraction was mutual.
Aralarındaki çekim karşılıklıydı.

More Sentences
Linguistics
çekim declension n.
In Latin there are five declensions.
Latincede beş çekim vardır.

More Sentences
çekim conjugation n.
Italian verbs are grouped into three conjugations.
İtalyanca fiiller üç çekim halinde gruplandırılır.

More Sentences
Cinema
çekim shot n.
What a great shot!
Ne harika bir çekim!

More Sentences
Common Usage
çekim draw n.
General
çekim pull n.
çekim draught n.
çekim gravitation n.
çekim proportion n.
çekim draft n.
çekim force of gravity n.
çekim shoot n.
çekim inflexion n.
çekim appeal n.
çekim affinity n.
çekim drafting n.
çekim draughting n.
çekim range n.
çekim call n.
çekim flexional adj.
Colloquial
çekim rizz n.
Technical
çekim drawing n.
Marine
çekim draftage n.
Physics
çekim adhesive attraction n.
çekim g n.
Chemistry
çekim appetence n.
çekim appetency n.
Marine Biology
çekim haul n.
Linguistics
çekim declination n.
çekim inflection n.
çekim flection n.
Meteorology
çekim gravitation n.
Cinema
çekim camera shooting n.
çekim take n.
Archaic
çekim accidence n.

Bedeutungen, die der Begriff "çekim" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 474 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
çekim yapmak (kamera) shoot v.
I've been shooting since seven this morning.
Bu sabah yediden beri çekim yapıyorum.

More Sentences
General
çekim yasası law of attraction n.
These days there is a lot of talk about the Law of Attraction, but I don't think such a thing exists.
Bugünlerde Çekim Yasası hakkında çok konuşuluyor ama ben böyle bir şeyin var olduğunu sanmıyorum.

More Sentences
çekim (fotoğraf) take n.
We might need more than one take to complete the scene.
Sahneyi tamamlamak için birden fazla çekime ihtiyacımız olabilir.

More Sentences
Technical
yakın çekim close-up n.
The film featured a dramatic close-up of the actor's face.
Filmde aktörün yüzünün etkileyici bir yakın çekimine yer verildi.

More Sentences
(film) çekim taking n.
The only criterion for taking products off the market should be one of safety.
Ürünlerin piyasadan çekilmesi için tek kriter güvenlik olmalıdır.

More Sentences
Physics
evrensel çekim universal attraction n.
The mass of the planets is calculated according to the law of universal attraction.
Gezegenlerin kütlesi evrensel çekim yasasına göre hesaplanır.

More Sentences
Linguistics
çekim (eylem) conjugate n.
We must know how to conjugate verbs for any language.
Hangi dil olursa olsun fiillerin nasıl çekimleneceğini bilmek zorundayız.

More Sentences
General
çarpıcı çekim flash n.
gizli çekim secret videotaping n.
bağlayıcı çekim linking shot n.
çekim eki ending n.
gizli çekim hidden cam n.
yakın plan çekim close shot n.
film çekim tahtası slate n.
çekim eki inflection n.
çekim yasası the law of gravitation n.
yeni çekim retake n.
gramerde çekim variation n.
kaydırmalı çekim dolly shot n.
çekim merkezi center of attraction n.
çekim kuvveti gravitation n.
çekim eki termination n.
çekim eki word ending n.
elektriksel çekim electrical attraction n.
çekim hataları shooting mistakes n.
izleyici çekim follow shot n.
yakın çekim big close-up n.
çekim yeri lot n.
orta uzak çekim middle shot n.
karşılıklı çekim mutual attraction n.
çekim etkisi yaratan etkenler pull factor n.
yurtdışı atm'den nakit çekim cash withdrawal from an atm machine while abroad n.
elle yapılan çekim hand held shooting n.
bel çekim middle shot n.
nakit çekim cash withdrawal n.
ağır çekim slo-mo n.
ağır çekim slow-mo n.
vesikalık çekim headshot n.
vesikalık çekim head shot n.
merkezcil çekim kuvveti centripetal force n.
karşı çekim counteratraction n.
kamera çekim mekanı camera shooting location n.
kendi çekim selfie n.
akıllı telefon çekim gücü smartphone reception n.
(film) çekim take n.
karşı cinsten birine duyulan cinsel çekim heterosexualism n.
aynı cinsiyetten birine cinsel çekim duyma homosex n.
aynı cinsiyete duyulan cinsel çekim homosexualism n.
fiilin bir gerçekliği ifade edip etmediğini ayırt etmeye yarayan bir dizi çekim formlarına verilen ad mood n.
çekim gücü lure n.
(uzay uçuşunda) çekim alanı sayesinde enerji elde etmek için gezgin bir cisme yakın geçen güzergah gravity-assist n.
tek bir kişinin filme alındığı yakın çekim one-shot n.
izleyici çekim run-through [uk] n.
kaydırmalı çekim run-through [uk] n.
herhangi bir cinsiyete çekim duymaya açık kimse omnisexual n.
çekim etkisi influence n.
manyetik çekim etkisi influence n.
manyetik çekim influence n.
yakın plan çekim closeup n.
çekim merkezi polestar n.
karşı çekim counterattraction n.
rakip çekim counterattraction n.
karşı çekim counter-attraction n.
çekim noktası pivot n.
(demir ve mıknatıs arasında) karşılıklı çekim coition [obsolete] n.
(fps sisteminde) bir çekim kütlesi birimi geepound n.
fiziksel çekim physical attraction n.
bilgi, çekim ve etki alanı presence n.
tekil sayıyı ifade eden çekim singular n.
film çekim tahtasının tepesine bir ucundan menteşelenmiş hareketli çubuk slapstick n.
belirli bir nesneye çekim polarity n.
çekim gücü pull n.
çekim yapmak shoot v.
çekim alanına girmek enter the gravitational field of v.
çekim alanına girmek enter into the magnetic field of v.
yeniden çekim yapmak (film vb) reshoot v.
yeniden çekim yapmak (film vb) photograph again v.
yeniden çekim yapmak (film vb) film again v.
yeniden çekim yapmak (film vb) shoot again v.
çekim alanına almak capture v.
duygusal çekim hissetmek yearn v.
çekim yapmak shete [obsolete] v.
hızlandırılmış (çekim) time-lapse adj.
çekim grubuna ait declensional adj.
aynı çekim gücüne sahip olan unisonant adj.
çekim ekine ait desinential adj.
çekim eki ile ilişkili desinential adj.
herhangi bir cinsiyete çekim duymaya açık olan omnisexual adj.
çekim ile ilgili conjugational adj.
çekim ile ilgili conjugative adj.
çekim ile ilgili inflective adj.
istek kipli çekim oluşturan precative adj.
çekim ekine ait servile adj.
çekim eki ile ilgili servile adj.
ağır çekim slo-mo adj.
-de/-da (çekim eki) to prep.
Phrasals
bir kelimenin sonuna çekim eki veya başka bir kelime eklemek suffix something onto something v.
(bir şeyde/yerde) çekim yapmak record in (something) v.
(bir kayıt cihazıyla) çekmek/çekim yapmak record on (something) v.
(bir araç) içerisinde/üzerinde çekim yapmak record on (something) v.
(bir şeyin) üzerinde/tepesinde çekim yapmak record on (something) v.
(ticari bir araç) içinde/üzerinde çekim yapmak record on (something) v.
-e çekim affinity for v.
-e çekim affinity for v.
çekim için hazırlamak/yerleştirmek pose for (someone or something) v.
Colloquial
ağır çekim film slo-mo n.
çekim gücü (romantik anlamda) rizz n.
çekim gücü rizz n.
çekim kuvveti rizz n.
romantik çekim squish n.
romantik çekim squoosh n.
Idioms
kuş bakışı çekim a bird's eye shot n.
yakın çekim close up n.
yatağın çekim gücü bed gravity n.
kuş bakışı çekim a bird's eye shot n.
tam tepeden çekim a bird's eye shot n.
çekim merkezi the center of attraction n.
cinsel çekim sexual tension n.
birini çekim alanına almak have someone in one's spell v.
birinin çekim alanına girmek gravitate toward someone v.
birini çekim alanına almak have someone under one's spell v.
birinin çekim alanına girmek gravitate to someone v.
mikrofonun/kameranın çekim alanına girmek move within range v.
(birine) karşı güçlü bir cinsel çekim hissetmek get the hots for (someone) v.
çekim alanına almak have in spell v.
(birinin) çekim alanında under (one's) spell expr.
Speaking
çekim bitti that's a wrap expr.
çekim bitti it's a wrap expr.
Trade/Economic
çekim modeli gravity model n.
tek çekim single payment n.
Tourism
turizm çekim merkezi tourism attraction center n.
Media
bilgisayar oyunlarında ve filmlerde kullanılan bir animasyon ve çekim tekniği stop motion n.
Advertising
çekim anında ürünün görünür bir noktaya yerleştirilmesi ile izleyicilerin o markaya aşina olmalarının sağlandığı reklam türü product placement n.
Technical
ana çekim main draft n.
çekim sistemi verileri ekranı drafting system data window n.
çekim sistemi drafting system n.
çekim ile besleme gravity feed n.
çekim sistemini açma opening of the drafting system n.
çekim ile çalışan yağlama sistemi gravity lubrication system n.
çekim ölçer attractiometer n.
çekim sistemi tahriği draft gearing n.
çok uzak çekim vista shot n.
çekim bölgesi drafting zone n.
çekim sisteminin baskı miktarı weighting of the drafting system n.
çekim kuvveti attraction force n.
çekim yöresi domain of attraction n.
çekim kuvveti force of gravity n.
çekim merkezi centre of attraction n.
çekim alanı düzeyi drafting plane n.
çekim basıncı gravity pressure n.
çekim kesme etkisi antigravity n.
dik çekim low oblique n.
elektrikli mıknatıssal çekim electromagnetic attraction n.
elektrostatik çekim electrostatic attraction n.
elektromanyetik çekim electromagnetic attraction n.
eğik çekim canted shot n.
elektrostatik çekim yasası law of electrostatic attraction n.
genel çekim long shot n.
hareket ve çekim chemism n.
karşılıklı çekim mutual attraction n.
kimyasal çekim chemical attraction n.
kılcal çekim capillary attraction n.
merkezkaç çekim centrifugal drawing n.
moleküler çekim molecular attraction n.
moleküler çekim cohesive force n.
ön çekim bölgesi kondensörü back zone condenser n.
ön çekim bölgesi ayarı break-draft n.
ön çekim break-draft n.
ön çekim bölgesi uzunluğu break draft n.
röntgen çekim niteliği radiographic quality n.
sıkıştırma noktalı çekim nip point drafting n.
toplam çekim main draft n.
toplu çekim vista shot n.
travelling çekim dolly shot n.
uçak çekim ölçmesi photogrammetric survey n.
çekim fayı gravity fault n.
dünya'nın çekim merkezine doğru çizilmiş çizgi plumb line n.
Computer
ağır çekim slow motion n.
çekim yöresi domain of attraction n.
Informatics
ağır çekim slow motion n.
çekim senaryosu shooting script n.
yakın çekim merceği close-up lens n.
yerden çekim ground shot n.
Telecom
ağır çekim slow motion n.
tersine ağır çekim reverse slow motion n.
Electric
elektriksel çekim veya itmeyi ölçmekte kullanılan burulma terazisi torsion electrometer n.
elektromanyetik çekim electromagnetic attraction n.
elektrostatik çekim electrostatic attraction n.
elektriksel çekim electrical attraction n.
elektrostatik çekim yasası law of electrostatic attraction n.
manyetik çekim magnetic attraction n.
yüklü partiküller arasındaki çekim ve itim gücüne ait veya ilgili coulombic adj.
yüklü partiküller arasında olan (çekim ve itim gücü) coulombic adj.
Television
çok uzak çekim vista shot n.
eğik çekim canted shot n.
kaydırmalı çekim dolly shot n.
toplu çekim vista shot n.
travelling çekim dolly shot n.
yakın çekim için seçmek isolate v.
Textile
birincil çekim primary exhaustion n.
eriyikten çekim melt spinning n.
ikincil çekim secondary exhaustion n.
kuru çekim dry spinning n.
yaş çekim wet spinning n.
yaş çekim wet-spinning n.
Automotive
çekim etkisi draft n.
çekim etkisinden yararlanma drafting n.
manyetik çekim magnetic attraction n.
Traffic
art çekim post tension n.
Railway
çekim türü towing type n.
Aeronautic
suni çekim artificial gravity n.
yapay çekim artificial gravity n.
Marine
pusula ibresini doğru yönden saptıran çekim gücü local attraction n.
Psychology
ödülle çekim teorisi reward theory of attraction n.
erkeklere cinsel çekim hissetme androphilia n.
bir nesne veya olaya karşı hissedilen çekim veya kaçınma derecesi valence n.
başkalarına karşı düzenli olarak cinsel çekim yaşayan kişi allosexual n.
pisliğe duyulan anormal çekim mysophilia n.
kullanılmış iç çamaşırı gibi kirli bir nesneye duyulan cinsel çekim mysophilia n.
çift cinsiyetli/cinsiyet kimliklerini ne kadın ne de erkek olarak tanımlayan kimselere karşı cinsel çekim hisseden kimse androgynesexual n.
çift cinsiyetli/üçüncü cinsiyetten kimselere karşı romantik bir çekim duyan kimse androgynoromantic n.
çift cinsiyetli kimselere karşı cinsel çekim hisseden kimse androgynosexual n.
erkeklere karşı romantik çekim hisseden kimse androromantic n.
erişkin bireylere cinsel çekim duyma teleiophilia n.
(farklı türlere çekim duyma ve fetişizm gibi) kalıplaşmış davranışlardaki bir bozukluktan muzdarip malimprinted adj.
erişkin bireylere cinsel çekim duyan teleiophilic adj.
Dentistry
çekim soketi extraction socket n.
diş çekim davyesi dental extracting forcep n.
diş çekim pensesi dental extracting forcep n.
Math
genel çekim noktası global attractor n.
Statistics
çekim indeksi index of attraction n.
Physics
ay çekim kuvveti lunar gravity n.
atomsal çekim atomic attraction n.
çekim aykırılıkları gravity anomalies n.
çekim kütlesi gravitational mass n.
çekim kuvveti g-force n.
çekim benzetimi gravity simulation n.
çekim kuvveti gravitation n.
çekim merkezi centre of attraction n.
çekim kuvveti gravitational force n.
çekim gücü gravity force n.
çekim alanı gravitational field n.
dünyanın kütle çekim merkezi gravitational center of the world n.
evrensel çekim yasası law of universal gravitation n.
galaksi gibi büyük kütleli nesnelerin çekim kuvveti nedeniyle uzaktaki nesnelerin görüntüsünün kırılmış ve bozulmuş gibi görünmesi gravitational lens n.
güneş çekim kuvveti solar gravity n.
kütlesel çekim gravitation n.
kütle çekim gradyanı gravity gradient n.
kütle çekim kuvveti gravitational force n.
zıt yüklü parçacıkların uyguladığı çekim kuvveti attraction n.
elektrik çekim kuvveti attraction n.
manyetik çekim kuvveti attraction n.
uzayda iki parçacık arasındaki çekim veya itme nedeniyle oluşan gerilimin yarısı ile aralarındaki mesafenin çarpımı virial n.
galaksi gibi büyük kütleli nesnelerin çekim kuvveti nedeniyle uzaktaki nesnelerin görüntüsünün kırılması veya bozulması gravitational lensing n.
çekim alanını oluşturan büyüklüklerin sonsuza ulaşması ile koordinat sisteminin öneminin kalmadığı konum gravitational singularity n.
lazer interferometre kütle çekim dalga gözlemevi laser interferometer gravitational-wave observatory (ligo) n.
kütle çekim kilidi gravitational lock n.
esîr çekim teorisi aether drag theory n.
manyetik çekim ile çalıştırılan magnetic adj.
çekim kuvvetinin sonucu olarak gravitationally adv.
Chemistry
bağıl çekim kuvveti relative attractive force n.
çekim kuvveti affinity n.
karşılıklı çekim mutual attraction n.
moleküllerarası çekim intermolecular attraction n.
moleküler çekim molecular attraction n.
moleküler çekim cohesive force n.
molar çekim değişmezleri molar attraction constants n.
çekim kuvveti appetence n.
çekim kuvveti appetency n.
madde bileşenlerini bir arada tutan moleküllerarası çekim cohesion n.
Biology
farklı cinsiyetler arasındaki fiziksel çekim biomagnetism n.
Astronomy
çekim gücü tidal force n.
ayın yüzey ölçümleri ve yer çekim alanı ile ilgilenen bir astronomi alanı selenosent n.
iki kara deliğin birleştikten sonra kütle çekim dalgaları yaydığı aşama ringdown phase n.
güneş ve ayın birlikte yarattığı çekim kuvveti ile ilgili lunisolar adj.
güneş ve ayın birlikte yarattığı çekim kuvvetine dayanan lunisolar adj.
güneş ve ayın birlikte yarattığı çekim kuvveti kaynaklı lunisolar adj.
Agriculture
çekim sulaması gravity irrigation n.
çekim drenajı gravity drainage n.
Social Sciences
herhangi bir cinsiyete karşı çekim duymaya açık olan kimse pansexual n.
Linguistics
gövdeyle çekim eki arasında beliren kaynaştırma harfi thematic n.
gövdeyle çekim eki arasında beliren kaynaştırma harfi thematic vowel n.
çekim ekleri inflections n.
çekim yitimi deflexion n.
çekim hatası conjugation mistake n.
çekim öbeği inflectional phrase n.
çekim eki inflexional suffix n.
çekim örneği paradigm n.
çekim eki termination n.
çekim eki ending n.
çekim yitimi deflection n.
çekim eki inflectional suffix n.
çekim eki inflectional morpheme n.
kurallı çekim strong verb n.
yüklemsel çekim predicate attraction n.
yüklemsel çekim predicative attraction n.
çekim biçimleri yerine işlev sözcüklerinin kullanılması analysis n.
özgeçişli çekim ergative n.
latinceden başka dile geçmiş kelime, ifade veya çekim latinism n.
latinceden türeyen kelime, ifade, dilbilgisi yapısı veya çekim latinism n.
cümlenin birkaç parçasının aynı isim haliyle veya çekim ekiyle bittiği figür homoioptoton n.
yalın dışı durumun çekim eki oblique n.
modern yunanca'nın halk ağzını temel alan, başka dilden alınmış kelimelerin kabul edildiği ve çekim eklerinin basitleştirildiği formu demotic n.
(aynı çekim paradigmasına ait olunmadığı durumda) sözcüğün kökü ile ilişkisi derivation n.
çekim eki desinence n.
bir fiile ait çekim eki grubu conjugation n.
çekim eki inflectional ending n.
çekim morfolojisi inflectional morphology n.
dil bilgisinin çekim ekleri ile ilgilenen dalı inflectional morphology n.
çekim eki inflexion n.
olasılık bildiren çekim potential n.
fiilin ana çekim biçimleri principal parts n.
ön ekli çekim prefixation n.
dilbilgisel çekim ifadesi sign n.
(kelimenin) belirli bir çekim veya kipte olmasını gerektirmek govern v.
farklı çekim eklerini bir araya getirmek syncretise v.
farklı çekim eklerini birleştirmek syncretise v.
farklı çekim eklerini bir araya getirmek syncretize v.
farklı çekim eklerini birleştirmek syncretize v.
amaç çekim destinative adj.
bazı çekim şekilleri olmayan defective adj.
modern yunanca'nın halk ağzını temel alan, başka dilden alınmış kelimelerin kabul edildiği ve çekim eklerinin basitleştirildiği formuna ait veya ilişkin demotic adj.
eski ingilizcede 3. tekil şahıs çekim eki -eth suf.
Environment
uzun dönem yıllık ortalama çekim oranı (yeraltı suyu) long term annual average abstraction rate (ltaaq) n.
Geology
bir bölgede meydana gelen jeolojik süreçler sebebiyle dünya'nın çekim alanında oluşan küçük değişim microgravity n.
çekim fayı gravity fault n.
Military
çekim kuyusu gravity well n.
çekim taklidi gravity simulation n.
pozitif çekim positive g n.
Theatre
sesli çekim stüdyosu veya tiyatroda dış mekan temsili exterior n.
Cinema
kamera kaydırmalı çekim track n.
alttan çekim frog's eye view n.
alttan çekim tilt shot n.
alttan çekim worm's eye view n.
alttan çekim low shot n.
ara çekim (film) intercut n.
baş aşağı çekim reverse shot n.
bağlayıcı çekim cut-in scene n.
bağlayıcı çekim bridging shot n.
bağlayıcı çekim linking shot n.
boy çekim long shot n.
bir çekim tekniği countershot n.
boy çekim full shot n.
bir çekim tekniği fly on the wall n.
çarpıcı çekim quick shot n.
çekim ekibi film crew n.
çekim hatası shooting mistake n.
çekim ölçeği scale of shots n.
çekim tablosu shooting schedule n.
çekim tahtası clapboard n.
çekim karesi footage n.
çekim sayısı number of shot n.
çok uzak çekim very long shot n.
çekim uzunluğu length of shot n.
çekim tablosu production schedule n.
çekim hatası/hataları outtake n.
çekim görüntüsü footage n.
çekim hatası/hataları blooper reel n.
çekim hatası/hataları blooper n.
çekim tahtası number board n.
çekim tahtası slate n.
çarpıcı çekim flash shot n.
çok uzak çekim extreme long shot n.
çekim hatası/hataları gag reel n.
dış çekim exterior shooting n.
derin odaklı çekim deep focus shot n.
değişmez çekim static shot n.
düzenleyici çekim establishing shot n.
ek çekim linking shot n.
filmdeki çekim hataları blooper n.
filmin sonunda gösterilen çekim hataları bölümü outtake n.
film çekim tahtası clapperboard n.
filmdeki çekim hataları gag reel n.
film çekim tahtası clapperboard n.
filmdeki çekim hataları outtake n.
filmin sonunda gösterilen çekim hataları bölümü blooper n.
filmdeki çekim hataları boner n.
filmin sonunda gösterilen çekim hataları bölümü gag reel n.
filmin sonunda gösterilen çekim hataları bölümü boner n.
günlük çekim dailies n.
genel çekim very long shot n.
geniş çekim wide shot n.
günlük çekim rushes n.
henüz çekim aşamasında olan bir filme verilen geçici isim working title n.
hareketli çekim dynamic shot n.
henüz çekim aşamasında olan bir filme verilen geçici isim production title n.
henüz çekim aşamasında olan bir filme verilen geçici isim provisional title n.
kaydırmalı çekim dolly shot n.
kurucu çekim establishing shot n.
orta boy çekim medium shot n.
omuz çekim shoulder shot n.
sesli çekim stüdyosu sound stage n.
stüdyo dışında çekim outdoor shooting n.
stüdyo dışındaki çekim yeri location n.
tek planda çekim filming/shooting in one long take n.
tek plan çekim oner n.
traveling çekim dolly shot n.
toplu çekim vista shot n.
tek plan çekim long take n.
üçlü çekim three-shot n.
uzak çekim extreme long shot n.
uzun çekim long shot n.
yakın çekim close-up n.
uzak çekim distance shot n.
yeni çekim retake n.
yeni çekim re-take n.
(gerçek oyuncularla çekilmiş) canlı çekim live-action n.
yerinde çekim outdoor shooting n.
eski bir film çekim süreci bipack n.
sahnenin bir kısmının bloke edilip daha sonra başka bir çekim görüntüsü ile değiştirildiği sinema filmi efekti matte n.
çekim sırasında kameraya takılan sese dayanıklı kılıf blimp n.
bir çekimde görev alacak kişilere çekim gününden önce ulaştırılan liste call sheet n.
çekim tahtası clapper board n.
çekim tahtasını kullanan genç erkek clapperboy n.
kameranın oyuncuların yukarısına yerleştirildiği çekim türü overhead n.
kameranın oyuncuların yukarısına yerleştirildiği çekim türü overhead shot n.
çekim sırasında kamerayı ve kameramanı tutan büyük kol crane n.
karşı çekim countershot n.
hızlı çekim fast motion n.
kamerayı sağa sola çevirerek yapılan çekim pan n.
sinema sahnesinin hemen çekim sonrası yönetmen veya yapımcının incelemesi için işlenmiş pozitifleri dailies n.
kameranın hareketli özneyi takip ettiği çekim tekniği follow shot n.
çekim senaryosu scenario n.
film çekim tahtasını hazırlayıp fotoğraflama slating n.
yavaş çekim slow motion n.
canlı çekim uyarlama live action adaptation n.
led paneller ile fiziksel setleri birleştiren film çekim teknolojisi volume technology n.
canlı çekim yeniden çevrim live action remake n.
akustik çekim odası stage n.
ses yalıtımlı çekim odası stage n.
stüdyo dışında çekim yapmak shoot on location v.
(komut ile) çekim başladı sinyali vermek cue v.
çekim dışı out of shot adj.
ağır çekim slow-burning adj.
uzun çekim ls (long shot) abrev.
Photography
çekim tekniği shooting technique n.
çekim sonrası işleme post-processing n.
çok uzak çekim extreme long shot n.
çok uzak çekim very long shot n.
çekim hızı önceliği shutter priority n.
en yakın çekim extreme close-up n.
genel çekim master shot n.
genel çekim establishing shot n.
geniş yelpaze çekim shotgun approach n.
toplu çekim establishing shot n.
toplu çekim very long shot n.
uzak çekim master shot n.
üst üste çekim superimposition n.
uzak çekim extreme long shot n.
yakın çekim close up n.
yakın çekim close-up n.
uzak çekim longshot n.
uzak çekim fotoğraf longshot n.
yakın çekim fotoğraf lensi closeup lens n.
aralıklı çekim cihazı intervalometer n.
ağır çekim yapabilen slow adj.
Archaic
çekim eklerinin eklendiği gövde olan crude adj.
Engineering
birbirine yakın nötr moleküller arasındaki zayıf çekim kuvveti van der waals force n.
nötr atom ve moleküller arasındaki zayıf çekim kuvveti van der waal's forces n.
Slang
iki kişi arasında cinsel çekim olmasın diye ortamda bulunan tip fire extinguisher n.
çekim anında kayıt yaparak anında tekrar oynatmayı sağlayan tv kamerası iso n.
hem hemcinslerine hem de karşı cinse karşı çekim duymak/ilgisi olmak play for both teams v.
Modern Slang
ölümcül çekim a fatal attraction n.
karşı koyulamaz çekim a fatal attraction n.
çok güçlü bir çekim a fatal attraction n.
kişinin aklını başından alan güçlü çekim a fatal attraction n.
bir kadına romantik/duygusal olarak çekim hisseden ama cinsel çekim hissetmeyen lezbiyen ace lesbian n.
uçaklara karşı cinsel çekim duyan kimse aerosexual n.
siyahilere karşı duyulan cinsel çekim afrophilia n.
heykellere karşı duyulan cinsel çekim agalmatophilia n.
cinsel çekim hissetmesine rağmen karşısındaki kişinin harekete geçmesini/karşılık vermesini istemeyen kimse akoisexual n.
başkalarına karşı düzenli olarak cinsel çekim yaşayan kişi allocishet n.
herhangi bir cinsiyete karşı çekim duymaya açık olan kimse allsexual n.
başkalarına karşı cinsel çekim hisseden kimse alosexual n.