ödül - Türkisch Englisch Wörterbuch

ödül

Bedeutungen von dem Begriff "ödül" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 49 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
ödül award n.
The award is to be presented in May 2004, some weeks before the election.
Ödül Mayıs 2004'te seçimlerden birkaç hafta önce takdim edilecek.

More Sentences
ödül reward n.
Henry received a reward for his acing his finals.
Henry finallerini verdiği için bir ödül aldı.

More Sentences
ödül prize n.
That shows just how provocative a prize this is, and how important it is.
Bu da bunun ne kadar kışkırtıcı bir ödül olduğunu ve ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.

More Sentences
General
ödül gift n.
I received a Playstation Vita as a gift.
Ödül olarak bir Playstation Vita aldım.

More Sentences
ödül trophy n.
That's a huge trophy.
O büyük bir ödül.

More Sentences
ödül award n.
I understand there is an update to the common position because of the new Eco-Label award scheme.
Yeni Eco-Label ödül programı nedeniyle ortak pozisyonda bir güncelleme olduğunu anlıyorum.

More Sentences
ödül prize n.
She is a past winner, of course, of the Sakharov Prize.
Kendisi Sakharov Ödülü'nün geçmişteki sahiplerinden biri.

More Sentences
ödül reward n.
The saving of a life is a disinterested action, taken with no reward in mind.
Bir hayatın kurtarılması, hiçbir ödül düşünülmeden gerçekleştirilen, çıkar gözetmeyen bir eylemdir.

More Sentences
ödül laurels n.
All the laurels belong to him.
Bütün ödüller ona aittir.

More Sentences
Trade/Economic
ödül prize n.
Lastly, I would also like to thank all those who have supported his nomination for the Sakharov prize.
Son olarak, Sakharov ödülüne aday gösterilmesini destekleyen herkese de teşekkür etmek isterim.

More Sentences
ödül reward n.
This is a more than adequate reward for agriculture's multifunctional nature.
Bu, tarımın çok işlevli doğası için fazlasıyla yeterli bir ödüldür.

More Sentences
Psychology
ödül reward n.
Bringing you to her should earn us a nice reward.
Seni ona götürmek bize güzel bir ödül kazandırmalı.

More Sentences
Sport
ödül award n.
The award is to be presented in May 2004, some weeks before the election.
Ödül Mayıs 2004'te, seçimlerden birkaç hafta önce takdim edilecek.

More Sentences
General
ödül meed n.
ödül plume n.
ödül requital n.
ödül remuneration n.
ödül purse n.
ödül merit n.
ödül accolade n.
ödül guerdon n.
ödül payoff n.
ödül premium n.
ödül bonus n.
ödül fee n.
ödül kudo n.
ödül adward [obsolete] n.
ödül kudos n.
ödül quittal [obsolete] n.
ödül reprisal [obsolete] n.
ödül girlond n.
ödül muneration [obsolete] n.
ödül fee [obsolete] n.
ödül salary [obsolete] n.
ödül pris [obsolete] n.
ödül prem (premium) n.
ödül prem. (premium) n.
ödül bounty n.
ödül sugarplum n.
Colloquial
ödül payoff n.
ödül bell n.
Idioms
ödül carrot on a stick n.
ödül brass ring n.
ödül three cheers n.
Trade/Economic
ödül recompense n.
ödül premium n.
Computer
ödül bonus n.
Latin
ödül beneficium n.
Archaic
ödül reguerdon n.

Bedeutungen, die der Begriff "ödül" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 304 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
ödül vermek award v.
Today and for all these reasons, Archbishop Kamwenho, we award you the Sakharov Prize for freedom of thought.
Bugün ve tüm bu nedenlerle Başpiskopos Kamwenho, size Sakharov Düşünce Özgürlüğü Ödülü'nü veriyoruz.

More Sentences
General
ödül avcısı bounty hunter n.
Mary is a famous bounty hunter.
Mary ünlü bir ödül avcısı.

More Sentences
ödül verme awarding n.
Most sporting events, award first, second and third place.
Çoğu spor etkinliğinde birinci, ikinci ve üçüncüye ödül verilir.

More Sentences
ödül töreni prize-giving ceremony n.
I thought you might want to be aware of this before the discussion and prize-giving ceremony tomorrow.
Yarınki tartışma ve ödül töreninden önce bundan haberdar olmak isteyebileceğinizi düşündüm.

More Sentences
ödül sahibi prizewinner n.
Leyla Zana, the European Parliament Sakharov prizewinner, is still in jail.
Avrupa Parlamentosu Sakharov ödülü sahibi Leyla Zana hala hapiste.

More Sentences
ödül sahibi prize winner n.
The resolution on Cuba must be sent to the Sakharov prize winner, Oswaldo Payá.
Küba ile ilgili karar Sakharov ödülü sahibi Oswaldo Payá'ya gönderilmelidir.

More Sentences
platin ödül platinum n.
The album sold millions of copies and went platinum in just a few months.
Albüm milyonlarca kopya sattı ve sadece birkaç ay içinde platin ödül almaya hak kazandı.

More Sentences
(kaybolan için) ödül reward n.
The owners of the lost dog are offering a reward of 1000 pounds.
Kayıp köpeğin sahipleri başına 1000 pound ödül koyuyor.

More Sentences
(kazanana verilen) ödül rozeti rosette n.
The winning horse at the competition wore a rosette.
Yarışmayı kazanan at bir ödül rozeti takıyordu.

More Sentences
ödül kazanmak carry off v.
She carried off all the prizes.
O, bütün ödülleri kazandı.

More Sentences
ödül kazanmak win a prize v.
This is the first time I've ever won a prize.
İlk defa bir ödül kazandım.

More Sentences
ödül kazanmak win an award v.
I won an award for it.
Ben bunun için bir ödül kazandım.

More Sentences
(derece/ödül) vermek confer v.
An honorary doctorate was conferred on him by Oxford University.
Oxford Üniversitesi tarafından kendisine fahri doktora unvanı verilmiştir.

More Sentences
Phrasals
(birine bir şeyi ödül olarak) vermek grant (something) to (someone) v.
What place will you grant to businesses?
İşletmelere nasıl bir yer vereceksiniz?

More Sentences
Star Wars
ödül avcısı bounty hunter n.
Tom thought that Mary would make a good bounty hunter.
Tom, Mary'nin iyi bir ödül avcısı olacağını düşündü.

More Sentences
General
herhangi bir alanda en büyük ödül blue ribbon n.
isteklendiren ödül incentive n.
ödül için dövüşen boksör prizefighter n.
en kötü oyuncuya verilen ödül booby prize n.
ödül töreni award ceremony n.
ödül kazanan awardee n.
ödül (fr) prix n.
ödül veren awarder n.
yarışmacıya verilen ödül trophy n.
ödül ve ceza punishment and reward n.
ödül çekilişi prize draw n.
ödül kazanan kimse laureate n.
(ödül vb.) vermeme yetkisi power to withhold n.
saygın ödül prestigious prize n.
saygın ödül prestigious award n.
seçkin ödül prestigious award n.
seçkin ödül prestigious prize n.
ödül için dövüşen dövüşçü prize fighter n.
ödül dövüşçüsü prize fighter n.
hayal mahsulü ödül pot of gold n.
(ödül olarak verilen) kupa trophy n.
ödül/teşvik carrot n.
hayali ödül pot of gold n.
ödül miktarı reward amount n.
ödül alan kimse conferee n.
büyük ödül grand prix (great prize) n.
ödül parası reward money n.
köpek vb. eğitiminde ödül treat n.
ödül kazandıran fikir award-winning idea n.
özel ödül special prize n.
özel ödül special award n.
ödül kazanan kimse prize winner n.
ödül kazanan kimse prizewinner n.
beynin ödül merkezi nucleus accumbens n.
beynin ödül merkezi nucleus accumbens septi n.
beynin ödül merkezi accumbens nucleus n.
yazılım hatası bulma ödül programı bug bounty program n.
ödül verirken kucaklama/sarılma accolade n.
ödül verme accolade n.
dışşal ödül extrinsic reward n.
dış kaynaklı ödül extrinsic reward n.
ödül seremonisi award ceremony n.
ödül vermek adward [obsolete] n.
ödül olarak vermek adward [obsolete] n.
karşılığında benzer bir hizmet veya ödül almak için başka birine hizmet, şirket veya kamu parası sağlayan kişi backscratcher n.
bir başkasıyla (ödül vb) alan kimse corecipient n.
bir başkasıyla (ödül vb) kazanan kimse corecipient n.
bir başkasıyla (ödül vb) kazanarak paylaşan kimse corecipient n.
bir başkasıyla (ödül vb) alan kimse co-recipient n.
bir başkasıyla (ödül vb) kazanan kimse co-recipient n.
bir başkasıyla (ödül vb) kazanarak paylaşan kimse co-recipient n.
ödül sorusu award question n.
ödül veya teşvik amaçlı jest treatment n.
yeni güney galler sanat galerisi mütevelli heyetinin 1921'den beri verdiği bir ödül archibald prize [australia] n.
ödül alan kimse award-winner n.
ödül alan şey award-winner n.
köpek ödül bisküvisi biscuit n.
sonuncuya verilen ahşap kaşık şeklinde bir ödül wooden spoon n.
ödül verme requitement n.
yarışmada sonuncu olan katılımcıya verilen ödül mell [uk] n.
değerli ödül booty n.
ödül sahibi holder n.
ödül sahibi honouree n.
ödül veren kimse rewarder n.
(modern etkinliklerde ödül olarak verilen) büyük dekoratif kupa loving cup n.
ödül için dövüşen boksör gladiator n.
özellik veya davranışlar sebebiyle hak edilen ödül veya ceza desert n.
yapılan işin karşılığından büyük olan ödül overcompensation n.
birinci olmamasına karşın ödül veya mansiyon alan yarışmacı runner-up n.
manevi ödül compensation n.
halka açık olarak verilen resmi ödül commendation n.
taşıtların dış görünüşlerine göre değerlendirilip birinciye ödül verildiği geçit concours d'élégance n.
etkinlikte verilen ödül door prize n.
(hindistan) bazı ödül unvanlarının ilk bölümü padma [india] n.
ikinciye veya kaybedene verilen nispeten küçük ödül consolation n.
ödül ödemesi pension n.
kazanılacak toplam ödül pot n.
yalnızca ödül için yarışan kimse pothunter n.
ödül avcısı pothunter n.
ödül kupası pewter [uk] n.
ödül inek prize cow n.
aranan kişinin başına konan ödül price n.
(karnaval gibi yerlerde) şans oyunlarında ödül olarak verilen ucuz eşyalar slum n.
(yarışmada) ödül stake n.
başına ödül koymak put a price on somebody's head v.
ödül kazanmak win a reward v.
ödül vermek guerdon v.
ödül kazanmak pick up v.
ödül vermek adjudge v.
ödül almak receive a prize v.
ödül vermek reward v.
ödül vb vermek adjudge v.
ödül almak receive an award v.
kazanmak (ödül) pull off v.
ödül almak be awarded v.
ödül vermek bestow a prize v.
ödül vermek grant an award v.
ödül almak receive reward v.
ödül almak reap reward v.
ödül almak gain reward v.
ödül almak obtain reward v.
ödül almak get reward v.
ödül almak earn reward v.
ödül olarak vermek award v.
ödül ile onurlandırmak confer v.
(onur/ödül) vermek confer v.
üç dalda ödül almak be awarded in three categories v.
birine ödül vermek award the prize to someone v.
ödül vermek give a reward v.
ödül almaya hak kazanmak be granted an award v.
ödül verilmek be granted an award v.
köpeğe ödül maması vermek give a treat to a dog v.
ödül olarak verilmek be awarded as a prize v.
ödül vermek award a prize v.
ödül ile desteklemek reinforce v.
adaylara ödül teklif etmek exhibit a foundation v.
adaylara ödül teklif etmek exhibit a prize v.
ödül olarak yedekte bulundurmak hold v.
ödül olarak sağlamak hold v.
ödül olarak sunmak hold v.
ödül olarak yedeğine sahip olmak hold v.
(özellikle deniz kuvvetleri ödül prosedüründe) yasal çağrıda bulunmak invoke v.
ödül kazanan prize adj.
ödül olarak verilen prize adj.
ödül almayı hakeden worthy of reward adj.
ödül almayı hakeden rewardable adj.
ödül kazanan prize-winning adj.
ödül kazanmış laureate adj.
ödül verilmemiş unawarded adj.
henüz birine ödül olarak verilmemiş unawarded adj.
ödül verilmemiş unguerdoned adj.
ödül veren rewardful adj.
ödül niteliğinde olan munerary [obsolete] adj.
Phrasals
ödül olarak almak pull down v.
ödül olarak teklif etmek put up v.
birini bir pozisyon, rol, ödül için önermek suggest for (something) v.
(birine bir şey için) bir ödül vermek award something (to someone) (for something) v.
(birine bir şey için) bir ödül vermek award (someone) something (for something) v.
(birine bir şey) için (bir şeyi) ödül/mükafat olarak vermek award (one) (something) for (something) v.
(birine/bir şeye bir şeyi) ödül/mükafat olarak vermek award (someone or something) (something) v.
(birine bir şeyi) ödül/mükafat olarak vermek award (something) to (one) v.
'-e ödül vermek award to v.
birine bir derece/ödül vermek confer something upon someone v.
birini bir ödül/derece ile onurlandırmak confer something upon someone v.
birine bir derece/ödül vermek confer something on someone v.
birini bir ödül/derece ile onurlandırmak confer something on someone v.
(birine bir ödül) vermek/takdim etmek present (one) with (something) v.
(birine bir ödül) vermek/takdim etmek present (something) to (one) v.
Phrases
(söz verilen) ödül yalanmış the cake is a lie expr.
Proverb
ödül bir kişinindir to the victor belong the spoils
ödül bir kişinindir to the victor, the spoils
Colloquial
ödül için aday gösterilme nod n.
boksöre aldığı puanlara bağlı olarak ödül verilmesi the nod n.
en beceriksize verilen ödül booby prize n.
karşılıksız ödül loot [us] n.
ön ödül preward n.
gazete ve dergilerde ödül olarak tüketici ürünleri verilen yarışmalara düzenli katılan kimse comper n.
mümkün olduğunca çok ödül kazanmak için çok sayıda yarışmaya katılma comping n.
ödül kazanmak take home v.
evine ödül/başarı getirmek take home v.
ödül kazanmak hit v.
kendine veya birine ödül/hediye olarak (bir şey) almak pop for (something) v.
bir ödül kazanmak veya kazanmayı umma winner winner chicken dinner expr.
ne istiyorsun, ödül mü? what do you want, a biscuit? [uk] expr.
bunun için sana ödül mü verelim? what do you want, a biscuit? [uk] expr.
ne istiyorsun, ödül mü? what do you want, a medal? expr.
bunun için sana ödül mü verelim? what do you want, a medal? expr.
Idioms
büyük ödül the brass ring n.
elde edilen başarı karşılığı alınan ödül the brass ring n.
hayali ödül pot of gold n.
ödül ve ceza carrot-and-stick n.
ödül ve ceza yaklaşımı a carrot and stick approach n.
ödül ve ceza carrot and stick n.
sonuncuya verilen ödül booby prize n.
yarışmacıya ödül olarak verilen şey blue riband n.
öldükten sonraki ödül pie in the sky n.
(birinin) başına koyulan ödül a price on (one's) head n.
başına koyulan ödül a price on head n.
birinin başına koyulan ödül a price on someone's head n.
alay etmek için sonuncu gelen kişiye/en başarısız kişiye verilen ödül booby prize n.
ödül-ceza the carrot and the stick n.
ödül-ceza sistemi the carrot and the stick n.
ödül-ceza taktiği/yöntemi the carrot and the stick n.
ödül-ceza carrot and stick n.
ödül-ceza sistemi carrot and stick n.
ödül-ceza taktiği/yöntemi carrot and stick n.
ödül-ceza carrot or stick n.
ödül-ceza sistemi carrot or stick n.
ödül-ceza taktiği/yöntemi carrot or stick n.
ödül olarak almak make prize of v.
ödül/mükafat/teşvik olarak kullanmak use (something) as a carrot v.
ödül/mükafat/teşvik olarak kullanmak use something as a carrot v.
bir ödül karşılığında kandırmaya çalışmak dangle a carrot in front of (one) v.
ödül/mükafat olarak (bir şeyi) kullanmak use (something) as a carrot v.
bir ödül karşılığında kandırmaya çalışmak dangle a carrot in front of someone v.
bir ödül karşılığında kandırmaya çalışmak offer someone a carrot v.
birine bir işi yaparsa ödül yapmazsa ceza vermek carrot and stick v.
birinin başına ödül koymak set a price on someone's head v.
birinin başına ödül koymak put a price on someone's head v.
birine bir işi yaparsa ödül yapmazsa ceza vermek carrot or stick v.
başına ödül koymak put a price on someone's head v.
başına ödül koymak place a price on someone's head v.
başına ödül konmuş olmak get a price on one's head v.
başına ödül konmuş olmak have a price on one's head v.
ödül kazanmak carry off v.
ödül/mükafat vermek veya şevklendirmek throw someone a bone v.
(ödül, başarı) kazanmak have (something) to (one's) credit v.
(ödül, başarı) kazanmak have something to your credit v.
(ödül alacak/işe girecek) ilk kişi olmak be in line v.
altın ödül/disk almaya hak kazanacak satış miktarına ulaşmak (plak/albüm) go gold v.
platin ödül/disk almaya hak kazanacak satış miktarına ulaşmak (plak/albüm) go platinum v.
evine ödül/başarı getirmek take home the bacon v.
bir iş, ödül için düşünülen kişi olmak be in the frame v.
bir iş, ödül için düşünülen kişi olmak be in the frame v.
bir iş, ödül için düşünülmemek be out of the frame v.
başına ödül koymak put a bounty on one's head v.
ödül almak get a gold star v.
kelimenin tam anlamıyla ödül olarak kek kazanma taking the cake expr.
ödül bir kişinindir to the victor go the spoils expr.
Speaking
sana vaat edilen tek ödül the only prize they guarantee expr.
Trade/Economic
çaba-ödül dengesizliği effort-reward imbalance n.
çaba-ödül mekanizması effort-reward mechanism n.
maliyet ödül karşılaştırması cost-reward comparison n.
ödül ödemesi reward n.
yardım karşılığında alınan ödül ücreti reward n.
Law
mahkeme memurlarına verilen bir ödül glove money n.
şeriflerin suçlu bulunmayan yerlerdeki katip ve hakimlere verdiği ödül glove money n.
atış çemberi dışında yapılan ihlaller için ihlal yapmayan tarafa verilen ödül free hit n.
(suçlunun yakalandığında vewrilecek) nakit ödül cash bounty n.
Tourism
belirli sayıda mil seyahat edince ödül veren havayolu programına ait veya ilişkin frequent-flyer adj.
belirli sayıda mil seyahat edince ödül veren (havayolu şirketi programı) frequent-flyer adj.
Media
öne çıkan televizyon performansları için her yıl düzenlenen ödül logie [australia] n.
Technical
ödül için dövüşme ring n.
Computer
ödül skor bonus score n.
ödül etkin bonus activated expr.
ödül beklemede bonus hold expr.
Aeronautic
uçakla sık sık seyahat eden kişilere (havayolu şirketi tarafından) sunulan ödül/puan/mil biriktirme/avantaj programı frequent-flyer program n.
deniz uçakları arasında yapılan uluslararası bir uçuş yarışında verilen ödül schneider trophy n.
Psychology
içsel ödül intrinsic reward n.
ödül sistemi reward system n.
ödül arayışı davranışı reward seeking behavior n.
ödül beklentisi reward expectancy n.
ödül bağımlılığı reward dependence n.
uyarılma maliyet-ödül modeli arousal cost-reward model n.
Agriculture
eskiden lord tarafından kiracılarına teşvik veya ödül olarak verilen bir miktar mısır metecorn n.
eskiden lord tarafından kiracılarına teşvik veya ödül olarak verilen bir miktar tahıl metecorn n.
Social Sciences
bazı kabilelerde düşmanın kafasını kesip ödül olarak saklama tsantsa n.
Education
yeni zelanda'da üniversite sınavını kazanan tüm öğrencilere verilen ödül tertiary bursary [nz] n.
okul sporlarına katılımla kazanılan ödül varsity letter n.
Literature
her yıl ingiltere uluslar topluluğu'na mensup ülkelerden veya irlanda'dan edebi bir kurgu esere verilen bir ödül man booker prize n.
History
antik sparta'da askerlik hizmetine ödül olarak devletçe özgür bırakılan köle neodamode n.
at üstündeki savaşçıların ödül için yaptığı dövüş sporu tournament n.
eski ingiliz yasalarına göre krala ait olan ve denizde yasal ödül olarak alınan ticari malın payı prisage n.
eski ingiliz yasalarına göre krala ait olan ve denizde yasal ödül olarak alınan ticari malın payı prise n.
Religious
(çeşitli dinlerde) sevaplar için bahşedilen manevi ödül merit n.
piskopos veya başrahibin tören başlığını ödül olarak bahşeden kimse miterer n.
Philosophy
(çin felsefesinde) sıkı yasal kontrolün benimsendiği, toplumun her kesimi için ödül ve ceza esasına dayanan prensip ve uygulamalar legalism n.
Environment
ab'nin temizlik standartlarını karşılayan plajlara verilen bir ödül golden starfish n.
Military
ödül eğitimi reward training n.
ölüm sonrası verilen ödül posthumous award n.
ingiltere'de en yüksek askeri ödül victoria cross n.
hindistan hükümeti tarafından seçkin askerlere verilen bir ödül vir chakra n.
Sport
cambridge üniversitesinde başarılı olan sporculara ödül olarak verilen renk cambridge blue n.
henüz büyük bir ödül kazanmamış acemi sporcu novice n.
ödül için dövüşen dövüşçülerin içinde bulunduğu ring the prize ring n.
ödül için dövüşen dövüşçülerin içinde bulunduğu ring the ring n.
ödül dağıtımı distribution of awards n.
ödül olarak verilen kemer belt n.
(bisiklet yarışlarında) yarışı son sırada bitiren sporcuya verilen hayali bir ödül lanterne rouge n.
üniversite gibi kurumlarca verilen bir ödül half-blue n.
spor müsabakalarında verilen ödül hardware n.
yeni zelanda ulusal ragbi liginde verilen bir ödül log of wood [new zealand] n.
avrupa ve abd'yi temsil eden takımlar arasında gerçekleşen profesyonel golf mücadelesine verilen ödül the ryder cup n.
stanley şampiyonasında verilen ödül stanley cup n.
Boxing
profesyonel olarak ödül dövüşçülüğü yapmak box v.
Wagering
lotoda ödül kazanan bilet benefit [obsolete] n.
giriş ücreti olmayıp ödül olarak yarışçılara para yerine kupa verilen at yarışı matinee n.
giriş ücreti olmayıp ödül olarak yarışçılara para yerine kupa verilen at yarışı matinee race n.
henüz yarış veya ödül kazanmamış (at) maiden adj.
Cinema
akademi ödül töreni academy awards ceremony n.
oscar ödül töreni academy awards ceremony n.
Archaic
ödül vermek reguardon v.
Ornithology
ödül amaçlı avlanan küçük ve uzun gagalı bir çulluk philohela minor n.
ödül amaçlı avlanan küçük ve uzun gagalı bir çulluk woodcock snipe n.
Star Wars
bataklığın ödül ziyafet salonu bog's bounty banquet hall n.
ödül avcısı savaşçısı bounty hunter fighter n.
ödül avcıları loncası el kitabı bounty hunters guild handbook n.
ödül avcıları loncasının saki meclisi saki chapter of the bounty hunters' guild n.
ödül avcısı kodu the bounty hunter code n.