|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
ödül |
award n.
|
|
The award is to be presented in May 2004, some weeks before the election.
Ödül Mayıs 2004'te seçimlerden birkaç hafta önce takdim edilecek.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
ödül |
reward n.
|
|
Henry received a reward for his acing his finals.
Henry finallerini verdiği için bir ödül aldı.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
ödül |
prize n.
|
|
That shows just how provocative a prize this is, and how important it is.
Bu da bunun ne kadar kışkırtıcı bir ödül olduğunu ve ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
More Sentences
|
General |
|
4 |
General |
ödül |
gift n.
|
|
I received a Playstation Vita as a gift.
Ödül olarak bir Playstation Vita aldım.
More Sentences
|
5 |
General |
ödül |
trophy n.
|
|
That's a huge trophy.
O büyük bir ödül.
More Sentences
|
6 |
General |
ödül |
award n.
|
|
I understand there is an update to the common position because of the new Eco-Label award scheme.
Yeni Eco-Label ödül programı nedeniyle ortak pozisyonda bir güncelleme olduğunu anlıyorum.
More Sentences
|
7 |
General |
ödül |
prize n.
|
|
She is a past winner, of course, of the Sakharov Prize.
Kendisi Sakharov Ödülü'nün geçmişteki sahiplerinden biri.
More Sentences
|
8 |
General |
ödül |
reward n.
|
|
The saving of a life is a disinterested action, taken with no reward in mind.
Bir hayatın kurtarılması, hiçbir ödül düşünülmeden gerçekleştirilen, çıkar gözetmeyen bir eylemdir.
More Sentences
|
9 |
General |
ödül |
laurels n.
|
|
All the laurels belong to him.
Bütün ödüller ona aittir.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
10 |
Trade/Economic |
ödül |
prize n.
|
|
Lastly, I would also like to thank all those who have supported his nomination for the Sakharov prize.
Son olarak, Sakharov ödülüne aday gösterilmesini destekleyen herkese de teşekkür etmek isterim.
More Sentences
|
11 |
Trade/Economic |
ödül |
reward n.
|
|
This is a more than adequate reward for agriculture's multifunctional nature.
Bu, tarımın çok işlevli doğası için fazlasıyla yeterli bir ödüldür.
More Sentences
|
Psychology |
|
12 |
Psychology |
ödül |
reward n.
|
|
Bringing you to her should earn us a nice reward.
Seni ona götürmek bize güzel bir ödül kazandırmalı.
More Sentences
|
Sport |
|
13 |
Sport |
ödül |
award n.
|
|
The award is to be presented in May 2004, some weeks before the election.
Ödül Mayıs 2004'te, seçimlerden birkaç hafta önce takdim edilecek.
More Sentences
|
General |
|
14 |
General |
ödül |
meed n.
|
|
15 |
General |
ödül |
plume n.
|
|
16 |
General |
ödül |
requital n.
|
|
17 |
General |
ödül |
remuneration n.
|
|
18 |
General |
ödül |
purse n.
|
|
19 |
General |
ödül |
merit n.
|
|
20 |
General |
ödül |
accolade n.
|
|
|
21 |
General |
ödül |
guerdon n.
|
|
22 |
General |
ödül |
payoff n.
|
|
23 |
General |
ödül |
premium n.
|
|
24 |
General |
ödül |
bonus n.
|
|
25 |
General |
ödül |
fee n.
|
|
26 |
General |
ödül |
kudo n.
|
|
27 |
General |
ödül |
adward [obsolete] n.
|
|
28 |
General |
ödül |
kudos n.
|
|
29 |
General |
ödül |
quittal [obsolete] n.
|
|
30 |
General |
ödül |
reprisal [obsolete] n.
|
|
31 |
General |
ödül |
girlond n.
|
|
32 |
General |
ödül |
muneration [obsolete] n.
|
|
33 |
General |
ödül |
fee [obsolete] n.
|
|
34 |
General |
ödül |
salary [obsolete] n.
|
|
35 |
General |
ödül |
pris [obsolete] n.
|
|
36 |
General |
ödül |
prem (premium) n.
|
|
37 |
General |
ödül |
prem. (premium) n.
|
|
38 |
General |
ödül |
bounty n.
|
|
39 |
General |
ödül |
sugarplum n.
|
|
Colloquial |
|
40 |
Colloquial |
ödül |
payoff n.
|
|
|
41 |
Colloquial |
ödül |
bell n.
|
|
Idioms |
|
42 |
Idioms |
ödül |
carrot on a stick n.
|
|
43 |
Idioms |
ödül |
brass ring n.
|
|
44 |
Idioms |
ödül |
three cheers n.
|
|
Trade/Economic |
|
45 |
Trade/Economic |
ödül |
recompense n.
|
|
46 |
Trade/Economic |
ödül |
premium n.
|
|
Computer |
|
47 |
Computer |
ödül |
bonus n.
|
|
Latin |
|
48 |
Latin |
ödül |
beneficium n.
|
|
Archaic |
|
49 |
Archaic |
ödül |
reguerdon n.
|
|
|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
ödül vermek |
award v.
|
|
Today and for all these reasons, Archbishop Kamwenho, we award you the Sakharov Prize for freedom of thought.
Bugün ve tüm bu nedenlerle Başpiskopos Kamwenho, size Sakharov Düşünce Özgürlüğü Ödülü'nü veriyoruz.
More Sentences
|
General |
|
2 |
General |
ödül avcısı |
bounty hunter n.
|
|
Mary is a famous bounty hunter.
Mary ünlü bir ödül avcısı.
More Sentences
|
3 |
General |
ödül verme |
awarding n.
|
|
Most sporting events, award first, second and third place.
Çoğu spor etkinliğinde birinci, ikinci ve üçüncüye ödül verilir.
More Sentences
|
4 |
General |
ödül töreni |
prize-giving ceremony n.
|
|
I thought you might want to be aware of this before the discussion and prize-giving ceremony tomorrow.
Yarınki tartışma ve ödül töreninden önce bundan haberdar olmak isteyebileceğinizi düşündüm.
More Sentences
|
5 |
General |
ödül sahibi |
prizewinner n.
|
|
Leyla Zana, the European Parliament Sakharov prizewinner, is still in jail.
Avrupa Parlamentosu Sakharov ödülü sahibi Leyla Zana hala hapiste.
More Sentences
|
6 |
General |
ödül sahibi |
prize winner n.
|
|
The resolution on Cuba must be sent to the Sakharov prize winner, Oswaldo Payá.
Küba ile ilgili karar Sakharov ödülü sahibi Oswaldo Payá'ya gönderilmelidir.
More Sentences
|
7 |
General |
platin ödül |
platinum n.
|
|
The album sold millions of copies and went platinum in just a few months.
Albüm milyonlarca kopya sattı ve sadece birkaç ay içinde platin ödül almaya hak kazandı.
More Sentences
|
8 |
General |
(kaybolan için) ödül |
reward n.
|
|
The owners of the lost dog are offering a reward of 1000 pounds.
Kayıp köpeğin sahipleri başına 1000 pound ödül koyuyor.
More Sentences
|
9 |
General |
(kazanana verilen) ödül rozeti |
rosette n.
|
|
The winning horse at the competition wore a rosette.
Yarışmayı kazanan at bir ödül rozeti takıyordu.
More Sentences
|
10 |
General |
ödül kazanmak |
carry off v.
|
|
She carried off all the prizes.
O, bütün ödülleri kazandı.
More Sentences
|
11 |
General |
ödül kazanmak |
win a prize v.
|
|
This is the first time I've ever won a prize.
İlk defa bir ödül kazandım.
More Sentences
|
12 |
General |
ödül kazanmak |
win an award v.
|
|
I won an award for it.
Ben bunun için bir ödül kazandım.
More Sentences
|
13 |
General |
(derece/ödül) vermek |
confer v.
|
|
An honorary doctorate was conferred on him by Oxford University.
Oxford Üniversitesi tarafından kendisine fahri doktora unvanı verilmiştir.
More Sentences
|
Phrasals |
|
14 |
Phrasals |
(birine bir şeyi ödül olarak) vermek |
grant (something) to (someone) v.
|
|
What place will you grant to businesses?
İşletmelere nasıl bir yer vereceksiniz?
More Sentences
|
Star Wars |
|
15 |
Star Wars |
ödül avcısı |
bounty hunter n.
|
|
Tom thought that Mary would make a good bounty hunter.
Tom, Mary'nin iyi bir ödül avcısı olacağını düşündü.
More Sentences
|
General |
|
16 |
General |
herhangi bir alanda en büyük ödül |
blue ribbon n.
|
|
17 |
General |
isteklendiren ödül |
incentive n.
|
|
18 |
General |
ödül için dövüşen boksör |
prizefighter n.
|
|
19 |
General |
en kötü oyuncuya verilen ödül |
booby prize n.
|
|
20 |
General |
ödül töreni |
award ceremony n.
|
|
21 |
General |
ödül kazanan |
awardee n.
|
|
22 |
General |
ödül (fr) |
prix n.
|
|
23 |
General |
ödül veren |
awarder n.
|
|
24 |
General |
yarışmacıya verilen ödül |
trophy n.
|
|
25 |
General |
ödül ve ceza |
punishment and reward n.
|
|
26 |
General |
ödül çekilişi |
prize draw n.
|
|
27 |
General |
ödül kazanan kimse |
laureate n.
|
|
28 |
General |
(ödül vb.) vermeme yetkisi |
power to withhold n.
|
|
29 |
General |
saygın ödül |
prestigious prize n.
|
|
30 |
General |
saygın ödül |
prestigious award n.
|
|
31 |
General |
seçkin ödül |
prestigious award n.
|
|
|
32 |
General |
seçkin ödül |
prestigious prize n.
|
|
33 |
General |
ödül için dövüşen dövüşçü |
prize fighter n.
|
|
34 |
General |
ödül dövüşçüsü |
prize fighter n.
|
|
35 |
General |
hayal mahsulü ödül |
pot of gold n.
|
|
36 |
General |
(ödül olarak verilen) kupa |
trophy n.
|
|
37 |
General |
ödül/teşvik |
carrot n.
|
|
38 |
General |
hayali ödül |
pot of gold n.
|
|
39 |
General |
ödül miktarı |
reward amount n.
|
|
40 |
General |
ödül alan kimse |
conferee n.
|
|
41 |
General |
büyük ödül |
grand prix (great prize) n.
|
|
42 |
General |
ödül parası |
reward money n.
|
|
43 |
General |
köpek vb. eğitiminde ödül |
treat n.
|
|
44 |
General |
ödül kazandıran fikir |
award-winning idea n.
|
|
45 |
General |
özel ödül |
special prize n.
|
|
46 |
General |
özel ödül |
special award n.
|
|
47 |
General |
ödül kazanan kimse |
prize winner n.
|
|
48 |
General |
ödül kazanan kimse |
prizewinner n.
|
|
49 |
General |
beynin ödül merkezi |
nucleus accumbens n.
|
|
50 |
General |
beynin ödül merkezi |
nucleus accumbens septi n.
|
|
51 |
General |
beynin ödül merkezi |
accumbens nucleus n.
|
|
52 |
General |
yazılım hatası bulma ödül programı |
bug bounty program n.
|
|
53 |
General |
ödül verirken kucaklama/sarılma |
accolade n.
|
|
54 |
General |
ödül verme |
accolade n.
|
|
55 |
General |
dışşal ödül |
extrinsic reward n.
|
|
56 |
General |
dış kaynaklı ödül |
extrinsic reward n.
|
|
57 |
General |
ödül seremonisi |
award ceremony n.
|
|
58 |
General |
ödül vermek |
adward [obsolete] n.
|
|
59 |
General |
ödül olarak vermek |
adward [obsolete] n.
|
|
60 |
General |
karşılığında benzer bir hizmet veya ödül almak için başka birine hizmet, şirket veya kamu parası sağlayan kişi |
backscratcher n.
|
|
61 |
General |
bir başkasıyla (ödül vb) alan kimse |
corecipient n.
|
|
62 |
General |
bir başkasıyla (ödül vb) kazanan kimse |
corecipient n.
|
|
63 |
General |
bir başkasıyla (ödül vb) kazanarak paylaşan kimse |
corecipient n.
|
|
64 |
General |
bir başkasıyla (ödül vb) alan kimse |
co-recipient n.
|
|
65 |
General |
bir başkasıyla (ödül vb) kazanan kimse |
co-recipient n.
|
|
66 |
General |
bir başkasıyla (ödül vb) kazanarak paylaşan kimse |
co-recipient n.
|
|
67 |
General |
ödül sorusu |
award question n.
|
|
68 |
General |
ödül veya teşvik amaçlı jest |
treatment n.
|
|
69 |
General |
yeni güney galler sanat galerisi mütevelli heyetinin 1921'den beri verdiği bir ödül |
archibald prize [australia] n.
|
|
70 |
General |
ödül alan kimse |
award-winner n.
|
|
71 |
General |
ödül alan şey |
award-winner n.
|
|
72 |
General |
köpek ödül bisküvisi |
biscuit n.
|
|
73 |
General |
sonuncuya verilen ahşap kaşık şeklinde bir ödül |
wooden spoon n.
|
|
74 |
General |
ödül verme |
requitement n.
|
|
75 |
General |
yarışmada sonuncu olan katılımcıya verilen ödül |
mell [uk] n.
|
|
76 |
General |
değerli ödül |
booty n.
|
|
77 |
General |
ödül sahibi |
holder n.
|
|
78 |
General |
ödül sahibi |
honouree n.
|
|
79 |
General |
ödül veren kimse |
rewarder n.
|
|
80 |
General |
(modern etkinliklerde ödül olarak verilen) büyük dekoratif kupa |
loving cup n.
|
|
81 |
General |
ödül için dövüşen boksör |
gladiator n.
|
|
82 |
General |
özellik veya davranışlar sebebiyle hak edilen ödül veya ceza |
desert n.
|
|
83 |
General |
yapılan işin karşılığından büyük olan ödül |
overcompensation n.
|
|
84 |
General |
birinci olmamasına karşın ödül veya mansiyon alan yarışmacı |
runner-up n.
|
|
85 |
General |
manevi ödül |
compensation n.
|
|
86 |
General |
halka açık olarak verilen resmi ödül |
commendation n.
|
|
87 |
General |
taşıtların dış görünüşlerine göre değerlendirilip birinciye ödül verildiği geçit |
concours d'élégance n.
|
|
88 |
General |
etkinlikte verilen ödül |
door prize n.
|
|
89 |
General |
(hindistan) bazı ödül unvanlarının ilk bölümü |
padma [india] n.
|
|
90 |
General |
ikinciye veya kaybedene verilen nispeten küçük ödül |
consolation n.
|
|
91 |
General |
ödül ödemesi |
pension n.
|
|
92 |
General |
kazanılacak toplam ödül |
pot n.
|
|
93 |
General |
yalnızca ödül için yarışan kimse |
pothunter n.
|
|
94 |
General |
ödül avcısı |
pothunter n.
|
|
95 |
General |
ödül kupası |
pewter [uk] n.
|
|
96 |
General |
ödül inek |
prize cow n.
|
|
97 |
General |
aranan kişinin başına konan ödül |
price n.
|
|
98 |
General |
(karnaval gibi yerlerde) şans oyunlarında ödül olarak verilen ucuz eşyalar |
slum n.
|
|
99 |
General |
(yarışmada) ödül |
stake n.
|
|
100 |
General |
başına ödül koymak |
put a price on somebody's head v.
|
|
101 |
General |
ödül kazanmak |
win a reward v.
|
|
102 |
General |
ödül vermek |
guerdon v.
|
|
103 |
General |
ödül kazanmak |
pick up v.
|
|
104 |
General |
ödül vermek |
adjudge v.
|
|
105 |
General |
ödül almak |
receive a prize v.
|
|
106 |
General |
ödül vermek |
reward v.
|
|
107 |
General |
ödül vb vermek |
adjudge v.
|
|
108 |
General |
ödül almak |
receive an award v.
|
|
109 |
General |
kazanmak (ödül) |
pull off v.
|
|
110 |
General |
ödül almak |
be awarded v.
|
|
111 |
General |
ödül vermek |
bestow a prize v.
|
|
112 |
General |
ödül vermek |
grant an award v.
|
|
113 |
General |
ödül almak |
receive reward v.
|
|
114 |
General |
ödül almak |
reap reward v.
|
|
115 |
General |
ödül almak |
gain reward v.
|
|
116 |
General |
ödül almak |
obtain reward v.
|
|
117 |
General |
ödül almak |
get reward v.
|
|
118 |
General |
ödül almak |
earn reward v.
|
|
119 |
General |
ödül olarak vermek |
award v.
|
|
120 |
General |
ödül ile onurlandırmak |
confer v.
|
|
121 |
General |
(onur/ödül) vermek |
confer v.
|
|
122 |
General |
üç dalda ödül almak |
be awarded in three categories v.
|
|
123 |
General |
birine ödül vermek |
award the prize to someone v.
|
|
124 |
General |
ödül vermek |
give a reward v.
|
|
125 |
General |
ödül almaya hak kazanmak |
be granted an award v.
|
|
126 |
General |
ödül verilmek |
be granted an award v.
|
|
127 |
General |
köpeğe ödül maması vermek |
give a treat to a dog v.
|
|
128 |
General |
ödül olarak verilmek |
be awarded as a prize v.
|
|
129 |
General |
ödül vermek |
award a prize v.
|
|
130 |
General |
ödül ile desteklemek |
reinforce v.
|
|
131 |
General |
adaylara ödül teklif etmek |
exhibit a foundation v.
|
|
132 |
General |
adaylara ödül teklif etmek |
exhibit a prize v.
|
|
133 |
General |
ödül olarak yedekte bulundurmak |
hold v.
|
|
134 |
General |
ödül olarak sağlamak |
hold v.
|
|
135 |
General |
ödül olarak sunmak |
hold v.
|
|
136 |
General |
ödül olarak yedeğine sahip olmak |
hold v.
|
|
137 |
General |
(özellikle deniz kuvvetleri ödül prosedüründe) yasal çağrıda bulunmak |
invoke v.
|
|
138 |
General |
ödül kazanan |
prize adj.
|
|
139 |
General |
ödül olarak verilen |
prize adj.
|
|
140 |
General |
ödül almayı hakeden |
worthy of reward adj.
|
|
141 |
General |
ödül almayı hakeden |
rewardable adj.
|
|
142 |
General |
ödül kazanan |
prize-winning adj.
|
|
143 |
General |
ödül kazanmış |
laureate adj.
|
|
144 |
General |
ödül verilmemiş |
unawarded adj.
|
|
145 |
General |
henüz birine ödül olarak verilmemiş |
unawarded adj.
|
|
146 |
General |
ödül verilmemiş |
unguerdoned adj.
|
|
147 |
General |
ödül veren |
rewardful adj.
|
|
148 |
General |
ödül niteliğinde olan |
munerary [obsolete] adj.
|
|
Phrasals |
|
149 |
Phrasals |
ödül olarak almak |
pull down v.
|
|
150 |
Phrasals |
ödül olarak teklif etmek |
put up v.
|
|
151 |
Phrasals |
birini bir pozisyon, rol, ödül için önermek |
suggest for (something) v.
|
|
152 |
Phrasals |
(birine bir şey için) bir ödül vermek |
award something (to someone) (for something) v.
|
|
153 |
Phrasals |
(birine bir şey için) bir ödül vermek |
award (someone) something (for something) v.
|
|
154 |
Phrasals |
(birine bir şey) için (bir şeyi) ödül/mükafat olarak vermek |
award (one) (something) for (something) v.
|
|
155 |
Phrasals |
(birine/bir şeye bir şeyi) ödül/mükafat olarak vermek |
award (someone or something) (something) v.
|
|
156 |
Phrasals |
(birine bir şeyi) ödül/mükafat olarak vermek |
award (something) to (one) v.
|
|
157 |
Phrasals |
'-e ödül vermek |
award to v.
|
|
158 |
Phrasals |
birine bir derece/ödül vermek |
confer something upon someone v.
|
|
159 |
Phrasals |
birini bir ödül/derece ile onurlandırmak |
confer something upon someone v.
|
|
160 |
Phrasals |
birine bir derece/ödül vermek |
confer something on someone v.
|
|
161 |
Phrasals |
birini bir ödül/derece ile onurlandırmak |
confer something on someone v.
|
|
162 |
Phrasals |
(birine bir ödül) vermek/takdim etmek |
present (one) with (something) v.
|
|
163 |
Phrasals |
(birine bir ödül) vermek/takdim etmek |
present (something) to (one) v.
|
|
Phrases |
|
164 |
Phrases |
(söz verilen) ödül yalanmış |
the cake is a lie expr.
|
|
Proverb |
|
165 |
Proverb |
ödül bir kişinindir |
to the victor belong the spoils
|
|
166 |
Proverb |
ödül bir kişinindir |
to the victor, the spoils
|
|
Colloquial |
|
167 |
Colloquial |
ödül için aday gösterilme |
nod n.
|
|
168 |
Colloquial |
boksöre aldığı puanlara bağlı olarak ödül verilmesi |
the nod n.
|
|
169 |
Colloquial |
en beceriksize verilen ödül |
booby prize n.
|
|
170 |
Colloquial |
karşılıksız ödül |
loot [us] n.
|
|
171 |
Colloquial |
ön ödül |
preward n.
|
|
172 |
Colloquial |
gazete ve dergilerde ödül olarak tüketici ürünleri verilen yarışmalara düzenli katılan kimse |
comper n.
|
|
173 |
Colloquial |
mümkün olduğunca çok ödül kazanmak için çok sayıda yarışmaya katılma |
comping n.
|
|
174 |
Colloquial |
ödül kazanmak |
take home v.
|
|
175 |
Colloquial |
evine ödül/başarı getirmek |
take home v.
|
|
176 |
Colloquial |
ödül kazanmak |
hit v.
|
|
177 |
Colloquial |
kendine veya birine ödül/hediye olarak (bir şey) almak |
pop for (something) v.
|
|
178 |
Colloquial |
bir ödül kazanmak veya kazanmayı umma |
winner winner chicken dinner expr.
|
|
179 |
Colloquial |
ne istiyorsun, ödül mü? |
what do you want, a biscuit? [uk] expr.
|
|
180 |
Colloquial |
bunun için sana ödül mü verelim? |
what do you want, a biscuit? [uk] expr.
|
|
181 |
Colloquial |
ne istiyorsun, ödül mü? |
what do you want, a medal? expr.
|
|
182 |
Colloquial |
bunun için sana ödül mü verelim? |
what do you want, a medal? expr.
|
|
Idioms |
|
183 |
Idioms |
büyük ödül |
the brass ring n.
|
|
184 |
Idioms |
elde edilen başarı karşılığı alınan ödül |
the brass ring n.
|
|
185 |
Idioms |
hayali ödül |
pot of gold n.
|
|
186 |
Idioms |
ödül ve ceza |
carrot-and-stick n.
|
|
187 |
Idioms |
ödül ve ceza yaklaşımı |
a carrot and stick approach n.
|
|
188 |
Idioms |
ödül ve ceza |
carrot and stick n.
|
|
189 |
Idioms |
sonuncuya verilen ödül |
booby prize n.
|
|
190 |
Idioms |
yarışmacıya ödül olarak verilen şey |
blue riband n.
|
|
191 |
Idioms |
öldükten sonraki ödül |
pie in the sky n.
|
|
192 |
Idioms |
(birinin) başına koyulan ödül |
a price on (one's) head n.
|
|
193 |
Idioms |
başına koyulan ödül |
a price on head n.
|
|
194 |
Idioms |
birinin başına koyulan ödül |
a price on someone's head n.
|
|
195 |
Idioms |
alay etmek için sonuncu gelen kişiye/en başarısız kişiye verilen ödül |
booby prize n.
|
|
196 |
Idioms |
ödül-ceza |
the carrot and the stick n.
|
|
197 |
Idioms |
ödül-ceza sistemi |
the carrot and the stick n.
|
|
198 |
Idioms |
ödül-ceza taktiği/yöntemi |
the carrot and the stick n.
|
|
199 |
Idioms |
ödül-ceza |
carrot and stick n.
|
|
200 |
Idioms |
ödül-ceza sistemi |
carrot and stick n.
|
|
201 |
Idioms |
ödül-ceza taktiği/yöntemi |
carrot and stick n.
|
|
202 |
Idioms |
ödül-ceza |
carrot or stick n.
|
|
203 |
Idioms |
ödül-ceza sistemi |
carrot or stick n.
|
|
204 |
Idioms |
ödül-ceza taktiği/yöntemi |
carrot or stick n.
|
|
205 |
Idioms |
ödül olarak almak |
make prize of v.
|
|
206 |
Idioms |
ödül/mükafat/teşvik olarak kullanmak |
use (something) as a carrot v.
|
|
207 |
Idioms |
ödül/mükafat/teşvik olarak kullanmak |
use something as a carrot v.
|
|
208 |
Idioms |
bir ödül karşılığında kandırmaya çalışmak |
dangle a carrot in front of (one) v.
|
|
209 |
Idioms |
ödül/mükafat olarak (bir şeyi) kullanmak |
use (something) as a carrot v.
|
|
210 |
Idioms |
bir ödül karşılığında kandırmaya çalışmak |
dangle a carrot in front of someone v.
|
|
211 |
Idioms |
bir ödül karşılığında kandırmaya çalışmak |
offer someone a carrot v.
|
|
212 |
Idioms |
birine bir işi yaparsa ödül yapmazsa ceza vermek |
carrot and stick v.
|
|
213 |
Idioms |
birinin başına ödül koymak |
set a price on someone's head v.
|
|
214 |
Idioms |
birinin başına ödül koymak |
put a price on someone's head v.
|
|
215 |
Idioms |
birine bir işi yaparsa ödül yapmazsa ceza vermek |
carrot or stick v.
|
|
216 |
Idioms |
başına ödül koymak |
put a price on someone's head v.
|
|
217 |
Idioms |
başına ödül koymak |
place a price on someone's head v.
|
|
218 |
Idioms |
başına ödül konmuş olmak |
get a price on one's head v.
|
|
219 |
Idioms |
başına ödül konmuş olmak |
have a price on one's head v.
|
|
220 |
Idioms |
ödül kazanmak |
carry off v.
|
|
221 |
Idioms |
ödül/mükafat vermek veya şevklendirmek |
throw someone a bone v.
|
|
222 |
Idioms |
(ödül, başarı) kazanmak |
have (something) to (one's) credit v.
|
|
223 |
Idioms |
(ödül, başarı) kazanmak |
have something to your credit v.
|
|
224 |
Idioms |
(ödül alacak/işe girecek) ilk kişi olmak |
be in line v.
|
|
225 |
Idioms |
altın ödül/disk almaya hak kazanacak satış miktarına ulaşmak (plak/albüm) |
go gold v.
|
|
226 |
Idioms |
platin ödül/disk almaya hak kazanacak satış miktarına ulaşmak (plak/albüm) |
go platinum v.
|
|
227 |
Idioms |
evine ödül/başarı getirmek |
take home the bacon v.
|
|
228 |
Idioms |
bir iş, ödül için düşünülen kişi olmak |
be in the frame v.
|
|
229 |
Idioms |
bir iş, ödül için düşünülen kişi olmak |
be in the frame v.
|
|
230 |
Idioms |
bir iş, ödül için düşünülmemek |
be out of the frame v.
|
|
231 |
Idioms |
başına ödül koymak |
put a bounty on one's head v.
|
|
232 |
Idioms |
ödül almak |
get a gold star v.
|
|
233 |
Idioms |
kelimenin tam anlamıyla ödül olarak kek kazanma |
taking the cake expr.
|
|
234 |
Idioms |
ödül bir kişinindir |
to the victor go the spoils expr.
|
|
Speaking |
|
235 |
Speaking |
sana vaat edilen tek ödül |
the only prize they guarantee expr.
|
|
Trade/Economic |
|
236 |
Trade/Economic |
çaba-ödül dengesizliği |
effort-reward imbalance n.
|
|
237 |
Trade/Economic |
çaba-ödül mekanizması |
effort-reward mechanism n.
|
|
238 |
Trade/Economic |
maliyet ödül karşılaştırması |
cost-reward comparison n.
|
|
239 |
Trade/Economic |
ödül ödemesi |
reward n.
|
|
240 |
Trade/Economic |
yardım karşılığında alınan ödül ücreti |
reward n.
|
|
Law |
|
241 |
Law |
mahkeme memurlarına verilen bir ödül |
glove money n.
|
|
242 |
Law |
şeriflerin suçlu bulunmayan yerlerdeki katip ve hakimlere verdiği ödül |
glove money n.
|
|
243 |
Law |
atış çemberi dışında yapılan ihlaller için ihlal yapmayan tarafa verilen ödül |
free hit n.
|
|
244 |
Law |
(suçlunun yakalandığında vewrilecek) nakit ödül |
cash bounty n.
|
|
Tourism |
|
245 |
Tourism |
belirli sayıda mil seyahat edince ödül veren havayolu programına ait veya ilişkin |
frequent-flyer adj.
|
|
246 |
Tourism |
belirli sayıda mil seyahat edince ödül veren (havayolu şirketi programı) |
frequent-flyer adj.
|
|
Media |
|
247 |
Media |
öne çıkan televizyon performansları için her yıl düzenlenen ödül |
logie [australia] n.
|
|
Technical |
|
248 |
Technical |
ödül için dövüşme |
ring n.
|
|
Computer |
|
249 |
Computer |
ödül skor |
bonus score n.
|
|
250 |
Computer |
ödül etkin |
bonus activated expr.
|
|
251 |
Computer |
ödül beklemede |
bonus hold expr.
|
|
Aeronautic |
|
252 |
Aeronautic |
uçakla sık sık seyahat eden kişilere (havayolu şirketi tarafından) sunulan ödül/puan/mil biriktirme/avantaj programı |
frequent-flyer program n.
|
|
253 |
Aeronautic |
deniz uçakları arasında yapılan uluslararası bir uçuş yarışında verilen ödül |
schneider trophy n.
|
|
Psychology |
|
254 |
Psychology |
içsel ödül |
intrinsic reward n.
|
|
255 |
Psychology |
ödül sistemi |
reward system n.
|
|
256 |
Psychology |
ödül arayışı davranışı |
reward seeking behavior n.
|
|
257 |
Psychology |
ödül beklentisi |
reward expectancy n.
|
|
258 |
Psychology |
ödül bağımlılığı |
reward dependence n.
|
|
259 |
Psychology |
uyarılma maliyet-ödül modeli |
arousal cost-reward model n.
|
|
Agriculture |
|
260 |
Agriculture |
eskiden lord tarafından kiracılarına teşvik veya ödül olarak verilen bir miktar mısır |
metecorn n.
|
|
261 |
Agriculture |
eskiden lord tarafından kiracılarına teşvik veya ödül olarak verilen bir miktar tahıl |
metecorn n.
|
|
Social Sciences |
|
262 |
Social Sciences |
bazı kabilelerde düşmanın kafasını kesip ödül olarak saklama |
tsantsa n.
|
|
Education |
|
263 |
Education |
yeni zelanda'da üniversite sınavını kazanan tüm öğrencilere verilen ödül |
tertiary bursary [nz] n.
|
|
264 |
Education |
okul sporlarına katılımla kazanılan ödül |
varsity letter n.
|
|
Literature |
|
265 |
Literature |
her yıl ingiltere uluslar topluluğu'na mensup ülkelerden veya irlanda'dan edebi bir kurgu esere verilen bir ödül |
man booker prize n.
|
|
History |
|
266 |
History |
antik sparta'da askerlik hizmetine ödül olarak devletçe özgür bırakılan köle |
neodamode n.
|
|
267 |
History |
at üstündeki savaşçıların ödül için yaptığı dövüş sporu |
tournament n.
|
|
268 |
History |
eski ingiliz yasalarına göre krala ait olan ve denizde yasal ödül olarak alınan ticari malın payı |
prisage n.
|
|
269 |
History |
eski ingiliz yasalarına göre krala ait olan ve denizde yasal ödül olarak alınan ticari malın payı |
prise n.
|
|
Religious |
|
270 |
Religious |
(çeşitli dinlerde) sevaplar için bahşedilen manevi ödül |
merit n.
|
|
271 |
Religious |
piskopos veya başrahibin tören başlığını ödül olarak bahşeden kimse |
miterer n.
|
|
Philosophy |
|
272 |
Philosophy |
(çin felsefesinde) sıkı yasal kontrolün benimsendiği, toplumun her kesimi için ödül ve ceza esasına dayanan prensip ve uygulamalar |
legalism n.
|
|
Environment |
|
273 |
Environment |
ab'nin temizlik standartlarını karşılayan plajlara verilen bir ödül |
golden starfish n.
|
|
Military |
|
274 |
Military |
ödül eğitimi |
reward training n.
|
|
275 |
Military |
ölüm sonrası verilen ödül |
posthumous award n.
|
|
276 |
Military |
ingiltere'de en yüksek askeri ödül |
victoria cross n.
|
|
277 |
Military |
hindistan hükümeti tarafından seçkin askerlere verilen bir ödül |
vir chakra n.
|
|
Sport |
|
278 |
Sport |
cambridge üniversitesinde başarılı olan sporculara ödül olarak verilen renk |
cambridge blue n.
|
|
279 |
Sport |
henüz büyük bir ödül kazanmamış acemi sporcu |
novice n.
|
|
280 |
Sport |
ödül için dövüşen dövüşçülerin içinde bulunduğu ring |
the prize ring n.
|
|
281 |
Sport |
ödül için dövüşen dövüşçülerin içinde bulunduğu ring |
the ring n.
|
|
282 |
Sport |
ödül dağıtımı |
distribution of awards n.
|
|
283 |
Sport |
ödül olarak verilen kemer |
belt n.
|
|
284 |
Sport |
(bisiklet yarışlarında) yarışı son sırada bitiren sporcuya verilen hayali bir ödül |
lanterne rouge n.
|
|
285 |
Sport |
üniversite gibi kurumlarca verilen bir ödül |
half-blue n.
|
|
286 |
Sport |
spor müsabakalarında verilen ödül |
hardware n.
|
|
287 |
Sport |
yeni zelanda ulusal ragbi liginde verilen bir ödül |
log of wood [new zealand] n.
|
|
288 |
Sport |
avrupa ve abd'yi temsil eden takımlar arasında gerçekleşen profesyonel golf mücadelesine verilen ödül |
the ryder cup n.
|
|
289 |
Sport |
stanley şampiyonasında verilen ödül |
stanley cup n.
|
|
Boxing |
|
290 |
Boxing |
profesyonel olarak ödül dövüşçülüğü yapmak |
box v.
|
|
Wagering |
|
291 |
Wagering |
lotoda ödül kazanan bilet |
benefit [obsolete] n.
|
|
292 |
Wagering |
giriş ücreti olmayıp ödül olarak yarışçılara para yerine kupa verilen at yarışı |
matinee n.
|
|
293 |
Wagering |
giriş ücreti olmayıp ödül olarak yarışçılara para yerine kupa verilen at yarışı |
matinee race n.
|
|
294 |
Wagering |
henüz yarış veya ödül kazanmamış (at) |
maiden adj.
|
|
Cinema |
|
295 |
Cinema |
akademi ödül töreni |
academy awards ceremony n.
|
|
296 |
Cinema |
oscar ödül töreni |
academy awards ceremony n.
|
|
Archaic |
|
297 |
Archaic |
ödül vermek |
reguardon v.
|
|
Ornithology |
|
298 |
Ornithology |
ödül amaçlı avlanan küçük ve uzun gagalı bir çulluk |
philohela minor n.
|
|
299 |
Ornithology |
ödül amaçlı avlanan küçük ve uzun gagalı bir çulluk |
woodcock snipe n.
|
|
Star Wars |
|
300 |
Star Wars |
bataklığın ödül ziyafet salonu |
bog's bounty banquet hall n.
|
|
301 |
Star Wars |
ödül avcısı savaşçısı |
bounty hunter fighter n.
|
|
302 |
Star Wars |
ödül avcıları loncası el kitabı |
bounty hunters guild handbook n.
|
|
303 |
Star Wars |
ödül avcıları loncasının saki meclisi |
saki chapter of the bounty hunters' guild n.
|
|
304 |
Star Wars |
ödül avcısı kodu |
the bounty hunter code n.
|
|