1 |
pass away |
vefat etmek |
v. |
|
- The most recent victim was Hulya Simsek, who passed away on 31 August.
- En son kurban 31 Ağustos'ta vefat eden Hülya Şimşek'ti.
- I was very saddened to learn of the death of our fellow Member, Jacques Santkin, who passed away on 28 August.
- 28 Ağustos'ta vefat eden Üyemiz Jacques Santkin'in vefatını büyük bir üzüntüyle öğrendim.
- Without supportive care, an individual will pass away.
- Destekleyici bakım olmadan, bir birey vefat edecektir.
- When did your husband pass away?
- Kocanız ne zaman vefat etti?
- Did someone pass away recently?
- Yakın zamanda biri vefat etti mi?
- Your 1st husband did pass away, right?
- İlk kocan vefat etmişti, değil mi?
- Of course, if Jimmy does pass away, I'll need you, George.
- Elbette, eğer Jimmy gerçekten vefat ederse, sana ihtiyacım olacak, George.
- Facebook offers the legacy contact, which is managed by another Facebook account after you pass away.
- Facebook, siz vefat ettikten sonra başka bir Facebook hesabı tarafından yönetilen miras iletişimini sunuyor.
- In time, the family and friends will pass away too.
- Zamanla aile ve arkadaşlar da vefat edecek.
- After years, his grandfather passed away unexpectedly.
- Yıllar sonra dedesi beklenmedik bir şekilde vefat etti.
- About a thousand people among the Tibetans have achieved that level, and when they pass away, they are found again.
- Tibetliler arasında bu düzeye erişmiş yaklaşık bin kişi vardır ve vefat ettiklerinde, tekrar bulunurlar.
- When did your parents pass away?
- Anne babanız ne zaman vefat etti?
- Why did Grandmother pass away?
- Büyükanneniz neden vefat etti?
- Most people die before age 120, so that period might not even occur before they pass away.
- Çoğu kişi 120 yaşına varmadan ölür; dolayısıyla bu dönemin onlar vefat edene kadar oluşmaması dahi mümkündür.
- How did she pass away?
- Nasıl vefat etti?
- Officer Williams, when did Dean Silo pass away?
- Memur Williams, Dean Silo ne zaman vefat etti?
- And when exactly did your father pass away?
- Babanız tam olarak ne zaman vefat etti?
- Your 1st husband did pass away, right?
- İlk kocanız vefat etti, değil mi?
- Most people die before age 120, so that period might not even occur before they pass away.
- Çoğu insan 120 yaşından önce ölür, dolayısıyla bu süre vefat etmeden önce bile gerçekleşmeyebilir.
- A tragic event that drastically changed the lives of his parents, who watched their only son pass away in intensive care.
- Tek oğullarının yoğun bakımda vefat etmesini izleyen anne babasının hayatını büyük ölçüde değiştiren trajik bir olay.
- After my parents passed away, I was taking care of her
- Annem ve babam vefat ettikten sonra ona ben bakıyordum.
- About a thousand people among the Tibetans have achieved that level, and when they pass away, they are found again.
- Tibetliler arasında yaklaşık bin kişi bu seviyeye ulaşmıştır ve vefat ettiklerinde tekrar bulunurlar.
- My mother passed away recently.
- Annem geçenlerde vefat etti.
- His grandfather passed away peacefully.
- Onun büyükbabası huzur içinde vefat etti.
- They passed away and left me.
- Vefat ettiler ve beni bıraktılar.
- Tom passed away last winter after a long battle with Alzheimer's disease.
- Tom, Alzheimer hastalığıyla uzun bir savaştan sonra geçen kış vefat etti.
- His father passed away last year.
- Babası geçen yıl vefat etti.
- The neighbors' dog passed away.
- Komşularının köpeği vefat etti.
- My grandmother passed away last year.
- Büyükannem geçen yıl vefat etti.
- She passed away peacefully in her sleep.
- O, uykusunda huzur içinde vefat etti.
- The Turkish theater and cinema actress Yıldız Kenter has passed away today at the age of 91.
- Türk tiyatro ve sinema oyuncusu Yıldız Kenter bugün 91 yaşında vefat etti.
- Last night, Tom passed away in the hospital.
- Dün gece Tom hastanede vefat etti.
- Our colleague's mother passed away.
- Meslektaşımızın annesi vefat etti.
- The man passed away a few hours ago.
- Adam birkaç saat önce vefat etti.
- He passed away quite suddenly.
- O, aniden vefat etti.
- My grandfather on my mother's side passed away ten years ago.
- Anne tarafımdan büyükbabam on yıl önce vefat etti.
- Tom passed away unexpectedly in 2013.
- Tom 2013 yılında beklenmedik bir şekilde vefat etti.
- I think Tom has passed away.
- Sanırım Tom vefat etti.
- Tom passed away last week.
- Tom geçen hafta vefat etti.
- My father passed away two years ago.
- Babam iki yıl önce vefat etti.
- The Australian actor, Andy Whitfield, has passed away.
- Avustralyalı aktör Andy Whitfield vefat etti.
- Stephen Hawking passed away today at the age of 76.
- Stephen Hawking bugün 76 yaşında vefat etti.
- Mozart passed away 200 years ago.
- Mozart 200 yıl önce vefat etti.
- Tom has passed away, too.
- Tom da vefat etti.
- My mother passed away recently.
- Annem yakın zamanda vefat etti.
- Tom told me that his father had passed away.
- Tom bana babasının vefat ettiğini söyledi.
- I'm sorry to hear that your father passed away.
- Babanın vefat ettiğini duyduğuma üzüldüm.
- Tom passed away in 2013.
- Tom 2013 yılında vefat etti.
- Layla's husband passed away.
- Leyla'nın eşi vefat etti.
- Tom passed away last night.
- Tom dün gece vefat etti.
- She passed away two days ago.
- O iki gün önce vefat etti.
- Tom passed away last year.
- Tom geçen yıl vefat etti.
- He passed away five years ago.
- O beş yıl önce vefat etti.
- When Aunt Mary passed away without making a will, her death was a total loss.
- Mary Teyze vasiyet bırakmadan vefat ettiğinde, ölümü tam bir kayıp oldu.
- Tom passed away yesterday.
- Tom dün vefat etti.
- I'm writing that on behalf of our friends who passed away.
- Bunu vefat eden arkadaşlarımız adına yazıyorum.
- Someone important to society has passed away.
- Toplum için önemli biri vefat etti.
- She passed away two days ago.
- İki gün önce vefat etti.
- I'm sorry to hear that your father has passed away.
- Babanın vefat ettiğini duyduğuma üzgünüm.
- The doctor told Dan that Linda had passed away.
- Doktor Dan'a Linda'nın vefat ettiğini söyledi.
- Tom passed away during the night.
- Tom gece vefat etti.
- Fadil passed away on January 14, 1967.
- Fadıl 14 Ocak 1967'de vefat etti.
- I'm sorry to hear that your father has passed away.
- Babanın vefat ettiğini duyduğuma üzüldüm.
- I didn't know your father had passed away.
- Babanın vefat ettiğini bilmiyordum.
- Last night, his grandfather passed away in the hospital.
- Dün gece büyük babası hastanede vefat etti.
- Michael Jackson has passed away.
- Michael Jackson vefat etmiştir.
- The patient may pass away at any moment.
- Hasta her an vefat edebilir.
- Tom passed away three months ago.
- Tom üç ay önce vefat etti.
- Tom passed away unexpectedly in 2013.
- Tom 2013'te beklenmedik bir şekilde vefat etti.
- Didn't you know that she passed away about two years ago?
- İki yıl önce vefat ettiğini bilmiyor muydun?
- Tom passed away three years ago.
- Tom üç yıl önce vefat etti.
- Her mother passed away last year.
- Annesi geçen yıl vefat etti.
- Tom passed away on Monday.
- Tom pazartesi günü vefat etti.
- My grandmother passed away peacefully last night.
- Büyükannem dün gece huzur içinde vefat etti.
- Dan was informed that Linda had passed away.
- Dan Linda'nın vefat ettiği konusunda bilgilendirildi.
- Queen Elizabeth I passed away in 1603.
- Kraliçe I. Elizabeth 1603 yılında vefat etti.
- Didn't you know that she passed away about two years ago?
- Onun yaklaşık iki yıl önce vefat ettiğini bilmiyor muydunuz?
- Tom passed away quite suddenly.
- Tom aniden vefat etti.
- Both Tom and Mary passed away.
- Tom da Mary de vefat etti.
- Tom passed away in the same year Mary did.
- Tom, Mary ile aynı yıl vefat etti.
- Both of Tom's parents have passed away.
- Tom'un anne ve babası vefat etti.
- It has been ten years since my father passed away.
- Babam vefat edeli on yıl oldu.
- One of her four sisters has passed away but the others are still with us.
- Dört kız kardeşinden biri vefat etti ama diğerleri hala bizimle.
- Sami passed away just six days later.
- Sami sadece altı gün sonra vefat etti.
- His grandfather passed away peacefully.
- Büyükbabası huzur içinde vefat etti.
- My sibling passed away yesterday.
- Kardeşim dün vefat etti.
- My grandfather passed away three years ago.
- Büyükbabam üç yıl önce vefat etti.
- The elder passed away recently.
- Yaşlı adam geçenlerde vefat etti.
- After battling cancer for several years, he finally passed away at the age of 87.
- Birkaç yıl kanserle mücadele ettikten sonra, sonunda 87 yaşında vefat etti.
- He passed away several days before his hundredth birthday.
- Yüzüncü doğum gününden birkaç gün önce vefat etti.
- Tom passed away October 20, 2013.
- Tom 20 Ekim 2013'te vefat etti.
- Tom's mother passed away last week.
- Tom'un annesi geçen hafta vefat etti.
- Both of my parents have passed away.
- Ebeveynlerimin her ikisi de vefat ettiler.
- Last night, his grandfather passed away in the hospital.
- Dün gece büyükbabası hastanede vefat etmiş.
- The other day her mother passed away in the hospital.
- Geçen gün annesi hastanede vefat etti.
- The great politician passed away in 1963.
- Büyük politikacı 1963 yılında vefat etti.
- Tom Clancy passed away at 66.
- Tom Clancy 66 yaşında vefat etti.
- His brother passed away last month.
- Kardeşi geçen ay vefat etti.
- The man passed away a few hours ago.
- Adam bir kaç saat önce vefat etti.
- Her father passed away last week.
- Babası geçen hafta vefat etti.
- She passed away yesterday afternoon.
- O dün öğleden sonra vefat etti.
- My brother-in-law passed away last Wednesday.
- Kayınbiraderim geçen çarşamba vefat etti.
- Tom passed away recently.
- Tom geçenlerde vefat etti.
- Tom passed away in Rome.
- Tom Roma'da vefat etti.
- The old man passed away this morning.
- Yaşlı adam bu sabah vefat etti.
- He passed away several days before his hundredth birthday.
- Yüzüncü yaş gününden birkaç gün önce vefat etti.
- Tom's grandfather passed away last Monday.
- Tom'un büyükbabası geçen pazartesi vefat etti.
- His father passed away last night in the hospital.
- Babası, dün gece hastanede vefat etti.
- Michael Jackson has passed away.
- Michael Jackson vefat etti.
- Tom passed away several years ago.
- Tom birkaç yıl önce vefat etti.
- My husband passed away three years ago, and my hands are still looking for him at night.
- Kocam üç yıl önce vefat etti ve ellerim hâlâ geceleri onu arıyor.
- The former president of South Africa has passed away.
- Güney Afrika'nın eski devlet başkanı vefat etti.
- Tom passed away the next day.
- Tom ertesi gün vefat etti.
- The former president of South Africa has passed away.
- Güney Afrika'nın eski başkanı vefat etti.
- Layla's husband passed away.
- Layla'nın kocası vefat etti.
- Both of my parents have passed away.
- Annem de babam da vefat etti.
- Sami passed away just six days later.
- Sami yalnızca altı gün sonra vefat etti.
- Sami's dad passed away.
- Sami'nin babası vefat etti.
- Mary has passed away.
- Mary vefat etti.
- Tom passed away.
- Tom vefat etti.
- Last year, my dad passed away.
- Geçen yıl babam vefat etti.
- Tom passed away peacefully in his sleep.
- Tom uykusunda huzur içinde vefat etti.
- Our colleague's mother passed away.
- İş arkadaşımızın annesi vefat etti.
- Tom passed away three days ago.
- Tom üç gün önce vefat etti.
- He passed away.
- O vefat etti.
- Tom has passed away.
- Tom vefat etti.
- Lonesome George passed away.
- Yalnız George vefat etti.
- Dan was informed that Linda had passed away.
- Dan'e Linda'nın vefat ettiği haberi verildi.
- Tom passed away yesterday evening.
- Tom dün akşam vefat etti.
- Tom passed away last winter after a long battle with Alzheimer's disease.
- Alzheimer hastalığı ile uzun bir mücadeleden sonra Tom geçen kış vefat etti.
- John's grandmother passed away after a long illness.
- John'un büyükannesi uzun bir hastalıktan sonra vefat etti.
- When we got married, our parents had already passed away.
- Biz evlendiğimiz zaman, anne ve babalarımız çoktan vefat etmişti.
- Didn't you know that she passed away about two years ago?
- Onun yaklaşık iki yıl önce vefat ettiğini bilmiyor muydun?
- His father passed away last night in the hospital.
- Onun babası, dün akşam hastanede vefat etti.
- I'm writing that on behalf of our friends who passed away.
- Ben bunu vefat eden arkadaşlarımın adına yazıyorum.
- Fadil passed away on January 14, 1967.
- Fadıl, 14 Ocak 1967'de vefat etti.
- Tom would've been thirty years old today if he hadn't passed away last year.
- Tom geçen yıl vefat etmeseydi bugün otuz yaşında olacaktı.
- The Australian actor, Andy Whitfield, has passed away.
- Avustralyalı aktör, Andy Whitfield, vefat etti.
- It is my sad duty to tell you that Tom has passed away.
- Sana Tom'un vefat ettiğini söylemek benim için üzücü bir vazife.
- John's grandmother passed away after a long illness.
- John'un büyükannesi uzun bir hastalığın ardından vefat etti.
- One of her four sisters has passed away but the others are still with us.
- Onun dört kız kardeşinden biri vefat etti fakat diğerleri hâlâ bizimle birlikteler.
- When did Tom pass away?
- Tom ne zaman vefat etti?
- Didn't you know that he passed away about two years ago?
- Onun yaklaşık iki yıl önce vefat ettiğini bilmiyor muydunuz?
- Sami's mother has passed away.
- Sami'nin annesi vefat etti.
- It's already been ten years since my father passed away.
- Babam vefat edeli on yıl oldu.
- Tom passed away this morning.
- Tom bu sabah vefat etti.
- He told me that his father had passed away.
- O bana babasının vefat ettiğini söyledi.
- My mom passed away.
- Annem vefat etti.
- The great politician passed away in 1963.
- Büyük politikacı 1963'te vefat etti.
- She passed away peacefully last night.
- Dün gece huzur içinde vefat etti.
- He passed away five years ago.
- Beş yıl önce vefat etti.
- Tom passed away on October 20th.
- Tom 20 Ekim'de vefat etti.
- When we got married, our parents had already passed away.
- Biz evlendiğimizde, ebeveynlerimiz çoktan vefat etmişti.
- The other day her mother passed away in the hospital.
- Geçen gün onun annesi hastanede vefat etti.
- My brother-in-law passed away last Wednesday.
- Kayınbiraderim geçen çarşamba günü vefat etti.
- She has passed away.
- O vefat etti.
- He passed away quite suddenly.
- Aniden vefat etti.
- It is my sad duty to tell you that Tom has passed away.
- Tom'un vefat ettiğini sana söylemek benim üzücü görevimdir.
- She passed away yesterday afternoon.
- Dün öğleden sonra vefat etti.
- Didn't you know that he passed away about two years ago?
- Onun yaklaşık iki yıl önce vefat ettiğini bilmiyor muydun?
Show More (157)
|
2 |
pass away |
ölmek |
v. |
|
- Mordred died, and King Arthur would pass away soon afterward.
- Mordred öldü ve Kral Arthur da çok geçmeden ölecekti.
- Then, you can pass away without feeling horrible.
- O zaman, kendinizi korkunç hissetmeden ölebilirsiniz.
- Of course, if Jimmy does pass away, I'll need you, George.
- Tabii ki, eğer Jimmy ölürse, sana ihtiyacım olacak, George.
- However, when practitioners pass away, other practitioners are often affected.
- Ancak, uygulayıcılar öldüğünde, diğer uygulayıcılar da sıklıkla etkilenir.
- Tom doesn't think Mary has passed away yet.
- Tom Mary'nin şimdiye dek öldüğünü sanmıyor.
- It's been five years since my father passed away.
- Babam öleli beş yıl oldu.
- It has been almost 4 years since Tom passed away in a car accident.
- Tom bir araba kazasında öleli neredeyse 4 yıl oldu.
- The doctor told Dan that Linda had passed away.
- Doktor Dan'e Linda'nın öldüğünü söyledi.
- I heard that Tom and Mary have both passed away.
- Tom'un da Mary'nin de öldüğünü duydum.
- Tom said Mary has passed away.
- Tom Mary'nin öldüğünü söyledi.
- After Tom passed away, Mary went back to her parents' home.
- Tom öldükten sonra Mary ailesinin evine geri döndü.
- Tom said Mary has passed away.
- Tom, Mary'nin öldüğünü söyledi.
- Tom hopes to inherit a lot of money when his mother passes away.
- Annesi öldüğü zaman Tom, bir sürü para miras almayı umuyor.
- They passed away and left me.
- Onlar ölüp gittiler, beni terk ettiler.
- I heard that Tom and Mary have both passed away.
- Tom ve Mary'nin her ikisinin de öldüğünü duydum.
- Didn't you know that she passed away about two years ago?
- İki yıl önce öldüğünü bilmiyor muydun?
- I wish I could have met my real parents before they passed away.
- Keşke onlar ölmeden önce gerçek anne ve babamla tanışabilseydim.
- We won't let you pass away.
- Ölmene izin vermeyeceğiz.
- Tom hopes to inherit a lot of money when his mother passes away.
- Tom, annesi öldüğünde mirastan çok para almayı umuyor.
- I wonder if Tom has passed away.
- Tom'un ölüp ölmediğini merak ediyorum.
- I didn't know your father had passed away.
- Babanın öldüğünü bilmiyordum.
- I wish I could have met my real parents before they passed away.
- Keşke ölmeden önce gerçek ebeveynlerimle tanışabilseydim.
- Didn't you know that he passed away about two years ago?
- İki yıl önce öldüğünü bilmiyor muydun?
- I heard that both Tom and Mary have passed away.
- Hem Tom'un hem de Mary'nin öldüğünü duydum.
- I heard that both Tom and Mary have passed away.
- Hem Tom hem de Mary'nin ikisinin de öldüğünü duydum.
- Tom's father remarried after his mother passed away.
- Tom'un babası, annesi öldükten sonra yeniden evlendi.
- Don't you know that he passed away two years ago?
- Onun iki yıl önce öldüğünü bilmiyor musun?
- How old was Tom when he passed away?
- Tom öldüğünde kaç yaşındaydı?
- Tom doesn't think Mary has passed away yet.
- Tom, Mary'nin henüz ölmediğini düşünüyor.
- After Tom passed away, Mary went back to her parents' home.
- Tom öldükten sonra, Mary ebeveynlerinin evine geri döndü.
- Tom was heartbroken when Mary passed away.
- Mary öldüğü zaman Tom çok acı çekmişti.
- He told me that his father had passed away.
- Bana babasının öldüğünü söyledi.
- It's been five years since my father passed away.
- Babam öldüğünden beri beş yıl oldu.
- Tom was heartbroken when Mary passed away.
- Mary öldüğünde Tom'un kalbi kırılmıştı.
Show More (31)
|
3 |
pass away |
geçmek |
v. |
|
- One year has passed, how fast time passes away.
- Bir sene geçti, zaman nasıl çabuk geçiyor.
- One year has passed, how fast time passes away.
- Bir yıl geçti, zaman ne kadar çabuk geçiyor.
- Have patience-all this will pass away.
- Sabırlı olun, bunların hepsi geçecek.
- It is a phase; it will surely pass away.
- Bu bir aşamadır; mutlaka geçecektir.
- Heavens and earth will pass away, but It won't.
- Gökler ve yeryüzü geçip gider, ama o gitmez.
- These will all pass away, and we will have true peace.
- Bunların hepsi geçecek ve biz gerçek huzura kavuşacağız.
- One year has passed, how fast time passes away.
- Bir yıl geçti, zaman ne kadar hızlı geçiyor.
- Moments pass away, not the memories.
- Anlar geçip gider, anılar değil.
- It is a phase; it will surely pass away.
- Bu bir süreç; mutlaka geçecek.
- My words shall not pass away.
- Benim sözlerim geçmeyecek.
- Tom said Mary passed away last Monday.
- Tom, Mary'nin geçen pazartesi öldüğünü söyledi.
- Her mother passed away last year.
- Annesi geçen yıl öldü.
- Tom said Mary passed away last Monday.
- Tom geçen pazartesi Mary'nin öldüğünü söyledi.
- Tom passed away last year.
- Tom geçen yıl aramızdan ayrıldı.
- Tom would've been thirty years old today if he hadn't passed away last year.
- Tom geçen yıl ölmeseydi bugün otuz yaşında olacaktı.
- His father passed away last year.
- Onun babası geçen yıl öldü.
Show More (13)
|
4 |
pass away |
göçüp gitmek |
v. |
|
- Then I will pass away.
- O zaman ben de göçüp gideceğim.
- Is there nothing which is deathless, nothing which does not pass away?
- Ölümsüz olan, göçüp gitmeyen hiçbir şey yok mu?
- And my heart forebodes that soon it will pass away forever.
- Ve gönlüm yakında sonsuza dek göçüp gideceğinden korkuyor.
- I'll pass away too.
- Ben de göçüp gideceğim.
- We are all mortal and will pass away.
- Hepimiz ölümlüyüz ve göçüp gideceğiz.
- All of us shall pass away from this life.
- Hepimiz bu hayattan göçüp gideceğiz.
- I'll pass away.
- Göçüp gideceğim.
Show More (4)
|
5 |
pass away |
hayatını kaybetmek |
v. |
|
- Tom passed away last week.
- Tom geçen hafta hayatını kaybetti.
- Tom passed away on Monday.
- Tom pazartesi günü hayatını kaybetti.
Show More (-1)
|
6 |
pass away |
gözünü kapamak |
v. |
|
- Layla just closed her eyes and passed away.
- Layla gözlerini kapadı ve öldü.
- Layla just closed her eyes and passed away.
- Leyla gözlerini kapadı ve öldü.
Show More (-1)
|
7 |
pass away |
hayata gözlerini yummak |
v. |
|
- The Turkish theater and cinema actress Yıldız Kenter has passed away today at the age of 91.
- Türk tiyatro ve sinema sanatçısı Yıldız Kenter, bugün 91 yaşında hayata gözlerini yumdu.
- Last night, Tom passed away in the hospital.
- Tom dün gece hastanede hayata gözlerini yumdu.
Show More (-1)
|
8 |
pass away |
gitmek |
v. |
|
- Some things come into our lives and then pass away.
- Bazı şeyler hayatımıza giriyor ve sonra yok olup gidiyor.
Show More (-2)
|