English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | flinch v. | irkilmek | ||
I am a research scientist in my country and I cannot hear the expression 'knowledge-based society' without flinching. Ben ülkemde araştırmacı bir bilim adamıyım ve 'bilgi temelli toplum' ifadesini duyduğumda irkilmeden edemiyorum. More Sentences |
||||
General | ||||
General | flinch n. | kaçınma | ||
No one flinched. Kimse kaçınmadı. More Sentences |
||||
General | flinch v. | ürkmek | ||
Sami didn't flinch. Sami ürkmedi. More Sentences |
||||
General | flinch v. | korkmak | ||
Why are you flinching? Neden korkuyorsun? More Sentences |
||||
General | flinch v. | geri çekilmek | ||
I flinched. Geri çekildim. More Sentences |
||||
General | flinch n. | çekinme | ||
General | flinch v. | sakınmak | ||
General | flinch v. | çekinmek | ||
General | flinch v. | kaçınmak | ||
General | flinch v. | bir yana çekmek (darbe yememek için vücudunu veya vücudunun bir parçasını) | ||
General | flinch v. | geri çekmek (darbe yememek için kendini) | ||
General | flinch v. | yüzmek (balina/ayıbalığı vb) | ||
General | flinch v. | kaçmak | ||
General | flinch v. | (darbe yememek için) (vücudunu/vücudunun bir parçasını) geri veya bir yana çekmek | ||
General | flinch v. | savulmak | ||
General | flinch v. | yüzünü buruşturmak (korku/acı nedeniyle) vücudunda bir yer seğirmek | ||
General | flinch v. | kaçmak |
English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | not flinch from v. | kaçınmamak | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | flinch from v. | -den çekinmek | ||
Phrasals | flinch from v. | '-den kaçınmak | ||
Phrasals | flinch from v. | '-den sakınmak | ||
Phrasals | flinch from v. | '-den kaçmak | ||
Phrasals | flinch from v. | '-den geri çekilmek | ||
Phrasals | flinch from v. | '-den ürkmek | ||
Phrasals | flinch from (someone or something) v. | (birinden/bir şeyden) çekinmek | ||
Phrasals | flinch from (someone or something) v. | (birinden/bir şeyden) kaçınmak | ||
Phrasals | flinch from (someone or something) v. | (birinden/bir şeyden) sakınmak | ||
Phrasals | flinch from (someone or something) v. | (birinden/bir şeyden) kaçmak | ||
Phrasals | flinch from (someone or something) v. | (birinden/bir şeyden) geri çekilmek | ||
Phrasals | flinch from (someone or something) v. | (birinden/bir şeyden) ürkmek |