| English | Turkish | |||
|---|---|---|---|---|
| Phrasals | ||||
| Phrasals | go after (someone or something) v. | (birinin/bir şeyin) peşine düşmek | ||
|
You go after him now, he'll give you nothing. Şimdi peşine düşersen sana hiçbir şey vermez. More Sentences |
||||
| Phrasals | go after (someone or something) v. | (birinin/bir şeyin) arkasından gitmek | ||
| Phrasals | go after (someone or something) v. | (birinin/bir şeyin) peşinden gitmek | ||
| Phrasals | go after (someone or something) v. | (birini/bir şeyi) takip etmek | ||
| Phrasals | go after (someone or something) v. | (birinin/bir şeyin) peşini bırakmamak | ||
| Phrasals | go after (something) v. | (bir şeyin) peşinden gitmek | ||
| Phrasals | go after (something) v. | (bir şeyi) kovalamak | ||
| Phrasals | go after (something) v. | (bir şeyi) sürdürmek | ||
| Phrasals | go after (something) v. | (üstünlük) peşinde olmak | ||
| Phrasals | go after (something) v. | (hakimiyet) peşinde olmak | ||
