English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | hike n. | yürüyüş | ||
We had better cancel the hike. Yürüyüşü iptal etsek iyi olur. More Sentences |
||||
General | hike n. | gezinti | ||
Tom told Mary to take a hike. Tom, Mary'ye bir gezintiye çıkmayı söyledi. More Sentences |
||||
General | hike n. | artış | ||
The union is pressing for a ten-percent pay hike. Sendika yüzde onluk bir maaş artışı için baskı yapıyor. More Sentences |
||||
General | hike n. | zam | ||
You deserve a salary hike. Maaş zammını hak ediyorsun. More Sentences |
||||
General | hike v. | gezmek | ||
We hiked through a beautiful green valley. Biz güzel yeşil bir vadi boyunca gezdik. More Sentences |
||||
General | hike v. | yürümek | ||
I hiked through the Pyrenees from Spain to Paris. İspanya'dan Paris'e Pireneler boyunca yürüdüm. More Sentences |
||||
General | hike v. | yürümek | ||
I hiked through the Pyrenees from Spain to Paris. İspanya'dan Parise Pirene'leri bir uçtan bir uca yürüdüm. More Sentences |
||||
General | hike v. | yürüyüş yapmak | ||
Tom wanted to stay home and relax instead of hiking with his children. Tom çocuklarıyla yürüyüş yapmak yerine evde kalıp dinlenmek istedi. More Sentences |
||||
General | hike n. | uzun ve çetin yürüyüş | ||
General | hike n. | uzun yürüyüş | ||
General | hike n. | yükselme | ||
General | hike n. | fiyat artışı | ||
General | hike n. | bir şeyin artırıldığı miktar | ||
General | hike n. | uzun yürüyüş | ||
General | hike n. | köpek kızağına verilen komut | ||
General | hike v. | gezinti yapmak | ||
General | hike v. | dolaşmak | ||
General | hike v. | artırmak | ||
General | hike v. | toplamak (eteğini) | ||
General | hike v. | yürüyüşe çıkmak | ||
General | hike v. | yükseltmek (fiyatı) | ||
General | hike v. | kaldırmak | ||
General | hike v. | kırlarda yürüyüşe çıkmak | ||
General | hike v. | uzun yürüyüş yapmak | ||
General | hike v. | yukarı çekmek | ||
General | hike v. | uzun yürüyüşe çıkmak | ||
General | hike v. | kalkmak | ||
General | hike v. | yerinden kalkmak | ||
General | hike v. | bir yerden yükselmek | ||
General | hike v. | yürüyerek gezmek | ||
General | hike v. | yürüyerek seyahat etmek | ||
General | hike v. | birdenbire veya başka ani hareketlerle hareket etmek | ||
General | hike v. | birdenbire veya başka ani hareketlerle çekmek | ||
General | hike v. | birdenbire veya başka ani hareketlerle kaldırmak | ||
General | hike v. | yukarı çıkartmak | ||
General | hike v. | yürüyüşe rehberlik etmek | ||
General | hike v. | yürüyüşe liderlik etmek | ||
General | hike v. | yürüyüşe çıkmak | ||
General | hike v. | dolaşmak | ||
General | hike v. | seyahat etmek | ||
General | hike v. | yolculuğa çıkmak | ||
General | hike v. | (fiyatı) aniden yükseltmek | ||
General | hike v. | (fiyatı) adaletsizce yükseltmek | ||
Marine | ||||
Marine | hike v. | teknenin yalpa yapmaması için rüzgar tarafına doğru yaslanmak | ||
Football | ||||
Football | hike n. | oyunu başlatmak için topun bacak arasından arkaya paslanması | ||
Football | hike v. | yerdeki topu seri el hareketleriyle oyuna sokmak |