the rain - Turkish English Dictionary

the rain

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "the rain" in Turkish English Dictionary : 26 result(s)

English Turkish
Common Usage
rain n. yağmur
We pampered Europeans are desperate for rain to replenish our rivers and reservoirs.
Biz şımartılmış Avrupalılar, nehirlerimizi ve rezervuarlarımızı doldurmak için yağmura muhtacız.

More Sentences
rain v. yağmur yağmak
It would be absurd to deny that it is raining outside.
Dışarıda yağmur yağdığını inkar etmek saçma olur.

More Sentences
General
rain n. yağış
The flowers in the garden died from the absence of rain.
Yağış yokluğu nedeniyle bahçedeki çiçekler öldü.

More Sentences
rain n. yağmur
Even today we laid on some rain here to make you feel at home.
Bugün bile sizi evinizde hissettirmek için burada biraz yağmur yağdırdık.

More Sentences
rain n. yağmurlu hava
I'm sad when it rains.
Yağmurlu havalarda hüzünleniyorum.

More Sentences
rain v. yağmak
It's already started raining.
Çoktan yağmaya başladı.

More Sentences
Geography
rain yağmur
After so much rain, I was thrilled when the sun finally came out.
O kadar yağmurdan sonra, sonunda güneş çıktığında çok heyecanlandım.

More Sentences
General
rain n. bereket
rain n. baran
rain n. rahmet
rain n. sağanak
rain n. yağışlı hava
rain n. yağmur sezonu
rain n. yağmur suyu
rain n. sağanak yağmur
rain n. yağmur mevsimi
rain n. mevsimlik yağış
rain v. yağmur gibi yağdırmak
rain v. yağmur gibi boşanmak
rain v. yağmuruna tutmak
rain v. yağdırmak
rain v. (yağmur) yağmak
rain v. sağanak yağmur yağmak
rain v. şakır şakır yağmak
rain v. bardaktan boşanırcasına yağmak
rain v. bardaktan boşalırcasına yağmak

Meanings of "the rain" with other terms in English Turkish Dictionary : 28 result(s)

English Turkish
General
sound of the rain n. yağmurun sesi
get wet in the rain v. yağmur yemek
be caught in the rain v. yağmura yakalanmak
seek shelter from the rain v. yağmurdan korunacak yer aramak
come in out of the rain v. yağmurdan korunmak
seek shelter from the rain v. yağmurdan korunmak
get wet in the rain v. yağmurda ıslanmak
keep the rain out v. yağmuru dışarıda tutmak
before the rain adv. yağmur öncesi
Proverb
if a dog's prayers were answered, bones would rain from the sky köpeğin duası kabul olsaydı gökten kemik yağardı
there's always a rainbow after the rain her yağmurdan sonra gökkuşağı çıkar
Colloquial
doesn't have enough sense to come in out of the rain expr. akılsızın teki
doesn't have enough sense to come in out of the rain expr. hiç aklı yok
doesn't have enough sense to come in out of the rain expr. iki gıdım aklı yok
Idioms
not know enough to come in out of the rain n. aptal
not know enough to come in out of the rain n. bön
know enough to come in out of the rain v. aşikar çözümü seçecek kadar sağduyu sahibi olmak
know enough to come in out of the rain v. sağduyulu davranmak
know enough to come in out of the rain v. yapması gerekeni seçecek kadar aklı olmak
come in out of the rain v. ayakları yere basmak
come in out of the rain v. hayal kurmaktan vazgeçmek
come in out of the rain v. gerçeği anlamak/görmek
come in out of the rain v. yağmurdan korunmak için sığınak aramak
can't rain all the time expr. hep kötü gidecek değil ya
not know enough to come in out of the rain expr. salak
charge it to the dust and let the rain settle it expr. yaz tahtaya alırsın haftaya
trust it to rain at the weekend! expr. bu hafta sonu kesin yağmur yağar!
Construction
determination of the resistance of external wall systems to driving rain under pulsating air pressure n. hava basıncı altında şiddetli yağmura bütün dış duvar sistemlerinin dayanımının belirlenmesi