English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | combine v. | birleştirmek | ||
This approach would combine necessary measures in a single directive and prevent unnecessary bureaucratic expenditure. Bu yaklaşım gerekli tedbirleri tek bir direktifte birleştirecek ve gereksiz bürokratik harcamaları önleyecektir. More Sentences |
||||
Common Usage | combine v. | birleşmek | ||
State terrorism combined with corruption and drought are converging to create a national catastrophe. Devlet terörizmi, yolsuzluk ve kuraklıkla birleşerek ulusal bir felaket yaratıyor. More Sentences |
||||
General | ||||
General | combine n. | biçerdöver | ||
Today's modern tractors and combines are equipped with high technology. Bugünün modern traktörleri ve biçerdöverleri yüksek teknoloji ile donatılmıştır. More Sentences |
||||
General | combine v. | birleşmek | ||
Individual atoms can combine with other atoms to form molecules. Tekil atomlar, molekülleri oluşturmak için diğer atomlarla birleşebilirler. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | combine v. | birleştirmek | ||
If we are to achieve the best results, we have to combine virtual mobility and physical mobility. Eğer en iyi sonuçları elde etmek istiyorsak, sanal hareketlilik ile fiziksel hareketliliği birleştirmeliyiz. More Sentences |
||||
Law | combine v. | bir araya getirmek | ||
He would therefore combine very different responsibilities, leading to a formidable mix of styles. Dolayısıyla çok farklı sorumlulukları bir araya getirecek ve bu da zorlu bir tarz karışımına yol açacaktır. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | combine v. | birleşmek | ||
Hydrogen and oxygen combine to form water. Hidrojen ve oksijen birleşerek suyu oluşturur. More Sentences |
||||
Agriculture | ||||
Agriculture | combine n. | biçerdöver | ||
Today's modern tractors and combines are equipped with high technology. Günümüzün modern traktörleri ve biçerdöverleri yüksek teknolojiyle donatılmıştır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | combine n. | uzlaşma | ||
General | combine n. | birlik | ||
General | combine n. | tor | ||
General | combine n. | kartel | ||
General | combine n. | üretim ve dağıtımı kontrol ederek rekabeti sınırlayan bağımsız kuruluş konsorsiyumu | ||
General | combine v. | kaynaştırmak | ||
General | combine v. | karışmak | ||
General | combine v. | bileştirmek | ||
General | combine v. | karıştırmak | ||
General | combine v. | toplamak | ||
General | combine v. | kombine etmek | ||
General | combine v. | toplanmak | ||
General | combine v. | katıştırmak | ||
General | combine v. | karmak | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | combine n. | londra metrosu | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | combine n. | kartel | ||
Trade/Economic | combine n. | kombina | ||
Trade/Economic | combine n. | tröst | ||
Law | ||||
Law | combine v. | tertip etmek | ||
Railway | ||||
Railway | combine n. | farklı şeyleri aynı anda taşımak için birkaç parçaya bölünmüş yolcu treni vagonu | ||
Chemistry | ||||
Chemistry | combine v. | bileşmek | ||
Chemistry | combine v. | kaynaşmak | ||
Agriculture | ||||
Agriculture | combine v. | (ekini) kesme, harman ve temizleme makineleriyle biçmek | ||
Geography | ||||
Geography | combine n. | teksas eyaletinde şehir | ||
Sport | ||||
Sport | combine n. | profesyonel spor liginde takımların gözlemcilerce izlendiği ve seçilecek oyuncuların değerlendirildiği etkinlik | ||
Ottoman Turkish | ||||
Ottoman Turkish | combine v. | mezc etmek |