a - Turkish English Dictionary

a

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "a" in Turkish English Dictionary : 14 result(s)

English Turkish
General
a n. en yüksek not
His essay gave only a superficial analysis of the problem, so it was a real surprise to him when he got the highest grade in the class.
Yazdığı kompozisyon problemin sadece yüzeysel bir analizini içeriyordu, bu yüzden sınıftaki en yüksek notu alması onun için gerçek bir sürpriz oldu.

More Sentences
a n. bir
Cyclobutadiene is a substance that is always detectable when food is irradiated.
Siklobütadien, gıda ışınlandığında her zaman tespit edilebilen bir maddedir.

More Sentences
Modern Slang
a n. göt
He is a type of a person who calls a spade a spade.
Göte göt diyebilecek türden biridir.

More Sentences
General
a n. belirli bir tür veya nitelikteki
a n. ingiliz alfabesinin birinci harfi
a n. en iyi kaliteyi simgeleyen harf
a n. (herhangi) bir
Technical
a n. argonun simgesi
a n. amperin simgesi
a n. atom ağırlığı
Biology
a n. a kan grubu
Linguistics
a abrev. miktar belirtir
Modern Slang
a n. en küçük sütyen bedeni
a n. kıç

Meanings of "a" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
give a speech v. konuşma yapmak
I have to give a speech in French next Monday.
Gelecek Pazartesi Fransızca konuşma yapmam gerekiyor.

More Sentences
have a bath v. yıkanmak
Father is having a bath.
Babam yıkanıyor.

More Sentences
leave a mark v. iz bırakmak
The wet vase left a mark on the table.
Islak vazo, masanın üzerinde iz bıraktı.

More Sentences
a little bit adv. birazcık
We are asking a little bit too much in this report by asking for a regulation.
Bu raporda bir düzenleme isteyerek biraz fazla şey istiyoruz.

More Sentences
a little bit adv. azıcık
But, I don't eat even a little bit of meat.
Ama ben azıcık bile et yemem.

More Sentences
General
a hunch n. önsezi
I have a hunch.
Bir önsezim var.

More Sentences
rent a car n. araç kiralama
Renting a car was the best option.
Araç kiralamak en iyi seçenekti.

More Sentences
a straight answer n. doğru bir cevap
I'd like a straight answer.
Doğru bir cevap istiyorum.

More Sentences
a state secret n. bir devlet sırrı
Why is this a State secret?
Bu neden bir Devlet sırrı?

More Sentences
a small village n. küçük bir köy
My brother lives in a small village.
Erkek kardeşim küçük bir köyde yaşıyor.

More Sentences
a rough time n. zor zamanlar
You'll have a rough time.
Zor zamanlar geçireceksin.

More Sentences
a one-off n. bir defalığına
This surplus is not a one-off.
Bu fazlalık bir defaya mahsus değildir.

More Sentences
a mecca n. mekke
Boston is a mecca for lobster lovers.
Boston ıstakoz severler için bir mekke.

More Sentences
a live broadcast n. canlı yayın
A drunk TV presenter vomited during a live broadcast.
Sarhoş bir TV sunucusu, canlı yayın esnasında istifra etti.

More Sentences
a wonderful life n. harika bir hayat
My dog has a wonderful life.
Köpeğimin harika bir hayatı var.

More Sentences
a prominent role n. önemli bir rol
Starting with Parliament, our institutions must play a prominent role in the coming weeks and months.
Meclisten başlayarak kurumlarımız önümüzdeki haftalarda ve aylarda önemli bir rol oynamalıdır.

More Sentences
a vital role n. hayati bir rol
I did so because local authorities in regions play a vital role in implementing European law.
Bunu yaptım çünkü bölgelerdeki yerel makamlar Avrupa hukukunun uygulanmasında hayati bir rol oynamaktadır.

More Sentences
a major role n. büyük bir rol
The National Security Council continues to play a major role in political life.
Milli Güvenlik Kurulu, siyasal yaşamda büyük bir rol oynamaya devam etmektedir.

More Sentences
a key role n. önemli bir rol
He played a key role in the movement.
Harekette önemli bir rol oynadı.

More Sentences
a close friend n. yakın arkadaş
Layla wrote the letters to a close friend.
Leyla mektubu yakın arkadaşına yazdı.

More Sentences
a literal translation n. birebir çeviri
They can add a literal translation.
Birebir çevirisini ekleyebilirler.

More Sentences
a game plan n. bir oyun planı
Tom came in with a game plan.
Tom bir oyun planıyla geldi.

More Sentences
a minor detail n. küçük bir ayrıntı
Mr Pirker says that is a minor detail; to me it looks like a disaster.
Sayın Pirker bunun küçük bir ayrıntı olduğunu söylüyor; bana göre bu bir felaket gibi görünüyor.

More Sentences
a long list n. uzun bir liste
Crisis conditions, to put it mildly, prevail in a long list of developing countries.
Kriz koşulları, en hafif tabirle, gelişmekte olan ülkelerin uzun bir listesinde hüküm sürmektedir.

More Sentences
Common Usage
raise a claim v. bir iddia öne sürmek
assert a claim v. bir iddia öne sürmek
get a fever v. ateşi olmak
go on a walk v. yürüyüşe çıkmak
General
lining of a coat n. fodra
a plum job n. çok iyi bir iş
adopted girl brought up as a servant n. ahretlik
a shot in the arm n. birine birdenbire moral veren bir şey
a citizen of turkey n. türk vatandaşı
assistant to a professor in an islamic university n. muid
spike on a goad n. nodul
a full week n. olaylarla dolu bir hafta
a similar one n. misil
kernel of a seed n. çekirdek içi
a pair of shoes n. bir çift ayakkabı
being a nun n. rahibelik
the rim of a circle n. bir çemberin kenarı
provisions for a journey n. yolluk
profession of a doctor n. doktorluk
the habit of using a certain expression n. ağız alışkanlığı
a request for help n. yardım dileme
a man of means n. han hamam sahibi
a good mouser n. avcı kedi
a pertinent remark n. yerinde bir söz
scale of a balance n. kefe
manager of a branch n. şube müdürü
a bairam day n. bayram günü
a fine distinction n. ince fark
a dealer in old stamps n. eski pul satıcısı
meat of a walnut n. ceviz içi
the calm before a storm n. fırtınadan önceki sessizlik
a live issue n. günün önemli sorunu
a very bright shade of pink n. çingene pembesi
a kind of shalwar n. çakşır
a crack shot n. keskin nişancı
damage to a building n. bina hasarı
a friend in need n. kara gün dostu
being a stranger n. yabancılık
a pillar of society n. bir yerin eşrafından olan biri
a small islamic monastery n. zaviye
tete a tete n. özel görüşme
a demanding job n. çok emek isteyen iş
a pack of lies n. yalan dolan
tip for a messenger n. ayakteri
a meadowy place n. çayırlık
a new lease of life n. yeniden doğma
eased off a fraction n. borsada fiatların az miktarda düşmüş olması
onset of a season n. mevsiminin gelmesi
a verse from the koran n. kuran´dan bir ayet
limit of a sequence n. dizinin limiti
repeating a year at school n. çift dikiş
being a writer n. muharrirlik
repeater of a class n. çifte dikiş
a weak person n. çiroz
a large wrasse n. labros
being a worker n. emekçilik
mouth of a river n. nehir ağzı
a drive for funds n. para toplamak için açılan kampanya
with a meal n. yemekli
a glass of water n. bir bardak su
a hunch n. içine doğma
a dithering idiot n. sarsak
the crescent and the star on top of a minaret n. alem
being a chief n. reislik
a tenth part n. ondalık
a bleeding heart n. herkese sempati duyan
being a thinker n. düşünürlük
a twist of the wrist n. ustalık
having a profession n. meslek sahibi
a dark day n. kötü gün
a mere flea n. devede kulak
a fair sum n. bir hayli
a pack of lies n. bir sürü yalan
lethargy of a neutron n. nötronun doğal logaritması
a glimmer of hope n. bir ümit ışığı
a lot of money n. dünyanın parası
the work of a researcher n. araştırıcılık
area shaded by a building n. bina gölgeleme alanı
rim for a belt n. kayış kasnağı
rock on a seashore n. kepez
captain of a ship n. süvari
a pot n. külek
a kind of grouper n. lahos
governor of a province n. ilbay
a long haul n. uzun taşıma mesafesi
a mahogany table n. maun bir masa
basin of a bath n. kurna
helper in a drugstore n. eczacı kalfası
a pillar of society n. nüfuzlu kimse
coffee of a kind n. kahveye benzer bir şey
period of a disease n. hastalık süresi
a chirring sound n. cırıltı
a man of few words n. az konuşan adam
a whale of a fellow n. çam yarması
be in a request n. tutulmak
a man of a few words n. az konuşan adam
gift for a poem of praise n. caize
a friend of ours n. bir dostumuz
a sea of faces n. insan kalabalığı
a wet day n. yağmurlu bir gün
customs duties of a fiscal nature n. mali nitelikli gümrük vergileri
a bone of contention n. anlaşmazlık nedeni
rim of a wheel n. jant
fiscal office of a district n. mal müdürlüğü
a volley of questions n. soru yağmuru
a challenge to single combat n. mübareze
a hundred n. yüz, 100
ornamental slab of a fountain n. aynataşı
a complete mess n. yangın yerine dönmüş
vow a secrecy n. gizlilik yemini
birds of a feather n. kafadarlar
sliced meat on a vertical spit n. döner kebap
on a war foot n. yolcu durumunda
consequences of a war n. savaşın sonuçları
a good mixer n. sosyal kimse
a binding duty n. boyun borcu
transfer of the seat of a firm n. bir firmanın merkezinin yer değiştirmesi
flour containing a lot of bran n. paspal
being a poet n. ozanlık
a remote chance n. uzak bir ihtimal
a high boot n. sokman
a large carp n. sarıbalık
a bare chance n. zayıf bir ihtimal
a gleam of hope n. bir ümit ışığı
a remote possibility n. küçük bir olasılık
head of a boil n. çıban başı
a ball of wool n. yün yumağı
a matter of 5 cents n. 5 kuruş bir şey
the work of a machinist n. makinistlik
a pair of denims n. kot pantolon
case for a rifle n. tüfek kılıfı
inner part of a fortress n. kale içi
a puff of smoke n. duman kümesi
a matter of life or death n. çok önemli
a drink of water n. bir yudum su
a clear conscience n. gönül rahatlığı
a matter of life and death n. hayat memat meselesi
draft of a law n. kanun tasarısı
growl of a bear n. ayı homurtusu
a man of the world n. görmüş geçirmiş adam
a white lie n. zararsız yalan
a great occasion n. büyük şans
a smasher of a girl n. güzel kız
a running battle n. uzun süren bir ihtilaf
a matter of opinion n. herkesin değişik düşündüğü bir konu
a matter of priority n. öncelik durumu
caretaker of a museum n. müze müdürü
tooth of a comb n. tarak dişi
a piece of advice n. tavsiye
pit under a loom n. çulha çukuru
a batch of books n. bir parti kitap
a sense of responsibility n. sorumluluk duygusu
person who works on a morning shift n. sabahçı
the operation of a shipping line n. armatörlük
a breath of fresh air n. yeni bir soluk
a bad sailor n. deniz tutan kimse
a pair of dungarees n. kot
a marked difference n. belirgin bir fark
a lasting impression n. büyük bir etki
a fair amount n. bir miktar
luminosity of a star n. yıldız parlaklığı
a shot in the dark n. körü körüne bir deneme
a drag on someone n. ayak bağı
the rights of a guest n. misafir hakları
term of a contract n. kontrat süresi
a veil of dust n. toz perdesi
a dark day n. karanlık gün
the last tooth of a decrepit n. peynirdişi
a british subject n. britanya vatandaşı
a good long time n. hayli uzun zaman
being a trainer n. antrenörlük
a plum post n. herkesin istediği bir iş
lock piece of a yoke n. zelve
a fool's errand n. saçma bir iş
assistant to a professor n. asistan
a warm reception n. sıcak karşılama
a tambourine with jingles n. def
a matter of life an death n. ölüm kalım meselesi
a great nuisance n. püsküllü bela
a student who learns parrot fashion n. ezberci (öğrenci)
a great deal of money n. çok para
being a worker n. amelelik
a love nest n. aşk yuvası
a threadbare joke n. bayat espri
a span of seven years n. yedi yıllık bir süre
a long way to hoe n. zahmetli iş
a couple of minutes n. birkaç dakika
a contradiction in terms n. sözlerde çelişme
globe of a lamp n. lamba karpuzu
fiscal director of a district n. mal müdürü
a pair of scales n. terazi
a fainting fit n. güçlü bir duygunun ortaya çıktığı an
just a couple of words n. iki çift laf
bric a brac n. biblolar
a bad turn n. kötülük
owner of a shop n. dükkan sahibi
a clear day n. bütün gün
being a boss n. patronluk
a good bit n. hayli
a stormy passage n. fırtınalı deniz yolculuğu
leg of a boot n. konç
transfer a call n. telefon aktarma
council of a state n. divan
half a decade n. beş yıl
a bad mark n. zayıf not
a scrap of evidence n. çok ufak bir delil
a famous flower shop in old istanbul of ottoman empire n. sabuncakis
a bone to pick n. kafasını kurcalayan
a bone to pick n. çözülmesi gereken sorun
a bone to pick n. kafasını meşgul eden şey
a labor of love n. zevk için yapılan iş
a case in point n. tipik bir örnek
a case in point n. söz konusu edilen şeyin bir örneği
one of a kind n. türünün tek örneği
inhabitants of a district n. mahalleli
a curate's egg n. hem iyi hem kötü
five in a row n. beşi bir arada
selling a product, service or idea n. ürün veya düşünce satışı
a big deal n. büyük marifet
a considerable amount n. büyük bir miktar
a glass of milk n. bir bardak süt
lack of a devotion to one´s country or family n. hamiyetsizlik
forty at a time n. kırkar
order arranged a to z n. alfabetik sıra
a/d converter n. analog sinyalleri dijitale dönüştüren çevirici
a fault n. bir hata
such a moment n. böyle bir an
a particular importance n. ayrı bir önem
making a restriction n. tasarrufta bulunma
a matter of pride n. gurur meselesi
a minor difference n. çok az fark
video in a window n. pencere içinde video
minimize a weakness n. zayıflığı gidermek
a face like thunder n. sinirli bir yüz ifadesi
a slim chance n. az şans
a thorn in the flesh n. zorluk
a bolt from the blue n. hiç beklenmedik bir olay
a bolt from the blue n. hiç beklenmedik bir iş
a bolt out of the blue n. hiç beklenmedik bir haber
a bolt out of the blue n. hiç beklenmedik bir olay
a bolt out of the blue n. hiç beklenmedik bir iş
a bolt out of the blue n. hiç umulmayan bir haber
scalable slope of a mountain n. dağın tırmanmaya elverişli yamacı
the most delicate part (of a matter) n. püf nokta
a blend of the two n. ikisinin ortası
(someone/something) which is a blend of the two n. ikisinin ortası
a few words n. iki çift söz
a good night's sleep n. iyi geceler öpücüğü
pursuing a career n. kariyer (meslek) edinme
(a) clear understanding n. net (bir) kavrama
a sincere prayer n. içten dua
a heartfelt prayer n. içten dua
a good news n. güzel bir haber
like a house on fire n. hızla
patience of a saint n. peygamber sabrı
a man in the limelight n. günün adamı
penholder (for a nib) n. kalem sapı
a place of refuge n. sığınacak liman
transfer of a factory n. bir fabrikanın devri
quarter of a century n. çeyrek yüzyıl
a victim of discrimination n. ayrımcılık kurbanı
giving a security n. teminat verme
a vehement speaker n. ateşli konuşmacı
a snake in the grass n. yüze gülüp arkadan kuyu kazan
a bag of nerves n. sinir küpü
becoming a state n. eyaletleşme
a streak of wins n. seri galibiyet
a streak of winnings n. galibiyet serisi
domain of a function n. bir işlevin tanım bölgesi
a two-and-a-half lira coin n. iki buçukluk
a knock-down drag-out fight n. şiddetli ağız kavgası
a five-star hotel n. beş yıldızlı otel
being a son-in-law n. damatlık
a well-wisher n. duacı
a great mischief-maker n. fesat kumkuması
a three-week stay n. üç haftalık bir ziyaret
a speech-ripe idea n. hakkında konuşulacak kadar olgunlaşmış fikir
a table-top item n. sofralık
bric-a-brac n. biblolar
add-a-bead n. ekli boncuk
employment of a person in according of a contract in the ottoman empire n. icare-i ademi
ethics of a institution-enterprise-organization n. işletme ahlakı
cock-a-doodle-doo n. horoz ötüşü
half-a-crown n. eski ingiliz parası
culture of a institution-enterprise-organization n. kurum kültürü
ethics of a institution-enterprise-organization n. örgüt ahlakı
cock-a-doodle-doo n. kukuriku
pit-a-pat n. çarpıntı
one-tenth of a hectare n. dekar
putting on a belt during a master ceremony according to an ahi-order n. şed kuşanma
wait-a-bit n. dikenli bitki
horns of a dilemma n. aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık
inherent characteristic of a system n. sistemin özeğrisi
a state of chaos n. kaos ortamı
adam and eve on a raft n. kızarmış ekmek üzerine kırılmış iki yumurta
book outlining the doctrines of a religious faith n. akait kitabı
a complement of activities n. faaliyetler bütünü
a compulsive shopper n. alışveriş delisi
a week's warning n. bir haftalık mühlet
a one-off n. bir seferliğine
a recent study n. son zamanlarda yapılmış bir araştırma
a different standpoint n. başka bir açı
a different standpoint n. farklı bir
a promised land n. vaadedilmiş toprak
a land of milk and honey n. bolluk bereket ülkesi
a promised land n. vaadedilmiş ülke
publish a report n. rapor yayınlamak
a touch of hope for low-incomers n. dar gelirliye umut kapısı
admission in a hospital n. hastaneye kabul
a statement made at a police station n. karakol ifadesi
a bird's-eye view n. şöyle bir bakış
a bird's-eye view n. üstünkörü bakış
a bird's-eye view n. kuş bakışı
a marriage based on love n. aşk evliliği
confinement in a fortress n. kalebentlik
a mecca n. çok önem verilen yer
a mecca n. kutsal sayılan yer
a minute inquiry n. detaylı inceleme
a distant memory n. derinlerdeki bir hatıra
a period of shortage n. kıtlık dönemi
a period of famine n. kıtlık dönemi
a rich culture n. zengin bir kültür
a disgraceful situation n. utanılacak durum
a large section of the community n. toplumun geniş kesimi
a mountain of washing up n. dağ gibi bulaşık
a reasonable level n. makul bir seviye
a flash news n. bir son dakika gelişmesi
a bleeding wound n. kanayan bir yara
a last minute development n. bir son dakika gelişmesi
a breaking news n. bir son dakika gelişmesi
fragrance of a flower n. çiçek kokusu
a live broadcast stream n. canlı yayın akışı
a live broadcast n. naklen yayın
a first in the world n. dünyada bir ilk
a traffic tragedy n. trafik faciası
a vast majority of public n. halkın geniş bir kesimi
a jar of jam n. bir kavanoz reçel
a strong emotional bond n. güçlü bir duygusal bağ
a historic success n. tarihi başarı
a pair of glasses n. gözlük
a historic victory n. tarihi bir zafer
a timely response n. zamanında müdahale
a thousand and one nights n. binbir gece masalları
a short delay n. kısa bir gecikme
a brief delay n. kısa bir gecikme
a jar of sugar n. bir kavanoz şeker
a glass of beer n. bir bardak bira
a strong feeling of guilt n. büyük suçluluk duygusu
a strong feeling of guilt n. ağır suçluluk duygusu
a day of sorrow n. üzücü gün
the birth of a child n. bebeğin dünyaya gelmesi
a hard object n. sert bir cisim
a hard object n. sert bir obje
a fairy tale wedding ceremony n. dillere destan bir düğün
a teaching story n. öğretici hikaye
a movie-like story n. film gibi hikaye
three meals a day n. günde üç öğün yemek
a glass of wine n. bir kadeh şarap
a great risk n. büyük bir risk
a tarnished reputation n. lekelenmiş itibar
a flyblown reputation n. lekelenmiş itibar
a flyblown reputation n. lekelenen itibar
a nonsmoker n. sigara içmeyen kimse
a night to remember n. hatırlanacak bir gece
a security vulnerability n. güvenlik zaafı
a last goodbye n. son bir elveda
a beautiful lady n. güzel bir bayan
a viable alternative n. geçerli bir seçenek
a changing environment n. değişen bir çevre
a bag company n. çanta şirketi
chance of a lifetime n. hayatının fırsatı/şansı
a vital role n. önemli bir rol
a primary role n. büyük bir rol
visiting a neighbor n. komşuyu ziyaret etme
visiting a neighbor n. komşu gezmesi
a certain time period n. belli zaman periyodu
a seemingly impossible task n. imkansız gibi görünen bir görev
a slight chance n. yok denecek kadar az şans
a well-known member n. tanınmış bir üye
a well-known member n. ünlü bir üye
a pair of dice n. bir çift zar
a bitter criticism n. sıkı bir eleştiri
a serious criticism n. sıkı bir eleştiri
a bitter criticism n. acı bir eleştiri
a man of honour n. şerefli adam
a man of honour n. onurlu adam
a female knight n. kadın şövalye
three-and-a-half-hour meeting n. üç buçuk saatlik toplantı
a great loss of time n. büyük zaman kaybı
ultimo tango a parigi n. paris'te son tango
a total fiasco n. tam bir fiyasko
a total flop n. tam bir fiyasko
death at a young age n. genç yaşta ölüm
a colorful show n. renkli bir gösteri
a pair of gloves n. bir çift eldiven
living in a foreign country n. yabancı bir ülkede yaşama
a rare occasion n. ender rastlanır durum
a time in the past n. geçmişte bir zaman
death of a soldier n. bir askerin ölümü
a technical disipline n. teknik bir disiplin
get a blister n. vücudun bir noktasının su toplaması
chasing a mirage n. bir serabı/hayali kovalama
a momentary pleasure n. bir anlık zevk
a definite answer n. kesin cevap
a vehicle with foreign license plates n. yabancı plakalı araç
a deep-rooted history n. köklü bir tarih
a bar of chocolate n. bir kalıp çikolata
a month-long recess n. bir aylık ara
a literal translation n. birebir tercüme
a word-for-word translation n. birebir çeviri
a word-for-word translation n. birebir tercüme
a wide spectrum of colors n. geniş renk yelpazesi
a wide selection of colours n. geniş renk yelpazesi
a man with an ankle holster n. ayak bileğinde silah kılıfı olan adam
a sharp stick n. keskin bir sopa
a correction message n. düzeltme mesajı
a fishing pole and bait n. bir olta ve yem
a copy of the flight plan n. uçuş planın bir kopyası
a series of choices n. seçimler dizisi
a bottle of peroxide n. oksijenli su şişesi
a trained soldier n. eğitimli bir asker
a spy novel n. casusluk romanı
a border town n. bir sınır kasabası
a high-paying firm n. yüksek ücretli bir firma
a piece of metal n. bir metal parçası
a licensed pilot n. lisanslı pilot
a search party n. kayıp arama ekibi
a crack shot n. usta bir nişancı
a natural explanation n. doğal bir izah
a repeating rifle n. mükerrer ateşli tüfek
a natural explanation n. doğal bir açıklama
a bathroom with a toilet n. tuvaletli banyo
a solo project n. solo bir proje
a put away n. bir şey için ayrılmış para
a murder suspect n. katil zanlısı
a top-secret unit n. çok gizli bir birim
want to be a teacher n. öğretmen olmak istemek
a-year-training n. bir yıllık eğitim
a rational person living in the real world n. gerçek dünyada yaşayan aklı başında bir insan
a crime investigation n. bir suç araştırması
a strong odor n. keskin koku
a former marine n. eski bir deniz piyadesi
a rational behavior n. makul bir davranış
a massive cold front n. büyük bir soğuk hava cephesi
a reasonable behavior n. mantıklı bir davranış
a one-room schoolhouse n. tek sınıflık okul binası
a fake exchange n. sahte bir takas
a false impression n. yanlış bir izlenim
a series of muscle contractions n. bir dizi kas kasılması
a great care n. büyük bir dikkat
a great attention n. büyük bir dikkat
pat-a-cake n. şarkılı bir çocuk oyunu
a progressive school system n. ilerici bir okul sistemi
a hard period n. zorlu bir dönem
a big commotion n. büyük kargaşa/karmaşa
product of a number n. bir sayının çarpımı/katı
a catch-all term n. kapsamlı/kapsayıcı terim
a little garden n. küçük bir bahçe
a change of clothes n. yedek elbise
a wall of flesh n. etten duvar
a temporary hospital n. geçici hastane
a homosexual lawyer n. eşcinsel bir avukat
a recreational drug user n. eğlence amacıyla arada sırada uyuşturucu kullanan kimse
a film in/reflecting the sprit of the 80s n. 80'lerin ruhunu yansıtan film
a film reminiscent of the eighties/80s n. 80'lerin ruhunu yansıtan film
a film reminiscent of the eighties/80s n. seksenlerin ruhunu yansıtan film
a plain expression n. yalın bir anlatım
determination of corrosion to a copper substrate n. bakır taban malzemesinde korozyon tayini
a slow dance n. yavaş bir dans
a terrible traffic accident n. korkunç bir trafik kazası
a clear mind n. salim kafa
a part of the group n. grubun bir parçası
a tongue-lashing n. azar
a tongue-lashing n. zılgıt
a great development n. büyük bir gelişme
pied-a-terre n. garsoniyer