|
Category |
English |
Turkish |
|
General |
|
1 |
General |
call someone back v.
|
kendisini telefonla arayıp bulamayan birine telefon etmek |
|
2 |
General |
set someone back v.
|
bir oyuncuya puan kaybettirmek |
|
3 |
General |
pay someone back v.
|
birine karşılıkta bulunmak (güzel bir şeye karşı) |
|
4 |
General |
call someone back v.
|
birine tekrar telefon etmek |
|
5 |
General |
shoot back at someone v.
|
birinin ateşine karşılık vermek |
|
6 |
General |
pay someone back v.
|
hakkından gelmek (kötülük yapan birinin) |
|
7 |
General |
pay someone back v.
|
birine olan borcu ödemek |
|
8 |
General |
set someone back v.
|
birini (belirli bir zaman için) geciktirmek |
|
9 |
General |
go back on someone v.
|
birine ihanet etmek |
|
10 |
General |
give someone the shirt off one's back v.
|
çok cömert olmak |
|
11 |
General |
pay someone back v.
|
intikam almak (kötülük yapan birinden) |
|
12 |
General |
call someone back v.
|
birini geri çağırmak |
|
13 |
General |
get back to someone v.
|
daha sonra aramak |
|
14 |
General |
back someone up v.
|
arkasında olmak |
|
15 |
General |
stab someone in the back v.
|
kalleşlik yapmak |
|
16 |
General |
turn someone back v.
|
isdar etmek |
|
17 |
General |
answer someone back v.
|
(sözle vb.) karşılık vermek |
|
18 |
General |
answer back to someone v.
|
(sözle vb.) karşılık vermek |
|
19 |
General |
ask someone back v.
|
tekrar çağırmak |
|
20 |
General |
ask someone back v.
|
yeniden davet etmek |
|
|
21 |
General |
talk about someone behind one's back v.
|
birisinin arkasından konuşmak |
|
22 |
General |
fight back at someone v.
|
birine karşı kendini savunmak |
|
23 |
General |
hand something back to someone v.
|
birine bir şeyi elden geri vermek |
|
24 |
General |
hit back at someone v.
|
birine vurarak karşılık vermek |
|
25 |
General |
want someone back out on the street v.
|
birinin sokaklara geri dönmesini istemek |
|
26 |
General |
bring someone back safe v.
|
birini sağ salim getirmek |
|
Phrasals |
|
27 |
Phrasals |
bring (someone) back out v.
|
(alkışlarla tekrar) sahneye çağırmak |
|
28 |
Phrasals |
bring (someone) back out v.
|
bis yapmak |
|
29 |
Phrasals |
bring someone back out v.
|
(alkışlarla tekrar) sahneye çağırmak |
|
30 |
Phrasals |
bring someone back out v.
|
bis yapmak |
|
31 |
Phrasals |
step back on someone v.
|
adımını geri atıp birinin üzerine basmak |
|
32 |
Phrasals |
send someone back for something v.
|
birini bir şey için geri yollamak/göndermek |
|
33 |
Phrasals |
help someone back to something v.
|
birinin bir yere dönmesine yardımcı olmak |
|
34 |
Phrasals |
sneak someone in through the back door v.
|
birini arka kapından gizlice eve sokmak |
|
35 |
Phrasals |
move someone back v.
|
birilerini geriye çekmek |
|
36 |
Phrasals |
beat someone back v.
|
bastırmak |
|
37 |
Phrasals |
read something back (to someone) v.
|
bir şeyi birine tekrar okumak |
|
38 |
Phrasals |
back someone up v.
|
birine arka çıkmak |
|
39 |
Phrasals |
want someone back v.
|
birinin dönmesini beklemek |
|
40 |
Phrasals |
throw something back to someone v.
|
bir sorunu birine iade etmek |
|
|
41 |
Phrasals |
lead someone back to somewhere v.
|
bir yere dönmesinde birine rehberlik etmek |
|
42 |
Phrasals |
see someone back (to something) v.
|
birine (bir yere dönüşünde) refakat etmek |
|
43 |
Phrasals |
pull something back from someone v.
|
bir şeyi birinden (elinden vb) hızla/aniden kapmak |
|
44 |
Phrasals |
throw something back to someone v.
|
birine bir şeyi geri atmak |
|
45 |
Phrasals |
carry someone back to some time v.
|
geçmişe götürmek |
|
46 |
Phrasals |
beat someone back v.
|
geri püskürtmek |
|
47 |
Phrasals |
carry someone back to some time v.
|
geçmişte bir zamana götürmek |
|
48 |
Phrasals |
buy something back (from someone) v.
|
geri satın almak |
|
49 |
Phrasals |
pass back to someone v.
|
iade etmek |
|
50 |
Phrasals |
pay someone back v.
|
ödeşmek (kötülük yapan biriyle) |
|
51 |
Phrasals |
buy something back (from someone) v.
|
tekrar almak |
|
52 |
Phrasals |
try someone back again v.
|
telefonda yeniden geri aramak |
|
53 |
Phrasals |
stand in back of someone v.
|
(desteklemek amacıyla) birisinin arkasında olmak |
|
54 |
Phrasals |
set someone back (some amount of money) v.
|
(bir miktar para) mal olmak |
|
55 |
Phrasals |
buy something back (from someone) v.
|
yeniden satın almak |
|
56 |
Phrasals |
stand back of someone v.
|
(desteklemek amacıyla) birisinin arkasında olmak |
|
57 |
Phrasals |
ring someone back v.
|
(telefonla) tekrar aramak |
|
58 |
Phrasals |
beat someone back v.
|
yenmek |
|
59 |
Phrasals |
call someone back v.
|
(telefonla) tekrar aramak |
|
60 |
Phrasals |
cut back to someone or something v.
|
film veya televizyonda bir sahneye geri dönmek |
|
61 |
Phrasals |
cut back to someone or something v.
|
çekime geri dönmek |
|
62 |
Phrasals |
drift back (to someone or something) v.
|
suyun üstünde yavaşça (birine/bir şeye doğru) sürüklenmek |
|
63 |
Phrasals |
drift back (to someone or something) v.
|
suyun üstünde sürüklenerek bir yere yaklaşmak |
|
64 |
Phrasals |
drive someone back on something v.
|
birini bir kaynağı/birikimi kullanmak zorunda bırakmak/kullanmaya itmek |
|
65 |
Phrasals |
drive someone back on something v.
|
cebinden yemek/harcamak zorunda bırakmak |
|
66 |
Phrasals |
drive (one) back to (someone) v.
|
(birini başka birine, eski sevgilisine) geri döndürmek |
|
67 |
Phrasals |
drive (one) back to (someone) v.
|
(birini başka biriyle, eski sevgilisiyle) tekrar birleştirmek/bir araya getirmek |
|
68 |
Phrasals |
drive (one) back to (someone) v.
|
(birini başka biriyle, eski sevgilisiyle) barıştırmak |
|
69 |
Phrasals |
drive (one) back to (someone) v.
|
(birini başka birine, eski sevgilisine) tekrar itmek/çekmek |
|
70 |
Phrasals |
drive (one) back to (someone) v.
|
(birinin başka biriyle, eski sevgilisiyle) tekrar arasını düzeltmek |
|
71 |
Phrasals |
drive someone back to someone v.
|
birini başka birine (eski sevgilisi, annesi, babası) geri döndürmek |
|
72 |
Phrasals |
drive someone back to someone v.
|
birini başka biriyle (eski sevgilisi, annesi, babası) tekrar birleştirmek/bir araya getirmek |
|
73 |
Phrasals |
drive someone back to someone v.
|
birini başka birine (eski sevgilisi, annesi, babası) tekrar itmek/çekmek |
|
74 |
Phrasals |
drive someone back to someone v.
|
birinin başka biriyle (eski sevgilisi, annesi, babası) arasını düzeltmek |
|
75 |
Phrasals |
get someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geri almak |
|
76 |
Phrasals |
get someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geri kurtarmak |
|
77 |
Phrasals |
get back (to someone) (on something) v.
|
(birine/bir şeye) dönmek |
|
78 |
Phrasals |
get back (to someone) (on something) v.
|
(birine/bir şeye) geri dönmek |
|
79 |
Phrasals |
get back (to someone) (on something) v.
|
(birine/bir şeye) geri dönüş yapmak |
|
80 |
Phrasals |
get back (to someone) (on something) v.
|
sonradan (biriyle) konuşmaya devam etmek |
|
|
81 |
Phrasals |
get back (to someone) (on something) v.
|
(birine) bir bilgiyle geri dönmek |
|
82 |
Phrasals |
get back (to someone) (on something) v.
|
(birine) bir bilgiyle dönüş yapmak |
|
83 |
Phrasals |
lash back at someone v.
|
birine sözle veya şiddetle karşılık vermek |
|
84 |
Phrasals |
lash back at someone v.
|
birine aynı şiddette cevap vermek |
|
85 |
Phrasals |
lash back at someone v.
|
birine karşı saldırıya geçmek |
|
86 |
Phrasals |
lash back at someone v.
|
birine karşı misilleme yapmak |
|
87 |
Phrasals |
lash back (at someone) v.
|
(birine) sözle veya şiddetle karşılık vermek |
|
88 |
Phrasals |
lash back (at someone) v.
|
(birine) aynı şiddette cevap vermek |
|
89 |
Phrasals |
lash back (at someone) v.
|
(birine) karşı saldırıya geçmek |
|
90 |
Phrasals |
lash back (at someone) v.
|
(birine) karşı misilleme yapmak |
|
91 |
Phrasals |
throw something back at someone v.
|
bir sorunu tekrar birinin omzuna yüklemek |
|
92 |
Phrasals |
throw something back at someone v.
|
bir problemi birine geri paslamak |
|
93 |
Phrasals |
back into (someone or something) v.
|
arabayı, aracı geriye doğru sürerek (bir yere) girmek |
|
94 |
Phrasals |
back into (someone or something) v.
|
arka arka manevra yapmak |
|
95 |
Phrasals |
back into (someone or something) v.
|
arka arka giderken (birine veya bir şeye) çarpmak |
|
96 |
Phrasals |
back into (someone or something) v.
|
geriye doğru giderken (birine veya bir şeye) vurmak |
|
97 |
Phrasals |
back over (someone or something) v.
|
arka arka giderken (birini veya bir şeyi) ezmek |
|
98 |
Phrasals |
back over (someone or something) v.
|
geriye doğru giderken (birinin veya bir şeyin) üstüne çıkmak |
|
99 |
Phrasals |
back over (someone or something) v.
|
geri geri giderken (birinin veya bir şeyin) üstünden geçmek |
|
100 |
Phrasals |
cut back to (someone or something) v.
|
(birinin veya bir olayın yer aldığı) sahneye geri dönmek |
|
101 |
Phrasals |
lash back (at someone or something) v.
|
istemediği bir işe güzel şeyler hayal ederek katlanmak |
|
102 |
Phrasals |
lash back (at someone or something) v.
|
dişinin doldurulmasına başka şeyler düşünerek dayanmak |
|
103 |
Phrasals |
wave someone back (from something) v.
|
(birini bir yerden) uzaklaştırmak için eliyle işaret etmek |
|
104 |
Phrasals |
wave someone back (from something) v.
|
eliyle geri gidin işareti yapmak |
|
105 |
Phrasals |
refer back to (someone or something) v.
|
önceye ait bir bilgiye dönüp bakmak |
|
106 |
Phrasals |
refer back to (someone or something) v.
|
önceye ait bir bilgiyi dönüp incelemek |
|
107 |
Phrasals |
refer back to (someone or something) v.
|
(birine) bir daha danışmak |
|
108 |
Phrasals |
refer back to (someone or something) v.
|
önceki bir şeyle ilinti kurmak |
|
109 |
Phrasals |
refer back to (someone or something) v.
|
önceki bir şeye gönderme yapmak |
|
110 |
Phrasals |
refer back to (someone or something) v.
|
önceki bir şeye atıfta bulunmak |
|
111 |
Phrasals |
refer back to (someone or something) v.
|
(bir konuyu incelenmesi/karar verilmesi için birine) yeniden yöneltmek |
|
112 |
Phrasals |
refer back to (someone or something) v.
|
(bir şeyi incelenmesi/karar verilmesi için birine) geri göndermek |
|
113 |
Phrasals |
refer back to (someone or something) v.
|
(birini) tekrar (birine) yönlendirmek |
|
114 |
Phrasals |
take (someone or something) back to (someone or some place) v.
|
(birini/bir şeyi bir şeye/yere) geri götürmek |
|
115 |
Phrasals |
take (something) back to (someone) v.
|
(birine bir şey/mesaj) götürmek |
|
116 |
Phrasals |
take (something) back to (someone) v.
|
(birine bir şey/mesaj) iletmek |
|
117 |
Phrasals |
back someone or something into someone or something v.
|
birini/bir şeyi geriye doğru birine/bir şeye sürmek |
|
118 |
Phrasals |
back someone or something into someone or something v.
|
birini/bir şeyi geriye doğru birine/bir şeye hareket ettirmek |
|
119 |
Phrasals |
back someone or something into someone or something v.
|
birinin/bir şeyin geriye doğru birine/bir şeye gitmesini sağlamak |
|
120 |
Phrasals |
take something back to someone or something v.
|
bir şeyi birine/bir şeye götürmek |
|
121 |
Phrasals |
take something back to someone or something v.
|
bir şeyi birine/bir şeye iletmek |
|
122 |
Phrasals |
take something back to someone or something v.
|
bir şeyi birine/bir şeye taşımak |
|
123 |
Phrasals |
take something back to someone or something v.
|
bir şeyi birine/bir şeye ulaştırmak |
|
124 |
Phrasals |
run back (to someone or something) v.
|
koşarak (birine/bir şeye/bir yere) geri dönmek |
|
125 |
Phrasals |
run back (to someone or something) v.
|
(birine/bir şeye/bir yere) hemen geri dönmek |
|
126 |
Phrasals |
run back (to someone or something) v.
|
(birine/bir şeye/bir yere) hızla geri dönmek |
|
127 |
Phrasals |
run back (to someone or something) v.
|
(birine/bir şeye/bir yere) iade etmek |
|
128 |
Phrasals |
run back (to someone or something) v.
|
(birine/bir şeye/bir yere) geri vermek |
|
129 |
Phrasals |
lean back against (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) yaslanmak |
|
130 |
Phrasals |
lean back against (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) dayanmak |
|
131 |
Phrasals |
lean back against (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) sırtını yaslamak/dayamak |
|
132 |
Phrasals |
lean back against (someone or something) v.
|
geriye yaslanmak/dayanmak |
|
133 |
Phrasals |
lean back against (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) yaslamak |
|
134 |
Phrasals |
lean back against (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) dayamak |
|
135 |
Phrasals |
lean back against (someone or something) v.
|
geriye yaslamak/dayamak |
|
136 |
Phrasals |
ask someone back v.
|
birini iadeiziyarete çağırmak/davet etmek |
|
137 |
Phrasals |
ask someone back v.
|
daha önce kendisini ağırlayan birini evine davet etmek |
|
138 |
Phrasals |
back (someone or something) up v.
|
(birini/bir şeyi) geriye hareket ettirmek, sürmek, itmek |
|
139 |
Phrasals |
back (someone or something) up v.
|
(birine/bir şeye) destek vermek/olmak |
|
140 |
Phrasals |
back (someone or something) up v.
|
(birini/bir şeyi) desteklemek |
|
141 |
Phrasals |
back (someone or something) up v.
|
(birine/bir şeye) arka çıkmak |
|
142 |
Phrasals |
back (someone or something) up v.
|
(birine/bir şeye) yardımcı olmak |
|
143 |
Phrasals |
back (someone or something) up to (something) v.
|
(bir şeye) yaslanmak |
|
144 |
Phrasals |
back (someone or something) up to (something) v.
|
(bir şeye) dayanmak |
|
145 |
Phrasals |
back (someone or something) up to (something) v.
|
arkası (bir şeyle) bitişik olmak |
|
146 |
Phrasals |
back (someone or something) up to (something) v.
|
arkası (bir şeye) bakmak |
|
147 |
Phrasals |
back (someone or something) up to (something) v.
|
arka tarafta (bir şeye) sınırı olmak |
|
148 |
Phrasals |
back (someone or something) up to (something) v.
|
(birini/bir şeyi bir şeye) itmek |
|
149 |
Phrasals |
back (someone or something) up to (something) v.
|
(birini/bir şeyi bir şeye) doğru hareket ettirmek |
|
150 |
Phrasals |
back (someone or something) up to (something) v.
|
(birini/bir şeyi bir şeye) doğru geri sürmek |
|
151 |
Phrasals |
back someone or something up to someone or something v.
|
birini/bir şeyi birine/bir şeye itmek |
|
152 |
Phrasals |
back someone or something up to someone or something v.
|
birini/bir şeyi birine/bir şeye doğru hareket ettirmek |
|
153 |
Phrasals |
back someone or something up to someone or something v.
|
birini/bir şeyi geri birine/bir şeye doğru sürmek |
|
154 |
Phrasals |
and back someone or something up v.
|
birini/bir şeyi birine/bir şeye itmek |
|
155 |
Phrasals |
and back someone or something up v.
|
birini/bir şeyi birine/bir şeye doğru hareket ettirmek |
|
156 |
Phrasals |
and back someone or something up v.
|
birini/bir şeyi geri birine/bir şeye doğru sürmek |
|
157 |
Phrasals |
back (someone) for (something) v.
|
(birini bir şeyde) desteklemek |
|
158 |
Phrasals |
back (someone) for (something) v.
|
(birine bir şey için) destek olmak/vermek |
|
159 |
Phrasals |
back someone or something off (from something) v.
|
birini/bir şeyi (bir şeyden) uzaklaştırmak |
|
160 |
Phrasals |
back someone or something off (from something) v.
|
birini/bir şeyi (bir şeyden) uzağa sürmek, itmek, hareket ettirmek |
|
161 |
Phrasals |
back someone or something onto someone or something v.
|
birini/bir şeyi birine/bir şeye doğru itmek |
|
162 |
Phrasals |
back someone or something onto someone or something v.
|
birini/bir şeyi geri birine/bir şeye doğru sürmek |
|
163 |
Phrasals |
back someone or something onto someone or something v.
|
birini/bir şeyi birine/bir şeye doğru geri geri sürmek/hareket ettirmek |
|
164 |
Phrasals |
back onto someone or something v.
|
geri geri bir şeyin üstünden geçmek |
|
165 |
Phrasals |
back onto someone or something v.
|
geri geri giderken bir şeyi ezmek |
|
166 |
Phrasals |
back someone or something out (from something) v.
|
birini/bir şeyi (bir şeyden) geri geri çıkarmak |
|
167 |
Phrasals |
back someone or something out (from something) v.
|
birini/bir şeyi (bir şeyden) geri çıkarmak |
|
168 |
Phrasals |
beat someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geri püskürtmek |
|
169 |
Phrasals |
beat someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geldiği yere geri göndermek/sürmek |
|
170 |
Phrasals |
bend someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geriye eğmek |
|
171 |
Phrasals |
bend someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geriye kıvırmak |
|
172 |
Phrasals |
bend someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geriye bükmek |
|
173 |
Phrasals |
bring (someone or something) back to life v.
|
(birini/bir şeyi) hayata döndürmek |
|
174 |
Phrasals |
bring (someone) back to life v.
|
(birine) canlılık kazandırmak |
|
175 |
Phrasals |
bring (someone) back to life v.
|
(birine) enerji vermek |
|
176 |
Phrasals |
bring (someone) back to life v.
|
(birini) canlandırmak |
|
177 |
Phrasals |
bring (someone) back to life v.
|
(birini) hayata döndürmek |
|
178 |
Phrasals |
bring (someone) back to life v.
|
(birini) kendine getirmek |
|
179 |
Phrasals |
bring (someone) back to life v.
|
(birini) diriltmek |
|
180 |
Phrasals |
bring (someone) back to life v.
|
(birinin) canını üstüne getirmek |
|
181 |
Phrasals |
bring someone (or an animal) back to life v.
|
birini (bir hayvanı) hayata döndürmek |
|
182 |
Phrasals |
bring someone (or an animal) back to life v.
|
birini (bir hayvanı) geri getirmek |
|
183 |
Phrasals |
bring someone (or an animal) back v.
|
birini (bir hayvanı) hayata döndürmek |
|
184 |
Phrasals |
bring someone (or an animal) back v.
|
birini (bir hayvanı) geri getirmek |
|
185 |
Phrasals |
bring someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geri getirmek |
|
186 |
Phrasals |
bring someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geri getirip bırakmak |
|
187 |
Phrasals |
bring someone or something back v.
|
birini/bir şeyi hayata döndürmek |
|
188 |
Phrasals |
bring something back (to someone) v.
|
(birine) bir şeyi hatırlatmak |
|
189 |
Phrasals |
bring something back (to someone) v.
|
(birine) bir şeyi anımsatmak |
|
190 |
Phrasals |
call someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geri çağırmak |
|
191 |
Phrasals |
check back (with someone) v.
|
bir şeyi kontrol etmek için (biriyle) iletişimi sürdürmek |
|
192 |
Phrasals |
check back (with someone) v.
|
(biriyle) tekrar iletişime geçmek |
|
193 |
Phrasals |
check back (with someone) v.
|
(birine) geri dönüş yaparak takip etmek |
|
194 |
Phrasals |
check back (with someone) v.
|
(birine) gidişatı tekrar sormak |
|
195 |
Phrasals |
check back (with someone) v.
|
(birinden) gidişat hakkında tekrar bilgi almak |
|
196 |
Phrasals |
come back (to someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) geri dönmek |
|
197 |
Phrasals |
come back (to someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) geri dönmek |
|
198 |
Phrasals |
date back (to someone or some time) v.
|
tarihi/geçmişi (birine/bir şeye) dayanmak |
|
199 |
Phrasals |
drive someone or something back v.
|
birini/bir şeyi göndermek |
|
200 |
Phrasals |
drive someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geri püskürtmek |
|
201 |
Phrasals |
drive someone or something back v.
|
birini/bir şeyi kovmak |
|
202 |
Phrasals |
drive someone or something back v.
|
birini/bir şeyi defetmek |
|
203 |
Phrasals |
reflect (back) upon someone or something v.
|
birini/bir şeyi hatırlamak |
|
204 |
Phrasals |
reflect (back) upon someone or something v.
|
(geçmişteki) birini/bir şeyi düşünmek |
|
205 |
Phrasals |
reflect (back) on someone or something v.
|
birini/bir şeyi hatırlamak |
|
206 |
Phrasals |
reflect (back) on someone or something v.
|
(geçmişteki) birini/bir şeyi düşünmek |
|
207 |
Phrasals |
fall back onto someone or something v.
|
(geriye doğru) birinin/bir şeyin üstüne düşmek |
|
208 |
Phrasals |
fall back onto someone or something v.
|
yedek olarak ayrılan birini/bir şeyi kullanmaya başlamak |
|
209 |
Phrasals |
fall back onto someone or something v.
|
rezervleri kullanmaya başlamak |
|
210 |
Phrasals |
fall back onto someone or something v.
|
yedekte tutulan birini/bir şeyi kullanmaya başlamak |
|
211 |
Phrasals |
fall back onto someone or something v.
|
ihtiyat olarak saklanan birini/bir şeyi kullanmaya başlamak |
|
212 |
Phrasals |
fall back onto someone or something v.
|
birikimden harcamak/yemeye başlamak |
|
213 |
Phrasals |
fall back on someone or something v.
|
(geriye doğru) birinin/bir şeyin üstüne düşmek |
|
214 |
Phrasals |
fall back on someone or something v.
|
yedek olarak ayrılan birini/bir şeyi kullanmaya başlamak |
|
215 |
Phrasals |
fall back on someone or something v.
|
rezervleri kullanmaya başlamak |
|
216 |
Phrasals |
fall back on someone or something v.
|
yedekte tutulan birini/bir şeyi kullanmaya başlamak |
|
217 |
Phrasals |
fall back on someone or something v.
|
ihtiyat olarak saklanan birini/bir şeyi kullanmaya başlamak |
|
218 |
Phrasals |
fall back on someone or something v.
|
birikimden harcamak/yemeye başlamak |
|
219 |
Phrasals |
fall back on (someone or something) v.
|
(yedekte tutulan birine/bir şeye) güvenmek |
|
220 |
Phrasals |
fall back on (someone or something) v.
|
(ihtiyat olarak saklanan birine/bir şeye) güvenmek |
|
221 |
Phrasals |
fall back on (someone or something) v.
|
(yedekte tutulan birine/bir şeye) bel bağlamak |
|
222 |
Phrasals |
fall back upon (someone or something) v.
|
(yedekte tutulan birine/bir şeye) güvenmek |
|
223 |
Phrasals |
fall back upon (someone or something) v.
|
(ihtiyat olarak saklanan birine/bir şeye) güvenmek |
|
224 |
Phrasals |
fall back upon (someone or something) v.
|
(yedekte tutulan birine/bir şeye) bel bağlamak |
|
225 |
Phrasals |
feed something back to someone v.
|
bir şeyi birine geri vermek |
|
226 |
Phrasals |
feed something back to someone v.
|
bir şeyi birine geri teslim etmek |
|
227 |
Phrasals |
fight back (at someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşı kendini savunmak |
|
228 |
Phrasals |
fight back (at someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşı koymak |
|
229 |
Phrasals |
fight back (at someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşı direnmek |
|
230 |
Phrasals |
fight back at (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşı koymak |
|
231 |
Phrasals |
fight back at (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşı kendini savunmak |
|
232 |
Phrasals |
fight back at (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşı direnmek |
|
233 |
Phrasals |
fire (something) back (at someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) ateşle karşılık vermek |
|
234 |
Phrasals |
fire (something) back (at someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) tekrar ateş açmak |
|
235 |
Phrasals |
fire (something) back (at someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşı ateş açmak |
|
236 |
Phrasals |
fire (something) back (at someone or something) v.
|
ateşe ateşle karşılık vermek |
|
237 |
Phrasals |
fire something back (to someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) bir şeyi geri yollamak |
|
238 |
Phrasals |
fire something back (to someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) bir şeyi geri göndermek |
|
239 |
Phrasals |
fire something back (to someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) bir şeyi geri postalamak |
|
240 |
Phrasals |
fire back at (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) hemen karşılık vermek |
|
241 |
Phrasals |
fire back at (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) hemen karşı ateş açmak |
|
242 |
Phrasals |
fire back to (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) hemen karşılık vermek |
|
243 |
Phrasals |
fire back to (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) hemen karşı ateş açmak |
|
244 |
Phrasals |
flash back (to someone or something) v.
|
(geçmişten birine/bir şeye) dönmek/gitmek |
|
245 |
Phrasals |
flash back (to someone or something) v.
|
(geçmişten birini/bir şeyi) hatırlamak/anımsamak |
|
246 |
Phrasals |
fling someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geriye doğru atmak |
|
247 |
Phrasals |
fling someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geriye doğru fırlatmak |
|
248 |
Phrasals |
fling someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geri atmak |
|
249 |
Phrasals |
fling someone or something back v.
|
birini/bir şeyi geri fırlatmak |
|
250 |
Phrasals |
give someone or something back (to someone or something) v.
|
birini/bir şeyi (birine/bir şeye) geri vermek |
|
251 |
Phrasals |
give someone or something back (to someone or something) v.
|
birini/bir şeyi (birine/bir şeye) iade etmek |
|
252 |
Phrasals |
glance back at (someone or something) v.
|
arkasındaki (birine/bir şeye) bir göz atmak |
|
253 |
Phrasals |
glance back at (someone or something) v.
|
arkasındaki (birini/bir şeyi) hızlıca kolaçan etmek |
|
254 |
Phrasals |
glance back at (someone or something) v.
|
dönüp (birine/bir şeye) bakmak |
|
255 |
Phrasals |
glance back at (someone or something) v.
|
hızlıca dönüp arkasındaki (birine/bir şeye) bakmak |
|
256 |
Phrasals |
glance back at (someone or something) v.
|
bakışlarını (birine/bir şeye) çevirmek |
|
257 |
Phrasals |
glance back at (someone or something) v.
|
bakışlarını (birine/bir şeye) yöneltmek |
|
258 |
Phrasals |
go back to someone or something v.
|
birine/bir şeye geri dönmek |
|
259 |
Phrasals |
hand back to (someone) v.
|
(birine bir şeyi) elden geri vermek |
|
260 |
Phrasals |
help someone back (to something) v.
|
birinin (bir yere) dönmesine yardım etmek |
|
261 |
Phrasals |
help someone back (to something) v.
|
birine (bir yere) dönüş yolunda yardım etmek |
|
262 |
Phrasals |
help (someone) back (to some place) v.
|
birinin (bir yere) dönmesine yardım etmek |
|
263 |
Phrasals |
help (someone) back (to some place) v.
|
birine (bir yere) dönüş yolunda yardım etmek |
|
264 |
Phrasals |
hit back (at someone or something) v.
|
(birine/bir şeye şiddetle, olumsuz şekilde) karşılık vermek |
|
265 |
Phrasals |
hit back (at someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) saldırısına karşılık vermek |
|
266 |
Phrasals |
hit back (at someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) karşılık olarak saldırmak/vurmak |
|
267 |
Phrasals |
hurry back to (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) hemen/çabucak dönmek |
|
268 |
Phrasals |
hurry back to (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin yanına/bir yere) hızlıca dönmek |
|
269 |
Phrasals |
lean back on (someone or something) v.
|
sırtını (birine/bir şeye) yaslamak |
|
270 |
Phrasals |
lean back on (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) yaslanmak |
|
271 |
Phrasals |
lean back on (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) yaslamak/dayandırmak |
|
272 |
Phrasals |
lash back (at someone or something) v.
|
yatıp vatanı için yaptığını düşünmek |
|
273 |
Phrasals |
lash back (at someone or something) v.
|
evlenip çocuk sahibi olmayı kadının görevi olarak görmek |
|
274 |
Phrasals |
lash back (at someone or something) v.
|
istemediği bir cinsel ilişkiye güzel şeyler hayal ederek katlanmak |
|
275 |
Phrasals |
see the back of (someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) kurtulmak |
|
276 |
Phrasals |
see the back of (someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) paçayı kurtarmak |
|
277 |
Phrasals |
see the back of (someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) yırtmak |
|
278 |
Phrasals |
see the back of (someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) sıyrılmak |
|
279 |
Phrasals |
send (someone) back (to some place) for (something) v.
|
(birini bir şey) için (bir yere) geri göndermek |
|
280 |
Phrasals |
set (someone or something) back v.
|
(birini/bir şeyi) geride tutmak |
|
281 |
Phrasals |
set (someone or something) back v.
|
(birini/bir şeyi) belli bir mesafede tutmak/konumlandırmak |
|
282 |
Phrasals |
set (someone or something) back v.
|
(birini/bir şeyi) geriye/uzağa koymak |
|
283 |
Phrasals |
set (someone or something) back v.
|
(birini/bir şeyi) geriye/uzağa yerleştirmek |
|
284 |
Phrasals |
set (someone) back v.
|
(birine) bir miktar paraya mal olmak |
|
285 |
Phrasals |
set (someone) back v.
|
(birini) bir miktar içeri sokmak (parasal olarak) |
|
286 |
Phrasals |
set (someone) back v.
|
(birini) belli bir zaman kaybettirmek |
|
287 |
Phrasals |
set (someone) back v.
|
(birini) belli bir süre geciktirmek |
|
288 |
Phrasals |
set (someone or something) back from (someone or something else) v.
|
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) geriye/uzağa koymak |
|
289 |
Phrasals |
set (someone or something) back from (someone or something else) v.
|
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) gerisine/uzağına oymak |
|
290 |
Phrasals |
set (someone or something) back from (someone or something else) v.
|
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) gerisine/uzağına yerleştirmek |
|
291 |
Phrasals |
set (someone or something) back from (someone or something else) v.
|
(birini/bir şeyi birinin/bir şeyin) gerisinde/uzağında konumlandırmak |
|
292 |
Phrasals |
stand (in) back of (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) arkasında durmak/konumlanmak |
|
293 |
Phrasals |
stand (in) back of (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) arkasında durmak/olmak |
|
294 |
Phrasals |
stand (in) back of (someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) destekçisi olmak |
|
295 |
Phrasals |
stay back (from someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) geri durmak |
|
296 |
Phrasals |
stay back (from someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) yaklaşmamak |
|
297 |
Phrasals |
stay back (from someone or something) v.
|
(birinden/bir şeyden) uzak durmak |
|
298 |
Phrasals |
stay back (from someone or something) v.
|
(biriyle/bir şeyle) mesafeyi korumak |
|
299 |
Phrasals |
try someone back v.
|
telefonda yeniden geri aramak |
|
300 |
Phrasals |
want (someone or something) back v.
|
(birini/bir şeyi) geri istemek |
|
301 |
Phrasals |
write back to (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) cevap yazmak |
|
302 |
Phrasals |
write back to (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) cevaben bir mektup, e-posta yazmak |
|
Colloquial |
|
303 |
Colloquial |
take someone in the back v.
|
birisini arkaya götürmek |
|
304 |
Colloquial |
have someone back v.
|
birini iade-i ziyarete davet etmek |
|
305 |
Colloquial |
have someone back v.
|
önceden misafir olduğu birini kendi yerine davet etmek |
|
306 |
Colloquial |
have someone back v.
|
iade-i ziyarete beklemek |
|
307 |
Colloquial |
be glad to see the back of (someone) v.
|
(birinin) gitmesine memnun olmak |
|
308 |
Colloquial |
be glad to see the back of (someone) v.
|
(birinin) gitmesine sevinmek |
|
309 |
Colloquial |
be glad to see the back of (someone) v.
|
(birinin) gitmesinden mutluluk duymak |
|
310 |
Colloquial |
be glad to see the back of (someone) v.
|
(birinden) kurtulduğuna sevinmek |
|
311 |
Colloquial |
be glad to see the back of someone or something [uk] v.
|
birinin/bir şeyin gitmesine memnun olmak |
|
312 |
Colloquial |
be glad to see the back of someone or something [uk] v.
|
birinin/bir şeyin gitmesine sevinmek |
|
313 |
Colloquial |
be glad to see the back of someone or something [uk] v.
|
birinin/bir şeyin gitmesinden mutluluk duymak |
|
314 |
Colloquial |
be glad to see the back of someone or something [uk] v.
|
birinden/bir şeyden kurtulduğuna sevinmek |
|
315 |
Colloquial |
come back to bite you/someone expr.
|
kötü bir davranışın yapan kişiye ileride bazı olumsuz sonuçlar getireceğini belirten bir söz |
|
316 |
Colloquial |
(someone or something) called, they want their (something) back! expr.
|
kulağa (birinin/bir şeyin) bir özelliği gibi geliyor |
|
317 |
Colloquial |
(someone or something) called, they want their (something) back! expr.
|
hoş geldin (biri/bir şey) |
|
318 |
Colloquial |
(someone or something) called, they want their (something) back! expr.
|
(birinden/bir şeyden) fırlamış gibi |
|
319 |
Colloquial |
(someone or something) called, they want their (something) back! expr.
|
(birinin/bir şeyin) bir özelliğinden/anlayışından farksız |
|
320 |
Colloquial |
I'll get back to (someone) expr.
|
(birine) geri döneceğim |
|
321 |
Colloquial |
I'll get back to (someone) expr.
|
(birini) daha sonra arayacağım |
|
322 |
Colloquial |
I'll get back to (someone) expr.
|
(birine) döneceğim |
|
323 |
Colloquial |
I'll get back to (someone) expr.
|
(birine) geri dönüş yapacağım |
|
324 |
Colloquial |
I'll get back to (someone) expr.
|
(birine) dönüş yapacağım |
|
Idioms |
|
325 |
Idioms |
carry someone back (to some time) v.
|
eski bir zamanı hatırlatmak |
|
326 |
Idioms |
carry someone back (to some time) v.
|
eskiye götürmek |
|
327 |
Idioms |
carry someone back (to some time) v.
|
geçmiş bir zamana götürmek |
|
328 |
Idioms |
fire something back at someone v.
|
açılan ateşe cevap/karşılık vermek |
|
329 |
Idioms |
give someone a back v.
|
arka çıkmak |
|
330 |
Idioms |
fire something back at someone v.
|
ateşe ateşle karşılık vermek |
|
331 |
Idioms |
know (something/someone) like the back of one's hand v.
|
avucunun içi gibi bilmek |
|
332 |
Idioms |
pat someone on the back v.
|
birinin sırtını sıvazlamak |
|
333 |
Idioms |
stab someone in the back v.
|
birine ihanet etmek |
|
334 |
Idioms |
turn one's back on someone v.
|
birisine sırt çevirmek |
|
335 |
Idioms |
back someone up v.
|
birine arka çıkmak |
|
336 |
Idioms |
bring someone back to reality v.
|
birini gerçeğe döndürmek |
|
337 |
Idioms |
lean back on someone v.
|
birine yaslanmak |
|
338 |
Idioms |
get someone off one's back v.
|
birinden kurtulmak |
|
339 |
Idioms |
stab someone in the back v.
|
birini sırtından bıçaklamak |
|
340 |
Idioms |
turn one's back on someone v.
|
birisine sırtını çevirmek |
|
341 |
Idioms |
nurse someone back to health v.
|
birisine bakıcılık yapmak |
|
342 |
Idioms |
give someone a pat on the back v.
|
birinin sırtını sıvazlamak |
|
343 |
Idioms |
give someone a back v.
|
destek olmak |
|
344 |
Idioms |
rein back on someone v.
|
dizginlemek |
|
345 |
Idioms |
crawl back to someone v.
|
geri gelip ayaklarına kapanmak |
|
346 |
Idioms |
fire something back to someone v.
|
geri yollamak |
|
347 |
Idioms |
fire something back to someone v.
|
geri postalamak |
|
348 |
Idioms |
fire something back to someone v.
|
geri göndermek |
|
349 |
Idioms |
get one's own back on someone v.
|
intikamını almak |
|
350 |
Idioms |
get one's own back on someone v.
|
kuyruk acısını çıkartmak |
|
351 |
Idioms |
pay someone back in one’s own coin v.
|
misilleme yapmak |
|
352 |
Idioms |
pay someone back in one’s own coin v.
|
kendi silahıyla vurmak |
|
353 |
Idioms |
pat someone on the back v.
|
sırtını sıvazlamak |
|
354 |
Idioms |
crawl back to someone v.
|
pişman olarak dönmek |
|
355 |
Idioms |
get someone off one's back v.
|
silkelemek (mecazi anlamda) |
|
356 |
Idioms |
give someone a back v.
|
yanında olmak |
|
357 |
Idioms |
knock someone back (an amount of money) v.
|
(belli bir paraya) mal olmak |
|
358 |
Idioms |
give someone a back v.
|
yardım etmek |
|
359 |
Idioms |
give someone the shirt off one's back v.
|
(yakınlarına/dostlarına) (isterlerse) her şeyini vermek |
|
360 |
Idioms |
give someone a back v.
|
yardımcı olmak |
|
361 |
Idioms |
nurse someone back to health v.
|
(yeniden sağlığına kavuşana kadar) birine bakmak |
|
362 |
Idioms |
give (someone) the back of (one's) hand v.
|
(birine) elinin tersiyle vurmak |
|
363 |
Idioms |
give (someone) the back of (one's) hand v.
|
(birine) elinin tersiyle çarpmak |
|
364 |
Idioms |
give (someone) the back of (one's) hand v.
|
(birine) haddini bildirmek |
|
365 |
Idioms |
give (someone) the back of (one's) hand v.
|
(birini) terslemek |
|
366 |
Idioms |
give (someone) the back of (one's) hand v.
|
(birine) ağzının payını vermek |
|
367 |
Idioms |
show (someone) the back of (one's) hand v.
|
(birine) elinin tersiyle çarpmak |
|
368 |
Idioms |
show (someone) the back of (one's) hand v.
|
(birine) elinin tersiyle vurmak |
|
369 |
Idioms |
show (someone) the back of (one's) hand v.
|
(birine) elinin tersini indirmek |
|
370 |
Idioms |
show (someone) the back of (one's) hand v.
|
(birini) elinin tersiyle itmek |
|
371 |
Idioms |
show (someone) the back of (one's) hand v.
|
(birini) elinin tersiyle geri çevirmek |
|
372 |
Idioms |
show (someone) the back of (one's) hand v.
|
(birinin af dilemesini |
|
373 |
Idioms |
show (someone) the back of (one's) hand v.
|
özrünü) kabul etmemek |
|
374 |
Idioms |
wire something back to someone v.
|
(para veya cevap) tellemek |
|
375 |
Idioms |
wire something back to someone v.
|
telgrafla cevap göndermek |
|
376 |
Idioms |
wire something back to someone v.
|
telgrafla para yollamak |
|
377 |
Idioms |
juice (someone or something) back to life v.
|
(birine/bir şeye) yaşam enerjisi vermek |
|
378 |
Idioms |
juice (someone or something) back to life v.
|
(birinin/bir şeyin) yaşam enerjisini yerine getirmek |
|
379 |
Idioms |
juice (someone or something) back to life v.
|
(birinin/bir şeyin) gücünü yerine getirmek |
|
380 |
Idioms |
juice (someone or something) back to life v.
|
(birine/bir şeye) yaşam enerjisini/gücünü yeniden kazandırmak |
|
381 |
Idioms |
juice (someone or something) back to life v.
|
(birini/bir şeyi) tekrar canlandırmak |
|
382 |
Idioms |
juice (someone or something) back to life v.
|
(birini/bir şeyi) hayata döndürmek |
|
383 |
Idioms |
juice (someone or something) back up v.
|
(birine/bir şeye) yaşam enerjisi vermek |
|
384 |
Idioms |
juice (someone or something) back up v.
|
(birinin/bir şeyin) yaşam enerjisini yerine getirmek |
|
385 |
Idioms |
juice (someone or something) back up v.
|
(birinin/bir şeyin) gücünü yerine getirmek |
|
386 |
Idioms |
juice (someone or something) back up v.
|
(birine/bir şeye) yaşam enerjisini/gücünü yeniden kazandırmak |
|
387 |
Idioms |
juice (someone or something) back up v.
|
(birini/bir şeyi) tekrar canlandırmak |
|
388 |
Idioms |
juice (someone or something) back up v.
|
(birini/bir şeyi) hayata döndürmek |
|
389 |
Idioms |
give (someone) the back of one's hand v.
|
(birinin) haddini bildirmek |
|
390 |
Idioms |
give (someone) the back of one's hand v.
|
(birinin) ağzının payını vermek |
|
391 |
Idioms |
give (someone) the back of one's hand v.
|
(birini) terslemek |
|
392 |
Idioms |
give (someone) the back of one's hand v.
|
(birini) elinin tersiyle itmek |
|
393 |
Idioms |
give (someone) the back of one's hand v.
|
(birine) ağzının payını vermek |
|
394 |
Idioms |
give (someone) the back of one's hand v.
|
(birini) terslemek |
|
395 |
Idioms |
give (someone) the back of one's hand v.
|
(birine) haddini bildirmek |
|
396 |
Idioms |
come back (down) to earth (or bring someone back (down) to earth) v.
|
gerçeklerle tekrar yüzleşmek (birini gerçeklerle tekrar yüzleştirmek) |
|
397 |
Idioms |
come back (down) to earth (or bring someone back (down) to earth) v.
|
ayakları tekrar yere basmak (birinin ayaklarını tekrar yere bastırmak) |
|
398 |
Idioms |
come back (down) to earth (or bring someone back (down) to earth) v.
|
hayal aleminden uyanmak (birini hayal aleminden uyandırmak) |
|
399 |
Idioms |
come back (down) to earth (or bring someone back (down) to earth) v.
|
gerçek dünyaya dönmek (birini gerçek dünyaya döndürmek) |
|
400 |
Idioms |
bring someone back (down) to earth v.
|
birini dünyaya geri döndürmek |
|
401 |
Idioms |
bring someone back (down) to earth v.
|
birini rüyadan uyandırmak |
|
402 |
Idioms |
bring someone back (down) to earth v.
|
birini hayal dünyasından çıkarıp gerçek dünyaya geri döndürmek |
|
403 |
Idioms |
bring someone back (down) to earth v.
|
birini bir anda tekrar gerçeklerle yüzleştirmek |
|
404 |
Idioms |
double back on (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) geri dönmek |
|
405 |
Idioms |
double back on (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) aynı yoldan geri dönmek |
|
406 |
Idioms |
double back on (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) gerisin geriye gelmek |
|
407 |
Idioms |
give (oneself or someone) a pat on the back v.
|
(kendini/birini) övmek |
|
408 |
Idioms |
give (oneself or someone) a pat on the back v.
|
(kendini/birini) methetmek |
|
409 |
Idioms |
give (something) back (to someone) with interest v.
|
(birine bir şeyi) faiziyle geri vermek/ödemek |
|
410 |
Idioms |
nurse (someone or something) back to health v.
|
(birine/bir şeye) bakıcılık yapmak |
|
411 |
Idioms |
nurse (someone or something) back to health v.
|
yeniden sağlığına kavuşana kadar (birine/bir şeye) bakmak |
|
412 |
Idioms |
nurse (someone or something) back to health v.
|
(birinin/bir şeyin) tıbbi bakımını yapmak |
|
413 |
Idioms |
nurse (someone or something) back to health v.
|
(birine/bir şeye) iyileşene kadar bakmak |
|
414 |
Idioms |
pay someone back in their own coin [old-fashioned] v.
|
birini kendi silahıyla vurmak |
|
415 |
Idioms |
pay someone back in their own coin [old-fashioned] v.
|
birine misilleme yapmak |
|
416 |
Idioms |
pay someone back in their own coin [old-fashioned] v.
|
birinden intikam almak |
|
417 |
Idioms |
pay someone back in their own coin [old-fashioned] v.
|
birine aynı şekilde karşılık vermek |
|
418 |
Idioms |
set someone back on their heels v.
|
birini çok şaşırtmak |
|
419 |
Idioms |
set someone back on their heels v.
|
birini beyninden vurulmuşa döndürmek |
|
420 |
Idioms |
set someone back on their heels v.
|
birini şoke etmek |
|
421 |
Idioms |
rock someone back on their heels v.
|
birini çok şaşırtmak |
|
422 |
Idioms |
rock someone back on their heels v.
|
birini beyninden vurulmuşa döndürmek |
|
423 |
Idioms |
rock someone back on their heels v.
|
birini şoke etmek |
|
424 |
Idioms |
turn (one's) back on (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) sırtını çevirmek |
|
425 |
Idioms |
turn (one's) back on (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) sırt çevirmek |
|
426 |
Idioms |
turn (one's) back on (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) aldırış etmemek |
|
427 |
Idioms |
turn (one's) back on (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) geri çevirmek |
|
428 |
Idioms |
turn (one's) back on (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) sırtını dönmek |
|
429 |
Idioms |
turn (one's) back to (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) sırtını dönmek |
|
430 |
Idioms |
turn (one's) back to (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) arkasını dönmek |
|
431 |
Idioms |
turn (one's) back to (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) sırtını çevirmek |
|
432 |
Idioms |
turn (one's) back to (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) sırt çevirmek |
|
433 |
Idioms |
turn (one's) back to (someone or something) v.
|
(birine/bir şeye) aldırış etmemek |
|
434 |
Idioms |
turn (one's) back to (someone or something) v.
|
(birini/bir şeyi) geri çevirmek |
|
435 |
Idioms |
turn your back on someone v.
|
birine sırt çevirmek |
|
436 |
Idioms |
turn your back on someone v.
|
birine dirsek çevirmek |
|
437 |
Idioms |
turn your back on someone v.
|
birine aldırış etmemek |
|
438 |
Idioms |
turn your back on someone v.
|
birini dikkate almamak |
|
439 |
Idioms |
turn your back on someone v.
|
birini geri çevirmek |
|
440 |
Idioms |
turn your back on someone v.
|
birine sırtını dönmek |
|
441 |
Idioms |
fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] adj.
|
(biri/bir şey) canına tak etmiş |
|
442 |
Idioms |
fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] adj.
|
(birinden/bir şeyden) bıkmış |
|
443 |
Idioms |
fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] adj.
|
(birinden/bir şeyden) gına gelmiş |
|
444 |
Idioms |
fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] adj.
|
(birinden/bir şeyden) usanmış |
|
445 |
Idioms |
fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] adj.
|
(birinden/bir şeyden) illallah demiş |
|
446 |
Idioms |
fed up to the back teeth (with someone or something) [uk/australia] adj.
|
(birinden/bir şeyden) daral gelmiş |
|
447 |
Idioms |
would give (someone) the shirt off (one's) back expr.
|
giymez giydirir |
|
448 |
Idioms |
would give (someone) the shirt off (one's) back expr.
|
kendi yemez yedirir |
|
Sport |
|
449 |
Sport |
back into (someone or something) v.
|
playoff maçlarında başka bir takımın kaybetmesi sayesinde yer edinmek |
|