| English | Turkish | |||
|---|---|---|---|---|
| Phrasals | ||||
| Phrasals | depend on (someone or something) v. | (birine/bir şeye) bağlı olmak | ||
|
But the supply of blood is also paramount for those whose lives depend on it. Ancak kan tedariki, hayatları buna bağlı olanlar için de çok önemli. More Sentences |
||||
| Phrasals | depend on (someone or something) v. | (birine/bir şeye) bağımlı olmak | ||
|
This implies respect for the indigenous peoples who depend on forest ecosystems. Bu, orman ekosistemlerine bağımlı olan yerli halklara saygı anlamına gelmektedir. More Sentences |
||||
| Phrasals | depend on (someone or something) v. | (birine/bir şeye) güvenmek | ||
| Phrasals | depend on (someone or something) v. | (birine/bir şeye) itimat etmek | ||
| Phrasals | depend on (someone or something) v. | (belli koşullara) bağlı olmak | ||
| Phrasals | depend on (someone or something) v. | (biri/bir şey) tarafından belirlenmek | ||
| Phrasals | depend on (someone or something) v. | (birine/bir şeye) bel bağlamak | ||
