History

haven't

Meanings of "haven't" in Turkish English Dictionary : 1 result(s)

	Category	English	Turkish
Linguistics
1	Linguistics	haven't abrev.	have not

Meanings of "haven't" with other terms in English Turkish Dictionary : 109 result(s)

	Category	English	Turkish
Phrases
1	Phrases	we haven't corresponded for a while expr.	bir süredir yazışmıyoruz
2	Phrases	we haven't been in correspondence for a while expr.	bir süredir yazışmıyoruz
3	Phrases	if you haven't already done so expr.	henüz yapmadıysanız
4	Phrases	if you haven't done so yet expr.	henüz yapmadıysanız
Colloquial
5	Colloquial	haven't seen hide nor hair of someone v.	bayağı bir süredir ortalarda görünmemek
6	Colloquial	haven't you made enough mistakes for one day? expr.	bir günde yeterince hata yapmadın mı?
7	Colloquial	haven't you ever felt like you were different? expr.	hiç kendini farklı hissettiğin olmadı mı?
8	Colloquial	in case you haven't noticed expr.	fark etmediysen
9	Colloquial	haven't you heard? expr.	haberin yok mu?
10	Colloquial	things haven't been easy expr.	hiç kolay olmadı (ama geçti)
11	Colloquial	things haven't been easy expr.	zor oldu (ama geçti)
12	Colloquial	haven't got all day expr.	(çabuk ol) bütün gün bekleyemem, bekleyemeyiz
13	Colloquial	haven't seen you in a long time expr.	seni uzun süredir görmüyorum
14	Colloquial	haven't seen you in a long time expr.	seni uzun zamandır görmüyorum
15	Colloquial	haven't seen you in a long time expr.	sizi uzun zamandır görmüyorum
16	Colloquial	haven't seen you in a month of sundays expr.	seni uzun süredir görmüyorum
17	Colloquial	haven't seen you in a month of sundays expr.	seni uzun zamandır görmüyorum
18	Colloquial	haven't seen you in a month of sundays expr.	sizi uzun zamandır görmüyorum
19	Colloquial	we haven't got all day expr.	(çabuk ol) bütün gün bekleyemem
Idioms
20	Idioms	haven't seen hide nor hair of v.	sesi soluğu çıkmamak
21	Idioms	haven't seen hide nor hair of someone/something v.	birini/bir şeyi ortalarda görmemek
22	Idioms	haven't seen hide nor hair of someone/something v.	sesi soluğu çıkmamak
23	Idioms	haven't seen hide nor hair of someone/something v.	biri/bir şey kayıplara karışmak
24	Idioms	haven't seen hide nor hair of someone/something v.	biri/bir şey sırra kadem basmak
25	Idioms	haven't seen hide nor hair of someone/something v.	birinden/bir şeyden hiç iz olmamak
26	Idioms	haven't done a hand's turn expr.	parmağını kıpırdatmama
27	Idioms	haven't done a hand's turn expr.	ufacık bir iş yapmama
28	Idioms	haven't done a hand's turn expr.	işin bir ucundan tutmama
29	Idioms	I haven't seen you in a month of sundays expr.	seni uzun süredir görmüyorum
30	Idioms	(I haven't talked to you) in an age of years expr.	yüzyıllardır (seni görmüyorum)
Speaking
31	Speaking	you still haven't answered my original question expr.	asıl soruma cevap vermedin
32	Speaking	I haven't got used to it expr.	alışamadım
33	Speaking	you haven't worked in months expr.	aylardır çalışmıyorsun
34	Speaking	haven't we been over this? expr.	bunu daha önce konuşmamış mıydık?
35	Speaking	I'm sorry i haven't written for awhile expr.	bir süredir sana yazamadığım için özür dilerim
36	Speaking	you haven't let me down expr.	beni hayal kırıklığına uğratmadın
37	Speaking	I haven't told it to anyone expr.	bunu kimseye söylememiştim
38	Speaking	you haven't said a word in a week expr.	bir haftadır tek kelime etmedin
39	Speaking	I haven't told it to anyone expr.	bunu kimseye anlatmamıştım
40	Speaking	what else haven't you told me? expr.	bana anlatmadığın başka ne var?
41	Speaking	I'm sorry i haven't written for awhile expr.	bir süredir yazamadığım için üzgünüm
42	Speaking	I haven't had breakfast today expr.	bugün kahvaltı yapmadım
43	Speaking	I haven't seen you all day expr.	bütün gün seni görmedim
44	Speaking	what else haven't you told me? expr.	bana söylemediğin başka ne var?
45	Speaking	we haven't officially met expr.	daha resmi olarak tanışmadık
46	Speaking	we haven't lost yet expr.	daha kaybetmedik
47	Speaking	I haven't had a chance to think expr.	düşünme şansım olmadı
48	Speaking	I actually haven't thought much about that expr.	doğrusunu söylemek gerekirse pek düşünmedim
49	Speaking	I haven't heard anything like that before expr.	daha önce böyle birşey duymadım
50	Speaking	I can't believe we haven't met expr.	daha önce tanışmadığımıza inanamıyorum
51	Speaking	haven't we met before? expr.	daha önce tanışmış mıydık?
52	Speaking	I haven't talked about my feelings for a long time expr.	duygularım hakkında uzun zamandır konuşmadım
53	Speaking	I haven't got much money expr.	çok param yok
54	Speaking	I haven't a penny to my name expr.	hiç param yok
55	Speaking	I haven't heard it expr.	haberim yok
56	Speaking	you haven't been seen around expr.	hiç gözükmüyorsun
57	Speaking	I haven't told them yet expr.	henüz onlara söylemedim
58	Speaking	haven't decided expr.	henüz karar vermedim
59	Speaking	you haven't been around expr.	hiç gözükmüyorsun
60	Speaking	I still haven't received a response expr.	hala cevap alamadım
61	Speaking	you haven't answered my question expr.	hala soruma cevap vermedin
62	Speaking	you haven't convinced me yet expr.	henüz beni ikna etmedin
63	Speaking	I haven't done the math expr.	hesabını yapmadım
64	Speaking	I haven't made up my mind yet expr.	henüz kararımı vermedim
65	Speaking	I haven't seen hide or hair of him expr.	izi tozu yok
66	Speaking	I haven't got a camera expr.	kameram yok
67	Speaking	I haven't the faintest idea what you're talking about expr.	ne konuştuğun hakkında en ufak bir fikrim yok
68	Speaking	I haven't the faintest idea what you're talking about expr.	konuştuğun şey hakkında en ufak bir fikrim yok
69	Speaking	I haven't received the letter yet expr.	mektup henüz bana ulaşmadı
70	Speaking	I haven't heard from her for a while expr.	ondan bir süredir haber alamıyorum
71	Speaking	I haven't been there expr.	orada hiç bulunmadım
72	Speaking	I haven't heard from him for a while expr.	ondan bir süredir haber alamıyorum
73	Speaking	aint, ain't (aren't, isn't, am not, haven't, hasn't) expr.	olumsuzluk takısı
74	Speaking	I haven't finished with him yet expr.	onunla işim daha bitmedi
75	Speaking	I haven't received the letter yet expr.	mektubu henüz almadım
76	Speaking	things haven't been easy expr.	kolay değildi! (ama geçti)
77	Speaking	they haven't been given the opportunity to learn expr.	onlara öğrenme fırsatı verilmemiş
78	Speaking	I haven't seen him today expr.	onu bugün görmedim
79	Speaking	I haven't seen you in a month of sundays expr.	seni uzun süredir görmüyorum
80	Speaking	haven't I seen you somewhere before? expr.	sizi daha önce bir yerde gördüm mü?
81	Speaking	haven't we met before? expr.	sizinle daha önce tanıştık mı?
82	Speaking	haven't we met before? expr.	seninle daha önce tanıştık mı?
83	Speaking	I haven't been feeling so great expr.	son zamanlarda kendimi pek iyi hissetmiyorum
84	Speaking	haven't I seen you somewhere before? expr.	seni daha önce bir yerde gördüm mü?
85	Speaking	haven't I seen you somewhere before? expr.	sizinle daha önce bir yerde görüştük mü/tanıştık mı?
86	Speaking	haven't I seen you somewhere before? expr.	sizi daha önce bir yerde gördüm mü?
87	Speaking	I haven't told you the best part expr.	sana en iyi kısmını söylemedim
88	Speaking	he had one thing you haven't got expr.	sende olmayan bir şeye sahipti
89	Speaking	I haven't seen you in a long time expr.	sizi uzun zamandır görmüyorum
90	Speaking	you haven't been sleeping much expr.	son zamanlarda pek uyumuyorsun
91	Speaking	I haven't heard from you for a while expr.	senden bir süredir haber alamıyorum
92	Speaking	we haven't been lucky yet expr.	şimdilik şansımız yaver gitmedi
93	Speaking	I haven't seen you in a long time expr.	seni uzun süredir görmüyorum
94	Speaking	you two have met haven't you? expr.	siz ikiniz tanışmıştınız değil mi?
95	Speaking	I haven't found anything so far expr.	şu ana kadar bir şey bulamadım
96	Speaking	I haven't seen you in a long time expr.	seni uzun zamandır görmüyorum
97	Speaking	haven't I seen you before? expr.	seni daha önce hiç görmüş müydüm?
98	Speaking	we haven't met expr.	tanışmadık
99	Speaking	I haven't seen you all day expr.	tüm gün seni görmedim
100	Speaking	I haven't got all day expr.	(çabuk ol) bütün gün bekleyemem
101	Speaking	haven't you done enough? expr.	yeterince sorun çıkartmadın mı?
102	Speaking	you haven't lived expr.	(yapmamışsan/görmemişsen) yaşamamışsın demektir/yaşamış sayma kendini
103	Speaking	I haven't played since university expr.	üniversiteden bu yana oynamadım
104	Speaking	you haven't lived till something expr.	-e kadar yaşıyorum/yaşadım diyemezsin
105	Speaking	you haven't lived until something expr.	-e kadar yaşıyorum/yaşadım diyemezsin
106	Speaking	haven't you done enough? expr.	yeterince sorun yaratmadın mı?
107	Speaking	I haven't read any novels so I don't know expr.	hiç roman okumadım o yüzden bilmiyorum
108	Speaking	I haven't the faintest idea what you're talking about expr.	neden bahsettiğin hakkında en ufak bir fikrim bile yok
British Slang
109	British Slang	I haven't a baldy (notion) (irish) expr.	hiçbir fikrim yok