the polish - Turkish English Dictionary

the polish

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "the polish" in Turkish English Dictionary : 76 result(s)

English Turkish
Common Usage
polish n. polonyalı
Most Polish farmers will be net contributors to the EU.
Polonyalı çiftçilerin çoğu AB'ye net katkıda bulunacak.

More Sentences
polish n. polonya dili
It's a Polish name.
Polonya dilinde bir ad.

More Sentences
polish n. polonyaca
I love Polish!
Polonyacayı severim!

More Sentences
polish n. cila
Her car has a nice polish.
Onun arabasının güzel bir cilası var.

More Sentences
polish v. parlatmak
James would probably want to polish his resume a little green.
James muhtemelen özgeçmişini biraz çevrecilik ekleyerek parlatmak istemiştir.

More Sentences
polish v. cilalamak
Don't forget to polish your shoes before you go out!
Dışarı çıkmadan önce ayakkabılarını cilalamayı unutma!

More Sentences
General
polish n. polonya
Last Friday, in the Polish press room, this was very clear.
Geçtiğimiz Cuma günü Polonya basın odasında bu çok açık bir şekilde ifade edildi.

More Sentences
polish n. leh
For today’s debate we have interpretation into three of the new languages, that is, Polish, Hungarian and Czech.
Bugünkü tartışmada üç yeni dile, yani Lehçe, Macarca ve Çekçe'ye tercümeler yaptık.

More Sentences
polish n. cila
They're only $50 with two cans of shoe polish free of charge.
Onlar, yanında iki kutu bedava ayakkabı cilası ile birlikte sadece 50 dolar.

More Sentences
polish v. boyamak (ayakkabı)
Tom wanted to polish his shoes.
Tom ayakkabılarını boyamak istedi.

More Sentences
polish v. cilalamak
Please polish my shoes.
Lütfen ayakkabılarımı cilalayın.

More Sentences
Technical
polish n. cila
May I use the shoe polish?
Ayakkabı cilasını kullanabilir miyim?

More Sentences
polish v. cilalamak
I polished his shoes for him.
Ben onun için ayakkabılarını cilaladım.

More Sentences
polish parlatmak
James would probably want to polish his resume a little green.
James muhtemelen özgeçmişini biraz çevrecilik sosuyla parlatmak isteyecektir.

More Sentences
Textile
polish parlatmak
Susan polished her father's shoes.
Susan babasının ayakkabılarını parlattı.

More Sentences
Automotive
polish n. cila
This product is both a floor polish and a dessert topping.
Bu ürün hem yer cilası hem de tatlı üstü.

More Sentences
polish parlatmak
I polished his shoes for him.
Ayakkabılarını onun için parlattım.

More Sentences
Common Usage
polish n. lehçe
General
polish n. polca
polish n. cilalama
polish n. incelik
polish n. kundura boyası
polish n. kibarlık
polish n. parlaklık
polish n. boya (ayakkabı)
polish n. lehli
polish n. polonya'ya özgü
polish n. açkı
polish n. terbiye
polish n. nezaket
polish n. zarafet
polish n. perdah
polish n. vemik
polish n. lak
polish n. ayakkabı boyası
polish n. parlak
polish n. boya
polish n. cilalı yüzey
polish n. kalın tabanlı bağcıklı bir ayakkabı türü
polish v. ruganlamak
polish v. cilalanmak
polish v. parlamak
polish v. silmek
polish v. terbiye etmek
polish v. düzeltmek
polish v. cila vurmak
polish v. perdahlamak
polish v. boyamak
polish v. süslemek
polish v. perdah yapmak
polish v. perdah etmek
polish v. perdah vurmak
polish v. yumuşatmak
polish v. kibarlaştırmak
polish v. asilleştirmek
polish v. asalet kazandırmak
polish v. kültür aşılamak
polish v. pürüzsüzleşmek
polish adj. polonya'ya ait
polish adj. polonya'ya özgü
polish adj. polonya ile ilgili
polish adj. polonyalılara ait
polish adj. polonyalılar ile ilgili
polish adj. polonyalılara özgü
Technical
polish n. kabuğu çıkarılmış pirinç
Chemistry
polish perdah
polish parlatma
Zoology
polish n. polonya tavşanı
polish n. oldukça küçük beyaz tavşanlardan oluşan bir tavşan ırkı
Linguistics
polish adj. lehçeye ait
polish adj. lehçeye özgü
polish adj. lehçe ile ilgili
Archaic
polish v. (mecazen) törpülemek
polish v. haline getirmek
Ornithology
polish n. polonya tavuğu
polish n. v şeklinde ibiği olan avrupa'ya özgü evcil bir tavuk ırkı

Meanings of "the polish" with other terms in English Turkish Dictionary : 6 result(s)

English Turkish
Idioms
polish the apple v. göklere çıkarmak
polish the apple v. övmek
polish the apple v. kompliman yapmak
polish the apple v. pohpohlamak
polish the apple v. yağ çekmek
polish the apple v. yağ yakmak