öz - Turkish English Dictionary

öz

Meanings of "öz" in Turkish English Dictionary : 4 result(s)

English Turkish
General
oz n. ideal yer
oz n. mükemmel yer
oz n. kusursuz mekan
Slang
oz n. avustralya

Meanings of "öz" in English Turkish Dictionary : 112 result(s)

Turkish English
Common Usage
öz essence n.
It concerns the very essence of people, and their very being.
Bu konu insanların özünü ve varlıklarını ilgilendirmektedir.

More Sentences
öz core n.
His ideas formed the core of our institution.
Onun fikirleri kurumumuzun özünü oluşturuyordu.

More Sentences
General
öz heart n.
That is the heart of the matter here.
Meselenin özü burada yatmaktadır.

More Sentences
öz principle n.
Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
Su her şeyin özüdür; her şey sudan gelir ve her şey suya döner.

More Sentences
öz extract n.
Lemon balm oil, also called Melissa extract, may have an antiviral effect on the herpes simplex virus.
Melisa özü olarak da adlandırılan melisa yağı, herpes simpleks virüsü üzerinde antiviral bir etkiye sahip olabilir.

More Sentences
öz gist n.
Furthermore, this is the gist of the report by one of the main UN inspectors, amongst others.
Ayrıca, diğerlerinin yanı sıra başlıca BM müfettişlerinden biri tarafından hazırlanan raporun özü de budur.

More Sentences
öz crux n.
The crux of the discussions is the relationship between intellectual property rights and public health issues.
Tartışmaların özü, fikri mülkiyet hakları ile kamu sağlığı konuları arasındaki ilişkidir.

More Sentences
öz own n.
How could you do something like that to your own brother?
Öz kardeşine böyle bir şeyi nasıl yaparsın?

More Sentences
öz substance n.
Reinforcing the democratic substance in Asia is certainly no hollow exercise.
Asya'da demokratik özün güçlendirilmesi kesinlikle boş bir çaba değildir.

More Sentences
öz bottom n.
That, and nothing else, is the bottom line of the report we are debating again today.
Bugün tekrar görüştüğümüz raporun özü de bundan başka bir şey değildir.

More Sentences
öz essential adj.
I do not understand the proposals of some Members of this house which discredit the essential nature of this report.
Bazı üyelerin bu raporun özüne gölge düşüren önerilerini anlamış değilim.

More Sentences
öz biological adj.
She is a biological mother of three children.
Üç çocuğun öz annesidir.

More Sentences
Trade/Economic
öz substance n.
It is the substance of the proposals that must take priority.
Öncelik verilmesi gereken husus tekliflerin özüdür.

More Sentences
Technical
öz core n.
That is the core of the problem.
Sorunun özü budur.

More Sentences
Food Engineering
öz essence n.
Free and in particular fair trade also helps, but that is not the essence either.
Serbest ve özellikle adil ticaret de yardımcı olur, ancak özü bu da değildir.

More Sentences
Linguistics
öz core n.
This, in fact, touches the very core of this proposal.
Bu, aslında, bu teklifin özüne dokunmaktadır.

More Sentences
öz gist n.
That is the main gist of the opinion of the Committee on Employment.
İstihdam Komitesi'nin görüşünün ana özü budur.

More Sentences
Common Usage
öz self n.
General
öz distillate n.
öz quintessence n.
öz matter n.
öz pith n.
öz cream n.
öz juice n.
öz soul n.
öz content n.
öz nucleus n.
öz kernel n.
öz medulla n.
öz quick n.
öz pith and marrow n.
öz entity n.
öz meat n.
öz stuff n.
öz extraction n.
öz elixir n.
öz mind n.
öz precis n.
öz distillation n.
öz goodness n.
öz sum n.
öz substantiality n.
öz full n.
öz spirit n.
öz quiddity n.
öz epitome n.
öz substratum n.
öz marrow n.
öz heartbeat n.
öz essential oil n.
öz abstract n.
öz inner core n.
öz leaven n.
öz being n.
öz eye n.
öz virtuality n.
öz hard-core n.
öz meat and potatoes n.
öz bones n.
öz bone n.
öz yolk [obsolete] n.
öz heart and soul n.
öz compend n.
öz inbeing n.
öz comprehension [obsolete] n.
öz comprizal [obsolete] n.
öz inward n.
öz inwardness n.
öz root n.
öz sel [scotland] n.
öz sketch n.
öz bearing n.
öz strength n.
öz sum total n.
öz précis n.
öz elementary adj.
öz inherent adj.
öz genuine adj.
öz echt adj.
öz compact adj.
öz compendious adj.
öz telegrammic adj.
öz thumbnail adj.
öz whole adj.
öz boiled-down adj.
öz institutional adj.
öz innate adj.
öz cryptic adj.
öz auto- pref.
öz self- pref.
Law
öz compendium n.
Technical
öz abstract n.
öz self n.
Construction
öz pulp n.
öz net n.
Automotive
öz meat n.
Medical
öz succus n.
Food Engineering
öz intrinsic adj.
Physics
öz nucleus n.
Biology
öz medullae n.
Biochemistry
öz bio n.
öz origin n.
öz auto adj.
Marine Biology
öz orijin n.
öz code n.
Botanic
öz pith n.
Philosophy
öz quiddity n.
öz esse n.
öz hypostasis n.
Archaic
öz german n.
öz model n.
Slang
öz beef n.

Meanings of "öz" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
kısa ve öz brief adj.
I will make a few brief and concise observations.
Kısa ve öz birkaç gözlemde bulunacağım.

More Sentences
General
öz değerlendirme self-assessment n.
The employee conducted a self-assessment of his performance.
Çalışan, kendi performansına ilişkin bir öz değerlendirme yaptı.

More Sentences
öz saygı self-respect n.
The poor do not wish to beg for life; they value their self-respect and dignity in the same way as we do.
Yoksullar yaşamak için dilenmek istemezler; onlar da bizim gibi öz saygılarına ve haysiyetlerine değer verirler.

More Sentences
öz geçmiş resume n.
You have a very impressive resume.
Çok etkileyici bir öz geçmişin var.

More Sentences
öz güven confidence n.
Tom's confidence is high.
Tom'un öz güveni yüksektir.

More Sentences
öz savunuculuk self-advocacy n.
But what about People First and other self-advocacy organisations?
Peki ya People First ve diğer öz savunuculuk örgütleri ne olacak?

More Sentences
öz tüketim auto-consumption n.
A major share of the output of these holdings is for auto-consumption.
Bu işletmelerin üretiminin büyük bir kısmı öz tüketime yöneliktir.

More Sentences
öz saygı self-esteem n.
I have no self-esteem.
Benim hiç öz saygım yok.

More Sentences
öz sermaye equity n.
The equity in his building increased by about 700 thousand dollars.
Binasındaki öz sermaye yaklaşık 700 bin dolar arttı.

More Sentences
borç-öz sermaye oranı gearing n.
The company's high gearing indicates a significant debt burden.
Şirketin borç-öz sermaye oranının yüksek olması, ciddi bir borç yüküne işaret ediyor.

More Sentences
kısa ve öz succinct adj.
Professors should explain everything in detail, not be succinct and always tell students to go home and read their books.
Öğretmenler, her şeyi detaylı bir şekilde açıklamalılar, kısa ve öz olmamalılar ve her zaman öğrencilere eve gitmelerini ve kitaplarını okumalarını söylemeliler.

More Sentences
kısa ve öz brief adj.
He gave a brief talk.
Kısa ve öz bir konuşma yaptı.

More Sentences
öz disiplinli self-disciplined adj.
We must be self-disciplined and make sure that problem does not arise.
Öz disiplinli olmalı ve bu sorunun ortaya çıkmamasını sağlamalıyız.

More Sentences
öz yönetimli self-directed adj.
The program provided self-directed learning opportunities.
Program, öz yönetimli öğrenmeye yönelik fırsatlar sunmaktadır.

More Sentences
Trade/Economic
öz kaynaklar own resources n.
Now to the present, motion for a resolution on own resources.
Şimdi de öz kaynaklara ilişkin önergeye gelelim.

More Sentences
öz geçmiş resume n.
Your resume is impressive.
Senin öz geçmişin etkileyici.

More Sentences
öz sermaye finansmanı equity financing n.
How do companies actually raise debt and equity finance across the European Union?
Avrupa Birliği genelinde şirketler borç ve öz sermaye finansmanını gerçekte nasıl sağlıyor?

More Sentences
Politics
öz kaynaklar own resources n.
In paragraph 6, the own resources decision is described as being an organic law.
6. paragrafta öz kaynaklar kararı organik bir kanun olarak tanımlanmaktadır.

More Sentences
Psychology
öz-düzenleme self-regulation n.
Self-regulation is considered to be the main instrument, underpinned by legal requirements where necessary.
Öz-düzenleme, gerektiğinde yasal gerekliliklerle desteklenen ana araç olarak kabul edilmektedir.

More Sentences
Common Usage
öz verilmişlik self-givenness n.
General
öz nitelik attribution n.
öz kuzen cousin german n.
öz sunu self presentation n.
kaynatarak hazırlanan öz decoction n.
kısa ve öz biçimde açıklama encapsuling n.
öz değerlendirme self evaluation n.
öz kimlik self identity n.
öz değer eigenvalue n.
öz bilinç consciousness n.
verici öz testi transmit self test n.
öz birliği consubstantiality n.
iç/öz disiplin self discipline n.
öz kaynaklar own funds n.
öz kaynak equity n.
kısa ve öz biçimde açıklama encapsulating n.
öz hürriyeti liberty of speech n.
öz sağlama self check n.
öz kardeş full sister n.
öz kardeş full brother n.
öz-gerçekleştirme self-actualization n.
öz değerlendirme self-evaluation n.
öz denetim self-control n.
öz yapabilirlik self-actualization n.
öz hizmet makinesi self-service machine n.
öz-sunum self presentation n.
öz soğurma self-absorption n.
öz algılayış self-perceiving n.
öz-etkilenim self-affection n.
öz-olumlama self-affirming n.
öz algı self-perceiving n.
öz yönetim self-management-direction n.
öz-yeterlik self-efficacy n.
öz yönetim self-management n.
öz sınama self-test n.
çocuklarda öz saygı self-esteem in children n.
öz yönetim self-governance n.
öz algılama self-perceiving n.
yaşlılarda öz gerçekleştirim self-realization in old age n.
öz-performans self-performance n.
öz yeterlik self-sufficiency n.
öz-imleme self-reference n.
öz algılama self-perception n.
öz iletkenlik self-conductivity n.
öz yeterlilik self-sufficiency n.
öz eğitim self-instruction n.
öz kimlik self-identity n.
öz dürüstlük sententiousness n.
ilişkisel öz-anlatı relational self narrative n.
öz sermaye yatırımcısı equity investor n.
öz sermaye yatırımı equity investment n.
öz önem self-significance n.
öz yeterlik self-efficacy n.
öz anlam self-significance n.
öz işlev function n.
öz-imkan bootstrap n.
öz yetkinlik self-competence n.
öz-gerçekleştirme selfactualization n.
kaynatılmış öz decoction n.
öz kardeş brother german n.
öz eleştiri autocriticism n.
öz eleştiri self-criticism n.
öz bakım self care n.
öz uygulama self-application n.
öz anne birth mother n.
öz savunma self-defence n.
öz süreklilik self continuity n.
öz düzenleyici strateji self-regulatory strategy n.
öz kardeş whole sister/brother n.
öz baba natural father n.
öz baba birth father n.
öz baba biological father n.
öz değerlendirme self assessment n.
öz güven self confidence n.
öz güven self-assurance n.
öz savunma self-defense n.
öz yapabilirlik self-actualisation n.
öz-gerçekleştirme self-actualisation n.
öz çocuk biological child n.
öz evlat child through birth n.
öz çocuk one's own child n.
öz çocuk child through birth n.
öz evlat biological child n.
öz evlat one's own child n.
öz geçmiş araştırması background investigation n.
öz tanımlama self-definition n.
öz bütünlük self-integrity n.
öz imge self image n.
öz imgesi self image n.
öz-üretim self production n.
niceliksel öz quantified self n.
öz yardım self help n.
öz fikir core idea n.
öz düşünce core idea n.
öz anlayış self-compassion n.
öz çıkar self interest n.
öz belirleme self determination n.
öz-adımlama self-pacing n.
öz-tempo self-pacing n.
öz uyum self-concordance n.
öz nezaket self-kindness n.
az ve öz konuşan kimse laconic [obsolete] n.
az ve öz konuşarak çok şey anlatma laconicism n.
az ve öz konuşarak çok şey anlatma laconism n.
öz-bildirim self-report n.
öz-rapor self-report n.
öz benlik egoity n.
öz güven poise n.
öz geçmiş background n.
öz ebeveyn ve kardeşlerden oluşan aile birth family n.
öz aile birth family n.
bir şeyin meydana geldiği öz whatness n.
kısa ve öz konuşma breviloquence n.
öz disiplin deportment n.
öz disiplin deporture n.
kısa, öz ve doğru ifade one-liner n.
öz güven opinion [obsolete] n.
öz nitelik inwardness n.
öz denetimlilik possession n.
şirketin borç sermayesinin öz sermayesine oranı capital gearing n.
taslak, tablo veya listedeki az ve öz ifade scheme n.
öz kabul self acceptance n.
öz sevgi self-charity n.
öz tatmin self-content n.
öz kültür self-culture n.
öz tatmin self-enjoyment n.
öz saygı self-estimation n.
öz motivasyonlu gelişim self-evolution n.
öz denetim gerçekleştiren kimse self-examinant n.
öz değerlendirme self-examination n.
öz varlık self-existence n.
öz ile var olma durumu self-existence n.
öz belirlenim self-identification n.
öz kimlik belirlenimi self-identification n.
öz varlık self-life [obsolete] n.
öz ile var olma durumu self-life [obsolete] n.
öz kontrol self-mastery n.
öz cesaret self-mettle n.
öz bildirim envanteri self-report inventory n.
öz bildirim ölçeği self-report inventory n.
öz bildirim envanteri self-report personality inventory n.
öz bildirim ölçeği self-report personality inventory n.
öz saygı self-reverence n.
öz belirtim self-determination n.
öz belirlenim self-determination n.
öz saygı self-worth n.
öz dönüşüm self-transformation n.
öz inanç core belief n.
öz saygı self-worth n.
öz değer self-worth n.
öz değer self-esteem n.
baba tarafından yarı-öz kardeş paternal half-sister n.
öz güven sufficiency n.
öz yeterlik sufficiency n.
aşırı öz güven superconfidence n.
öz güvenlilik surety n.
kısa ve öz biçimde açıklamak encapsule v.
kısa ve öz biçimde açıklamak encapsulate v.
öz almak extract v.
öz çıkarmak extract v.
(kavramsal varlığı) kendi kendine yeten bir öz olarak yorumlamak hypostatize v.
(kavramsal varlığı) kendi kendine yeten bir öz olarak yorumlamak hypostatise v.
(kavramsal varlığı) kendi kendine yeten öz olarak yorumlamak hypostatize v.
(kavramsal varlığı) kendi kendine yeten öz olarak yorumlamak hypostatise v.
öz disiplin ile hizaya getirmek mortify v.
yoksunluk, öz disiplin veya kendi kendine acı veya rahatsızlık vererek zayıflatmak mortify v.
az ve öz hale getirmek concentrate v.
öz suyunu kaybederek kuru ve sert hale gelmek season v.
kısa ve öz laconic adj.
kısa ve öz pithy adj.
az ve öz tabloid adj.
kısa ve öz telegraphic adj.
az ve öz multum in parvo adj.
az ve öz short and sweet adj.
az ve öz pithy adj.
az ve öz succinct adj.
az ve öz laconic adj.
kısa ve öz biçimde açıklanmış encapsuled adj.
kısa ve öz tabloid adj.
öz düzenlemeli self regulated adj.
öz açıklamalı self-explanatory adj.
öz-güven sahibi centered adj.
az ve öz compendious adj.
az ama öz compendious adj.
az ama öz concise adj.
az ama öz succinct adj.
az ve öz concise adj.
öz-düşünümsel self-reflexive adj.
öz bilince sahip self-conscious adj.
öz bilinçli self-conscious adj.
öz-güven sahibi centred adj.
öz denetimli self-controlled adj.
öz yönelimli self-oriented adj.
kısa ve öz taut adj.
kısa ve öz taut adj.
kısa ve öz taut adj.
öz (üvey olmayan) natural adj.
öz (baba/anne) natural adj.
öz-güven sahibi self-confident adj.
öz (kan bağıyla bağlı) true adj.
öz bilinçli olmayan unselfconscious adj.
öz bilince sahip olmayan unselfconscious adj.
öz yerine şekle ait modal adj.
öz yerine şekille ilgili modal adj.
çok kısa ve öz overbrief adj.
öz veya içsel maddenin doğrudan algılanmasına izin verecek şekilde düzenlenmiş diaphanous adj.
kısa ve öz commatic adj.
kısa ve öz condensed adj.
az ve öz pared-down adj.
kısa ve öz pithful adj.
öz ile dolu pithful adj.
kısa ve öz pithsome adj.
az ve öz press [obsolete] adj.
öz kontrole tabi self-disciplined adj.
öz disiplinli self-governed adj.
öz nefrete sahip olan self-hating adj.
hareketlerimiz ardındaki esas motivasyon veya anlamın öz sevgi olduğuna inanan selfish adj.
öz düzenleyici self-regulative adj.
öz düzenleyici self-regulatory adj.
öz saygısı olan self-respectful adj.
az ama öz short adj.
kısa ve öz short-winded adj.
bitki öz suyunu üreten succiferous adj.
bitki öz suyunu taşıyan succiferous adj.
bitki öz suyunu aktaran succiferous adj.
bit öz suyu dolu succose adj.
bit öz suyu dolu succous adj.
aşırı öz güvenli superconfident adj.
kısa ve öz bir biçimde summarily adv.
az ve öz concisely adv.
kısa ve öz bir şekilde succinctly adv.
az ve öz olarak laconically adv.
az ve öz bir şekilde shortly adv.
az ve öz olarak in a nutshell adv.
kısa ve öz bir biçimde laconically adv.
kısa ve öz olarak tersely adv.
kısa ve öz bir şekilde telegraphically adv.
az ve öz olarak pressly [obsolete] adv.
Phrasals
öz öğrenim self learning n.
kısa ve öz olarak durumu anlatmak brief (someone) about (someone or something) v.
kısa ve öz olarak durumu anlatmak brief someone about someone or something v.
kısa ve öz bir mesaj göndermek fire out v.
kısa ve öz bir şekilde iletişim kurmak fire out v.
Phrases
az ve öz olarak in brief adv.
az ve öz olarak in short adv.
az ve öz olarak in a word adv.
öz (uz) olsun small is beautiful expr.
az ama öz concise yet complete expr.
az ama öz short but to the point expr.
az ve öz short but to the point expr.
kısa ve öz olsun keep it short but concise expr.
öz bakım bencil değildir self care isn't selfish expr.
öz bakım bencillik değildir self care isn't selfish expr.
Proverb
az konuş öz konuş still tongue makes a wise head
az olsun öz olsun keep no more cats than can catch mice
az konuş öz konuş a still tongue makes a wise head
yüz güzelliği hamamdan eve, öz güzelliği urum'dan şam'a beauty is more than skin deep
yüz güzelliği hamamdan eve, öz güzelliği urum'dan şam'a beauty is only skin deep
Colloquial
öz kız kardeş genesister n.
öz benlik lonesome n.
kısa ve öz brass-tacks adj.
kısa ve öz olarak in a nutshell expr.
Idioms
kısa ve öz short, sharp shock [brit] n.
az ama öz konuşan insan a man/woman of few words n.
az ve öz short, sharp shock [brit] n.
kendi/öz akrabası flesh and blood n.
kısa ve öz cevap answer on a postcard n.
az olsun öz olsun demek keep no more cats than can catch mice v.
birinin (öz) akrabası olmak be somebody's (own) flesh and blood v.
az ve öz olmak be short and sweet v.
kısa ve öz olmak be short and sweet v.
kısa ve öz konuşan of few words adj.
az ve öz konuşan of few words adj.
az ama öz less is more expr.
kısa ve öz brief and to the point expr.
kısa ve öz short and sweet expr.
yüz güzelliği hamamdan eve, öz güzelliği urum'dan şam'a beauty is but skin deep. expr.
az ama öz short but sweet expr.
kısa ama öz short but sweet expr.
Speaking
kendi öz malım my very own expr.
öz annem my birth mother expr.
Trade/Economic
adi hisse senedi sahiplerine ait olan öz varlık common equity n.
borç/öz sermaye oranı debt/equity ratio n.
borç/öz sermaye oranı debt equity ratio n.
işletme öz denetimi enterprise self-audit n.
marka öz varlığı brand equity n.
mesleki öz yeterlilik occupational self-efficacy n.
net öz sermaye değeri net equity value n.
net öz sermaye farkı net equity variation n.
öz varlık net assets n.
öz sermaye hesabı proprietorship account n.
öz sermaye çarpanı equity multiplier n.
öz varlık net worth n.
öz sermaye yatırımı equity investment n.
öz-denetim kuruluşu self-regulatory organization n.
öz sermaye stockholders' equity n.
öz varlık equity capital n.
öz sermaye equity capital n.
öz düzenleyici kuruluş self-regulatory organization n.
öz sermaye own capital n.
öz beceriler core competencies n.
öz geçmiş background n.
öz-imaj uyumu self-image congruence n.
öz varlıklarla garanti edilmiş gerçek garantiler real guarantees secured by own assets n.
öz sermaye owner’s equity n.
öz sermaye shareholders’ equity n.
öz kaynaklar equities n.
öz sermaye yakası equity collars n.
öz kaynaklar shareholders equity n.
öz sermaye toplamı capital sum n.
öz sermaye stockholder’s equity n.
öz sermaye fonu equity funding n.
öz hisseler treasury shares n.
öz sermaye fonları equity funds n.
öz sermaye stockholder's equity n.
öz-yönetimli süper emeklilik fonu self managed superannution fund n.
öz ürün core product n.
öz sermaye değeri equity value n.
öz sermaye capital stock n.
öz kaynak oranı equity capital ratio n.
öz sermaye mülkiyeti equity ownership n.
öz sermaye proprietary interest n.
öz sermaye proprietors' equity n.
öz sermaye hesabı proprietary interest account n.
öz sermaye varantı equity warrant n.
öz sermaye owner's equity n.
pasif ve öz sermaye bilançosu statement of affairs n.
pasif toplamının öz sermayeye oranı liabilities to worth ratio n.
pasif ve öz sermayeyi gösteren bilanço statutory statement of affairs n.
şirket öz sermayesi stock holders' equity n.
varlıkların borçlarla öz sermayenin toplamına eşit olması accounting equation n.
öz varlık equity n.
işletmenin alım bedelinin firma değeri haricindeki öz varlıklarına tahsis edilen değerden fazla olması goodwill n.
şirketin borç sermayesinin öz sermayesine oranı gearing n.
borcun öz sermayeye oranı aşırı düşük olan (işletme) underleveraged adj.
borcu öz sermayesinden çok daha az olan (işletme) underleveraged adj.
Law
öz ad christian name n.
öz babasını öldürme suçu patricide n.
öz isim prenomen n.
öz isim praenomen n.
öz-temsil self-representation n.
Politics
dünyanın ve öz varlığın tamamen yok edilmesi ideali nihilism n.
çarlık rusya'sında bölgesel öz yönetim sistemine verilen ad zemstvos n.
öz değerlendirme self assessment n.
öz düzenleyici kuruluş self regulatory body n.
toplulukların öz kaynakları danışma komitesi advisory committee on the communities' own resources (acor) n.
öz darbe autogolpe n.
kolombiya birleşik öz savunma güçleri autodefensas unidas de colombia n.
kolombiya birleşik öz savunma kuvveti united self-defense force of colombia n.
kolombiya birleşik öz savunma grubu united self-defense group of colombia n.
Institutes
öz disiplin ve öz saygıyı geliştirmek için 1893'te irlanda'da kurulan bir kız derneği girls' brigade n.
Technical
rejeneratörle donatılmış öz ısıtmalı gaz fırını regenerative furnace n.
kabuk-öz sheath-core n.
öz değerler basic values n.
öz-belirtimli alan self-specifying field n.
öz bakım self-maintenance n.
öz faaliyet core business n.
öz-betimli alan self-describing field n.
öz direnç resistivity n.
öz-örgütlü program self-organizing program n.
öz-denetim self check n.
öz-düzenlemeli kod self-demarcating code n.
öz yük own weight n.
öz iyonlaşma autoionization n.
öz indüktans self-inductance n.
öz frekans natural frequency n.
öz empedans intrinsic impedance n.
öz-kontrol self check n.
öz sınama self-test n.
öz kavurma autogeneous roasting n.
öz frekans eigen frequency n.
öz ağırlık shelf weight n.
öz değerler core values n.
öz değer frekans eigenfrequency n.
öz iyonlaşma autoionisation n.
öz hizmet makinesi self service machine n.
öz yük dead load n.
öz ağırlık self-weight n.
öz madde elementary substance n.
öz salınım frekansı self-oscillation frequency n.
öz devinim automation n.
öz kaynaklama autogeneous welding n.
öz-öğrenimli bilgisayar self-learning computer n.
öz endüktans self-inductance n.
öz-denetim kodu self-checking code n.
öz yük self weight n.
öz kürlenme self-curing n.
öz-düzenleyici haritalar self-organizing maps n.
öz frekans eigenfrequency n.
öz-açıklamalı alan self-describing field n.
öz ayarlama self-adjustment n.
öz-dizinleme self-indexing n.
öz kapasite self-capacitance n.
öz denetim sayısı self -checking number n.
öz soğurma self-absorption n.
öz arayer atomu self-interstitial n.
öz senkronizasyon self-synchronization n.
öz güvenlik intrinsic safety n.
öz ağırlıkla sulama gravity irrigation n.
öz indükleme self-induction n.
pancar öz çürüklüğü heart rot of beets n.
reçine ekstraktlarının elektriksel öz iletkenliği electrical conductivity of resin extracts n.
sulu özütün öz direnci resistivity of aqueous extract n.
yabani öz salınım wild self oscillation n.
yüzey öz direnci surface resistivity n.
öz açıklamalı self explanatory adj.
kendi öz gücüyle hareket eden locomobile adj.
öz itişli self-propelled adj.
Computer
öz ilinti autocorrelation n.
öz işlemi own process n.
öz uyarlamalı selfadapting adj.
bilgisayar ağının kullanıcılar, uygulamalar ve ağ öz kaynakları hakkındaki verilerin bulunduğu merkezi depolama alanının yönetimi den (directory enabled networks) abrev.
Informatics
öz sınama self test n.
öz ilinti autocorrelation n.
öz hizmet makinesi self service machine n.
öz altküme proper subset n.
öz sağlama self check n.
öz uyarmalı motor self-excited machine n.
öz açıklamalı self explanatory adj.
Telecom
öz değer attribute n.
Electric
anot akımı öz eğrisi anode current characteristic n.
öz-indüklenme electromagnetic induction n.
öz empedans characteristic impedance n.
Mechanic
öz çap core diameter n.
Construction
öz yayınım self diffusion n.
Woodworking
öz odun truewood [australia] n.
öz kerestesi duramen n.
öz kerestesi heartwood n.
öz kerestesi heart n.
(kereste veya kaplama tahtasında) testere ile öz ışınlardan keserek oluşturulan şekil flake n.
reçineli öz odun ile dolu olan rich adj.
Dyeing
bakkam ağacı öz odunundan elde edilen ve kumaşın mor veya yoğun siyaha boyanması için kullanılan bir boya logwood n.
Automotive
öz indüktans self-inductance n.
öz sınama self-test n.
Marine
öz devinimli dalga ölçer servo-type wave gage n.
Medical
besleyici öz papablast n.
dr edward bach tarafından geliştirilen homeopatik ilkelere dayanan tedavide kullanılan 38 yabani çiçekten elde edilen öz bach flower essences n.
kauçuk türü bitkilerin öz suyu latex n.
öz bakım becerisi self-care ability n.
öz bağışıklık autoimmunisation n.
öz bağışıklık autoimmunization n.
öz bağışıklık self-immunity n.
öz bakım self care n.
öz geçmiş autobiography n.
öz-bakım becerisi ölçeği self-care ability scale n.
öz-bakım gücü self-care agency n.
öz saygıda azalma decreased self-esteem n.
öz algı self perception n.
öz-kaynaklı autologous adj.
Anatomy
parankima hücrelerinin ışın halinde yayılan şeritlerinden oluşup öz ile kabuğu birbirine bağlayan primer doku medullary ray n.
Psychology
algılanan öz denetim ölçeği perceived self-control scale n.
güncel öz actual self n.
gerçek öz real self n.
ideal öz ideal self n.
içsel öz-yardımcı inner self-helper n.
öz-alıcı autoreceptor n.
öz-uyarım self-stimulation n.
öz-ayrımsama teorisi self-awareness theory n.
öz-disiplin self-discipline n.
öz-ayrımsama self-awareness n.
öz şefkatli farkındalık mindful self-compassion n.
öz farkındalığı olan bireyler self-realized individuals n.
öz-yeterlik self-efficacy n.
öz sevgi self-compassion n.
öz merhamet self-compassion n.
öz anlayış self-compassion n.
öz-imaj self-image n.
öz motivasyon self-motivation n.
öz-referans self-reference n.
öz-olumlama teorisi self-affirmation theory n.
öz-saygı self-esteem n.
öz-denetim self-control n.
öz-konuşma self-talk n.
öz-güncelleme self-actualisation n.
öz-referanslama etkisi self-referencing effect n.
öz-pekiştirme self-reinforcement n.
öz-kavram self-concept n.
öz saygı self esteem n.
öz-sunum self-presentation n.
öz-bilinç self-consciousness n.
öz-değerlendirmeyi sürdürme teorisi self-evaluation maintenance theory n.