Tureng - go down - Inglés Turco Frases

Historia

	Inglés	Turco
1	go down	düşmek	v.
	No doubt, also as a result of competition, prices will go down. Hiç şüphesiz, rekabetin bir sonucu olarak fiyatlar da düşecektir. There are countries that have historically had high unemployment, whose unemployment is going down. Tarihsel olarak yüksek işsizliğe sahip olan ve işsizlik oranları düşmekte olan ülkeler var. It would be a shame if the report were to go down. Raporun düşmesi utanç verici olur. Those 30 Grails that you took off the black market, that's 30 airplanes that don't go down. Karaborsadan aldığınız o 30 Kase, düşmeyen 30 uçak demek. The cost of living has gone down. Yaşam maliyeti düştü. They claim that prices will go down if production increases. Üretim artarsa fiyatların düşeceğini iddia ediyorlar. Are gas prices going to go down? Benzin fiyatları düşecek mi? If you have a fever that won't go down, coughing and respiratory problems, wear a mask and visit a health care provider. Düşmeyen ateşiniz, öksürüğünüz ve solunum problemleriniz varsa maske takın ve bir sağlık kuruluşuna gidin. Has the fever gone down? Ateşin düştü mü? Prices are going down. Fiyatlar düşüyor. The stocks went down over night. Hisse senetleri gece boyunca düştü. Our stock prices have gone down 30%. Hisse fiyatlarımız yüzde 30 düştü. My cholesterol went down. Benim kolesterolüm düştü. As soon as he took the medicine, his fever went down. İlacı alır almaz ateşi düştü. The cost of living hadn't gone down at all. Hayat pahalılığı hiç düşmemişti. Prices have gone down. Fiyatlar düştü. Our stock prices have gone down 30%. Bizim hisse senedi fiyatları% 30 düştü. Hemlines are going down. Hem çizgileri düşüyor. Sometimes the stock market goes up, and sometimes it goes down. Bazen borsa yükselir, bazen de düşer. The temperature went down to minus ten degrees centigrade last night. Dün gece sıcaklık eksi on dereceye kadar düştü. The temperature went down ten degrees. Sıcaklık on derece düştü. The temperature went down three degrees. Sıcaklık üç derece düştü. The cost of living in Japan is going down. Japonya'da yaşamanın maliyeti düşüyor. The quality of rice is going down. Pirincin kalitesi düşüyor. If you have a fever that won't go down, coughing and respiratory problems, wear a mask and visit a health care provider. Düşmeyen ateş, öksürük ve nefes darlığınız varsa, maske takarak bir sağlık kuruluşuna başvurun. The plane's going down. Uçak düşecek. Prices seem to be going down. Fiyatlar düşüyor gibi görünüyor. The doctor told you to stay in bed until your fever goes down, didn't he? Doktor ateşiniz düşene kadar yatakta kalmanızı söyledi, değil mi? Are gas prices going to go down? Gaz fiyatları düşecek mi? Has the fever gone down? Ateş düştü mü? Why did the prices go down? Fiyatlar neden düştü? My cholesterol went down. Kolesterolüm düştü. Last night, the temperature went down to ten degrees below zero. Dün gece sıcaklık sıfırın altında 10 dereceye kadar düştü. The plane's going down. Uçak düşüyor. The quality of rice is going down. Pirinç kalitesi düşüyor. The quality of tea is going down. Çayın kalitesi düşüyor. My blood pressure probably went down, but I'm fine now. Kan basıncım muhtemelen düştü ama şimdi iyiyim. The cost of living in Japan is going down. Japonya'da yaşam maliyeti düşüyor. Crime rates have gone down significantly over the past decade. Suç oranları son on yıl içinde önemli ölçüde düştü. Show More (36)
2	go down	inmek	v.
	Tom slipped and fell as he was going down the stairs. Tom merdivenlerden inerken kaydı ve düştü. I'm not going down that road again. O yoldan aşağı yine inmiyorum. I went down to his level. Onun seviyesine indim. Watch your step in going down the stairs. Merdivenlerden inerken adımlarına dikkat et. I heard him go down the stairs. Merdivenlerden indiğini duydum. Prices are going down. Fiyatlar iniyor. I'm going to go down to the river. Ben nehre ineceğim. It's still too cold to go down to the shore. Sahile inmek için hâlâ çok soğuk. It's still too cold to go down to the water. Suya inmek için hala çok soğuk. It's still too cold to go down to the shore. Sahile inmek için hava hâlâ çok soğuk. Let's go down to the river. Nehre inelim. Are you going down? Sen iniyor musun? We went down the stairs. Merdivenlerden indik. Watch your step in going down the stairs. Merdivenlerden inerken adımlarınıza dikkat edin. Are you going down? Aşağı mı iniyorsun? The swelling has gone down. Şişlik inmiş. Let's go down the street. Sokağa inelim. Tom is going down the stairs. Tom merdivenden iniyor. I'm going down the stairs. Merdivenlerden iniyorum. Let's go down the stairs slowly. Merdivenlerden yavaşça inelim. I am going down the stairs. Merdivenlerden iniyorum. We went down to the valley where the village is. Köyün olduğu vadiye indik. I went down the stairs. Merdivenlerden indim. The workmen didn't go down into the mine that night. İşçiler o gece madene inmediler. Show More (21)
3	go down	aşağı inmek	v.
	I shall go down at once and explain everything. Hemen aşağı inip her şeyi açıklayacağım. We're going down. Aşağı iniyoruz. We went down the river in a small boat. Küçük bir tekneyle nehirden aşağı indik. I went down the stairs. Merdivenlerden aşağı indim. It is easier to go down a hill than to climb it up. Bir tepeden aşağı inmek, yukarı tırmanmaktan daha kolaydır. We went down a river by canoe. Kanoyla nehirden aşağı indik. I went down by elevator. Ben asansörle aşağı indim. Let's go down the stairs slowly. Yavaşça merdivenlerden aşağı inelim. We went down by elevator. Asansörle aşağı indik. We went down by elevator. Asansörle aşağıya indik. I went down by elevator. Asansörle aşağı indim. You need an elevator if you want to go down twenty storeys. Yirmi kat aşağı inmek istiyorsan asansöre ihtiyacın var. Show More (9)
4	go down	batmak	v.
	The sun goes down in a wild blaze of color. Güneş vahşi bir renk aleviyle batıyor. The sun comes up in the east and goes down in the west. Güneş doğudan doğar ve batıdan batar. The sun went down behind the mountains. Güneş dağların arkasından battı. The sun has already gone down. Güneş zaten battı. The sun comes up in the east and goes down in the west. Güneş doğuda doğar ve batıda batar. The sun has already gone down. Güneş çoktan battı. The ship went down to the bottom of the sea. Gemi denizin dibine battı. The moon has gone down. Ay battı. The sun goes down in a wild blaze of color. Güneş vahşi bir renk cümbüşü içinde batıyor. Show More (6)
5	go down	azalmak	v.
	The level of employment has increased and unemployment has gone down, and that is indeed progress. İstihdam düzeyi artmış ve işsizlik azalmıştır ve bu gerçekten de bir ilerlemedir. Their access to the market has not gone down since 1993. Pazara erişimleri 1993'ten bu yana azalmamıştır. At the same time the production of electricity and other forms of energy will go down in relation to consumption. Aynı zamanda elektrik ve diğer enerji türlerinin üretimi de tüketime oranla azalacaktır. Crime rates have gone down significantly over the past decade. Suç oranları son on yılda önemli ölçüde azaldı. My income has gone down by 10 percent. Gelirim yüzde 10 azaldı. The cost of living has gone down. Hayat pahalılığı azaldı. The cost of living hadn't gone down at all. Yaşamanın maliyeti hiç azalmadı. Show More (4)
6	go down	tarihe geçmek	v.
	I am convinced that 2004 will go down in history as 1989 has already done. 2004'ün de 1989 gibi tarihe geçeceğine inanıyorum. Your efforts will go down in history. Çabalarınız tarihe geçecek. I am convinced that 2004 will go down in history as 1989 has already done. 2004'ün, 1989'un zaten yaptığı gibi tarihe geçeceğine inanıyorum. That day will go down in history. O gün tarihe geçecek. This will go down in history as the greatest event that has ever taken place. Bu şimdiye kadar gerçekleşmiş en büyük olay olarak tarihe geçecek. Show More (2)
7	go down	sönmek (lastik)	v.
	The lights went down and the curtain went up. Işıklar söndü ve perde açıldı. The lights went down and the curtain went up. Işıklar söndü ve perde yükseldi. Show More (-1)
8	go down	gerilemek	v.
	The venture capital market developed very rapidly in 2000, then we saw the difficulties and it went down. Risk sermayesi piyasası 2000 yılında çok hızlı gelişti, sonra zorlukları gördük ve geriledi. Show More (-2)
9	go down	yenilmek	v.
	I won't go down without a fight. Savaşmadan yenilmeyeceğim. Show More (-2)