-seller

Significados de "-seller" con otros términos en diccionario inglés turco: 141 resultado(s)

	Categoría	Inglés	Turco
Common Usage
1	Common Usage	seller n.	satıcı
FOB means that all costs incurred in transport up to the customs frontier are charged to the seller. FOB, gümrük sınırına kadar nakliyede katlanılan bütün maliyetlerin satıcıya yüklendiği anlamına gelir. More Sentences
General
2	General	seller n.	satıcı
Because in a black market blind-bidding situation, the buyer and the seller don't know each other. Çünkü karaborsada kör teklif durumunda alıcı ve satıcı birbirini tanımaz. More Sentences
3	General	toy seller n.	oyuncakçı
The toy seller was very friendly. Oyuncak satıcısı çok cana yakındı. More Sentences
4	General	best seller n.	en çok satılan
Her new novel has become a best seller. Yeni romanı en çok satanlar arasına girdi. More Sentences
Trade/Economic
5	Trade/Economic	best seller n.	en çok satılan
He has written three books, two of which are best sellers. Üç kitap yazdı, ikisi en çok satanlar listesinde. More Sentences
6	Trade/Economic	seller n.	satıcı
After considerable argument, the buyer and the seller finally came to terms. Uzun tartışmalardan sonra, alıcı ve satıcı sonunda anlaşmaya vardılar. More Sentences
7	Trade/Economic	seller n.	satan
This book, which was once a best seller, is now out of print. Bir zamanlar çok satan bu kitabın artık baskısı yok. More Sentences
Law
8	Law	seller n.	satıcı
The seller weighs the cheese on the copper scales. Satıcı peyniri bakır terazide tartıyor. More Sentences
Common Usage
9	Common Usage	boza seller n.	bozacı
General
10	General	seller of medicinal herbs n.	aktar
11	General	aba seller n.	abacı
12	General	seller of firewood n.	oduncu
13	General	seller n.	satılan şey
14	General	seller of cress n.	tereci
15	General	candy seller n.	şekerci
16	General	stationery seller n.	kırtasiyeci
17	General	producer or seller of hashish n.	esrarcı
18	General	seller of liver n.	ciğerci
19	General	seller of pipe bowls n.	lüleci
20	General	match seller n.	kibritçi
21	General	seller of shoes n.	kunduracı
22	General	vegetable seller n.	sebzeci
23	General	seller of roasted chestnuts n.	kestaneci
24	General	ticket seller n.	biletçi
25	General	carpet seller n.	halıcı
26	General	seller in a market n.	pazarcı
27	General	lottery ticket seller n.	biletçi
28	General	seller of brooms n.	süpürgeci
29	General	vegetable seller n.	zerzevatçı
30	General	baglama seller n.	bağlamacı
31	General	seller of supplies n.	levazımatçı
32	General	barley seller n.	arpacı
33	General	seller of furniture n.	mobilyacı
34	General	best seller n.	en çok satılan kitap
35	General	shoe seller n.	ayakkabı satıcısı
36	General	best seller n.	çoksatar
37	General	ice cream seller n.	dondurmacı
38	General	seller n.	dağıtımcı
39	General	maker or seller of panniers n.	küfeci
40	General	seller n.	bayi
41	General	pastry seller n.	pastacı
42	General	cream seller n.	kaymakçı
43	General	watch seller n.	saatçi
44	General	seller of cheap shoes n.	kavaf
45	General	tea seller n.	çaycı
46	General	bread seller n.	ekmekçi
47	General	computer seller n.	bilgisayarcı
48	General	book seller n.	kitapçı
49	General	seller of piece goods n.	parçacı
50	General	wine seller n.	şarapçı
51	General	fruit seller n.	manav
52	General	seller of milk dishes n.	muhallebici
53	General	a seller of zythum n.	bozacı
54	General	shoe seller n.	ayakkabıcı
55	General	honey seller n.	balcı
56	General	sack seller n.	çuvalcı
57	General	almond seller n.	bademci
58	General	aquarium seller n.	akvaryumcu
59	General	mushroom seller n.	mantarcı
60	General	balloon seller n.	baloncu
61	General	textile seller textile importer n.	tekstilci
62	General	machine seller n.	makine satıcısı
63	General	car seller n.	araba satıcısı
64	General	best seller n.	en çok satılan (kitap vb)
65	General	flower-seller n.	çiçekçi (sokakta çiçek satan)
66	General	flower-seller n.	çiçekçi
67	General	hand-printed head scarve seller n.	yemenici
68	General	ready-made seller n.	konfeksiyoncu
69	General	tent-seller n.	çergici
70	General	spice-seller n.	baharatçı
71	General	shoe-seller n.	ayakkabıcı
72	General	bagel seller n.	simitçi
73	General	simit seller n.	simitçi
74	General	car seller n.	oto satıcısı
75	General	car seller n.	otomobil satıcısı
76	General	best seller n.	liste başı kitap
77	General	best seller n.	en çok satan kitap
78	General	best seller list n.	çok satanlar listesi
79	General	briquette maker or seller n.	briketçi
80	General	seller of chocolate n.	çikolatacı
81	General	cement producer/seller n.	çimentocu
82	General	silk seller n.	kazzaz
83	General	mussel seller n.	midyeci
84	General	curtain seller n.	perdeci
85	General	egg seller n.	yumurtacı
86	General	top seller n.	en çok satan ürün
87	General	bird seller n.	kuşçu
88	General	bird seller n.	kuş satıcısı
89	General	water seller n.	sucu
90	General	tire seller n.	lastikçi
91	General	apple seller n.	elma satıcısı
92	General	balloon seller n.	balon satıcısı
93	General	ticket seller n.	bilet satıcısı
94	General	best-seller n.	en çok satılan şey
95	General	balloon seller n.	baloncu
96	General	boza seller n.	bozacı
97	General	print seller n.	gravür satan kimse
98	General	slop-seller n.	hazır giyim bayisi
99	General	slop-seller n.	hazır giyim satıcısı
Colloquial
100	Colloquial	contact the seller v.	satıcı ile irtibata geçmek
Idioms
101	Idioms	willing buyer willing seller n.	alan razı satan razı
102	Idioms	willing buyer willing seller n.	alan memnun satan memnun
103	Idioms	reluctant seller n.	tok satıcı
Trade/Economic
104	Trade/Economic	short seller n.	açıkçı
105	Trade/Economic	short seller n.	açıktan satış yapan
106	Trade/Economic	short seller n.	alivre satış yapan
107	Trade/Economic	shoe seller n.	ayakkabı satıcısı
108	Trade/Economic	seller n.	bayi
109	Trade/Economic	multi-seller conduit n.	çoklu-satıcı conduit
110	Trade/Economic	bag seller n.	çanta satıcısı
111	Trade/Economic	finnish company seller n.	fin şirketi satıcısı
112	Trade/Economic	actual seller n.	gerçek satıcı
113	Trade/Economic	a seller carryback n.	ipoteği mülkü satan mal sahibince finanse edilen kredi
114	Trade/Economic	shoe seller n.	kavaf
115	Trade/Economic	shoe seller n.	kunduracı
116	Trade/Economic	protection seller n.	koruma satıcısı
117	Trade/Economic	marginal seller n.	marjinal satıcı
118	Trade/Economic	door-to-door seller n.	plasiyer
119	Trade/Economic	seller required approvals n.	satıcı gerekli onayları
120	Trade/Economic	praise of the goods by the seller n.	satıcının malını övmesi
121	Trade/Economic	seller account n.	satışı hesabı
122	Trade/Economic	seller indemnified parties n.	satıcı tazminat tarafları
123	Trade/Economic	seller leased property n.	satıcı kiralanan mülkü
124	Trade/Economic	seller n.	satan kişi veya kurum
125	Trade/Economic	seller disclosure schedule n.	satıcı bildirim takvimi
126	Trade/Economic	tobacco seller n.	tütüncü
127	Trade/Economic	tobacco seller n.	tütün tüccarı
128	Trade/Economic	seller in default n.	temerrüde düşen satıcı
129	Trade/Economic	find seller v.	satıcı bulmak
Law
130	Law	rescission right of seller n.	satıcının fesih hakkı
131	Law	option of seller n.	satıcının muhayyerliği
132	Law	obligations of seller n.	satıcının yükümlülükleri
Automotive
133	Automotive	seller of spare parts n.	yedek parçacı
134	Automotive	seller of spare parts n.	yedek parça satıcısı
Gastronomy
135	Gastronomy	spice seller n.	baharatçı
136	Gastronomy	seller of coffee beans or ground coffee n.	kurukahveci
137	Gastronomy	seller of dried nuts and fruits n.	kuruyemişçi
Sport
138	Sport	seller n.	kazanan ata müzayede usulü değer biçilen bir at yarışı türü
139	Sport	seller n.	satış koşusu
Ottoman Turkish
140	Ottoman Turkish	shoe maker and seller n.	haffaf
141	Ottoman Turkish	shoe maker and seller n.	kavaf

Significados de "-seller" con otros términos en diccionario inglés turco: 29 resultado(s)

	Categoría	Turco	Inglés
General
1	General	seller	floods n.
The floods caused fatalities, injuries and distress. Seller ölümlere, yaralanmalara ve sıkıntılara neden oldu. More Sentences
2	General	seller	cataracts [obsolete] n.
3	General	sular seller gibi konuşmak	speak fluently v.
Idioms
4	Idioms	sular seller gibi yağan yağmur	a (real) frog-choker n.
5	Idioms	sular seller gibi yağan yağmur	a (real) toad-choker n.
6	Idioms	sular seller gibi bilmek	have something down pat v.
7	Idioms	sular seller gibi bilmek	learn something down pat v.
8	Idioms	sular seller gibi bilmek	learn something off pat v.
9	Idioms	bir şeyi sular seller gibi bilmek	have/know/get something off pat v.
10	Idioms	bir şeyi sular seller gibi ezberlemek	have/know/get something off pat v.
11	Idioms	bir şeyi sular seller gibi bilmek	have something off pat v.
12	Idioms	bir şeyi sular seller gibi ezberlemek	have something off pat v.
13	Idioms	bir şeyi sular seller gibi bilmek	have something down pat v.
14	Idioms	bir şeyi sular seller gibi ezberlemek	have something down pat v.
15	Idioms	sular seller gibi öğrenmek/ezberlemek	have down cold v.
16	Idioms	(bir şeyi) sular seller gibi bilmek	get (something) down pat v.
17	Idioms	(bir şeyi) sular seller gibi bilmek	have (something) down pat v.
18	Idioms	(biri/bir şey) hakkında her şeyi/neredeyse her şeyi sular seller gibi bilmek	know (someone or something) inside out v.
19	Idioms	(bir şeyi) sular seller gibi bilmek	know (something) backward [us] v.
20	Idioms	(bir şeyi) sular seller gibi bilmek	know (something) backward and forward [us] v.
21	Idioms	(bir şeyi) sular seller gibi bilmek	know (something) forward and backward [us] v.
22	Idioms	(bir şeyi) sular seller gibi bilmek	know (something) inside and out v.
23	Idioms	sular seller gibi bilmek	know backwards and forwards v.
24	Idioms	sular seller gibi bilmek	know forwards and backwards v.
25	Idioms	sular seller gibi öğrenilmiş/ezberlenmiş	down cold adj.
26	Idioms	sular seller gibi öğrenilmiş/ezberlenmiş	down to a fine art adj.
27	Idioms	sular seller gibi	off pat adj.
Mythology
28	Mythology	(çin mitolojisi) yağmur ve seller ile ilişkilendirilen doğaüstü bir yaratık	lung n.
Archaic
29	Archaic	seller gibi akarak boşalmak	disembogue v.