| Inglés | Turco | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | compete for v. | için yarışmak | ||
|
Louis and Paul both competed for Mary's heart. Louis ve Paul, Mary'nin kalbini kazanmak için yarıştılar. More Sentences |
||||
| General | compete for v. | için müsabakaya girmek | ||
| General | compete for v. | rekabete girmek | ||
| Inglés | Turco | |||
|---|---|---|---|---|
| Phrasals | ||||
| Phrasals | compete for (someone or something) v. | (biri/bir şey) için rekabet etmek | ||
|
Significantly poorer people will therefore be amongst us and also competing for jobs. Bu nedenle önemli ölçüde daha yoksul insanlar aramızda olacak ve aynı zamanda iş için rekabet edecekler. More Sentences |
||||
| Phrasals | compete for (someone or something) v. | (biri/bir şey) için yarışmak | ||
| Phrasals | compete for (someone or something) v. | (biri/bir şey) için mücadele etmek | ||
