Tureng - pilot - Anglais Turc Phrases

Historique

	Anglais	Turc
1	pilot	pilot	n.
	Operators that are prepared to participate in these voluntary agreements may be regarded as pilots of a sort. Bu gönüllü anlaşmalara katılmaya hazır olan operatörler bir tür pilot olarak kabul edilebilir. This is where we need to make pilots mandatory. Pilotları zorunlu hale getirmemiz gereken yer burası. Besides, it is a pilot programme and we need to see how it progresses. Ayrıca, bu bir pilot programdır ve nasıl ilerlediğini görmemiz gerekmektedir. One of the first pilot arrangements in terms of a tripartite agreement was among cities. Üçlü bir anlaşma açısından ilk pilot düzenlemelerden biri şehirler arasındaydı. This is where we need to make pilots mandatory. Pilotları zorunlu hale getirmemiz gereken yer burasıdır. I am not in favour of removing pilots from the directive. Pilotların direktiften çıkarılmasından yana değilim. I would have no objection to this if railwaymen were selected and paid in the same way as pilots are. Demiryolcuların pilotlarla aynı şekilde seçilmesi ve ücretlendirilmesi halinde buna hiçbir itirazım olmaz. This text is bad news for pilots, too. Bu metin pilotlar için de kötü bir haber. What would sailors, pilots, drivers, petrol station workers and doctors say? Denizciler, pilotlar, sürücüler, benzin istasyonu çalışanları ve doktorlar ne derdi? Furthermore, liberalisation now also extends to include the pilots. Dahası, serbestleşme artık pilotları da kapsıyor. I am not in favour of removing pilots from the directive. Ben pilotların direktiften çıkarılmasından yana değilim. There must be more competent pilots on board, therefore. Bu nedenle uçakta daha yetkin pilotlar bulunmalıdır. This is why Brussels has targeted port services, cargo-handling, pilots and dockers. Brüksel'in liman hizmetlerini, yük elleçlemeyi, pilotları ve liman işçilerini hedef almasının nedeni budur. We must continue to enforce a no-fly zone, including giving the pilots the right to self-defence. Pilotlara meşru müdafaa hakkı verilmesi de dahil olmak üzere uçuşa yasak bölgeyi uygulamaya devam etmeliyiz. Pilot, this system we're passing through, the middle planet. Pilot, içinden geçtiğimiz bu sistem, ortadaki gezegen. Pilot, this system we're passing through, the middle planet. Pilot, şu anda geçmekte olduğumuz sistemde, ortadaki gezegen. Mulder that the pilot developed superficial symptoms within a few minutes. Mulder, pilotun birkaç dakika içinde yüzeysel semptomlar geliştirdiğini söyledi. The pilots of Air France went on strike. Air France pilotları greve gittiler. My father is a pilot on the domestic line. Babam iç hatlarda çalışan bir pilot. I'm a pilot. Ben bir pilotum. Tom is our best pilot, isn't he? Tom en iyi pilotumuz değil mi? The investigators tried to pin the blame on the pilot. Müfettişler suçu pilotun üzerine yıkmaya çalıştılar. He was renowned to be a very good pilot. Çok iyi bir pilot olarak tanınırdı. He wants to get his pilot's license. O, pilot lisansını almak istiyor. The pilot landed the plane safely. Pilot uçağı güvenle indirdi. He is very proud of his skill as a pilot. Bir pilot olarak yeteneklerinden çok gurur duyuyor. I want to be a pilot when I grow up. Büyüdüğümde pilot olmak istiyorum. Tom is a pilot, isn't he? Tom bir pilot, değil mi? Life is tough for a pilot like Dan. Dan gibi bir pilot için yaşam zordur. Four hundred fifty black pilots were in the group. Grupta 450 siyah pilot vardı. Tom is a good pilot. Tom iyi bir pilottur. The pilots of Air France went on strike. Air France pilotları greve gitti. Tom is our best pilot. Tom bizim en iyi pilotumuz. Neil Armstrong was a test pilot when he was chosen to be an astronaut. Neil Armstrong astronot olarak seçildiğinde bir test pilotuydu. Tom is a better pilot than Mary is. Tom, Mary'den daha iyi bir pilot. You aren't a pilot, are you? Sen pilot değilsin, değil mi? Frank Whittle, a British pilot, designed and patented the first turbo jet engine in 1930. Bir İngiliz pilotu olan Frank Whittle, 1930 yılında ilk turbo jet motorunu tasarladı ve patentini aldı. You aren't a pilot, are you? Sen pilot değilsin değil mi? Above the clouds, the pilot felt a freedom without boundaries. Pilot bulutların üstünde sınırları olmayan bir özgürlük hissetti. The badly burnt pilot was still in the cockpit. Fena halde yanmış olan pilot hala kokpitteydi. The pilot is only twenty-six years old. Pilot sadece yirmi altı yaşında. The pilot was having trouble controlling the aircraft. Pilot uçağı kontrol etmekte zorlanıyordu. Military pilots are trained to take more risks than civilian pilots. Askeri pilotlar sivil pilotlara göre daha fazla risk almak üzere eğitilirler. The pilot landed the airplane in the field. Pilot, uçağı alana indirdi. Tom is a pilot. Tom bir pilot. Her son is a jet pilot. Oğlu bir jet pilotu. A moment's doubt can cost a pilot his life. Bir anlık şüphe bir pilotun hayatına mal olabilir. You're our best pilot. Sen bizim en iyi pilotumuzsun. Test pilots are constantly tempting fate. Test pilotları sürekli kadere meydan okuyor. The pilot is battling for the control of the aircraft. Pilot uçağın kontrolü için savaşıyor. All the passengers died, but the pilot and copilot survived. Tüm yolcular öldü, ancak pilot ve yardımcı pilot hayatta kaldı. Pilots communicate with the airport by radio. Pilotlar, havaalanıyla telsiz yoluyla iletişim kurarlar. Tom said he thought the pilot was drunk. Tom pilotun sarhoş olduğunu düşündüğünü söyledi. A moment's hesitation may cost a pilot his life. Bir anlık tereddüt bir pilotun hayatına mal olabilir. Her son is a jet pilot. Onun oğlu bir jet pilotudur. Pilots communicate with the airport by radio. Pilotlar, havaalanı ile telsizle haberleşir. I want to be a pilot. Pilot olmak istiyorum. The pilot hinted that it might be a UFO. Pilot, onun bir UFO olabileceğini ima etti. Tom sat down in the pilot's seat. Tom pilot koltuğuna oturdu. Tom is a good pilot. Tom iyi bir pilot. They are pilots. Onlar pilot. This is every pilot's worst nightmare. Bu her pilotun en kötü kabusudur. A moment's doubt can cost a pilot her life. Bir anlık şüphe bir pilotun hayatına mal olabilir. You're not a good enough pilot to be able to land there. Oraya inebilecek kadar iyi bir pilot değilsin. The pilot was having trouble controlling the aircraft. Pilot, uçağı kontrol ederken zorluk yaşadı. Tom was a good pilot. Tom iyi bir pilottu. It was next to impossible to get a trained pilot. Eğitimli bir pilot bulmak neredeyse imkansızdı. The only mystery in life is why the kamikaze pilots wore helmets. Hayattaki tek gizem, kamikaze pilotlarının neden kask taktığıdır. The pilot increased the speed of the plane. Pilot uçağın hızını artırdı. The pilot described the scene in detail. Pilot, manzarayı detaylı olarak açıkladı. The pilot ejected his seat seconds before the plane crashed. Uçak kaza yapmadan saniyeler önce pilot koltuğunu fırlattı. You're our best pilot. Sen en iyi pilotumuzsun. Above the clouds, the pilot felt a freedom without boundaries. Bulutların üzerinde, pilot sınırları olmayan bir özgürlük hissetti. The pilot is 30 years old. Pilot otuz yaşında. The pilot described the scene in detail. Pilot, olay yerini ayrıntılı olarak tarif etti. Tom isn't a good pilot. Tom iyi bir pilot değil. The pilot ejected his seat seconds before the plane crashed. Pilot, uçak düşmeden saniyeler önce koltuğundan fırladı. The pilot increased the speed of the plane. Pilot uçağın hızını arttırdı. Tom is an excellent pilot. Tom mükemmel bir pilottur. Have you ever thought about getting a pilot's license? Hiç pilot lisansı almayı düşündün mü? The pilot bailed out before the plane crashed. Uçak düşmeden önce pilot kaçtı. Tom is an excellent pilot. Tom mükemmel bir pilot. Frank Whittle, a British pilot, designed and patented the first turbo jet engine in 1930. İngiliz bir pilot olan Frank Whittle, 1930 yılında ilk turbo jet motorunu tasarladı ve patentini aldı. The pilot is trying to restore communication with the control tower. Pilot kontrol kulesiyle iletişimi yeniden kurmaya çalışıyor. They made the pilot fly the Navy helicopter. Pilota deniz kuvvetleri helikopterini uçurttular. He is very proud of his skill as a pilot. Bir pilot olarak yeteneğinden çok gurur duyuyor. They made the pilot fly the Navy helicopter. Pilotun donanma helikopterini uçurmasını sağladılar. They are pilots. Onlar pilotturlar. Military pilots are trained to take more risks than civilian pilots. Askeri pilotlar sivil pilotlardan daha fazla risk almak için eğitilmiştir. The pilot landed the plane safely. Pilot uçağı güvenli bir şekilde indirdi. This is your pilot speaking. Burada pilotunuz konuşuyor. I got my pilot's license in 2013. Pilot lisansımı 2013'te aldım. My father is a pilot on the domestic line. Babam iç hatlarda pilottur. The badly burnt pilot was still in the cockpit. Berbat bir şekilde yanmış pilot hâlâ pilot kabinindeydi. Show More (91)
2	pilot	kullanmak	v.
	Valentina Tereshkova piloted Vostok 6 and became the first woman in space. Valentina Tereshkova Vostok 6'yı kullandı ve uzaya çıkan ilk kadın oldu. I can pilot a helicopter. Ben bir helikopter kullanabilirim. Alan Shepard was the first American to pilot a spacecraft. Alan Shepard bir uzay gemisini kullanan ilk Amerikalıydı. Show More (0)
3	pilot	pilotluk yapmak	v.
	Valentina Tereshkova piloted Vostok 6 and became the first woman in space. Valentina Tereshkova, Vostok 6'ya pilotluk yaptı ve uzayda ilk kadın oldu. Alan Shepard was the first American to pilot a spacecraft. Alan Shepard bir uzay aracına pilotluk yapan ilk Amerikalıydı. Show More (-1)
4	pilot	uçak kullanmak	v.
	He knows how to pilot a plane. Uçak kullanmayı biliyor. Show More (-2)

	Anglais	Turc
1	pilot	pilot	n.
	Operators that are prepared to participate in these voluntary agreements may be regarded as pilots of a sort. Bu gönüllü anlaşmalara katılmaya hazır olan operatörler bir tür pilot olarak kabul edilebilir. This is where we need to make pilots mandatory. Pilotları zorunlu hale getirmemiz gereken yer burası. Besides, it is a pilot programme and we need to see how it progresses. Ayrıca, bu bir pilot programdır ve nasıl ilerlediğini görmemiz gerekmektedir. One of the first pilot arrangements in terms of a tripartite agreement was among cities. Üçlü bir anlaşma açısından ilk pilot düzenlemelerden biri şehirler arasındaydı. This is where we need to make pilots mandatory. Pilotları zorunlu hale getirmemiz gereken yer burasıdır. I am not in favour of removing pilots from the directive. Pilotların direktiften çıkarılmasından yana değilim. I would have no objection to this if railwaymen were selected and paid in the same way as pilots are. Demiryolcuların pilotlarla aynı şekilde seçilmesi ve ücretlendirilmesi halinde buna hiçbir itirazım olmaz. This text is bad news for pilots, too. Bu metin pilotlar için de kötü bir haber. What would sailors, pilots, drivers, petrol station workers and doctors say? Denizciler, pilotlar, sürücüler, benzin istasyonu çalışanları ve doktorlar ne derdi? Furthermore, liberalisation now also extends to include the pilots. Dahası, serbestleşme artık pilotları da kapsıyor. I am not in favour of removing pilots from the directive. Ben pilotların direktiften çıkarılmasından yana değilim. There must be more competent pilots on board, therefore. Bu nedenle uçakta daha yetkin pilotlar bulunmalıdır. This is why Brussels has targeted port services, cargo-handling, pilots and dockers. Brüksel'in liman hizmetlerini, yük elleçlemeyi, pilotları ve liman işçilerini hedef almasının nedeni budur. We must continue to enforce a no-fly zone, including giving the pilots the right to self-defence. Pilotlara meşru müdafaa hakkı verilmesi de dahil olmak üzere uçuşa yasak bölgeyi uygulamaya devam etmeliyiz. Pilot, this system we're passing through, the middle planet. Pilot, şu anda geçmekte olduğumuz sistemde, ortadaki gezegen. Pilot, this system we're passing through, the middle planet. Pilot, içinden geçtiğimiz bu sistem, ortadaki gezegen. Mulder that the pilot developed superficial symptoms within a few minutes. Mulder, pilotun birkaç dakika içinde yüzeysel semptomlar geliştirdiğini söyledi. The pilots of Air France went on strike. Air France pilotları greve gittiler. My father is a pilot on the domestic line. Babam iç hatlarda çalışan bir pilot. I'm a pilot. Ben bir pilotum. Tom is our best pilot, isn't he? Tom en iyi pilotumuz değil mi? The investigators tried to pin the blame on the pilot. Müfettişler suçu pilotun üzerine yıkmaya çalıştılar. He was renowned to be a very good pilot. Çok iyi bir pilot olarak tanınırdı. He wants to get his pilot's license. O, pilot lisansını almak istiyor. The pilot landed the plane safely. Pilot uçağı güvenle indirdi. I want to be a pilot when I grow up. Büyüdüğümde pilot olmak istiyorum. Tom is a pilot, isn't he? Tom bir pilot, değil mi? Life is tough for a pilot like Dan. Dan gibi bir pilot için yaşam zordur. Four hundred fifty black pilots were in the group. Grupta 450 siyah pilot vardı. Tom is a good pilot. Tom iyi bir pilottur. The pilots of Air France went on strike. Air France pilotları greve gitti. Tom is our best pilot. Tom bizim en iyi pilotumuz. Neil Armstrong was a test pilot when he was chosen to be an astronaut. Neil Armstrong astronot olarak seçildiğinde bir test pilotuydu. Tom is a better pilot than Mary is. Tom, Mary'den daha iyi bir pilot. You aren't a pilot, are you? Sen pilot değilsin, değil mi? Frank Whittle, a British pilot, designed and patented the first turbo jet engine in 1930. Bir İngiliz pilotu olan Frank Whittle, 1930 yılında ilk turbo jet motorunu tasarladı ve patentini aldı. You aren't a pilot, are you? Sen pilot değilsin değil mi? Above the clouds, the pilot felt a freedom without boundaries. Pilot bulutların üstünde sınırları olmayan bir özgürlük hissetti. The badly burnt pilot was still in the cockpit. Fena halde yanmış olan pilot hala kokpitteydi. The pilot is only twenty-six years old. Pilot sadece yirmi altı yaşında. The pilot was having trouble controlling the aircraft. Pilot uçağı kontrol etmekte zorlanıyordu. Military pilots are trained to take more risks than civilian pilots. Askeri pilotlar sivil pilotlara göre daha fazla risk almak üzere eğitilirler. The pilot landed the airplane in the field. Pilot, uçağı alana indirdi. Tom is a pilot. Tom bir pilot. Her son is a jet pilot. Oğlu bir jet pilotu. A moment's doubt can cost a pilot his life. Bir anlık şüphe bir pilotun hayatına mal olabilir. You're our best pilot. Sen bizim en iyi pilotumuzsun. Test pilots are constantly tempting fate. Test pilotları sürekli kadere meydan okuyor. The pilot is battling for the control of the aircraft. Pilot uçağın kontrolü için savaşıyor. All the passengers died, but the pilot and copilot survived. Tüm yolcular öldü, ancak pilot ve yardımcı pilot hayatta kaldı. Pilots communicate with the airport by radio. Pilotlar, havaalanıyla telsiz yoluyla iletişim kurarlar. Tom said he thought the pilot was drunk. Tom pilotun sarhoş olduğunu düşündüğünü söyledi. A moment's hesitation may cost a pilot his life. Bir anlık tereddüt bir pilotun hayatına mal olabilir. Her son is a jet pilot. Onun oğlu bir jet pilotudur. Pilots communicate with the airport by radio. Pilotlar, havaalanı ile telsizle haberleşir. I want to be a pilot. Pilot olmak istiyorum. The pilot hinted that it might be a UFO. Pilot, onun bir UFO olabileceğini ima etti. Tom sat down in the pilot's seat. Tom pilot koltuğuna oturdu. Tom is a good pilot. Tom iyi bir pilot. They are pilots. Onlar pilot. This is every pilot's worst nightmare. Bu her pilotun en kötü kabusudur. A moment's doubt can cost a pilot her life. Bir anlık şüphe bir pilotun hayatına mal olabilir. You're not a good enough pilot to be able to land there. Oraya inebilecek kadar iyi bir pilot değilsin. The pilot was having trouble controlling the aircraft. Pilot, uçağı kontrol ederken zorluk yaşadı. Tom was a good pilot. Tom iyi bir pilottu. It was next to impossible to get a trained pilot. Eğitimli bir pilot bulmak neredeyse imkansızdı. I want to be a pilot when I grow up. Büyüdüğüm zaman bir pilot olmak istiyorum. The pilot lost control and the plane went into a dive. Pilot kontrolü kaybetti ve uçak dalışa geçti. He is very proud of his skill as a pilot. Bir pilot olarak yeteneğinden çok gurur duyuyor. He is very proud of his skill as a pilot. Bir pilot olarak yeteneklerinden çok gurur duyuyor. Tom is the only guy I know who has a pilot's license. Tanıdığım pilot lisansı olan tek kişi Tom. The pilot is trying to restore communication with the control tower. Pilot kontrol kulesiyle iletişimi yeniden kurmaya çalışıyor. He got his pilot's license. Pilot lisansı aldı. Have you ever thought about getting a pilot's license? Sen hiç bir pilot ehliyeti almayı düşündün mü? The pilot controls the engine power using the throttle. Pilot gaz kelebeğini kullanarak motor gücünü kontrol eder. He was renowned to be a very good pilot. O çok iyi bir pilot olduğu için ünlüydü. Have you ever thought about getting a pilot's license? Hiç pilot lisansı almayı düşündün mü? Both the pilot and the co-pilot are dead. Hem pilot hem de yardımcı pilot öldü. Is there a pilot on this plane? Bu uçakta pilot var mı? Four hundred fifty black pilots were in the group. Dört yüz elli siyah pilot gruptaydı. I got my pilot's license in 2013. 2013'te pilot lisansımı aldım. A moment's doubt can cost a pilot his life. Bir anlık tereddüt, bir pilotun hayatına mal olabilir. The pilot is 30 years old. Pilot otuz yaşında. You're not a good enough pilot to be able to land there. Oraya inebilmek için yeterince iyi bir pilot değilsin. The only mystery in life is why the kamikaze pilots wore helmets. Hayattaki tek gizem, kamikaze pilotlarının neden kask taktığıdır. The pilot increased the speed of the plane. Pilot uçağın hızını artırdı. The pilot described the scene in detail. Pilot, manzarayı detaylı olarak açıkladı. The pilot ejected his seat seconds before the plane crashed. Uçak kaza yapmadan saniyeler önce pilot koltuğunu fırlattı. You're our best pilot. Sen en iyi pilotumuzsun. Above the clouds, the pilot felt a freedom without boundaries. Bulutların üzerinde, pilot sınırları olmayan bir özgürlük hissetti. The pilot described the scene in detail. Pilot, olay yerini ayrıntılı olarak tarif etti. Tom isn't a good pilot. Tom iyi bir pilot değil. The pilot ejected his seat seconds before the plane crashed. Pilot, uçak düşmeden saniyeler önce koltuğundan fırladı. The pilot increased the speed of the plane. Pilot uçağın hızını arttırdı. Tom is an excellent pilot. Tom mükemmel bir pilottur. The pilot bailed out before the plane crashed. Uçak düşmeden önce pilot kaçtı. Tom is an excellent pilot. Tom mükemmel bir pilot. Frank Whittle, a British pilot, designed and patented the first turbo jet engine in 1930. İngiliz bir pilot olan Frank Whittle, 1930 yılında ilk turbo jet motorunu tasarladı ve patentini aldı. They made the pilot fly the Navy helicopter. Pilota deniz kuvvetleri helikopterini uçurttular. They made the pilot fly the Navy helicopter. Pilotun donanma helikopterini uçurmasını sağladılar. Show More (97)