yüzmek - Turc Anglais Dictionnaire

yüzmek

Sens de "yüzmek" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 19 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
yüzmek swim v.
The children enjoyed swimming in the pool.
Çocuklar havuzda yüzmenin keyfini çıkardılar.

More Sentences
General
yüzmek swim v.
They swim together and the sooner we work that out the better.
Birlikte yüzüyorlar ve bunu ne kadar çabuk çözersek o kadar iyi.

More Sentences
yüzmek float v.
This basically involved enabling ships to float longer in the event of a shipwreck.
Bu temelde, bir gemi kazası durumunda gemilerin daha uzun süre yüzmesini sağlamayı içeriyordu.

More Sentences
Technical
yüzmek float v.
This basically involved enabling ships to float longer in the event of a shipwreck.
Bu temelde, bir gemi kazası durumunda gemilerin daha uzun süre yüzdürülmesini içeriyordu.

More Sentences
Marine
yüzmek float v.
Tom's lifeless body floated on the water.
Tom'un cansız bedeni suyun üzerinde yüzüyordu.

More Sentences
Marine Biology
yüzmek swim v.
Fish do not swim separately in the sea.
Balıklar denizde ayrı ayrı yüzmezler.

More Sentences
General
yüzmek flay v.
yüzmek buoy v.
yüzmek skin v.
yüzmek ride v.
yüzmek bathe v.
yüzmek strike out v.
yüzmek bogey v.
yüzmek bogie v.
yüzmek overswim v.
yüzmek flete v.
yüzmek streel v.
Technical
yüzmek flotation v.
yüzmek shave v.

Sens de "yüzmek" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 176 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
kafa derisini yüzmek scalp v.
The Native Americans scalped their enemies.
Amerikan yerlileri düşmanlarının kafa derilerini yüzerlerdi.

More Sentences
General
yüzmek (suda vb) float v.
The toy sailboat floated away.
Oyuncak yelkenli yüzerek uzaklaştı.

More Sentences
şnorkelle yüzmek snorkel v.
We snorkeled almost every day of our honeymoon.
Balayımızın hemen hemen her günü şnorkelle yüzdük.

More Sentences
derisini yüzmek skin v.
He skins the fish.
O, balığın derisini yüzüyor.

More Sentences
içinde yüzmek swim in v.
Tom watched the tadpoles swimming in the jar that he'd put them in.
Tom kurbağa yavrularını koyduğu kavanozun içinde yüzerken izledi.

More Sentences
bol bol yüzmek swim a lot v.
I am going to swim a lot this summer.
Bu yaz bol bol yüzeceğim.

More Sentences
çok yüzmek swim a lot v.
I'll probably swim a lot next summer.
Muhtemelen önümüzdeki yaz çok yüzeceğim.

More Sentences
çıplak yüzmek swim naked v.
In the summer I like to swim naked in the pond.
Yazın gölette çıplak yüzmeyi severim.

More Sentences
Phrasals
(biriyle/bir şeyle) yüzmek swim with (someone or something) v.
I usually swim with my younger brother.
Genelde küçük kardeşimle yüzerim.

More Sentences
(bir şeyde) yüzmek swim in (something) v.
Be careful swimming in the sea.
Denizde yüzerken dikkatli ol.

More Sentences
Gastronomy
derisini yüzmek skin v.
They skinned him alive.
Canlı canlı derisini yüzdüler.

More Sentences
Sport
kurbağalama yüzmek breaststroke v.
I can do breaststroke but not backstroke.
Kurbağalama yüzebilirim ama sırt üstü yüzemem.

More Sentences
Common Usage
batmadan yüzmek float v.
General
palet (yüzmek için) flipper n.
yüzmek yasaktır no swimming n.
yüzmek yasak no swimming n.
kızılderililerin düşmanın kafa derisini yüzmek için kullandıkları bıçak scalping knife n.
derisini yüzmek torture to dead v.
içinde yüzmek be surrounded by v.
sürü halinde yüzmek (balık) school v.
su üstünde yüzmek be afloat v.
derisini yüzmek excoriate v.
su içinde yüzmek (bir şey) be awash v.
derisini yüzmek hide v.
akıntı ile yüzmek tide v.
derisini yüzmek bark v.
suyun altında yüzmek swim under water v.
derisini yüzmek flay v.
yüzmek (suda) swim v.
denizde yüzmek swim in the sea v.
derisini yüzmek skin out v.
yüzmek (derisini) flay v.
içinde yüzmek wallow in v.
servet içinde yüzmek wallow in wealth v.
yüzmek (denizde veya ırmakta) bathe v.
deri yüzmek skin v.
deri yüzmek flay v.
deri yüzmek strip the skin from (a body or carcass) v.
yüzmek (balina/ayıbalığı vb) flinch v.
para içinde yüzmek wallow in money v.
sırtüstü yüzmek backstroke v.
çıplak yüzmek skinny-dip v.
bir şey içinde yüzmek swim v.
kabuğunu yüzmek peel away v.
kıyıya yüzmek swim to shore v.
akıntı ile/akıntının yönünde yüzmek swim with the current v.
köpekleme yüzmek dog paddle v.
suda yüzmek swim in the water v.
yeni bir yöne doğru yüzmek (balina) mill v.
(kütük) yükselen bir nehirde yüzmek boom v.
(deriyi veya postu) hilal şeklindeki bir bıçakla yüzmek moon v.
(deri) yüzmek round v.
derisini yüzmek excorticate v.
köpek balıklarıyla yüzmek swim with sharks v.
(su) yüzmek için derinlik gerektirmek draw v.
hayal aleminde yüzmek fantasize [us] v.
hayal aleminde yüzmek fantasise [uk] v.
kürek çeker gibi yüzmek paddle v.
yavaşça yüzmek paddle v.
sakince yüzmek paddle v.
köpekleme yüzmek paddle v.
deri yüzmek pelt v.
deri yüzmek pelter v.
sırtüstü stil yüzmek fin v.
tehlikeli sularda yüzmek fish in troubled waters v.
(bir diğerinden) daha uzun yüzmek outfloat v.
daha iyi yüzmek outswim v.
daha hızlı yüzmek outswim v.
(kafa derisini) yüzmek sculp v.
(derisini) yüzmek sculp v.
köpek balığı gibi yüzmek shark v.
düşük seviyede yüzmek sink v.
sığ alanda yüzmek sink v.
su altında yüzmek submarine v.
yüzmek için kullanılan bathing adj.
Phrasals
keyfine/öylesine yüzmek swim around v.
etrafta yüzmek float around v.
-e/doğru yüzmek swim for someone or something v.
-e/doğru yüzmek swim toward someone or something v.
bir şeyin (para, altın) içinde yüzmek roll in something v.
(zenginlik, para) içinde yüzmek roll in v.
(bir şeye/yere) yüzmek swim into (something) v.
(bir şeye) karşı yüzmek swim into (something) v.
(akıntıya, gelgite, bir güce) karşı yüzmek swim into (something) v.
bir şeyin içine yüzmek swim into something v.
derisini yüzmek skin up v.
(birinin/bir şeyin) yakınlarında/etrafında yüzmek swim with (someone or something) v.
(bir şeyle) aynı yönde yüzmek swim with (something) v.
akıntıyla/gel-gitle aynı yönde yüzmek swim with (something) v.
(bir şeyin) yönünde yüzmek swim with (something) v.
akıntı/gel-git yönünde yüzmek swim with (something) v.
tehlikeli sularda yüzmek swim with (someone) v.
köpek balıklarıyla yüzmek swim with (someone) v.
derisini yüzmek skin back v.
(bir şey) içinde yüzmek stink with (something) v.
-e/doğru yüzmek swim for v.
(bir şey) içinde yüzmek swim in (something) v.
-e yüzmek swim into v.
-e karşı yüzmek swim into v.
'-in içine yüzmek swim into v.
-e/doğru yüzmek swim toward v.
(bir şey) içinde yüzmek wallow in (something) v.
Phrases
yüzmek yasaktır no swimming expr.
Colloquial
para içinde yüzmek live high off the hog v.
para içinde yüzmek live high on the hog v.
Idioms
para içinde yüzmek a pile jack rice couldn't jump over [old-fashioned] n.
akıntıya karşı yüzmek swim against the current v.
akıntıya karşı yüzmek be spitting in the wind v.
akıntıya karşı yüzmek be pissing in the wind v.
akıntıya karşı yüzmek be pissing into the wind v.
akıntıya karşı yüzmek be spitting into the wind v.
borç içinde yüzmek head over heels in debt v.
çıplak yüzmek swim in the raw v.
para içinde yüzmek live high off the hog v.
para içinde yüzmek live high on the hog v.
para içinde yüzmek be in the money v.
para içinde yüzmek be rolling in money v.
para içinde yüzmek roll in money v.
tehlikeli sularda yüzmek sail close to the wind v.
tehlikeli sularda yüzmek tread/walk a fine line v.
tehlikeli sularda yüzmek tread/walk a thin line v.
derisini yüzmek take the bark off [us] v.
para/zenginlik içinde yüzmek have more money than god v.
zenginlik/para içinde yüzmek roll in it v.
zenginlik/para içinde yüzmek roll in wealth v.
tehlikeli sularda yüzmek be in murky waters v.
tehlikeli sularda yüzmek get into murky waters v.
tehlikeli sularda yüzmek get into uncharted waters v.
tehlikeli sularda yüzmek be in uncharted waters v.
tehlikeli sularda yüzmek sail near the wind v.
akıntıya karşı yüzmek swim against the stream v.
para içinde yüzmek be rolling in wealth v.
bolluk içinde yüzmek be rolling in wealth v.
varlık içinde yüzmek be rolling in wealth v.
lüks içinde yüzmek be rolling in wealth v.
tehlikeli sularda yüzmek be (walking) on thin ice v.
içinde yüzmek be knee-deep in v.
para içinde yüzmek be living high on the hog v.
tehlikeli sularda yüzmek be playing with fire v.
içinde yüzmek be rolling v.
para içinde yüzmek be rolling in dough v.
varlık/zenginlik içinde yüzmek be rolling in dough v.
para içinde yüzmek be rolling in it v.
varlık/zenginlik içinde yüzmek be rolling in it v.
tehlikeli sularda yüzmek be skating on thin ice v.
tehlikeli sularda yüzmek fly too close to the sun v.
akıntıyla yüzmek/ilerlemek/sürüklenmek run adrift v.
başıboş şekilde yüzmek/suda sürüklenmek run adrift v.
akıntıya karşı yüzmek spit into the wind v.
akıntıya karşı yüzmek spit in the wind v.
akıntıya karşı yüzmek swim upstream v.
tehlikeli sularda yüzmek tread/walk a fine line v.
tehlikeli sularda yüzmek tread/walk a thin line v.
Tourism
yüzmek yasaktır swimming not allowed n.
yüzmek yasaktır no swimming n.
yüzmek yasaktır swimming forbidden n.
Technical
yüzmek için (belirli bir derinlik) gerektirmek draw v.
Marine
yelkenleri açık halde yüzmek hool [scotland] v.
Medical
derisini yüzmek decorticate v.
Gastronomy
eti için kesilmiş sığır veya dananın arka bacağını yüzmek rump v.
Marine Biology
akıntıyı aşarak yüzmek run v.
(balina) düzensizce yüzeye çıkarak yüzmek span v.
Zoology
(oksijen soluyan hayvanlar) su altında yüzmek mill v.
Fishery
(balina veya fok) derisini yüzmek flense v.
Sport
(özellikle köpekleme) acemice yüzmek dog-paddle v.
yunus stili yüzmek dolphin v.
yunus vuruşu yaparak yüzmek dolphin v.
yunus gibi yüzmek dolphin v.
köpekleme yüzmek doggy paddle v.
köpekleme yüzmek doggie paddle v.
şnorkelle yüzmek schnorkel v.
Archaic
üzerinde batmadan yüzmek overfloat v.
Slang
para içinde yüzmek shit in high cotton v.
akıntıya karşı yüzmek piss into the wind v.
akıntıya karşı yüzmek piss in the wind v.
British Slang
para içinde yüzmek more money than soft mick v.