İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Computer | ||||
Bilgisayar | limit to i. | sınır | ||
There is, however, a limit to how far we can go. Bununla birlikte, ne kadar ileri gidebileceğimizin de bir sınırı var. More Sentences |
||||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | limit someone to something f. | limit koymak | ||
Öbek Fiiller | limit someone to something f. | sınırlamak | ||
Idioms | ||||
Deyim | go to the limit f. | sınırı zorlamak | ||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | retirement due to age limit i. | yaş haddinden emeklilik | ||
Ticaret/Ekonomi | retirement due to age limit i. | yaş haddinden emekli olma | ||
Law | ||||
Hukuk | be bound to a limit f. | bir sınırlamaya/kurala/şarta bağlı kalmak | ||
Computer | ||||
Bilgisayar | limit consecutive hyphens to expr. | art arda gelen heceleri sınırla | ||
Bilgisayar | limit to list expr. | listeye sınır | ||
Bilgisayar | limit to expr. | sınırla |