swell - Türkçe İngilizce Sözlük

swell

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"swell" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 66 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
swell f. şişmek
Her eyes were swollen.
Onun gözleri şişmişti.

More Sentences
General
swell i. şişlik
The toothache made his face swell up.
Diş ağrısı yüzünde şişlik yaptı.

More Sentences
swell f. artmak
In the 19th century, the number of immigrants swelled rapidly.
19. yüzyılda göçmenlerin sayısı hızla arttı.

More Sentences
swell f. taşmak
The swollen streams and rivers carried off everything in their path.
Taşan dereler ve nehirler önlerine çıkan her şeyi sürükleyip götürdü.

More Sentences
swell s. harika
You're a swell guy, Tom.
Sen harika bir adamsın, Tom.

More Sentences
Technical
swell f. şişmek
His eye was swollen and his nose was bleeding.
Gözü şişmişti ve burnu kanıyordu.

More Sentences
Common Usage
swell f. kabarmak
General
swell i. yükselme
swell i. kabarış
swell i. şişkinlik
swell i. tümsek
swell i. artma
swell i. şiş
swell i. kabarma
swell i. fırtına sonrasında denizin çalkantısız kabarma hali
swell i. şişme
swell i. züppe
swell i. kodaman
swell i. yaman herif
swell i. dalga
swell i. gösteriş düşkünü
swell i. ölü deniz
swell i. sesin yükselmesi
swell i. denizin dalgalanması
swell i. kabarıklık
swell f. rüzgarla şişmek
swell f. kabarmak
swell f. dolmak
swell f. şişmek (yelken rüzgarla)
swell f. iftihar etmek
swell f. gurur duymak
swell f. büyütmek
swell f. büyümek
swell f. çoğalmak
swell f. dolmak (yelken rüzgarla)
swell f. boşalmak (gözyaşı)
swell f. gururlandırmak
swell f. rüzgarla şişmek (yelken)
swell f. yükselmek
swell f. artırmak
swell f. şişirmek (rüzgar yelkeni)
swell f. kabartmak
swell f. koltukları kabarmak
swell f. şişirmek
swell f. karın vermek
swell f. şişkinleşmek
swell f. havayla doldurmak
swell f. sesi artmak
swell s. havalı
swell s. güzel
swell s. şık (giyinim)
swell s. şık
swell s. müthiş
swell s. gösterişli
Irregular Verb
swell f. swelled - swollen/swelled
Technical
swell f. genişletmek
swell f. genişlemek
swell f. şişirmek
Marine
swell i. soluğan
Marine Biology
swell i. ölüdalga
swell i. ölüdeniz
Meteorology
swell i. kabarma
swell i. ölü dalga
Music
swell i. orgda seslerin yükselmesini denetleyen aygıt
Slang
swell i. gösteriş düşkünü
swell s. on numara (müthiş)

"swell" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 55 sonuç

İngilizce Türkçe
General
swell up f. şişirmek
The toothache made his face swell up.
Diş ağrısı onun yüzünü şişirdi.

More Sentences
causing to swell i. kabartma
ground swell i. dip dalgası
ground swell i. parti tabanında/halk tabakasında oluşan fikri hareket/akım
ground swell i. sismik hareketlerin deniz dibinde yarattığı titreşim/devinim
swell up f. artırmak
swell out f. artırmak
cause to swell f. kabartmak
swell up f. yükseltmek
swell out f. şişirmek
swell up f. şişmek
swell out f. yükseltmek
swell with pride f. koltukları kabarmak
swell with importance f. şişinmek
swell with pride f. koltuğu kabarmak
swell out f. şişmek
swell like a balloon f. balon yapmak
swell with rage f. öfkeden köpürmek
swell with rage f. sinirden köpürmek
swell with rage f. çok sinirlenmek
swell with rage f. çok öfkelenmek
swell with rage f. küplere binmek
one’s hands to swell up f. elleri şişmek
swell resistant s. şişmez
Phrasals
swell with something f. bir şey yüzünden şişmek
swell with f. ile şişmek
swell with f. ile kabarmak
swell with f. ile dolmak
swell with f. bir duyguyla dolmak
Idioms
swell the ranks f. bir gruptaki insanların sayısını arttırmak
swell with pride f. göğsü kabarmak
swell with pride f. koltukları kabarmak
Trade/Economic
swell an account f. hesabı şişirmek
Technical
die-swell i. kalıp şişmesi
die swell i. kalıp şişmesi
die swell ratio i. kalıp şişme oranı
swell index i. kabarma indisi
swell characteristic i. şişme karakteristiği
swell index i. şişme indisi
swell test i. şişme testi
ground swell i. soluğan
soil swell i. zemin şişmesi
Textile
swell-resistant finish i. şişmezlik apresi
Marine
ground swell i. uzun ve yüksek soluğan
international sea and swell scale i. douglas ölçeği
Agriculture
bud swell i. tomurcukların kabarması
Geography
ground swell i. dip dalgası
heavy swell i. dip dalgası
Geology
shrink-swell i. büzülme-şişme
Music
swell organ i. koruncak içinde bulunan borular takımı
swell pedal i. orgda boru koruncağını açıp kapayan pedal
organ swell i. orgun sesini yükseltmeye yarayan düzen
swell box i. orgda boruların açılıp kapanan koruncağı
Modern Slang
all swell (all's well) expr. er şey yolunda
all swell (all's well) expr. her şey iyi