welcome - Türkçe İngilizce Sözlük

welcome

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"welcome" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 24 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
welcome ünl. hoş geldiniz
We give them this welcome, and we give it generously.
Onlara bu hoş geldiniz mesajını cömertçe veriyoruz.

More Sentences
General
welcome f. karşılamak
We welcome this with open arms and hope that this will actually be done.
Bunu memnuniyetle karşılıyor ve bunun gerçekten yapılacağını umuyoruz.

More Sentences
welcome f. hoş karşılamak
Why do I welcome it?
Neden hoş karşılıyorum?

More Sentences
welcome f. içtenlikle karşılamak
I warmly welcome this report.
Bu raporu içtenlikle karşılıyorum.

More Sentences
welcome s. (yapmakta vb) serbest
You are quite welcome to be critical of the reform process and you need not approve all plans blindly.
Reform sürecine eleştirel yaklaşmakta serbestsiniz ve tüm planları körü körüne onaylamak zorunda değilsiniz.

More Sentences
welcome ünl. hoş geldiniz
I would like to turn to our audience today and welcome them to this debate in the European Parliament.
Bugün dinleyicilerimize dönmek ve Avrupa Parlamentosu'ndaki bu tartışmaya hoş geldiniz demek istiyorum.

More Sentences
Law
welcome f. memnuniyetle karşılamak
In conclusion, I very much welcome the draft report as its stands.
Sonuç olarak, taslak raporu bu haliyle memnuniyetle karşılıyorum.

More Sentences
Common Usage
welcome ünl. hoş geldin
General
welcome i. nezaketle karşılama
welcome i. karşılama
welcome i. sıcak karşılama
welcome i. hoş karşılama
welcome f. nezaketle karşılamak (misafiri)
welcome f. baş üstünde tutmak
welcome f. konuk ağırlamak
welcome f. bağrına basmak
welcome s. hoşa giden
welcome s. hoş karşılanan
welcome s. istenilen
welcome ünl. memnuniyetle
Speaking
welcome expr. aramıza hoş geldin
welcome expr. aramıza hoş geldiniz
Politics
welcome f. iyi dileklerle karşılamak
Geography
welcome i. minnesota eyaletinde şehir

"welcome" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 222 sonuç

İngilizce Türkçe
General
welcome mat i. paspas
Tom bought a welcome mat.
Tom üstünde "Hoş geldiniz" yazan bir paspas aldı.

More Sentences
a warm welcome i. sıcak bir karşılama
I extend a warm welcome to the Chinese delegation.
Çin heyetine sıcak bir karşılama sunuyorum.

More Sentences
welcome message i. hoş geldin mesajı
I will content myself with this welcome message and have therefore withdrawn my request on this matter.
Bu hoş geldiniz mesajıyla yetineceğim ve bu nedenle bu konudaki talebimi geri çektim.

More Sentences
warm welcome i. sıcak karşılama
Thank you for your warm welcome!
Sıcak karşılamanız için teşekkür ederim!

More Sentences
welcome party i. hoş geldin partisi
We had a welcome party for her.
Onun için bir hoş geldin partisi düzenledik.

More Sentences
welcome warmly f. sıcak karşılamak
We were welcomed warmly.
Biz sıcak karşılandık.

More Sentences
be welcome f. (bir yerde) istenmek
Those who are unwilling to accept this are no longer welcome here.
Bunu kabul etmek istemeyenlerin artık burada yeri yoktur.

More Sentences
welcome back ünl. tekrar hoş geldiniz
Welcome back!
Tekrar hoş geldin!

More Sentences
welcome aboard ünl. güverteye hoş geldiniz
Welcome aboard!
Güverteye hoş geldiniz!

More Sentences
Phrasals
welcome in f. karşılama yapmak
I hope the House will give an emphatic welcome in the vote tomorrow.
Meclisin yarınki oylamada güçlü bir karşılama yapacağını umuyorum.

More Sentences
welcome to (something or some place) f. (bir şeye/bir yere) hoş geldin demek
Nevertheless, I would like to extend a warm welcome to them.
Bununla birlikte kendilerine sıcak bir hoş geldiniz demek istiyorum.

More Sentences
Colloquial
welcome to hell expr. cehenneme hoş geldin
Welcome to Hell!
Cehenneme hoş geldiniz!

More Sentences
welcome to (something or some place) expr. (bir şeye/bir yere) hoş geldin/geldiniz
Welcome to a disciplinary Europe.
Disiplinli bir Avrupa'ya hoş geldiniz.

More Sentences
Speaking
welcome home expr. eve hoş geldin
Welcome home, little brother!
Evimize hoş geldin, küçük erkek kardeşim!

More Sentences
welcome on board expr. gemiye hoş geldiniz
Ladies and gentlemen, welcome on board.
Bayanlar ve baylar, gemiye hoş geldiniz.

More Sentences
welcome home expr. evine hoş geldin
Welcome home!
Evine hoş geldin!

More Sentences
you are welcome expr. rica ederim
So you are welcome and congratulations.
Bu yüzden, rica ederim ve tebrikler.

More Sentences
Common Usage
you're welcome ünl. önemli değil
General
hearty welcome i. sıcak karşılama
welcome-home present i. eve hoş geldin hediyesi
welcome news i. iyi haber
wear out one's welcome f. fazla kalıp tadını kaçırmak
welcome someone with open arms f. birini çok sıcak bir şekilde karşılamak
overstay one's welcome f. fazla kalıp tadını kaçırmak
outstay one's welcome f. misafir fazla kalmak
overstay one's welcome f. ziyareti uzatıp bıktırmak
overstay one's welcome f. misafir fazla kalmak
give someone a cold welcome f. birini soğuk karşılamak
welcome something warmly f. olumlu karşılamak
wear out one's welcome f. ziyareti uzatıp bıktırmak
outstay one's welcome f. postu sermek
give someone a warm welcome f. birini nezaket ve içtenlikle karşılamak
roll out the welcome mat f. ağırlamak
welcome with open arms f. bağrına basmak
welcome the guest f. misafir kabul etmek
welcome someone f. birini karşılamak
welcome heartily f. kalpten karşılamak
give someone a hero welcome f. kahraman gibi karşılamak
welcome the opportunity f. ayağına gelen fırsatı tepmemek
welcome the opportunity f. fırsatı değerlendirmek
welcome a guest f. misafir karşılamak
give someone a warm welcome f. birini sıcak ve samimi biçimde karşılamak
welcome warmly f. ilgiyle karşılamak
welcome a passenger f. yolcu karşılamak
welcome its visitors f. ziyaretçisiyle buluşmak
welcome with military honors f. askeri törenle karşılamak
bid welcome f. nezaketle karşılamak
welcome! ünl. safa geldiniz!
welcome! ünl. sefalar getirdiniz
welcome aboard ünl. aramıza hoş geldin
Phrasals
welcome someone into something f. hoşça/güzel ağırlamak
welcome someone in f. hoşça/güzel ağırlamak
welcome someone into something f. evinde ağırlamak
welcome someone in f. evinde ağırlamak
welcome someone into something f. bir yere buyur etmek
welcome someone in f. bir yere buyur etmek
welcome someone into something f. misafir etmek
welcome someone in f. misafir etmek
welcome someone into something f. hoş geldin demek
welcome someone in f. hoş geldin demek
welcome someone into something f. birini bir yerde iyi ağırlamak
welcome someone in f. birini bir yerde iyi ağırlamak
welcome someone to something f. birini bir yere/şeye buyur etmek
welcome someone to something f. birini bir yerin/şeyin girişinde karşılamak
welcome someone to something f. birine bir şeye/yere hoş geldin demek
welcome (one) into (something or some place) f. (birini bir şeye/bir yere) buyur etmek
welcome (one) into (something or some place) f. (birini bir şeye/bir yere) geldiğinde/girişinde karşılamak
welcome (one) into (something or some place) f. (birini bir şeyde/bir yerde) misafir etmek/ağırlamak
welcome (one) into (something or some place) f. (bir şeye/bir yere) hoş geldin demek
welcome (someone or something) with (something) f. (birini/bir şeyi bir tepkiyle) karşılamak
welcome (someone or something) with (something) f. (birini/bir şeyi bir şekilde) karşılamak
welcome (someone or something) with (something) f. (birine/bir şeye) bir şekilde karşılık vermek
welcome (someone) with (something) f. (birini bir şeyle) karşılamak
welcome (someone) with (something) f. (birini bir şeyle) buyur etmek
welcome (something) with open arms f. (bir şeye) kucak açmak
welcome (something) with open arms f. (bir şeyi) hevesle karşılamak
welcome (something) with open arms f. (bir şeyi) mutlulukla/sevinçle karşılamak
welcome (something) with open arms f. (bir şeyi) hoşnutlukla/memnuniyetle karşılamak
welcome in f. geldiğinde/girişinde karşılamak
welcome in f. buyur etmek
welcome in f. misafir etmek
welcome in f. hoş geldin demek
welcome to f. -e buyur etmek
welcome to f. '-e hoş geldin/geldiniz
welcome to (do something) f. (bir şey yapmaya) davet etmek
welcome to (do something) f. (bir şey yapmasına) izin vermek
welcome to (do something) f. (bir şey yapmaya) teşvik etmek
welcome to (something or some place) f. (bir şeye/bir yere) geldiğinde/girişinde karşılamak
welcome to (something or some place) f. (bir şeye/bir yere) buyur etmek
welcome with f. ile karşılamak
Phrases
ladies and gentlemen welcome expr. bayanlar ve baylar hoş geldiniz
ladies and gentlemen please welcome expr. bayanlar ve baylar, işte karşınızda
ladies and gentlemen please welcome expr. bayanlar ve baylar ve karşınızda
please welcome expr. huzurlarınızda
ahlan wa sahlan (welcome in arabic) expr. ehlen ve sehlen (arapça hoş geldiniz)
welcome princess expr. hoş geldin prenses
welcome to our restaurant expr. restaurantımıza hoş geldiniz
Colloquial
cordial welcome i. candan karşılama
cordial welcome i. sıcak karşılama
please welcome! expr. karşınızda!
welcome to my channel expr. kanalıma hoş geldiniz
I don't want to wear out my welcome expr. misafirliğimi uzatmak istemem
I don't want to wear out my welcome expr. çok uzun süre kalmak istemem
I don't want to wear out my welcome expr. daha fazla rahatsız etmek istemem
welcome to my world expr. dünyama hoş geldin
Idioms
outstay one's welcome f. birisinde uzun süre misafir olarak kalmak
outstay one's welcome f. birinin evinde istenilenden daha uzun süre kalmak
wear out one's welcome f. birisini çok sık ziyaret ederek kabak tadı vermek
make someone welcome f. birini dostça karşılamak
welcome somebody with open arms f. birini çok sıcak bir şekilde karşılamak
welcome someone with open arms f. birini dostça karşılamak
welcome someone with open arms f. birisini içtenlikle misafir etmek
wear out someone's welcome f. misafirliği ev sahibini rahatsız edecek kadar uzatmak
outstay one's welcome f. uzun süre kalmak
wear out one's welcome f. (bir yere) demir atmak
lay out the welcome mat (for one) f. sıcak karşılamak
lay out the welcome mat (for one) f. özenle ağırlamak
lay out the welcome mat (for one) f. özenli bir karşılama yapmak
lay out the welcome mat (for somebody) f. sıcak karşılamak
lay out the welcome mat (for somebody) f. özenle ağırlamak
lay out the welcome mat (for somebody) f. özenli bir karşılama yapmak
lay out the welcome mat (for somebody) f. ziyaretçileri/misafirleri memnun etmeye çalışmak
lay out the welcome mat (for somebody) f. ziyaretçilerin/misafirlerin kendilerini rahat hissetmesi için uğraşmak
put out the welcome mat (for somebody) f. sıcak karşılamak
put out the welcome mat (for somebody) f. özenle ağırlamak
put out the welcome mat (for somebody) f. özenli bir karşılama yapmak
put out the welcome mat (for somebody) f. ziyaretçileri/misafirleri memnun etmeye çalışmak
put out the welcome mat (for somebody) f. ziyaretçilerin/misafirlerin kendilerini rahat hissetmesi için uğraşmak
roll out the welcome mat (for somebody) f. sıcak karşılamak
roll out the welcome mat (for somebody) f. özenle ağırlamak
roll out the welcome mat (for somebody) f. özenli bir karşılama yapmak
roll out the welcome mat (for somebody) f. ziyaretçileri/misafirleri memnun etmeye çalışmak
roll out the welcome mat (for somebody) f. ziyaretçilerin/misafirlerin kendilerini rahat hissetmesi için uğraşmak
be more than welcome f. başının üstünde yeri olmak
be welcome to (something) f. (bir şey) kullanımına açık olmak
be welcome to (something) f. (bir şeye) izni olmak
be welcome to (something) f. (bir şey) yapmakta, almakta, kullanmakta özgür olmak
lay out the welcome mat (for somebody) [us] f. (birini) ağırlamak
lay out the welcome mat (for somebody) [us] f. (ziyaretçileri/misafirleri) memnun etmeye çalışmak
lay out the welcome mat (for somebody) [us] f. (ziyaretçilerin/misafirlerin) kendilerini rahat hissetmesi için uğraşmak
lay out the welcome mat (for somebody) [us] f. (birine) özenli bir karşılama yapmak
lay out the welcome mat (for somebody) [us] f. (birini) sıcak karşılamak
lay out the welcome mat (for somebody) [us] f. (birini) özenle ağırlamak
put out the welcome mat (for somebody) [us] f. (birini) ağırlamak
put out the welcome mat (for somebody) [us] f. (ziyaretçileri/misafirleri) memnun etmeye çalışmak
put out the welcome mat (for somebody) [us] f. (ziyaretçilerin/misafirlerin) kendilerini rahat hissetmesi için uğraşmak
put out the welcome mat (for somebody) [us] f. (birine) özenli bir karşılama yapmak
put out the welcome mat (for somebody) [us] f. (birini) sıcak karşılamak
put out the welcome mat (for somebody) [us] f. (birini) özenle ağırlamak
roll out the welcome mat (for somebody) [us] f. (birini) ağırlamak
roll out the welcome mat (for somebody) [us] f. (ziyaretçileri/misafirleri) memnun etmeye çalışmak
roll out the welcome mat (for somebody) [us] f. (ziyaretçilerin/misafirlerin) kendilerini rahat hissetmesi için uğraşmak
roll out the welcome mat (for somebody) [us] f. (birine) özenli bir karşılama yapmak
roll out the welcome mat (for somebody) [us] f. (birini) sıcak karşılamak
roll out the welcome mat (for somebody) [us] f. (birini) özenle ağırlamak
wear out welcome f. ziyareti uzatıp bıktırmak
wear out welcome f. fazla kalıp tadını kaçırmak
wear out welcome f. birisini çok sık ziyaret ederek kabak tadı vermek
wear out welcome f. misafirliği ev sahibini rahatsız edecek kadar uzatmak
wear out welcome f. (bir yere) demir atmak
welcome to (do something) s. (bir şey) yapabilir
welcome to (do something) s. (bir şey yapmak) serbest
welcome to (do something) s. (bir şey) yapmaya izin var
Speaking
welcome to my life i. hoş geldin hayatıma
welcome to the club! expr. aramıza hoş geldin! (özellikle aynı sorunu yaşayan birisine söylenir)
you're not welcome anymore expr. artık istenmiyorsun
you're not welcome anymore expr. artık yerin yok
you're welcome to try expr. buyrun deneyin
you are more than welcome expr. başımın üstünde yerin var
you are welcome expr. ben teşekkür ederim
you're welcome expr. bir şey değil
you are welcome to try expr. bir deneyin isterseniz
you're welcome to try expr. bir deneyin isterseniz
welcome to my office expr. büroma hoş geldiniz
you're very welcome expr. bir şey değil
you are welcome to it expr. buyurunuz
you are welcome expr. bir şey değil
you are most welcome expr. başımın üstünde yerin var
you are welcome to try expr. denemesi bedava
you're always welcome expr. her zaman bekleriz
you're quite welcome expr. hiç önemli değil
you're always welcome expr. her zaman beklerim
welcome how can I help you? expr. hoş geldiniz size nasıl yardımcı olabilirim?
you're welcome expr. estağfurullah
welcome to our house expr. evimize hoş geldiniz
I don't stay where I'm not welcome expr. istenmediğim yerde kalmam
you're not welcome anymore expr. istenmiyorsun artık
he is welcome to come and go at his pleasure expr. istediği zaman gelip gidebilir
please welcome expr. lütfen gelin
you are welcome expr. önemli değil
welcome to my office expr. ofisime hoş geldiniz
please welcome expr. lütfen buyrun
welcome to my office expr. ofisime hoş geldin
you're welcome expr. önemli değil
you're welcome expr. rica ederim
thanks for your warm welcome expr. sıcak karşılaman için teşekkür ederim
you are welcome (yw) expr. rica ederim
welcome to my boring life expr. sıkıcı hayatıma hoş geldiniz
you're welcome expr. rica ederim
welcome back expr. tekrar hoş geldin
constructive criticism is always welcome expr. yapıcı eleştirilere her zaman açığım
welcome on board expr. uçağa hoş geldiniz
you are welcome to join us expr. bize katılabilirsin
I bid you welcome expr. sana hoş geldin diyorum
Chat Usage
yw (you're welcome) expr. önemli değil
yw (you're welcome) expr. bir şey değil
Tourism
walk-ins welcome i. rezervasyonsuz müşteri kabul edilir
Computer
welcome banners i. hoş geldiniz büyük başlıkları
welcome banner i. hoş geldiniz büyük başlığı
welcome message i. hoş geldiniz iletisi
welcome page i. karşılama sayfası
windows welcome i. windows karşılama
welcome to dvd expr. dvd'ye hoş geldiniz
welcome to dhcp expr. dhcp'ye hoş geldiniz
welcome to dns expr. dns'e hoş geldiniz
you're welcome expr. siz de sağ olun
welcome to chat expr. sohbet'e hoş geldiniz
welcome to wins expr. wins'e hoş geldiniz
Telecom
wb (welcome back) kısalt. tekrar hoş geldiniz
Sport
frenzied welcome i. coşkulu tezahürat
Slang
welk (welcome) exclam. bir şey değil
British Slang
be as welcome as a fart in a spacesuit mean f. (misafir vb olarak) hiç istenmemek