İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | near east i. | yakın doğu |
Genel | near east i. | yakındoğu |
Genel | near east i. | orta doğu |
Genel | near east i. | genellikle lübnan, suriye, ırak, israil, ürdün, suudi arabistan ve arap yarımadası'nın diğer ülkeleri de dahil olmak üzere güneybatı asya ülkelerini kapsadığı düşünülen coğrafi bölge |
History | ||
Tarih | near east i. | eskiden, günümüzde balkan devletleri ve osmanlı devleti'nin bulunduğu coğrafyaya verilen isim |
İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | the near east i. | yakın doğu | ||
Be that as it may, the situation in the Middle East and in the Near East requires us to be more vigilant than ever. Her ne olursa olsun, Orta Doğu ve Yakın Doğu'daki durum her zamankinden daha dikkatli olmamızı gerektirmektedir. More Sentences |
||||
Politics | ||||
Siyasal | united nations relief and works agency for palestine refugees in the near east i. | birleşmiş milletler yakın doğu'daki filistinli mülteciler için yardım ve bayındırlık ajansı | ||
Siyasal | washington institute on near east policy i. | washington yakındoğu politikaları enstitüsü | ||
Institutes | ||||
Kurum/Kuruluş | near and middle-east labour training centre i. | yakın ve ortadoğu çalışma eğitim merkezi | ||
Kurum/Kuruluş | near and middle east work institute i. | yakın ve ortadoğu çalışma enstitüsü |