İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | fish i. | balık | ||
We are in favour of recovering the stocks of fish that are threatened with extinction. Nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan balık rezervlerinin geri kazanılmasından yanayız. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | fish i. | balık | ||
Fish are a universally scarce resource. Balık evrensel olarak kıt bir kaynaktır. More Sentences |
||||
Genel | fish f. | balığa çıkmak | ||
Tom is out fishing with Mary. Tom, Mary ile balığa çıktı. More Sentences |
||||
Genel | fish f. | avlamak | ||
In the final analysis, we all want reform, because we have fished everything there is out of the sea. Son tahlilde hepimiz reform istiyoruz, çünkü denizde ne varsa hepsini avladık. More Sentences |
||||
Genel | fish f. | balık avlamak | ||
In the Baltic Sea, we could have fished three times as much as we are doing today. Baltık Denizi'nde bugün yaptığımızın üç katı kadar balık avlayabilirdik. More Sentences |
||||
Genel | fish f. | balık tutmak | ||
When they cannot fish, they do not eat. Balık tutamadıklarında yemek de yiyemiyorlar. More Sentences |
||||
Genel | fish f. | avlanmak | ||
We have taken as our starting point the stocks in the sea which are generally fished in common. Başlangıç noktası olarak denizlerde genellikle ortak avlanan rezervleri aldık. More Sentences |
||||
Genel | fish i. | balıklar | ||
Genel | fish i. | balık eti | ||
Genel | fish f. | tutmak | ||
Genel | fish f. | denizden çıkarmak | ||
Genel | fish f. | araştırmak | ||
Genel | fish f. | bulup çıkarmak | ||
Genel | fish f. | kuyuda kaybolan eşyaları kurtarmak | ||
Genel | fish f. | kuyuda kaybolan eşyaları kurtarmaya çalışmak | ||
Genel | fish f. | (övgü, iltifat) beklemek | ||
Genel | fish f. | (selamet ordusundan kimse) insanları hristiyanlığa davet etmek | ||
Genel | fish f. | (elektrik kablosu) çekmek | ||
Genel | fish f. | (çapaya ait) tırnağı çekmek | ||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | fish | zarf atmak | ||
Idioms | ||||
Deyim | fish i. | derya kuzusu | ||
Technical | ||||
Teknik | fish i. | (demiryolu) cebire | ||
Teknik | fish i. | cebire bulonu | ||
Teknik | fish i. | bağlantı elemanı | ||
Teknik | fish i. | bağlantı eklemi | ||
Teknik | fish i. | ek yeri | ||
Teknik | fish f. | kablo çekmek | ||
Teknik | fish f. | çapa tırnağını kaldırmak | ||
Zoology | ||||
Zooloji | fish i. | balıklar | ||
Fishery | ||||
Balıkçılık | fish f. | balık tutmaya hazırlanmak | ||
Balıkçılık | fish f. | balık tutmaya uygun olmak | ||
Religious | ||||
Dini | fish f. | misyonerlik yapmak | ||
Music | ||||
Müzik | fish i. | partnerlerin birbirine sarılarak yaptığı bir dans | ||
Painting | ||||
Resim | fish i. | balık sureti | ||
Slang | ||||
Argo | fish i. | çaylak | ||
Argo | fish i. | çömez mahkum | ||
Argo | fish i. | akılsız kimse | ||
Argo | fish i. | beceriksiz kimse | ||
Argo | fish i. | sakar kimse | ||
Argo | fish i. | alık kimse | ||
Argo | fish i. | aptal kimse | ||
Argo | fish i. | acemi poker oyuncusu | ||
Argo | fish i. | deneyimsiz poker oyuncusu | ||
Argo | fish i. | kiralık katil | ||
Argo | fish i. | para | ||
Argo | fish i. | mangır | ||
Argo | fish i. | sipali | ||
Argo | fish i. | papel | ||
Argo | fish i. | taze mahkum | ||
Argo | fish ünl. | ha siktir | ||
Argo | fish ünl. | siktir |