a break - Türkçe İngilizce Sözlük

a break

"a break" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 319 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
have a break f. ara vermek
We cannot, though, have a break, as that would disrupt the timetable.
Yine de ara veremeyiz, çünkü bu zaman çizelgesini bozar.

More Sentences
General
a short break i. kısa bir ara
Could I please take a short break?
Kısa bir ara verebilir miyim lütfen?

More Sentences
take a break f. mola vermek
I want to take a break.
Mola vermek istiyorum.

More Sentences
break a promise f. dönmek
I'd never break a promise.
Verdiğim sözden asla dönmem.

More Sentences
break a promise f. sözünden dönmek
Tom hardly ever breaks a promise.
Tom neredeyse hiç sözünden dönmez.

More Sentences
have a break f. mola vermek
They're having a break at the moment.
Şu anda mola veriyorlar.

More Sentences
have a break f. ara vermek
We cannot, though, have a break, as that would disrupt the timetable.
Yine de ara veremeyiz, çünkü bu takvimi bozar.

More Sentences
break a mirror f. bir ayna kırmak
Do you believe that you will get seven years of bad luck if you break a mirror?
Bir ayna kırarsan yedi yıl uğursuzluk getireceğine inanıyor musun?

More Sentences
break a bone f. kemik kırmak
This isn't the first time Tom has broken a bone.
Bu, Tom'un kemik kırdığı ilk kez değil.

More Sentences
without a break zf. mola vermeden
I have been writing since two o'clock without a break.
Mola vermeden saat ikiden beri yazı yazıyorum.

More Sentences
without a break zf. ara vermeden
She spoke for 30 minutes without a break.
O, ara vermeden 30 dakika boyunca konuştu.

More Sentences
Colloquial
break a leg f. bacağını kırmak
Have you ever broken a leg?
Hiç bir bacağını kırdın mı?

More Sentences
Idioms
a big break i. şans
We caught a big break.
Biz büyük bir şans yakaladık.

More Sentences
break a habit f. alışkanlıktan kurtulmak
It's hard to break a habit.
Alışkanlıktan kurtulmak zor.

More Sentences
break a leg f. şeytanın bacağını kırmak
Tell Tom I've broken a leg.
Tom'a şeytanın bacağını kırdığımı söyle.

More Sentences
Speaking
break a leg! expr. bol şanslar!
Break a leg.
Bol şanslar.

More Sentences
General
a sharp break i. keskin bir dönüş
take a break f. aralık vermek
take a break f. paydos etmek
break a record f. rekor kırmak
break out into a sweat f. ter basmak
break oneself of a habit f. bırakmak
break up a home f. yuva bozmak
take a break f. ara vermek
make a break f. fasıla vermek
break a habit f. kötü alışkanlıktan kurtulmak
break oneself of a habit f. kurtulmak
break a promise f. sözünü tutmamak
break a safe f. kasa soymak
take a short break f. nefes almak
give somebody a break f. şans tanımak
break a promise f. sözünde durmamak
break a spell f. büyüyü bozmak
take a short break f. birkaç günlük bir tatile çıkmak
break a siege f. çemberi yarmak
break rudely in a conversation f. hariçten gazel okumak
give a break f. huzur vermek
break up a family f. yuva yıkmak
break the terms of a contract f. sözleşme hükümlerini ihlal etmek
break a rule f. kuralı çiğnemek
have a break f. teneffüse çıkmak
take a break f. teneffüse çıkmak
break a record f. rekora imza atmak
have a nervous break down f. sinir krizi geçirmek
go for a commercial break f. reklama girmek
break a lance f. kapışmak
break a lance f. yarışmaya girişmek
break into a conversation f. tartışmada araya girmek
break into a conversation f. tartışmayı bölmek
break into a conversation f. sözü kesmek
break into a conversation f. söze karışmak
break a seal f. mührü kırmak
break a seal f. mühür kırmak
break out a sail f. yelken açmak
break a will f. bir vasiyeti bozmak
break a strike f. grevi dağıtmak
break a will f. vasiyeti ihlal etmek
stay friends after a break up f. ayrıldıktan sonra arkadaş olarak kalmak
stay friends after a break up f. ayrıldıktan sonra arkadaş kalmak
take a break in the relationship f. ilişkiye ara vermek
break a heart f. kalp kırmak
break a fast f. oruç bozmak
break a code f. kod kırmak
break a code f. şifre kırmak
break a contract f. sözleşmeyi bozmak
break a drug addiction f. uyuşturucu kullanmayı bırakmak
break a drug addiction f. uyuşturucuyu bırakmak
take a fifteen minute break f. on beş dakika ara vermek
take a fifteen minute break f. on beş dakika mola vermek
break a journey f. seyahat sırasında mola vermek
give a break f. mola vermek
break a code f. şifreyi çözmek
break up a dog fight f. kavga eden köpekleri ayırmak
break a walnut f. ceviz kırmak
use a break f. ara vermek
break a new record f. yeni bir rekor kırmak
break a domestic record f. içeride rekor kırmak
break a strike f. grevi kırmak
break in on a conversation f. bir sohbeti bölmek
break a brick f. tuğla kırmak
break a code f. kodlanmış mesajı anlaşılabilir metne dönüştüren bir yöntem bulmak
break a deer f. hisseleri belirleyip sahiplerine taksim etmek
break a jest f. şaka yapmak
break a lance f. at üzerinde mızrak oyununa yarışmaya girişmek
break a path f. engelleri aşmak
break upon a wheel f. tekerleğe bağlayıp çekerek idam etmek
break upon a wheel f. tekerleğe bağlayıp çekerek işkence etmek
break a lance f. yarışmaya katılmak
without a break zf. durup dinlenmeden
after a short break zf. kısa bir aradan sonra
without a break zf. durmaksızın
Phrases
break into a run expr. koşmaya başlamak
Proverb
why break the habit of a lifetime can çıkar huy çıkmaz
why break the habit of a lifetime huylu huyundan vazgeçmez
why break the habit of a lifetime yedisinde neyse yetmişinde de aynı
why break the habit of a lifetime? can çıkmadıkça huy çıkmaz
never give a sucker an even break uyandırma kerizi
never give a sucker an even break kerizi yolmak sevaptır
Colloquial
a big break i. büyük bir çıkış/atılım
give (one) a break f. şans/fırsat tanımak
give (one) a break f. imkan/olanak tanımak
give (one) a break f. şans/fırsat vermek
give (one) a break f. imkan/olanak vermek
give me a break expr. hadi canım
give me a break expr. hadi canım sen de
give me a break expr. yok daha neler
give me a break expr. vay canına
give me a break expr. vay anasını
give me a break expr. inanmam
give me a break expr. inanılır gibi/şey değil
give me a break expr. nasıl yani
give me a break expr. bir huzur ver
give me a break expr. düş yakamdan
give me a break expr. hadi be
give me a break expr. saçmalama
give me a break expr. yok daha neler
cut me a break! expr. üstüme gelme!
give me a break expr. üstüme gelme!
gimme a break expr. üstüme gelme!
give me a break! expr. bana bu kadar sert davranma!
give me a break! expr. bana bir şans daha ver!
give me a break! expr. bana bu kadar acımasız davranma!
give me a break! expr. beni rahat bırak!
give me a break! expr. bir rahat ver!
give me a break! expr. git başımdan!
give me a break! expr. yeter!
give me a break! expr. haydi oradan!
give me a break! expr. yapma ya!
give me a break! expr. inanmıyorum!
give me a break! expr. buna kim inanır?
give me a break! expr. haydi canım!
give me a break! expr. olmaz öyle şey!
give me a break! expr. olacak şey değil!
gimme a break! expr. bana bu kadar sert davranma!
gimme a break! expr. bana bir şans daha ver!
gimme a break! expr. bana bu kadar acımasız davranma!
gimme a break! expr. beni rahat bırak!
gimme a break! expr. bir rahat ver!
gimme a break! expr. git başımdan!
gimme a break! expr. yeter!
gimme a break! expr. haydi oradan!
gimme a break! expr. yapma ya!
gimme a break! expr. inanmıyorum!
gimme a break! expr. buna kim inanır?
gimme a break! expr. haydi canım!
gimme a break! expr. olmaz öyle şey!
gimme a break! expr. olacak şey değil!
gmab (give me a break) expr. haydi canım sen de
gmab (give me a break) expr. yok daha neler
gmab (give me a break) expr. vay canına
gmab (give me a break) expr. vay anasını
gmab (give me a break) expr. inanmam
gmab (give me a break) expr. inanılır gibi/şey değil
gmab (give me a break) expr. nasıl yani
gmab (give me a break) expr. haydi be
gmab (give me a break) expr. daha neler
gmab (give me a break) expr. inanmıyorum
gmab (give me a break) expr. inanılmaz
Idioms
a nice break i. şans
a clean break i. tam anlamıyla ayrılma
a nice break i. talih
a big break i. talih
a clean break i. tamamen ayrılma
a clean break i. (geçmişe vb.) sünger çekme
break into a smile f. kendini tutamayıp gülmek/gülümsemek
catch a break f. fırsat/şans yakalamak
catch a break f. (fırsat) eline geçmek
catch a break f. fırsatını elde etmek
catch a break f. (şans) yüzüne gülmek
catch a break f. şansı dönmek
catch a break f. özel/iyi bir indirim almak/yakalamak
catch a break f. fazladan/ekstra bir indirim daha almak
catch a break f. özel/iyi bir anlaşma yapmak
catch a break f. rahat bir nefes almak
catch a break f. rahatlamak
catch a break f. ipucu yakalamak
catch a break f. bir sorunu çözme fırsatı yakalamak
catch a break f. sorunu çözmeye yönelik yeni bir bilgi bulmak
catch a break f. bir rahatlama yakalamak
catch a break f. rahatlamak
catch a break f. rahat bir nefes almak
catch a break f. kuraklık vs. biraz kırılmak
catch a break f. başı beladan çıkmak/kurtulmak
get a break f. fırsat/şans yakalamak
get a break f. (fırsat) eline geçmek
get a break f. fırsatını elde etmek
get a break f. (şans) yüzüne gülmek
get a break f. şansı dönmek
get a break f. özel/iyi bir indirim almak/yakalamak
get a break f. fazladan/ekstra bir indirim daha almak
get a break f. özel/iyi bir anlaşma yapmak
get a break f. rahat bir nefes almak
get a break f. rahatlamak
get a break f. ipucu yakalamak
get a break f. bir sorunu çözme fırsatı yakalamak
get a break f. sorunu çözmeye yönelik yeni bir bilgi bulmak
get a break f. bir rahatlama yakalamak
get a break f. rahatlamak
get a break f. rahat bir nefes almak
get a break f. kuraklık vs. biraz kırılmak
get a break f. başı beladan çıkmak/kurtulmak
break a sweat f. alın teri dökmek
break a habit f. alışkanlığı bırakmak
cut someone a break f. birisinin üzerine gitmemek
cut someone a break f. birisini rahat bırakmak
break a lance with f. boy ölçüşmek
catch a break f. bir şans yakalamak
break into a gallop f. dört nala koşmak
make a clean break f. defteri kapamak
break into a gallop f. dört nala koşmaya başlamak
break a sweat f. çabalamak
break a sweat f. emek vermek
make a clean break f. geçmişte bırakmak
break a sweat f. fiziksel olarak kendini zorlamak
break a butterfly on a wheel f. ezmek
make a clean break f. geride bırakmak
break a story f. haberi patlatmak
break a butterfly on a wheel f. gereğinden daha sert davranmak
catch a break f. eline fırsat geçirmek
break out in a rash f. isilik olmak
make a break for it f. kaçma girişiminde bulunmak
make a break for it f. kaçmayı denemek
make a break for it f. kaçmaya çalışmak
make a break in f. mola vermek
break out in a cold sweat on f. korkudan ürpermek
break a law f. kanuna karşı gelmek
break a law f. kanunu çiğnemek
have a big break f. şansı yüzüne gülmek
have a nice break f. şans yüzüne gülmek
break out in a rash f. sivilce çıkarmak
break out in a cold sweat f. soğuk terler dökmek
break out in a cold sweat f. soğuk ter dökmek
have a lucky break f. şans yüzüne gülmek
have a nice break f. şansı yüzüne gülmek
break a butterfly on a wheel f. sert önlemler almak
have a lucky break f. şansı yüzüne gülmek
get a lucky break f. talihi yüzüne gülmek
have a nice break f. talih yüzüne gülmek
break a sweat f. ter dökmek
have a lucky break f. talih yüzüne gülmek
make a clean break f. yeni bir sayfa açmak
break a law f. yasayı çiğnemek
break a law f. yasaya karşı gelmek
make a break in f. (bir şeyi yapmaya) ara vermek
break a story f. haberi duyuran ilk kanal/gazete olmak
break a butterfly on a wheel f. orantısız güç kullanmak/uygulamak
break a lance f. meydan okumak
break a lance f. çatışmak
break a lance f. karşı karşıya gelmek
break a lance f. dalaşmak
break a lance f. karşı savaş açmak
break a code f. kodu kırmak
break a code f. şifreyi kırmak
break a code f. şifreyi çözmek
break a habit f. bir alışkanlıktan/huydan/bağımlılıktan vazgeçmek
break a habit f. bir alışkanlığı/huyu/bağımlılığı bırakmak
break a habit f. bir alışkanlıktan/huydan/bağımlılıktan kurtulmak
break a/the spell f. büyü bozmak
break a/the spell f. laneti bozmak
break a/the spell f. büyüyü bozmak
break a/the spell f. büyüsünü kaçırmak
break a story f. haberi ortaya çıkarmak
cut (one) a break f. (birinin) üzerine gitmemek
cut (one) a break f. (birini) rahat bırakmak
cut (one) a break f. (birine) müsamaha göstermek
cut (one) a break f. (birine) hoşgörülü davranmak
cut a break f. üzerine gitmemek
cut a break f. rahat bırakmak
give someone a break f. birine bir şans tanımak
give someone a break f. birine bir şans/fırsat vermek
make a break for f. kaçma girişiminde bulunmak
make a break for f. '-e doğru koşmak
make a break for f. '-e doğru akın etmek
make a break for (someone or something) f. fırlayıp (birine/bir şeye) doğru koşmak
make a break for (someone or something) f. (birine/bir şeye) doğru fırlamak
make a break for (someone or something) f. (birine/bir şeye) koşmak
make a break for (someone or something) f. hızla (birine/bir şeye) gitmek
make a clean break (from/with someone or something) f. (biri/bir şey) defterini kapamak
make a clean break (from/with someone or something) f. (birini/bir şeyi) geride bırakmak
make a clean break (from/with someone or something) f. (birini/bir şeyi) geçmişte bırakmak
step on a crack, break your mother's back expr. çatlağa basanın annesinin beli kırılır (çocuklar arasında kaldırımdaki çatlaklara basılırsa olacağına inanılan ve bir tekerleme olarak söylenen ifade)
Speaking
give him a break expr. adama bir rahat ver
shall we have a break? expr. ara verelim mi?
give me a break! expr. beni rahat bırak!
you owe it to yourself to take a break expr. bir molayı hak ettin
you deserve a break expr. bir molayı hak ettin
you need to take a break expr. biraz ara vermelisin
gimme a break! expr. beni rahat bırak!
cut me a break! expr. beni rahat bırak!
let's have a tea break expr. hadi bir çay molası verelim
let's take a break expr. hadi bir ara verelim
break a leg! expr. göreyim seni!
break a leg! expr. iyi şanslar!
just give him a break expr. onu biraz rahat bırak
I'm taking a break expr. mola veriyorum
I gave myself a break expr. mola verdim kendime
we'll have a little break expr. küçük bir mola vereceğiz
I gave myself a break expr. kendime bir mola verdim
we need a break expr. mola vermemiz gerekiyor
can you break a hundred? expr. yüzlük bozabilir misin?
we will take a break expr. ara vereceğiz
Trade/Economic
break a strike i. bir grevin dağılması
break a contract f. anlaşmayı ihlal etmek
break a contract f. sözleşmeye uymamak
Law
break a house f. hırsızlık amacıyla bir yere girmek
Politics
break a cease fire f. ateşkesi bozmak
Media
after a short commercial break i. kısa bir reklam arası
after a short ad break i. kısa bir reklam arası
Computer
lines with arrows signify a column break expr. oklu satırlar sütun kesmelerini gösterir
Transportation
break out a cargo f. yükü depodan çıkarmak
Marine
break out a flag f. bayrağı açmak
Agriculture
break up the ground around a tree f. boğaz açmak
Military
break out a flag f. bayrak toparının ipini çekerek bayrağı açmak
Sport
break a record f. rekor kırmak
Theatre
break a leg i. iyi şanslar
Slang
get a break f. fırsat yakalamak
get a break f. şans yakalamak
give me a break! expr. bırak şimdi bu ayakları!
break a leg! expr. şeytanın bacağını kır artık!