|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
have a break f.
|
ara vermek |
|
We cannot, though, have a break, as that would disrupt the timetable.
Yine de ara veremeyiz, çünkü bu zaman çizelgesini bozar.
More Sentences
|
General |
|
2 |
Genel |
a short break i.
|
kısa bir ara |
|
Could I please take a short break?
Kısa bir ara verebilir miyim lütfen?
More Sentences
|
3 |
Genel |
take a break f.
|
mola vermek |
|
I want to take a break.
Mola vermek istiyorum.
More Sentences
|
4 |
Genel |
break a promise f.
|
dönmek |
|
I'd never break a promise.
Verdiğim sözden asla dönmem.
More Sentences
|
5 |
Genel |
break a promise f.
|
sözünden dönmek |
|
Tom hardly ever breaks a promise.
Tom neredeyse hiç sözünden dönmez.
More Sentences
|
6 |
Genel |
have a break f.
|
mola vermek |
|
They're having a break at the moment.
Şu anda mola veriyorlar.
More Sentences
|
7 |
Genel |
have a break f.
|
ara vermek |
|
We cannot, though, have a break, as that would disrupt the timetable.
Yine de ara veremeyiz, çünkü bu takvimi bozar.
More Sentences
|
8 |
Genel |
break a mirror f.
|
bir ayna kırmak |
|
Do you believe that you will get seven years of bad luck if you break a mirror?
Bir ayna kırarsan yedi yıl uğursuzluk getireceğine inanıyor musun?
More Sentences
|
9 |
Genel |
break a bone f.
|
kemik kırmak |
|
This isn't the first time Tom has broken a bone.
Bu, Tom'un kemik kırdığı ilk kez değil.
More Sentences
|
10 |
Genel |
without a break zf.
|
mola vermeden |
|
I have been writing since two o'clock without a break.
Mola vermeden saat ikiden beri yazı yazıyorum.
More Sentences
|
11 |
Genel |
without a break zf.
|
ara vermeden |
|
She spoke for 30 minutes without a break.
O, ara vermeden 30 dakika boyunca konuştu.
More Sentences
|
Colloquial |
|
12 |
Konuşma Dili |
break a leg f.
|
bacağını kırmak |
|
Have you ever broken a leg?
Hiç bir bacağını kırdın mı?
More Sentences
|
Idioms |
|
13 |
Deyim |
a big break i.
|
şans |
|
We caught a big break.
Biz büyük bir şans yakaladık.
More Sentences
|
14 |
Deyim |
break a habit f.
|
alışkanlıktan kurtulmak |
|
It's hard to break a habit.
Alışkanlıktan kurtulmak zor.
More Sentences
|
15 |
Deyim |
break a leg f.
|
şeytanın bacağını kırmak |
|
Tell Tom I've broken a leg.
Tom'a şeytanın bacağını kırdığımı söyle.
More Sentences
|
Speaking |
|
16 |
Konuşma |
break a leg! expr.
|
bol şanslar! |
|
Break a leg.
Bol şanslar.
More Sentences
|
General |
|
17 |
Genel |
a sharp break i.
|
keskin bir dönüş |
|
18 |
Genel |
take a break f.
|
aralık vermek |
|
19 |
Genel |
take a break f.
|
paydos etmek |
|
20 |
Genel |
break a record f.
|
rekor kırmak |
|
|
21 |
Genel |
break out into a sweat f.
|
ter basmak |
|
22 |
Genel |
break oneself of a habit f.
|
bırakmak |
|
23 |
Genel |
break up a home f.
|
yuva bozmak |
|
24 |
Genel |
take a break f.
|
ara vermek |
|
25 |
Genel |
make a break f.
|
fasıla vermek |
|
26 |
Genel |
break a habit f.
|
kötü alışkanlıktan kurtulmak |
|
27 |
Genel |
break oneself of a habit f.
|
kurtulmak |
|
28 |
Genel |
break a promise f.
|
sözünü tutmamak |
|
29 |
Genel |
break a safe f.
|
kasa soymak |
|
30 |
Genel |
take a short break f.
|
nefes almak |
|
31 |
Genel |
give somebody a break f.
|
şans tanımak |
|
32 |
Genel |
break a promise f.
|
sözünde durmamak |
|
33 |
Genel |
break a spell f.
|
büyüyü bozmak |
|
34 |
Genel |
take a short break f.
|
birkaç günlük bir tatile çıkmak |
|
35 |
Genel |
break a siege f.
|
çemberi yarmak |
|
36 |
Genel |
break rudely in a conversation f.
|
hariçten gazel okumak |
|
37 |
Genel |
give a break f.
|
huzur vermek |
|
38 |
Genel |
break up a family f.
|
yuva yıkmak |
|
39 |
Genel |
break the terms of a contract f.
|
sözleşme hükümlerini ihlal etmek |
|
40 |
Genel |
break a rule f.
|
kuralı çiğnemek |
|
|
41 |
Genel |
have a break f.
|
teneffüse çıkmak |
|
42 |
Genel |
take a break f.
|
teneffüse çıkmak |
|
43 |
Genel |
break a record f.
|
rekora imza atmak |
|
44 |
Genel |
have a nervous break down f.
|
sinir krizi geçirmek |
|
45 |
Genel |
go for a commercial break f.
|
reklama girmek |
|
46 |
Genel |
break a lance f.
|
kapışmak |
|
47 |
Genel |
break a lance f.
|
yarışmaya girişmek |
|
48 |
Genel |
break into a conversation f.
|
tartışmada araya girmek |
|
49 |
Genel |
break into a conversation f.
|
tartışmayı bölmek |
|
50 |
Genel |
break into a conversation f.
|
sözü kesmek |
|
51 |
Genel |
break into a conversation f.
|
söze karışmak |
|
52 |
Genel |
break a seal f.
|
mührü kırmak |
|
53 |
Genel |
break a seal f.
|
mühür kırmak |
|
54 |
Genel |
break out a sail f.
|
yelken açmak |
|
55 |
Genel |
break a will f.
|
bir vasiyeti bozmak |
|
56 |
Genel |
break a strike f.
|
grevi dağıtmak |
|
57 |
Genel |
break a will f.
|
vasiyeti ihlal etmek |
|
58 |
Genel |
stay friends after a break up f.
|
ayrıldıktan sonra arkadaş olarak kalmak |
|
59 |
Genel |
stay friends after a break up f.
|
ayrıldıktan sonra arkadaş kalmak |
|
60 |
Genel |
take a break in the relationship f.
|
ilişkiye ara vermek |
|
61 |
Genel |
break a heart f.
|
kalp kırmak |
|
62 |
Genel |
break a fast f.
|
oruç bozmak |
|
63 |
Genel |
break a code f.
|
kod kırmak |
|
64 |
Genel |
break a code f.
|
şifre kırmak |
|
65 |
Genel |
break a contract f.
|
sözleşmeyi bozmak |
|
66 |
Genel |
break a drug addiction f.
|
uyuşturucu kullanmayı bırakmak |
|
67 |
Genel |
break a drug addiction f.
|
uyuşturucuyu bırakmak |
|
68 |
Genel |
take a fifteen minute break f.
|
on beş dakika ara vermek |
|
69 |
Genel |
take a fifteen minute break f.
|
on beş dakika mola vermek |
|
70 |
Genel |
break a journey f.
|
seyahat sırasında mola vermek |
|
71 |
Genel |
give a break f.
|
mola vermek |
|
72 |
Genel |
break a code f.
|
şifreyi çözmek |
|
73 |
Genel |
break up a dog fight f.
|
kavga eden köpekleri ayırmak |
|
74 |
Genel |
break a walnut f.
|
ceviz kırmak |
|
75 |
Genel |
use a break f.
|
ara vermek |
|
76 |
Genel |
break a new record f.
|
yeni bir rekor kırmak |
|
77 |
Genel |
break a domestic record f.
|
içeride rekor kırmak |
|
78 |
Genel |
break a strike f.
|
grevi kırmak |
|
79 |
Genel |
break in on a conversation f.
|
bir sohbeti bölmek |
|
80 |
Genel |
break a brick f.
|
tuğla kırmak |
|
|
81 |
Genel |
break a code f.
|
kodlanmış mesajı anlaşılabilir metne dönüştüren bir yöntem bulmak |
|
82 |
Genel |
break a deer f.
|
hisseleri belirleyip sahiplerine taksim etmek |
|
83 |
Genel |
break a jest f.
|
şaka yapmak |
|
84 |
Genel |
break a lance f.
|
at üzerinde mızrak oyununa yarışmaya girişmek |
|
85 |
Genel |
break a path f.
|
engelleri aşmak |
|
86 |
Genel |
break upon a wheel f.
|
tekerleğe bağlayıp çekerek idam etmek |
|
87 |
Genel |
break upon a wheel f.
|
tekerleğe bağlayıp çekerek işkence etmek |
|
88 |
Genel |
break a lance f.
|
yarışmaya katılmak |
|
89 |
Genel |
without a break zf.
|
durup dinlenmeden |
|
90 |
Genel |
after a short break zf.
|
kısa bir aradan sonra |
|
91 |
Genel |
without a break zf.
|
durmaksızın |
|
Phrases |
|
92 |
İfadeler |
break into a run expr.
|
koşmaya başlamak |
|
Proverb |
|
93 |
Atasözü |
why break the habit of a lifetime
|
can çıkar huy çıkmaz |
|
94 |
Atasözü |
why break the habit of a lifetime
|
huylu huyundan vazgeçmez |
|
95 |
Atasözü |
why break the habit of a lifetime
|
yedisinde neyse yetmişinde de aynı |
|
96 |
Atasözü |
why break the habit of a lifetime?
|
can çıkmadıkça huy çıkmaz |
|
97 |
Atasözü |
never give a sucker an even break
|
uyandırma kerizi |
|
98 |
Atasözü |
never give a sucker an even break
|
kerizi yolmak sevaptır |
|
Colloquial |
|
99 |
Konuşma Dili |
a big break i.
|
büyük bir çıkış/atılım |
|
100 |
Konuşma Dili |
give (one) a break f.
|
şans/fırsat tanımak |
|
101 |
Konuşma Dili |
give (one) a break f.
|
imkan/olanak tanımak |
|
102 |
Konuşma Dili |
give (one) a break f.
|
şans/fırsat vermek |
|
103 |
Konuşma Dili |
give (one) a break f.
|
imkan/olanak vermek |
|
104 |
Konuşma Dili |
give me a break expr.
|
hadi canım |
|
105 |
Konuşma Dili |
give me a break expr.
|
hadi canım sen de |
|
106 |
Konuşma Dili |
give me a break expr.
|
yok daha neler |
|
107 |
Konuşma Dili |
give me a break expr.
|
vay canına |
|
108 |
Konuşma Dili |
give me a break expr.
|
vay anasını |
|
109 |
Konuşma Dili |
give me a break expr.
|
inanmam |
|
110 |
Konuşma Dili |
give me a break expr.
|
inanılır gibi/şey değil |
|
111 |
Konuşma Dili |
give me a break expr.
|
nasıl yani |
|
112 |
Konuşma Dili |
give me a break expr.
|
bir huzur ver |
|
113 |
Konuşma Dili |
give me a break expr.
|
düş yakamdan |
|
114 |
Konuşma Dili |
give me a break expr.
|
hadi be |
|
115 |
Konuşma Dili |
give me a break expr.
|
saçmalama |
|
116 |
Konuşma Dili |
give me a break expr.
|
yok daha neler |
|
117 |
Konuşma Dili |
cut me a break! expr.
|
üstüme gelme! |
|
118 |
Konuşma Dili |
give me a break expr.
|
üstüme gelme! |
|
119 |
Konuşma Dili |
gimme a break expr.
|
üstüme gelme! |
|
120 |
Konuşma Dili |
give me a break! expr.
|
bana bu kadar sert davranma! |
|
121 |
Konuşma Dili |
give me a break! expr.
|
bana bir şans daha ver! |
|
122 |
Konuşma Dili |
give me a break! expr.
|
bana bu kadar acımasız davranma! |
|
123 |
Konuşma Dili |
give me a break! expr.
|
beni rahat bırak! |
|
124 |
Konuşma Dili |
give me a break! expr.
|
bir rahat ver! |
|
125 |
Konuşma Dili |
give me a break! expr.
|
git başımdan! |
|
126 |
Konuşma Dili |
give me a break! expr.
|
yeter! |
|
127 |
Konuşma Dili |
give me a break! expr.
|
haydi oradan! |
|
128 |
Konuşma Dili |
give me a break! expr.
|
yapma ya! |
|
129 |
Konuşma Dili |
give me a break! expr.
|
inanmıyorum! |
|
130 |
Konuşma Dili |
give me a break! expr.
|
buna kim inanır? |
|
131 |
Konuşma Dili |
give me a break! expr.
|
haydi canım! |
|
132 |
Konuşma Dili |
give me a break! expr.
|
olmaz öyle şey! |
|
133 |
Konuşma Dili |
give me a break! expr.
|
olacak şey değil! |
|
134 |
Konuşma Dili |
gimme a break! expr.
|
bana bu kadar sert davranma! |
|
135 |
Konuşma Dili |
gimme a break! expr.
|
bana bir şans daha ver! |
|
136 |
Konuşma Dili |
gimme a break! expr.
|
bana bu kadar acımasız davranma! |
|
137 |
Konuşma Dili |
gimme a break! expr.
|
beni rahat bırak! |
|
138 |
Konuşma Dili |
gimme a break! expr.
|
bir rahat ver! |
|
139 |
Konuşma Dili |
gimme a break! expr.
|
git başımdan! |
|
140 |
Konuşma Dili |
gimme a break! expr.
|
yeter! |
|
141 |
Konuşma Dili |
gimme a break! expr.
|
haydi oradan! |
|
142 |
Konuşma Dili |
gimme a break! expr.
|
yapma ya! |
|
143 |
Konuşma Dili |
gimme a break! expr.
|
inanmıyorum! |
|
144 |
Konuşma Dili |
gimme a break! expr.
|
buna kim inanır? |
|
145 |
Konuşma Dili |
gimme a break! expr.
|
haydi canım! |
|
146 |
Konuşma Dili |
gimme a break! expr.
|
olmaz öyle şey! |
|
147 |
Konuşma Dili |
gimme a break! expr.
|
olacak şey değil! |
|
148 |
Konuşma Dili |
gmab (give me a break) expr.
|
haydi canım sen de |
|
149 |
Konuşma Dili |
gmab (give me a break) expr.
|
yok daha neler |
|
150 |
Konuşma Dili |
gmab (give me a break) expr.
|
vay canına |
|
151 |
Konuşma Dili |
gmab (give me a break) expr.
|
vay anasını |
|
152 |
Konuşma Dili |
gmab (give me a break) expr.
|
inanmam |
|
153 |
Konuşma Dili |
gmab (give me a break) expr.
|
inanılır gibi/şey değil |
|
154 |
Konuşma Dili |
gmab (give me a break) expr.
|
nasıl yani |
|
155 |
Konuşma Dili |
gmab (give me a break) expr.
|
haydi be |
|
156 |
Konuşma Dili |
gmab (give me a break) expr.
|
daha neler |
|
157 |
Konuşma Dili |
gmab (give me a break) expr.
|
inanmıyorum |
|
158 |
Konuşma Dili |
gmab (give me a break) expr.
|
inanılmaz |
|
Idioms |
|
159 |
Deyim |
a nice break i.
|
şans |
|
160 |
Deyim |
a clean break i.
|
tam anlamıyla ayrılma |
|
161 |
Deyim |
a nice break i.
|
talih |
|
162 |
Deyim |
a big break i.
|
talih |
|
163 |
Deyim |
a clean break i.
|
tamamen ayrılma |
|
164 |
Deyim |
a clean break i.
|
(geçmişe vb.) sünger çekme |
|
165 |
Deyim |
break into a smile f.
|
kendini tutamayıp gülmek/gülümsemek |
|
166 |
Deyim |
catch a break f.
|
fırsat/şans yakalamak |
|
167 |
Deyim |
catch a break f.
|
(fırsat) eline geçmek |
|
168 |
Deyim |
catch a break f.
|
fırsatını elde etmek |
|
169 |
Deyim |
catch a break f.
|
(şans) yüzüne gülmek |
|
170 |
Deyim |
catch a break f.
|
şansı dönmek |
|
171 |
Deyim |
catch a break f.
|
özel/iyi bir indirim almak/yakalamak |
|
172 |
Deyim |
catch a break f.
|
fazladan/ekstra bir indirim daha almak |
|
173 |
Deyim |
catch a break f.
|
özel/iyi bir anlaşma yapmak |
|
174 |
Deyim |
catch a break f.
|
rahat bir nefes almak |
|
175 |
Deyim |
catch a break f.
|
rahatlamak |
|
176 |
Deyim |
catch a break f.
|
ipucu yakalamak |
|
177 |
Deyim |
catch a break f.
|
bir sorunu çözme fırsatı yakalamak |
|
178 |
Deyim |
catch a break f.
|
sorunu çözmeye yönelik yeni bir bilgi bulmak |
|
179 |
Deyim |
catch a break f.
|
bir rahatlama yakalamak |
|
180 |
Deyim |
catch a break f.
|
rahatlamak |
|
181 |
Deyim |
catch a break f.
|
rahat bir nefes almak |
|
182 |
Deyim |
catch a break f.
|
kuraklık vs. biraz kırılmak |
|
183 |
Deyim |
catch a break f.
|
başı beladan çıkmak/kurtulmak |
|
184 |
Deyim |
get a break f.
|
fırsat/şans yakalamak |
|
185 |
Deyim |
get a break f.
|
(fırsat) eline geçmek |
|
186 |
Deyim |
get a break f.
|
fırsatını elde etmek |
|
187 |
Deyim |
get a break f.
|
(şans) yüzüne gülmek |
|
188 |
Deyim |
get a break f.
|
şansı dönmek |
|
189 |
Deyim |
get a break f.
|
özel/iyi bir indirim almak/yakalamak |
|
190 |
Deyim |
get a break f.
|
fazladan/ekstra bir indirim daha almak |
|
191 |
Deyim |
get a break f.
|
özel/iyi bir anlaşma yapmak |
|
192 |
Deyim |
get a break f.
|
rahat bir nefes almak |
|
193 |
Deyim |
get a break f.
|
rahatlamak |
|
194 |
Deyim |
get a break f.
|
ipucu yakalamak |
|
195 |
Deyim |
get a break f.
|
bir sorunu çözme fırsatı yakalamak |
|
196 |
Deyim |
get a break f.
|
sorunu çözmeye yönelik yeni bir bilgi bulmak |
|
197 |
Deyim |
get a break f.
|
bir rahatlama yakalamak |
|
198 |
Deyim |
get a break f.
|
rahatlamak |
|
199 |
Deyim |
get a break f.
|
rahat bir nefes almak |
|
200 |
Deyim |
get a break f.
|
kuraklık vs. biraz kırılmak |
|
201 |
Deyim |
get a break f.
|
başı beladan çıkmak/kurtulmak |
|
202 |
Deyim |
break a sweat f.
|
alın teri dökmek |
|
203 |
Deyim |
break a habit f.
|
alışkanlığı bırakmak |
|
204 |
Deyim |
cut someone a break f.
|
birisinin üzerine gitmemek |
|
205 |
Deyim |
cut someone a break f.
|
birisini rahat bırakmak |
|
206 |
Deyim |
break a lance with f.
|
boy ölçüşmek |
|
207 |
Deyim |
catch a break f.
|
bir şans yakalamak |
|
208 |
Deyim |
break into a gallop f.
|
dört nala koşmak |
|
209 |
Deyim |
make a clean break f.
|
defteri kapamak |
|
210 |
Deyim |
break into a gallop f.
|
dört nala koşmaya başlamak |
|
211 |
Deyim |
break a sweat f.
|
çabalamak |
|
212 |
Deyim |
break a sweat f.
|
emek vermek |
|
213 |
Deyim |
make a clean break f.
|
geçmişte bırakmak |
|
214 |
Deyim |
break a sweat f.
|
fiziksel olarak kendini zorlamak |
|
215 |
Deyim |
break a butterfly on a wheel f.
|
ezmek |
|
216 |
Deyim |
make a clean break f.
|
geride bırakmak |
|
217 |
Deyim |
break a story f.
|
haberi patlatmak |
|
218 |
Deyim |
break a butterfly on a wheel f.
|
gereğinden daha sert davranmak |
|
219 |
Deyim |
catch a break f.
|
eline fırsat geçirmek |
|
220 |
Deyim |
break out in a rash f.
|
isilik olmak |
|
221 |
Deyim |
make a break for it f.
|
kaçma girişiminde bulunmak |
|
222 |
Deyim |
make a break for it f.
|
kaçmayı denemek |
|
223 |
Deyim |
make a break for it f.
|
kaçmaya çalışmak |
|
224 |
Deyim |
make a break in f.
|
mola vermek |
|
225 |
Deyim |
break out in a cold sweat on f.
|
korkudan ürpermek |
|
226 |
Deyim |
break a law f.
|
kanuna karşı gelmek |
|
227 |
Deyim |
break a law f.
|
kanunu çiğnemek |
|
228 |
Deyim |
have a big break f.
|
şansı yüzüne gülmek |
|
229 |
Deyim |
have a nice break f.
|
şans yüzüne gülmek |
|
230 |
Deyim |
break out in a rash f.
|
sivilce çıkarmak |
|
231 |
Deyim |
break out in a cold sweat f.
|
soğuk terler dökmek |
|
232 |
Deyim |
break out in a cold sweat f.
|
soğuk ter dökmek |
|
233 |
Deyim |
have a lucky break f.
|
şans yüzüne gülmek |
|
234 |
Deyim |
have a nice break f.
|
şansı yüzüne gülmek |
|
235 |
Deyim |
break a butterfly on a wheel f.
|
sert önlemler almak |
|
236 |
Deyim |
have a lucky break f.
|
şansı yüzüne gülmek |
|
237 |
Deyim |
get a lucky break f.
|
talihi yüzüne gülmek |
|
238 |
Deyim |
have a nice break f.
|
talih yüzüne gülmek |
|
239 |
Deyim |
break a sweat f.
|
ter dökmek |
|
240 |
Deyim |
have a lucky break f.
|
talih yüzüne gülmek |
|
241 |
Deyim |
make a clean break f.
|
yeni bir sayfa açmak |
|
242 |
Deyim |
break a law f.
|
yasayı çiğnemek |
|
243 |
Deyim |
break a law f.
|
yasaya karşı gelmek |
|
244 |
Deyim |
make a break in f.
|
(bir şeyi yapmaya) ara vermek |
|
245 |
Deyim |
break a story f.
|
haberi duyuran ilk kanal/gazete olmak |
|
246 |
Deyim |
break a butterfly on a wheel f.
|
orantısız güç kullanmak/uygulamak |
|
247 |
Deyim |
break a lance f.
|
meydan okumak |
|
248 |
Deyim |
break a lance f.
|
çatışmak |
|
249 |
Deyim |
break a lance f.
|
karşı karşıya gelmek |
|
250 |
Deyim |
break a lance f.
|
dalaşmak |
|
251 |
Deyim |
break a lance f.
|
karşı savaş açmak |
|
252 |
Deyim |
break a code f.
|
kodu kırmak |
|
253 |
Deyim |
break a code f.
|
şifreyi kırmak |
|
254 |
Deyim |
break a code f.
|
şifreyi çözmek |
|
255 |
Deyim |
break a habit f.
|
bir alışkanlıktan/huydan/bağımlılıktan vazgeçmek |
|
256 |
Deyim |
break a habit f.
|
bir alışkanlığı/huyu/bağımlılığı bırakmak |
|
257 |
Deyim |
break a habit f.
|
bir alışkanlıktan/huydan/bağımlılıktan kurtulmak |
|
258 |
Deyim |
break a/the spell f.
|
büyü bozmak |
|
259 |
Deyim |
break a/the spell f.
|
laneti bozmak |
|
260 |
Deyim |
break a/the spell f.
|
büyüyü bozmak |
|
261 |
Deyim |
break a/the spell f.
|
büyüsünü kaçırmak |
|
262 |
Deyim |
break a story f.
|
haberi ortaya çıkarmak |
|
263 |
Deyim |
cut (one) a break f.
|
(birinin) üzerine gitmemek |
|
264 |
Deyim |
cut (one) a break f.
|
(birini) rahat bırakmak |
|
265 |
Deyim |
cut (one) a break f.
|
(birine) müsamaha göstermek |
|
266 |
Deyim |
cut (one) a break f.
|
(birine) hoşgörülü davranmak |
|
267 |
Deyim |
cut a break f.
|
üzerine gitmemek |
|
268 |
Deyim |
cut a break f.
|
rahat bırakmak |
|
269 |
Deyim |
give someone a break f.
|
birine bir şans tanımak |
|
270 |
Deyim |
give someone a break f.
|
birine bir şans/fırsat vermek |
|
271 |
Deyim |
make a break for f.
|
kaçma girişiminde bulunmak |
|
272 |
Deyim |
make a break for f.
|
'-e doğru koşmak |
|
273 |
Deyim |
make a break for f.
|
'-e doğru akın etmek |
|
274 |
Deyim |
make a break for (someone or something) f.
|
fırlayıp (birine/bir şeye) doğru koşmak |
|
275 |
Deyim |
make a break for (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) doğru fırlamak |
|
276 |
Deyim |
make a break for (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) koşmak |
|
277 |
Deyim |
make a break for (someone or something) f.
|
hızla (birine/bir şeye) gitmek |
|
278 |
Deyim |
make a clean break (from/with someone or something) f.
|
(biri/bir şey) defterini kapamak |
|
279 |
Deyim |
make a clean break (from/with someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) geride bırakmak |
|
280 |
Deyim |
make a clean break (from/with someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) geçmişte bırakmak |
|
281 |
Deyim |
step on a crack, break your mother's back expr.
|
çatlağa basanın annesinin beli kırılır (çocuklar arasında kaldırımdaki çatlaklara basılırsa olacağına inanılan ve bir tekerleme olarak söylenen ifade) |
|
Speaking |
|
282 |
Konuşma |
give him a break expr.
|
adama bir rahat ver |
|
283 |
Konuşma |
shall we have a break? expr.
|
ara verelim mi? |
|
284 |
Konuşma |
give me a break! expr.
|
beni rahat bırak! |
|
285 |
Konuşma |
you owe it to yourself to take a break expr.
|
bir molayı hak ettin |
|
286 |
Konuşma |
you deserve a break expr.
|
bir molayı hak ettin |
|
287 |
Konuşma |
you need to take a break expr.
|
biraz ara vermelisin |
|
288 |
Konuşma |
gimme a break! expr.
|
beni rahat bırak! |
|
289 |
Konuşma |
cut me a break! expr.
|
beni rahat bırak! |
|
290 |
Konuşma |
let's have a tea break expr.
|
hadi bir çay molası verelim |
|
291 |
Konuşma |
let's take a break expr.
|
hadi bir ara verelim |
|
292 |
Konuşma |
break a leg! expr.
|
göreyim seni! |
|
293 |
Konuşma |
break a leg! expr.
|
iyi şanslar! |
|
294 |
Konuşma |
just give him a break expr.
|
onu biraz rahat bırak |
|
295 |
Konuşma |
I'm taking a break expr.
|
mola veriyorum |
|
296 |
Konuşma |
I gave myself a break expr.
|
mola verdim kendime |
|
297 |
Konuşma |
we'll have a little break expr.
|
küçük bir mola vereceğiz |
|
298 |
Konuşma |
I gave myself a break expr.
|
kendime bir mola verdim |
|
299 |
Konuşma |
we need a break expr.
|
mola vermemiz gerekiyor |
|
300 |
Konuşma |
can you break a hundred? expr.
|
yüzlük bozabilir misin? |
|
301 |
Konuşma |
we will take a break expr.
|
ara vereceğiz |
|
Trade/Economic |
|
302 |
Ticaret/Ekonomi |
break a strike i.
|
bir grevin dağılması |
|
303 |
Ticaret/Ekonomi |
break a contract f.
|
anlaşmayı ihlal etmek |
|
304 |
Ticaret/Ekonomi |
break a contract f.
|
sözleşmeye uymamak |
|
Law |
|
305 |
Hukuk |
break a house f.
|
hırsızlık amacıyla bir yere girmek |
|
Politics |
|
306 |
Siyasal |
break a cease fire f.
|
ateşkesi bozmak |
|
Media |
|
307 |
Medya |
after a short commercial break i.
|
kısa bir reklam arası |
|
308 |
Medya |
after a short ad break i.
|
kısa bir reklam arası |
|
Computer |
|
309 |
Bilgisayar |
lines with arrows signify a column break expr.
|
oklu satırlar sütun kesmelerini gösterir |
|
Transportation |
|
310 |
Ulaştırma |
break out a cargo f.
|
yükü depodan çıkarmak |
|
Marine |
|
311 |
Denizcilik |
break out a flag f.
|
bayrağı açmak |
|
Agriculture |
|
312 |
Tarım |
break up the ground around a tree f.
|
boğaz açmak |
|
Military |
|
313 |
Askeri |
break out a flag f.
|
bayrak toparının ipini çekerek bayrağı açmak |
|
Sport |
|
314 |
Spor |
break a record f.
|
rekor kırmak |
|
Theatre |
|
315 |
Tiyatro |
break a leg i.
|
iyi şanslar |
|
Slang |
|
316 |
Argo |
get a break f.
|
fırsat yakalamak |
|
317 |
Argo |
get a break f.
|
şans yakalamak |
|
318 |
Argo |
give me a break! expr.
|
bırak şimdi bu ayakları! |
|
319 |
Argo |
break a leg! expr.
|
şeytanın bacağını kır artık! |
|