play something - Türkçe İngilizce Sözlük

play something

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"play something" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 250 sonuç

İngilizce Türkçe
Phrasals
play on (something) f. (bir şeyden) faydalanmak
You should not play on his generous nature.
Onun cömert yapısından faydalanmamalısın.

More Sentences
General
play something by ear f. olayların seyrine göre hareket etmek
play something down f. bir şeyi önemsizmiş gibi göstermek
play something by ear f. notasız çalmak
play something on the piano f. piyanoda bir şeyler çalmak
Phrasals
play (something) off as (something else) f. bir şeyi başka bir şey gibi sunmaya çalışmak
play (something) off as (something else) f. rolü/numarası yapmak
play (something) off as (something else) f. -mış gibi göstermek
play (something) off as (something else) f. yutturmaya kalkışmak
play around with something f. bir şeyi denemek/kurcalamak
play in something f. bir şeyde çalmak
play with something f. bir şey ile oynamak
play something down f. önemli bir meseleyi önemsiz göstermek
play something as something f. olarak ilgilenmek/ele almak
play something out f. sonuna kadar oynamak
play something over f. tekrar/baştan oynatmak
play something through f. (albümü/eseri) baştan sona çalmak
play at something f. yapar gibi görünmek
play against someone or something f. birine/bir şeye karşı mücadele etmek
play against someone or something f. birine/bir şeye karşı oynamak
play against someone or something f. birine/bir şeye karşı rekabet etmek
play (something) over f. müzikle (bir şeyin) sesini bastırmak
play (something) over f. (bir şeyi) yeniden yaşamak
play (something) over f. yaşadığı (bir şeyi) canlı bir şekilde tekrar hatırlamak
play (something) over f. yaşadığı (bir şeyi) zihninde tekrar canlandırmak
play (something) with (one) f. (biriyle bir şey/bir oyun) oynamak
play (something) with (one) f. (birine karşı bir şeyi) oynamak
play (something) with (one) f. (birine bir şey) taklidi yapmak
play (something) with (one) f. (birine bir şeymiş) gibi yapmak
play upon (something) f. (bir şey) üzerine oynamak
play upon (something) f. (bir şeyden) yararlanmak
play upon (something) f. (bir şeyden) faydalanmak
play upon (something) f. (bir şeyi) istismar/suistimal etmek
play upon (something) f. (bir şeyle) dalga geçmek
play on (something) f. (bir şey) üzerine oynamak
play on (something) f. (bir şeyden) yararlanmak
play on (something) f. (bir şeyi) istismar/suistimal etmek
play on (something) f. (bir şeyle) dalga geçmek
play at (doing something) f. (bir şeyi) yapar gibi görünmek
play at (doing something) f. (bir şeyi) gönülsüzce/yarım yamalak yapmak
play at being (something) f. (bir şeyi) oynamak
play at being (something) f. (bir şey) rolü yapmak
play at being (something) f. (bir şeyi) ciddiyetsiz bir şekilde/amatörce yapmak
play at being (something) f. (bir şeymiş) gibi yapmak
play at being (something) f. (bir şey) rolü oynamak
Colloquial
let (something) play out f. (bir şeyi) akışına bırakmak
let (something) play out f. (bir şeyi)oluruna bırakmak
let (something) play out f. (bir şeyi) kendi haline bırakmak
let (something) play out f. (bir şeyi) sürecine bırakmak
let (something) play out f. (bir şeye) karışmamak/müdahale etmemek
let (something) play out f. (bir şeyin) kendi halinde ilerlemesine izin vermek
Idioms
put (something) into play f. (bir şeyi) devreye sokmak
put (something) into play f. (bir şeyi) oyuna sokmak
put (something) into play f. (bir şeyi) başlatmak/işin içine katmak
put (something) into play f. (başka şeyler) etkili olmak/dahil olmak
bring something into play f. (bir şeyi) devreye sokmak
bring something into play f. (bir şeyi) oyuna sokmak
bring something into play f. (bir şeyi) başlatmak/işin içine katmak
bring something into play f. (başka şeyler) etkili olmak/dahil olmak
call something into play f. (bir şeyi) devreye sokmak
call something into play f. (bir şeyi) oyuna sokmak
call something into play f. (bir şeyi) başlatmak/işin içine katmak
call something into play f. (başka şeyler) etkili olmak/dahil olmak
put something into play f. (bir şeyi) devreye sokmak
put something into play f. (bir şeyi) oyuna sokmak
put something into play f. (bir şeyi) başlatmak/işin içine katmak
put something into play f. (başka şeyler) etkili olmak/dahil olmak
play the (something) card f. (bir şey) kozunu kullanmak
play the (something) card f. (avantaj sağlamak için bir şey) ayrımcılığı meselesini ortaya sürmek
make a big play of something f. abartılı bir şekilde dikkat çekmek
make a great play of something f. abartılı bir şekilde dikkat çekmek
play hob with someone or something f. altüst etmek
play havoc with something f. bir şeye zarar vermek
play havoc with something f. bir darbe vurmak
give something full play f. bir şeyin üzerinde yeterince/tam durmak
allow something full play f. bir şeye yeterince/tam yer vermek
play a big part in something f. büyük bir rol oynamak
play a large part in something f. büyük bir rol oynamak
give something full play f. bir şeye yeterince/tam yer vermek
allow something full play f. bir şeyin üzerinde yeterince/tam durmak
play something by ear f. işeri oluruna bırakmak
play out something f. olmak/vuku bulmak
play the devil with something f. mahvetmek
play politics with something f. politik malzeme olarak kullanmak
play politics with something f. politikaya alet etmek
play something by ear f. plansız programsız yaşamak
play the devil with something f. (birinin planlarını vb) altüst etmek
play (something) off as (something else) f. (bir şeyi başka bir şey) gibi yutturmaya çalışmak/kalkışmak
play (something) off as (something else) f. (bir şeyi başka bir şey gibi) kakalamaya çalışmak/kalkışmak
play (something) off as (something else) f. (bir şeyi başka bir şeymiş) gibi göstermeye çalışmak
have (something) to play with f. kullanımında bol miktarda (bir şey) olmak
have (something) to play with f. yeterde artar bile bir durumda olmak
have (something) to play with f. emrinde/idaresinde bol miktarda (bir şey) olmak
have (something) to play with f. elinde bol miktarda (bir şey) olmak
make great play of/with something f. çok vurgulamak
make great play of/with something f. üzerinde çok durmak
make great play of/with something f. şiddetle/önemle vurgulamak
make great play of/with something f. bir şeyi önemle belirtmek
make much play of/with something f. çok vurgulamak
make much play of/with something f. üzerinde çok durmak
make much play of/with something f. şiddetle/önemle vurgulamak
make much play of/with something f. bir şeyi önemle belirtmek
play/take no part in/of something f. bir şeye karışmamış olmak
play/take no part in/of something f. bir şeyde yer almamış olmak
play old harry with (something) f. (bir şeye) ciddi zarar vermek
play old harry with (something) f. (bir şeyi) mahvetmek
play old harry with (something) f. (bir şeyi) aksatmak
play old harry with (something) f. (bir şeyi) olumsuz etkilemek
play old harry with (something) f. (bir şeyi) bozmak/yıkmak
play a bit role (in something) f. (bir şeyde) küçük bir rol oynamak
play a bit role (in something) f. (bir şeyde) önemsiz bir rol oynamak
play a bit role (in something) f. (bir şeyde) küçük bir rolü olmak
play a bit role (in something) f. (bir şeyde) küçük bir etkisi olmak
play a bit role (in something) f. (bir şeyde) önemsiz bir etkisi olmak
play a bit role (in something) f. (bir şeyde) pek bir rolü/etkisi olmamak
play a large role (in something) f. (bir şeyde) büyük bir rol oynamak
play a large role (in something) f. (bir şeyde) önemli bir rol oynamak
play a small part (in something) f. (bir şeyde) küçük bir rol oynamak
play a small part (in something) f. (bir şeyde) önemsiz bir rol oynamak
play a small part (in something) f. (bir şeyde) küçük bir rolü olmak
play a small part (in something) f. (bir şeyde) küçük bir etkisi olmak
play a small part (in something) f. (bir şeyde) önemsiz bir etkisi olmak
play a small part (in something) f. (bir şeyde) pek bir rolü/etkisi olmamak
have/play/take/want no part in/of something f. bir şeyde yer almamak/almak istememek
have/play/take/want no part in/of something f. bir şeyin parçası olmamak/olmak istememek
have/play/take/want no part in/of something f. bir şeyde rol oynamamak/oynamak istememek
have/play/take/want no part in/of something f. bir şeyde hiçbir şekilde payı olmamak/olmasını istememek
have/play/take/want no part in/of something f. bir şeye dahil olmamak/olmak istememek
have/play/take/want no part in/of something f. bir şeyle ilgisi olmamak/olmasını istememek
have/play/take/want no part in/of something f. bir şeye bulaşmamış olmak/bulaşmak istememek
have/play/take/want no part in/of something f. bir şeye karışmamış olmak/karışmak istememek
make much play of (something) f. (bir şeye) önemle dikkat çekmek
make much play with (something) f. (bir şeye) önemle dikkat çekmek
bring something into play f. bir şeyi alım için cazip kılmak
bring something into play f. bir şeye talep yaratmak
bring/call/put something into play f. bir şeyi çalıştırmaya başlamak
bring/call/put something into play f. bir şeyi kullanmaya başlamak
bring/call/put something into play f. bir şeyi kullanıma sokmak
bring/call/put something into play f. bir şeyi işin içine dahil etmek
play silly buggers (with something) [uk] f. aptalca davranmak/hareket etmek
play silly buggers (with something) [uk] f. rahatsız edici davranmak
play silly buggers (with something) [uk] f. gıcıklık yapmak
have a part to play (in something) f. (bir şeyde) görevi/sorumluluğu/üstüne düşen bir rol/işlev (olmak)
have a part to play (in something) f. (bir şeyde) oynayacak/alacak bir rolü olmak
make a play for (someone or something) f. (birini/bir şeyi) oyunla elde etmeye çalışmak
make a play for (someone or something) f. (birini/bir şeyi) bir plan yaparak elde etmeye çalışmak
make a play for (someone or something) f. (birini/bir şeyi) dalavereyle elde etmeye çalışmak
make a play for something f. bir şeyi oyunla elde etmeye çalışmak
make a play for something f. bir şeyi bir plan yaparak elde etmeye çalışmak
make a play for something f. bir şeyi dalavereyle elde etmeye çalışmak
make great play of something f. bir şeyi çok vurgulamak
make great play of something f. bir şeyin üzerinde çok durmak
make great play of something f. bir şeye abartılı bir şekilde dikkat çekmek
make great play of something f. bir şeyi şiddetle/önemle vurgulamak
make great play of something f. bir şeyi önemle belirtmek
make a great play of something [uk] f. bir şeyi çok vurgulamak
make a great play of something [uk] f. bir şeyin üzerinde çok durmak
make a great play of something [uk] f. bir şeye abartılı bir şekilde dikkat çekmek
make a great play of something [uk] f. bir şeyi şiddetle/önemle vurgulamak
make a great play of something [uk] f. bir şeyi önemle belirtmek
make play of (something) f. (bir şeye) dikkat çekmek
make play of (something) f. (bir şeyi) vurgulamak
make play of (something) f. (bir şeyin) üzerinde çok durmak
make play of (something) f. (bir şeyi) şiddetle/önemle vurgulamak
make play of (something) f. (bir şeyi) önemle belirtmek
play (merry) hell with (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sekteye uğratmak
play (merry) hell with (someone or something) f. (birine/bir şeye) zarar vermek
play (merry) hell with (someone or something) f. aksatmak
play (merry) hell with (someone or something) f. kesintiye uğratmak
play (something) close to (one's) chest f. açık davranmamak
play (something) close to (one's) chest f. kapalı oynamak
play (something) close to (one's) chest f. ne planladığını anlatmamak
play (something) close to (one's) chest f. saman altından su yürütmek
play (something) close to the vest f. açık davranmamak
play (something) close to the vest f. kapalı oynamak
play (something) close to the vest f. ne planladığını anlatmamak
play (something) close to the vest f. saman altından su yürütmek
play (something) close to one's vest f. açık davranmamak
play (something) close to one's vest f. kapalı oynamak
play (something) close to one's vest f. ne planladığını anlatmamak
play (something) close to one's vest f. saman altından su yürütmek
play (something) for all (something) is worth f. (bir şeyi) sonuna kadar kullanmak
play (something) for all (something) is worth f. (bir şeyi) gittiği yere kadar kullanmak
play (something) for all (something) is worth f. (bir şeyden) sonuna kadar faydalanmak/istifade etmek
play (something) for all (something) is worth f. (bir şeyi) gittiği yere kadar değerlendirmek
play a big role (in something) f. (bir şeyde) büyük bir rol oynamak
play a big role (in something) f. (bir şeyde) büyük bir rolü olmak
play a big role (in something) f. (bir şeyde) büyük bir etkisi olmak
play a bit part (in something) f. (bir şeyde) küçük bir rolü olmak
play a bit part (in something) f. (bir şeyde) küçük bir rol almak
play a bit part (in something) f. (bir şeyde) küçük/önemsiz bir rol oynamak
play a bit part (in something) f. (bir şeyde) küçük bir etkisi olmak
play a bit part (in something) f. (bir şeyde) pek bir rolü/etkisi olmamak
play a part in (something) f. (bir şeyde) rol oynamak
play a part in (something) f. (bir şeyin) içinde yer almak
play a part in (something) f. (bir şeyde) rol almak
play a part in (something) f. (bir şeyde) rol oynamak
play a role in (something) f. (bir şeyde) rol oynamak
play a role in (something) f. (bir şeyin) içinde yer almak
play a role in (something) f. (bir şeyde) rol almak
play a role in (something) f. (bir şeyde) rol oynamak
play a small role (in something) f. (bir şeyde) küçük bir rol almak
play a small role (in something) f. (bir şeyde) küçük bir rolü olmak
play a small role (in something) f. (bir şeyde) küçük/önemsiz bir rol oynamak
play a small role (in something) f. (bir şeyde) küçük bir etkisi olmak
play a small role (in something) f. (bir şeyde) pek bir rolü/etkisi olmamak
play a part (in something) f. (bir şeyde) rol oynamak
play a part (in something) f. (bir şeyin) içinde yer almak
play a part (in something) f. (bir şeye) yol açmak/neden olmak
play your part (in something) f. (bir şeyde) rol oynamak
play your part (in something) f. (bir şeyin) içinde yer almak
play your part (in something) f. (bir şeye) yol açmak/neden olmak
play fast and loose (with someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı sorumsuzca/düşüncesizce davranmak
play fast and loose (with someone or something) f. (birine/bir şeye) umursamazca davranmak
play fast and loose (with someone or something) f. (birini/bir şeyi) hafife almak
play fast and loose (with someone or something) f. (birine/bir şeye) yeterli özeni/dikkati göstermemek
play havoc with (someone or something) f. (birini/bir şeyi) altüst etmek
play havoc with (someone or something) f. (birini/bir şeyi) mahvetmek
play havoc with (someone or something) f. (birini/bir şeyi) harap etmek
play havoc with (someone or something) f. (birini/bir şeyi) karman çorman etmek
play havoc with (someone or something) f. (birini/bir şeyi) bozmak
play havoc with (someone or something) f. ( birini/bir şeyi) dağıtmak
play havoc with (someone or something) f. (birinde/bir şeyde) kargaşa yaratmak
play hell with someone or something f. (birini/bir şeyi) sekteye uğratmak
play hell with someone or something f. (birine/bir şeye) zarar vermek
play hell with someone or something f. aksatmak
play hell with someone or something f. kesintiye uğratmak
play hell with someone or something f. (birine/bir şeye) zorluk çıkarmak
play hell with something f. bir şeyi kötü etkilemek
play hell with something f. bir şeyi bozmak
play hell with something f. bir şeyde karmaşa yaratmak
play merry hell with something [uk] f. bir şeyi kötü etkilemek
play merry hell with something [uk] f. bir şeyi bozmak
play merry hell with something [uk] f. bir şeyde karmaşa yaratmak
play like (something) f. (bir şey) gibi davranmak
play like (something) f. (bir şey) gibi oynamak
play something for laughs f. bir şeyi komiklik için yapmak
play something for laughs f. bir şeyi komedi olarak yapmak
play something for laughs f. bir şeyi eğlendirmek için oynamak
play something for laughs f. bir şeyi güldürmek için oynamak
play the devil with someone/something f. birini/bir şeyi mahvetmek
play the devil with someone/something f. sekteye uğratmak
play the devil with someone/something f. birine/bir şeye zarar vermek
play the devil with someone/something f. aksatmak
play the devil with someone/something f. kesintiye uğratmak
play the devil with someone/something f. birine/bir şeye zorluk çıkarmak
play havoc with something f. bir şeye bir darbe vurmak
play havoc with something f. bir şeye zarar vermek
play havoc with something f. bir şeyi bozmak
play havoc with something f. bir şeyi tahrip etmek