to your - Türkçe İngilizce Sözlük

to your

"to your" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
General
to your health ünl. sağlığınıza
Staying up late is harmful to your health.
Geç saatlere kadar ayakta kalmak sağlığınız için zararlıdır.

More Sentences
give up your seat to elderly f. yaşlılara yer vermek
contributed to your offending s. suç işlemenize sebep olmuş
to your delight zf. kendi zevkinize göre
agreeably to your request zf. istemiş olduğunuz üzere
agreeably to your request zf. arzu ettiğiniz üzere
to your delight zf. kendi zevkine göre
go to your room ünl. odana git
Phrases
to the best of your belief/knowledge zf. (birine) göre
to the best of your belief/knowledge zf. (birinin) bildiğine göre/düşüncesine göre/bildiği kadarıyla/bilgisi dahilinde/bilgisi çerçevesinde
don't come running to me if you break your leg expr. bir yerini kırarsan bana gelme
don't come running to me if you break your leg expr. başına bir şey gelirse/bir yerin kırılırsa ben karışmam (bak ona göre)
all your base are belong to us expr. 1980'lerde bir japon bilgisayar oyununda kullanılıp sonradan espri haline gelmiş saçma bir altyazı
your call is important to us expr. aramanız bizim için önemli
your call is important to us expr. bizi aradığınız için teşekkür ederiz
your first duty is forever to preserve and to defend the turkish independence and the turkish republic expr. birinci vazifen, türk istiklalini, türk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir
to your knowledge expr. bildiğin kadarıyla
according to your answer expr. cevabınıza göre
I look forward to your reply expr. cevabınızı sabırsızlıkla bekliyorum
according to your answer expr. cevabınıza bağlı olarak
I look forward to your reply expr. cevabınızı dört gözle bekliyorum
your immediate attention to this matter is appreciated expr. gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim
thanking you in advance for your attention to this matter expr. gereğini arz ederim
thanking you in advance for your attention to this matter expr. gereğini müsaadelerinizle arz ederim
your immediate attention to this matter is appreciated expr. gereğinin yapılmasını arz ederim
thanking you in advance for your attention to this matter expr. gereğinin yapılmasını arz ederim
give up your seat to pregnant women and elderly expr. hamilelere ve yaşlılara yer veriniz
thanking you in advance for your attention to this matter expr. gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim
open your book to page 21 expr. kitaplarınızın yirmi birinci sayfasını açın
open your book to page 21 expr. kitaplarınızın 21. sayfasını açın
please give your seat to an elderly or disabled person expr. lütfen yaşlı ve sakatlara yer veriniz
raise your hand to speak expr. konuşmak için parmak kaldırın
raise your hand to speak expr. parmak kaldırarak konuşun
happy new year to you and your family expr. sana ve ailene mutlu yıllar
happy new year to you and your family expr. sizin ve ailenizin yeni yılını kutlarım
happy new year to you and your family expr. size ve ailenize mutlu yıllar
please give your seat to an elderly or disabled person expr. yaşlılara ve sakatlara yer veriniz
more power to your elbow expr. başarılar
more power to your elbow expr. başarılar dilerim
more power to your elbow expr. başarılarının devamını dilerim
more power to your elbow expr. haydi kolay gelsin
more power to your elbow expr. allah/tanrı kolaylık versin
more power to your elbow expr. allah/tanrı güç versin
more power to your elbow expr. allah/tanrı gücünü artırsın
more power to your elbow expr. şansın bol/açık olsun
more power to your elbow expr. umarım
more power to your elbow expr. inşallah
more power to your elbow expr. yolun açık olsun
according to your lights expr. doğru olduğuna inandıklarının ışığında
according to your lights expr. doğru bildiklerinin ışığında
according to your lights expr. kendi inançlarına göre
according to your lights expr. kendi öznel yargılarına göre
according to your lights expr. kişisel ahlak/görgü standartlarına göre
according to your lights expr. kendi ahlakına/görgüsüne uygun olarak
all your base are belong to us expr. seni/sizi tamamen hezimete uğrattık
all your base are belong to us expr. seni/sizi tamamen hezimete uğrattık
health to your hands expr. ellerine sağlık
it's totally up to your discretion expr. tamamen kendi takdirinize kalmış
Proverb
cut your coat according to your cloth ayağını yorganına göre uzat
cut your cloth according to your means ayağını yorganına göre uzat
burn not your house to fright the mouse away pire için yorgan yakma
hitch your wagon to a star her zaman en tepeyi hedefle
cobbler, stick to your trade kendi alanına odaklan
cobbler, stick to your trade bildiğin şeye odaklan
cobbler, stick to your trade bildiğin yolda yürü
cobbler, stick to your trade kendi alanından/yolundan şaşma
cobbler, stick to your trade bilmediğin işlere kalkışma
cobbler, stick to your last kendi alanına odaklan
cobbler, stick to your last bildiğin şeye odaklan
cobbler, stick to your last bildiğin yolda yürü
cobbler, stick to your last kendi alanından/yolundan şaşma
cobbler, stick to your last bilmediğin işlere kalkışma
Colloquial
say hello from me to your parents i. ailene selamımı söyle
say hello from me to your parents i. ailene selamlarımı ilet
can't do something to save your life f. hayatta/ölse yapamamak
be (well) on your way to something f. (amacına/sonuca) yaklaşmış olmak
be (well) on your way to something f. (amacına/sonuca) doğru epey yol kat etmiş olmak
be (well) on your way to something f. (amacına/sonuca) doğru epey ilerlemek
be (well) on your way to something f. (amacına/sonuca) bir adım daha yaklaşmak
be (well) on your way to something f. (amacına/sonuca) yakında ulaşacak olmak
be (well) on your way to something f. (amacına/sonuca) doğru emin adımlarla ilerlemek
be nice to your friends expr. arkadaşlarınla iyi geçin
put your mind to it expr. aklını ver
set your mind to it expr. aklını ver
say hi to your mom for me expr. annene benden selam söyle
be nice to your friends expr. arkadaşlarına iyi davran
go to your dad expr. babanın yanına git
be nice to your elders expr. büyüklerine saygılı ol
be nice to your elders expr. büyüklerinize saygılı olun
to what do you owe your success? expr. başarınızı neye borçlusunuz?
hang on to your hat expr. dikkat edin
keep your hands to yourself! expr. dokunma!
keep your opinions to yourself! expr. fikirlerini kendine sakla!
keep your hands to yourself! expr. ellerine hakim ol!
keep your opinions to yourself! expr. görüşlerini kendine sakla!
for once in your life you listen to your father expr. hayatında bir kez olsun babanı dinle
keep your intentions to yourself expr. içinden geçeni kendine sakla
listen to your inner voice expr. içindeki sese kulak ver
listen to your inner voice expr. içindeki sesi dinle
listen to your intuition expr. içindeki sese kulak ver
listen to your teacher carefully expr. öğretmenini dikkatli dinle
listen to your heart expr. kalbini dinle
keep your intentions to yourself expr. niyetini kendine sakla
go back to your room expr. odana dön
listen to your heart expr. kalbinin sesini dinle
hang on to your hat expr. kemerlerinizi bağlayın
hang on to your hat expr. sıkı durun
hang on to your hat! expr. sıkı dur! (bak ne anlatacağım)
get back to your bed expr. yatağına geri dön
is that a (something) in your pocket or are you just pleased to see me [cliché] expr. cebinde (bir şey) mi var yoksa beni gördüğüne mi heyecanlandın
is that a (something) in your pocket or are you just pleased to see me [cliché] expr. cebinde muz, silah, salatalık mı taşıyorsun yoksa beni gördüğüne çok mu sevindin
is that a (something) in your pocket or are you just pleased to see me [cliché] expr. cebinde (bir şey) mi var yoksa beni gördün diye ereksiyon mu oldun
(it's) good to hear your voice expr. sesini duyduğuma sevindim
(it's) good to hear your voice expr. sesini duyduğuma mutlu oldum
delighted to make your acquaintance expr. tanıştığımızda çok memnun oldum
good to hear your voice expr. sesini duymak güzel
good to hear your voice expr. sesini duyduğuma sevindim
good to hear your voice expr. sesini duyduğuma mutlu oldum
you'd be late to your own funeral expr. her yere/şeye geç kalırsın/kalıyorsun
you'd be late to your own funeral expr. sen kendi cenazesine bile geç kalırsın/kalacaksın
you'll be late to your own funeral her yere/şeye geç kalırsın/kalıyorsun
you'll be late to your own funeral sen kendi cenazesine bile geç kalırsın/kalacaksın
Idioms
another string to your bow [uk] i. yedekte bir şey
another string to your bow [uk] i. kullandığı veya yaptığı şey başarısız olursa alternatif bir yol
another string to your bow [uk] i. elinde alternatif bir şey
another string to your bow [uk] i. ek bir nitelik
another string to your bow [uk] i. ek bir beceri
another string to your bow [uk] i. ek bir seçenek
another string to your bow [uk] i. başka bir seçenek
have one conform to your instruction f. birini hizaya getirmek
have one conform to your instruction f. birini yola getirme
be up to your ears in something f. çok meşgul/işi olmak
be up to your ears in something f. başını kaşıyacak/kaşımaya vakti olmamak
be up to your ears in something f. işten başını kaldıramamak
be up to your ears in something f. bir dünya işle uğraşmak
be up to your ears in something f. işlerle sıkışık durumda olmak
be up to your ears in something f. boğazına/gırtlağına kadar işlere gömülmüş/batmış durumda olmak
bend your efforts to something f. aklında her yolu/olasılığı evirip çevirmek
bend your efforts to something f. iyice/çok/etraflıca düşünmek/incelemek
bring your pigs to market f. potansiyelini sonuna kadar kullanmak
bring your pigs to market f. potansiyelini açığa çıkarmak
drive your pigs to market f. potansiyelini sonuna kadar kullanmak
drive your pigs to market f. potansiyelini açığa çıkarmak
see your way clear to do (or doing) something f. (bir şey yapma) şansı bulmak
see your way clear to do (or doing) something f. ... (bir şey yapma) ihtimali olmak
see your way clear to do (or doing) something f. ... (bir şey yapma) şansını yakalamak
see your way clear to do (or doing) something f. (bir şey yapma) fırsatı doğmak
see your way clear to do (or doing) something f. (bir şey yapma) yolu açılmak
close (or shut) your mind to (or against) f. kendini bir fikre kapatmak
close (or shut) your mind to (or against) f. dikkate almamak
close (or shut) your mind to (or against) f. görmezden gelmeye çalışmak
close your mind (to something) f. kendini bir fikre kapatmak
close your mind (to something) f. dikkate almamak
close your mind (to something) f. görmezden gelmeye çalışmak
close your mind (to something) f. kendini (bir düşünceye, fikre) kapatmak
close your mind (to something) f. (bir düşünceyi, görüşü) hiç dikkate almamak
close your mind (to something) f. açık kapı bırakmamak
close your mind (to something) f. enseyi karartmak
come into (or to) your kingdom f. itibar kazanmak
come into (or to) your kingdom f. çok başarılı olmak
come into (or to) your kingdom f. saygınlık kazanmak
come into (or to) your kingdom f. şöhret/ün kazanmak
be tied to your mother's apron strings f. anasının kuzusu olmak
be tied to your mother's apron strings f. annesinin eteğinden ayrılamamak
see your way clear to doing something f. bir şeyi yapmanın yolunu/yöntemini bilmek
bring a lump to your throat f. birinin yüreğini burkmak
go out of your way to do something f. başkalarını rahat ettirmek için fazladan çaba harcamak
bring a lump to your throat f. birini çok duygulandırmak
see your way clear to doing something f. bir şeyi yapabilmek için önünün açık olduğunu görmek/fark etmek
not have a minute to call your own f. çok meşgul olmak
blush/flush to the roots of your hair f. kıpkırmızı kesilmek
not have a minute to call your own f. kafasını kaşıyacak vakti olmamak
cut off your nose to spite your face f. öfkeyle kalkıp zararla oturmak
not have a minute to call your own f. kafasını kaşıyacak zamanı olmamak
blush/flush to the roots of your hair f. kıpkırmızı olmak
be tied to your mother's apron strings f. süt kuzusu olmak
cut off your nose to spite your face f. pire için yorgan yakmak
burn not your house to fright the mouse away f. pire için yorgan yakmamak
be up to your chin in something f. (bir şeye) gırtlağına kadar batmış olmak
go out of your way to do something f. zahmete girmek
be up to your eyes in something f. (yoğunluktan vb) bir şeye gömülmüş olmak
be up to your eyes in something f. (bir şeye) gırtlağına kadar batmış olmak
be up to your chin in something f. (yoğunluktan vb) bir şeye gömülmüş olmak
pluck/screw/summon up (your/the) courage (to do something) f. (bir şeyi yapmak için) yeterli cesareti toplamak
pluck/screw/summon up (your/the) courage (to do something) f. kendine yeterli cesareti bulmak
pluck/screw/summon up (your/the) courage (to do something) f. cesaretini toplamak
pluck/screw/summon up (your/the) courage (to do something) f. gözünü karartmak
pluck/screw/summon up (your/the) courage (to do something) f. (bir şeyi yapacak) yürekliliği göstermek
have something to your credit f. (ödül, başarı) kazanmak
have something to your credit f. bir şeyi başarmak
have your cross to bear f. ağır bir yükün altına girmek
have your cross to bear f. zor bir sorumluluk üstlenmek
have your cross to bear f. altından kalkması güç bir sorumluluğu olmak
have your cross to bear f. bütün sorumluluğu tek başına üstlenmek
draw yourself up/rise to your full height f. dik durmak
draw yourself up/rise to your full height f. dimdik durmak
shut/close your ears to somebody/something f. birini/bir şeyi duymazdan gelmek
shut/close your ears to somebody/something f. birini/bir şeyi duymayı reddetmek
shut/close your ears to somebody/something f. birini/bir şeyi dinlemeyi reddetmek
shut/close your ears to somebody/something f. birine/bir şeye kulaklarını tıkamak
shut/close your ears to somebody/something f. birini/bir şeyi yok saymak
bend your mind/efforts to something f. bir şey için varını yoğunu ortaya koymak
bend your mind/efforts to something f. bir konuda aklını çalıştırmak
bend your mind/efforts to something f. bir konuda sınırlarını zorlamak
bend your mind/efforts to something f. bir şey için büyük gayret göstermek
bend your mind/efforts to something f. bir konuda çok çabalamak/efor sarf etmek
do/try your level best (to do something) f. elinden gelenin en iyisini yapmak/yapmaya çalışmak
do/try your level best (to do something) f. yapabileceğinin en iyisini yapmak/yapmaya çalışmak
do/try your level best (to do something) f. elinden gelen her şeyi yapmak/yapmaya çalışmak
do/try your utmost (to do something) f. elinden gelen her şeyi yapmak/yapmaya çalışmak
do/try your utmost (to do something) f. mümkün olan her şeyi yapmak/yapmaya çalışmak
do/try your utmost (to do something) f. olanca gayretiyle çabalamak
do/try your utmost (to do something) f. tüm imkanları zorlamak
do/try your utmost (to do something) f. azami çaba göstermek
have a gun to your head f. istemediğin bir şeyi yapmaya zorlanmak
have a gun to your head f. kafasına silah dayalı olmak
have to your name f. sahip olmak
have to your name f. elinde olmak
have a second string to your bow f. bir şeye giden ikinci bir yolu olmak
have a second string to your bow f. bir şeye ulaşmak için başka bir yolu olmak
have a second string to your bow f. bir şeye ulaşmakta alternatif bir yolu olmak
have a second string to your bow f. ilk çare başarısız olursa devreye sokabileceği alternatif bir çaresi olmak
have a second string to your bow f. ikinci/alternatif bir eylem planı olmak
have a second string to your bow f. yedek bir yol haritası olmak
have another string/more strings to your bow f. yedekte bir/birden fazla şeyi olmak
have another string/more strings to your bow f. kullandığı veya yaptığı şey başarısız olursa alternatif bir/birden fazla yolu olmak
have another string/more strings to your bow f. elinde alternatif bir/birden fazla şeyi olmak
have more strings to your bow f. birden fazla alternatifi olmak
have more strings to your bow f. birden fazla seçeneği/yolu olmak
have another string to your bow f. ek bir niteliği olmak
have another string to your bow f. ek bir becerisi olmak
have another string to your bow f. ek bir seçeneği olmak
have another string to your bow f. başka bir seçeneği olmak
have another string to your bow f. elinde alternatif bir becerisi/seçeneği olmak
make your way (to/towards something) f. (bir şeye/birine) doğru ilerlemek
make your way (to/towards something) f. (bir şeye/birine) doğru yönelmek
make your way (to/towards something) f. (bir şeye/birine) doğru gitmek/yol almak
open your mind to f. -i düşünmeye açık/hazır olmak
open your mind to f. '-e açık olmak
open your mind to f. '-i kabul etmeye hazır olmak
wing your way (to...) f. hızlıca/kısa zamanda gönderilmek
wing your way (to...) f. gidivermek
give your name to f. adınla anılan bir şey keşfetmek/icat etmek
give your name to f. adının verildiği bir şey keşfetmek/icat etmek
give your name to f. kendi adını taşıyan bir şey keşfetmek/icat etmek
give your name to f. adınla bilinen bir şey keşfetmek/icat etmek
give your name to f. -e kendi adını vermek
put your hand to the plough f. azimle girişmek
put your hand to the plough f. gayretle girişmek
put your hand to the plough f. işe/göreve atılmak
set your hand to the plough f. azimle girişmek
set your hand to the plough f. gayretle girişmek
set your hand to the plough f. işe/göreve atılmak
be able to do something in your sleep f. bir şeyi çok rahat yapabilmek
be up to your ears in something f. boğazına/gırtlağına kadar bir şeyin içinde olmak/kalmak
be up to your ears in something f. çok fazla bir şeyi olmak
be up to your ears in something f. ilgilenecek çok fazla şeyi olmak
be up to your ears in something f. bir şeyin içinde boğulmak
keep your ear (close) to the ground f. haberdar olmak
keep your ear (close) to the ground f. her şeyden haberi olmak
keep your ear (close) to the ground f. yenilikleri takip etmek
keep your ear (close) to the ground f. yeni bilgileri takip etmek
keep your ear (close) to the ground f. uyanık olmak
keep your ear (close) to the ground f. gözü/kulağı açık olmak
keep your ear (close) to the ground f. radarları/algıları açık olmak
have your ear (close) to the ground f. haberdar olmak
have your ear (close) to the ground f. her şeyden haberi olmak
have your ear (close) to the ground f. yenilikleri takip etmek
have your ear (close) to the ground f. yeni bilgileri takip etmek
have your ear (close) to the ground f. uyanık olmak
have your ear (close) to the ground f. gözü/kulağı açık olmak
have your ear (close) to the ground f. radarları/algıları açık olmak
your heart goes out to somebody f. birinin üzüntüsüne ortak olmak
your heart goes out to somebody f. birinin üzüntüsünü yürekten hissetmek
your heart goes out to somebody f. yüreği biriyle olmak
your heart goes out to somebody f. birinin acısını derinden hissetmek
be (like) music to your ears f. kulağına hoş gelmek
be (like) music to your ears f. heyecan verici bir haber olmak
be (like) music to your ears f. mutlu eden bir haber olmak
be (like) music to your ears f. duymak istediği şey olmak
be (like) music to your ears f. duyduğuna sevinmek
be music to your ears f. kulağına hoş gelmek
be music to your ears f. heyecan verici bir haber olmak
be music to your ears f. mutlu eden bir haber olmak
be music to your ears f. duymak istediği şey olmak
be music to your ears f. duyduğuna sevinmek
be on your way to something f. bir şey yolunda olmak
be on your way to something f. bir şeye yaklaşmış olmak
be on your way to something f. bir şeye doğru yol kat etmiş olmak
be on your way to something f. bir şeye doğru emin adımlarla ilerlemek
be up to your (old) tricks f. (yine) yapacağını yapmak
be up to your (old) tricks f. (yine) kaldığı yerden devam etmek
be up to your (old) tricks f. (yine) düzenbazlık peşine düşmek
be up to your (old) tricks f. (yine) marifetini göstermek
be up to your neck in something f. boğazına/gırtlağına kadar bir şeye gömülmek
be up to your neck in something f. bir şeylerin içinde/arasında kaybolmak
be up to your neck in something f. bir şeylerin içinde boğulmak
be up to your neck in something f. bir şeylerin içine gömülmek
be up to your neck in something f. bir şeylerin altında ezilmek
be up to your neck in something f. bir şeyler boyunu/başını aşmak
be up to your neck in something f. çok fazla bir şeyi olmak
be up to your neck in something f. bir şeyden başını kaldıramamak
be up to your neck in something f. boğazına/gırtlağına kadar bir şeye batmak
be up to your neck in something f. boğazına/gırtlağına kadar bir şeye bulaşmak
be in something up to your neck f. boğazına/gırtlağına kadar bir şeye gömülmek
be in something up to your neck f. bir şeylerin içinde/arasında kaybolmak
be in something up to your neck f. bir şeylerin içinde boğulmak
be in something up to your neck f. bir şeylerin içine gömülmek
be in something up to your neck f. bir şeylerin altında ezilmek
be in something up to your neck f. bir şeyler boyunu/başını aşmak
be in something up to your neck f. çok fazla bir şeyi olmak
be in something up to your neck f. bir şeyden başını kaldıramamak
be in something up to your neck f. boğazına/gırtlağına kadar bir şeye batmak
be in something up to your neck f. boğazına/gırtlağına kadar bir şeye bulaşmak
be up to your eyes in something f. bir şeylerin içinde/arasında kaybolmak
be up to your eyes in something f. bir şeylerin içinde boğulmak
be up to your eyes in something f. bir şeylerin içine gömülmek
be up to your eyes in something f. bir şeylerin altında ezilmek
be up to your eyes in something f. bir şeyler boyunu/başını aşmak
be up to your eyes in something f. çok fazla bir şeyi olmak
be up to your eyes in something f. bir şeyden başını kaldıramamak
be up to your eyes in something f. gırtlağına kadar bir şeye batmak/bir şeyin içinde olmak
be up to your eyeballs in something f. bir şeylerin içinde/arasında kaybolmak
be up to your eyeballs in something f. bir şeylerin içinde boğulmak
be up to your eyeballs in something f. bir şeylerin içine gömülmek
be up to your eyeballs in something f. bir şeylerin altında ezilmek
be up to your eyeballs in something f. bir şeyler boyunu/başını aşmak
be up to your eyeballs in something f. çok fazla bir şeyi olmak
be up to your eyeballs in something f. bir şeyden başını kaldıramamak
be up to your eyeballs in something f. gırtlağına kadar bir şeye batmak/bir şeyin içinde olmak
be up to your tricks f. yapacağını yapmak
be up to your tricks f. düzenbazlık peşinde olmak
be up to your tricks f. marifetini göstermek
be up to your tricks f. muzırlık peşinde olmak
be up to your tricks f. haylazlık peşinde olmak
break your neck (doing something/to do something) f. (bir şey yapacağım diye/yapmak için) kendini paralamak
break your neck (doing something/to do something) f. (bir şey yapacağım diye/yapmak için) kıçını yırtmak
break your neck (doing something/to do something) f. (bir şey yapacağım diye/yapmak için) çok çaba sarf etmek
break your neck (doing something/to do something) f. (bir şey yapacağım diye/yapmak için) bir tarafını yırtmak
break your neck (doing something/to do something) f. (bir şey yapacağım diye/yapmak için) canını dişine takmak
break your neck to do something f. bir şey yapmak için kendini paralamak
break your neck to do something f. bir şey yapmak için kıçını yırtmak
break your neck to do something f. bir şey yapmak için çok çaba sarf etmek
break your neck to do something f. bir şey yapmak için bir tarafını yırtmak
break your neck to do something f. bir şey yapmak için canını dişine takmak
break your neck to do something f. bir şey yapmak için göbeği çatlamak
cast your mind back to something f. bir şeyi anımsamaya/hatırlamaya çalışmak
cast your mind back to something f. geçmişteki bir şeyi anımsamak/düşünmek
cast your mind back to something f. zihninde geçmişteki bir şeye gitmek
cast your mind back to something f. geçmişteki bir şeyi aklına getirmek
close your eyes to f. -e göz yummak
close your eyes to f. '-i görmezlikten gelmek
close your eyes to f. '-e gözlerini kapamak
shut your eyes to f. -e göz yummak
shut your eyes to f. '-i görmezlikten gelmek
shut your eyes to f. '-e gözlerini kapamak
close your mind to f. kendini bir fikre kapatmak
close your mind to f. '-i dikkate almamak
close your mind to f. '-i görmezden gelmeye çalışmak
close your mind to f. '-e açık kapı bırakmamak
close your mind to f. enseyi karartmak
come to your senses f. kendine gelmek
come to your senses f. aymak
come to your senses f. aklı başına gelmek
come to your senses f. aklını başına toplamak
come to your senses f. uslanmak
come to your senses f. akıllanmak
come to your senses f. yaptığın hatanın farkına varmak
cross your bridges when you come to them f. sorunlarla ancak ortaya çıktığında uğraşmak
cross your bridges when you come to them f. o zaman geldiğinde düşünmek
cross your bridges when you come to them f. zamanı gelince bakmak/harekete geçmek
cut off your nose to spite your face f. kasaba küsüp kolunu kesmek
cut off your nose to spite your face f. kendi bindiğin dalı kesmek
cut your nose off to spite your face f. kasaba küsüp kolunu kesmek
cut your nose off to spite your face f. kendi bindiğin dalı kesmek
(not) find it in your heart to do something f. bir şey yapmaya gönlü razı olmamak/gelmemek
(not) find it in your heart to do something f. bir şey yapmayı gönlü istememek
(not) find it in your heart to do something f. bir şey yapmak içine sinmemek
(not) find it in your heart to do something f. bir şey yapmaya gönlü olmamak
(not) find it in your heart to do something f. bir şey yapma isteğinde/cesaretinde olmamak
find it in your heart to do something f. bir şey yapmaya gönlü olmak
find it in your heart to do something f. bir şey yapmayı istemek
find it in your heart to do something f. bir şey yapmaya gönlü razı gelmek
find it in your heart to do something f. bir şey yapmak içine sinmek
find it in your heart to do something f. bir şey yapma isteğinde/cesaretinde olmak
give your eye teeth for something/to do something f. bir şey/bir şey yapmak için sağ kolunu feda etmek
give your eye teeth for something/to do something f. bir şey/bir şey yapmak uğruna her şeyini vermek
give your eye teeth for something/to do something f. bir şey/bir şey yapmak için dünyaları vermek
give your eye teeth for something/to do something f. bir şey/bir şey yapmak için canını feda etmek
give your eye teeth for something/to do something f. bir şey/bir şey yapmak için varını yoğunu vermek
give your mind to something f. bir şeye kafanı/aklını vermek
go to your head f. kendini bir şey zannetmesine sebep olmak
go to your head f. başını döndürmek
go to your head f. aklını başından almak
go to your head f. başına vurmak (içki)
go to your head f. çarpmak
go to your head f. sersem etmek
go to your head f. sarhoş etmek
go to your reward f. ölmek
have your work cut out (to do something/doing something) f. (bir şeyi yapmak) zor olmak
have your work cut out (to do something/doing something) f. (bir şeyi yapmak konusunda) işi zor olmak
(not) have something to your name f. (bir şeye) sahip olmamak
(not) have something to your name f. elinde (bir şeyi) olmamak
keep your ear (close) to the ground f. durumun farkında olmak
keep your ear (close) to the ground f. olayların bilincinde olmak
keep your ear (close) to the ground f. her şeyden haberi olmak
keep your ear (close) to the ground f. uyanık olmak
keep your ear (close) to the ground f. gözü/kulağı açık olmak
keep your ear (close) to the ground f. radarları/algıları açık olmak
have your ear (close) to the ground f. durumun farkında olmak
have your ear (close) to the ground f. olayların bilincinde olmak
have your ear (close) to the ground f. her şeyden haberi olmak
have your ear (close) to the ground f. uyanık olmak
have your ear (close) to the ground f. gözü/kulağı açık olmak
have your ear (close) to the ground f. radarları/algıları açık olmak
have something to your name f. (bir şeye) sahip olmak
have something to your name f. elinde (bir şeyi) olmak
have your back to the wall f. kuyruğu kapana kısılmak
have your back to the wall f. köşeye sıkışmak
have your back to the wall f. zor durumda olmak
have your work cut out (to do something/doing something) f. (bir şey yapmak konusunda) işi zor olmak
have your work cut out (to do something/doing something) f. baş etmesi zor bir işi olmak
have your work cut out (to do something/doing something) f. işi başından aşkın olmak
hitch your wagon to someone/something f. birine/bir şeye bel bağlamak
hitch your wagon to someone/something f. birinin/bir şeyin başarısından/potansiyelinden yararlanmak için yakın ilişki kurmak
hitch your wagon to someone/something f. birinin/bir şeyin başarısından/potansiyelinden yararlanmak için ona yakın durmak
keep your cards close to your chest f. açık davranmamak
keep your cards close to your chest f. gizli tutmak
keep your cards close to your chest f. kapalı oynamak
keep your cards close to your chest f. ne planladığını anlatmamak
keep your cards close to your chest f. saman altından su yürütmek
play your cards close to your chest f. açık davranmamak
play your cards close to your chest f. gizli tutmak
play your cards close to your chest f. kapalı oynamak
play your cards close to your chest f. ne planladığını anlatmamak
play your cards close to your chest f. saman altından su yürütmek
keep your cards close to your vest f. açık davranmamak
keep your cards close to your vest f. gizli tutmak
keep your cards close to your vest f. kapalı oynamak
keep your cards close to your vest f. ne planladığını anlatmamak
keep your cards close to your vest f. saman altından su yürütmek
play your cards close to your vest f. açık davranmamak
play your cards close to your vest f. gizli tutmak
play your cards close to your vest f. kapalı oynamak
play your cards close to your vest f. ne planladığını anlatmamak
play your cards close to your vest f. saman altından su yürütmek
keep your ear to the ground f. yenilikleri takip et/etmek
keep your ear to the ground f. yeni bilgileri takip et/etmek
keep your ear to the ground f. gözünü/kulağını açık tut/tutmak
keep your ear to the ground f. radarları/algıları açık tut/tutmak
keep your ear to the ground f. uyanık ol/olmak
keep your ear to the ground f. her şeyden haberin olsun/her şeyden haberi olmak
have your ear to the ground [uk] f. yenilikleri takip et/etmek
have your ear to the ground [uk] f. yeni bilgileri takip et/etmek
have your ear to the ground [uk] f. gözünü/kulağını açık tut/tutmak
have your ear to the ground [uk] f. radarları/algıları açık tut/tutmak
have your ear to the ground [uk] f. uyanık ol/olmak
have your ear to the ground [uk] f. her şeyden haberin olsun/her şeyden haberi olmak
keep your nose to the grindstone f. çalışıp didinmek
keep your nose to the grindstone f. dur durak bilmeden çalışmak
keep your nose to the grindstone f. durmadan çalışmak
keep your nose to the grindstone f. çok çalışmak
keep your nose to the grindstone f. gayretle çalışmak
keep your nose to the grindstone f. harıl harıl çalışmak
keep/have your ear to the ground f. dikkat kesilmek
keep/have your ear to the ground f. kulak kesilmek
keep/have your ear to the ground f. kulağını (gözünü) dört açmak
keep/have your ear to the ground f. kulağı tetikte olmak
keep/have your ear to the ground f. kulağı kirişte olmak
keep/have your ear close to the ground f. dikkat kesilmek
keep/have your ear close to the ground f. kulak kesilmek
keep/have your ear close to the ground f. kulağını (gözünü) dört açmak
keep/have your ear close to the ground f. kulağı tetikte olmak
keep/have your ear close to the ground f. kulağı kirişte olmak
keep/hold/play your cards close to your chest f. açık davranmamak
keep/hold/play your cards close to your chest f. gizli tutmak
keep/hold/play your cards close to your chest f. kapalı oynamak
keep/hold/play your cards close to your chest f. ne planladığını anlatmamak
keep/hold/play your cards close to your chest f. saman altından su yürütmek
lend your name to something f. bir şeye adını kullandırmak
lend your name to something f. bir şeye adını vermek
lend your name to something f. bir şeyde isminin kullanılmasına/geçmesine izin vermek
lend your name to something f. bir şeyle birlikte anılmaya izin vermek
look to your laurels f. başarısızlık korkusu duymak
look to your laurels f. yerini sakınmak
look to your laurels f. yerini kaybetmekten korkmak
look to your laurels f. mevkisini korumak
look to your laurels f. mevkisini kaptırmamak için dikkatli davranmak
put your mind to it f. kafasına koymak
put your mind to it f. aklına koymak
nail your colours to the mast [uk] f. herkesin içinde fikrini söylemek
nail your colours to the mast [uk] f. fikrini/düşüncesini açıkça söylemek
nail your colours to the mast [uk] f. tarafını açıkça belli etmek
nail your colours to the mast [uk] f. kimi/neyi desteklediğini açıkça ortaya koymak
nail your colours to the mast [uk] f. rengini belli etmek
not have a penny to your name [uk] f. beş kuruşsuz olmak
not have a penny to your name [uk] f. beş parasız olmak
not have a penny to your name [uk] f. meteliksiz olmak
not have a cent to your name [us] f. beş kuruşsuz olmak
not have a cent to your name [us] f. beş parasız olmak

"to your" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç

Türkçe İngilizce
Phrases
all your base are belong to us ifadesinin kısaltması ba kısalt.
Colloquial
keep your hands to yourself! ellerini kendine sakla! expr.