İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | a vital role i. | hayati bir rol | ||
I did so because local authorities in regions play a vital role in implementing European law. Bunu yaptım çünkü bölgelerdeki yerel makamlar Avrupa hukukunun uygulanmasında hayati bir rol oynamaktadır. More Sentences |
||||
Genel | a vital role i. | büyük bir rol | ||
Genel | a vital role i. | önemli bir rol | ||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | play a vital role f. | başrol oynamak | ||
Medical | ||||
Medikal | play a vital role f. | yaşamsal rol oynamak |