agency - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
agency ajans n.
  • Which advertising agency is your company working with?
  • Şirketiniz hangi reklam ajansıyla çalışıyor?
  • There is an unfortunate omission as regards the need for a strategic agency in the field of energy.
  • Enerji alanında stratejik bir ajansa duyulan ihtiyaca ilişkin olarak talihsiz bir eksiklik söz konusudur.
  • We must not have agencies just so that all the Member States can have their 'baby'.
  • Sırf tüm Üye Devletler kendi 'bebeklerine' sahip olabilsin diye ajanslara sahip olmamalıyız.
Show More (231)
agency kurum n.
  • We decided, on the basis of the facts, to consider the agencies individually.
  • Olaylar temelinde kurumları ayrı ayrı değerlendirmeye karar verdik.
  • This is also likely to hamper the recruitment of qualified staff for the agency.
  • Bu aynı zamanda kurum için nitelikli personel istihdamını da engelleyebilir.
  • The remaining agencies must wait.
  • Diğer kurumlar beklemeli.
Show More (58)
agency kuruluş n.
  • UNICEF and other agencies then organised a meeting of experts on children's rights on 14 March 2003.
  • UNICEF ve diğer kuruluşlar daha sonra 14 Mart 2003 tarihinde çocuk hakları konusunda bir uzmanlar toplantısı düzenledi.
  • Without that protection the UN agencies simply cannot function.
  • Bu koruma olmadan BM kuruluşları işlevlerini yerine getiremez.
  • The direct humanitarian impact of the war has fortunately been smaller than was expected by most humanitarian agencies.
  • Savaşın doğrudan insani etkisi neyse ki çoğu insani yardım kuruluşunun beklediğinden daha az olmuştur.
Show More (4)
agency büro n.
  • The Greek Ministry of Labour has tabled a business plan for reforming the employment agencies.
  • Yunanistan Çalışma Bakanlığı, istihdam bürolarının reforme edilmesine yönelik bir iş planı sunmuştur.
  • This puts the private temporary work agencies at a severe disadvantage.
  • Bu da özel geçici iş bürolarını ciddi bir dezavantaja sokmaktadır.
  • Temporary Work Agencies make an important contribution to the employment market in the UK and should not be penalised.
  • Geçici İş Büroları Birleşik Krallık'taki istihdam piyasasına önemli bir katkı sağlamaktadır ve cezalandırılmamalıdır.
Show More (0)
agency acenta n.
  • Dan was spotted at a local car rental agency.
  • Dan yerel bir araba kiralama acentesinde görüldü.
  • Tom should quit for the good of the agency.
  • Tom, acentenin menfaatı icabı işi bırakmalıdır.
Show More (-1)
agency n.
  • It is a multilateral solution which enlists a reputable and widely trusted agency, the World Health Organisation.
  • Bu çok taraflı bir çözümdür ve Dünya Sağlık Örgütü gibi saygın ve güvenilir bir kurumu da işin içine katmaktadır.
Show More (-2)
agency organ n.
  • Would it not be excessive if these bodies were to expand to 75 members per agency?
  • Bu organların kurum başına 75 üyeye ulaşması aşırı olmaz mı?
Show More (-2)
agency aracılık n.
  • We support the amendments that redefine temporary agency work, the user company and the temporary work agency.
  • Geçici iş aracılığını, kullanıcı şirketi ve geçici iş aracılığını yeniden tanımlayan değişiklikleri destekliyoruz.
Show More (-2)
agency faaliyet n.
  • However, it will take until 2005 to have such an agency up and running.
  • Ancak böyle bir kurumun faaliyete geçmesi 2005 yılını bulacaktır.
Show More (-2)
agency acente n.
  • There is a separate remark for the agency enlargement costs.
  • Acente genişleme maliyetleri için ayrı bir açıklama bulunmaktadır.
Show More (-2)