| 1 |
backward |
geriye doğru |
adj. |
|
- She took a step backward.
- Geriye doğru bir adım attı.
- Tom took three steps backward.
- Tom geriye doğru üç adım attı.
- The dog walked backward.
- Köpek geriye doğru yürüdü.
- Tom glanced backward over his shoulder and waved goodbye.
- Tom omzunun üzerinden geriye doğru baktı ve el sallayarak veda etti.
- He fell backward.
- Geriye doğru düştü.
- Tom took a step backward.
- Tom geriye doğru bir adım attı.
- Tom stumbled and fell backward.
- Tom tökezledi ve geriye doğru düştü.
- The actress fell backward over the stage.
- Aktris sahnede geriye doğru düştü.
- It's not possible to travel backward in time.
- Zamanda geriye doğru seyahat etmek mümkün değildir.
Show More (6)
|
| 2 |
backward |
geriye |
adv. |
|
- I walk slowly, but I never walk backward.
- Yavaşça yürürüm ama asla geriye yürümem.
- It's not possible to travel backward in time.
- Zamanda geriye yolculuk yapmak mümkün değil.
- Tom stumbled and fell backward.
- Tom tökezledi ve geriye düştü.
- Tom took three steps backward.
- Tom üç adım geriye çekildi.
- He fell backward.
- O geriye düştü.
Show More (2)
|
| 3 |
backward |
geri |
adv., adj. |
|
- Almost without exception, the proposals being made represent steps backward as compared with the Convention's draft.
- Neredeyse istisnasız olarak, yapılan teklifler Sözleşme taslağına kıyasla geri adımları temsil etmektedir.
- It would be more accurate to talk about steps backward than progress.
- İlerlemeden ziyade geri adımlardan bahsetmek daha doğru olacaktır.
- She took a step backward.
- Bir adım geri gitti.
- Use a forward slash in the URL, not a backward slash.
- URL'de ileri eğik çizgi kullanın, geri eğik çizgi değil.
Show More (1)
|
| 4 |
backward |
geriye dönük |
adj. |
|
- It is not often you see something so restrictive and backward looking.
- Bu kadar kısıtlayıcı ve geriye dönük bir uygulamaya pek sık rastlanmaz.
- It is not often you see something so restrictive and backward looking.
- Bu kadar kısıtlayıcı ve geriye dönük bir yaklaşıma pek sık rastlanmaz.
Show More (-1)
|
| 5 |
backward |
geri kalmış |
adj. |
|
- The backward and medieval practice of stoning still forms part of its criminal justice system.
- Geri kalmış ve ortaçağdan kalma recm uygulaması hala ceza adalet sisteminin bir parçasını oluşturmaktadır.
Show More (-2)
|
| 6 |
backward |
geri geri |
adv. |
|
- I walk slowly, but I never walk backward.
- Yavaş yürürüm ama asla geri geri gitmem.
Show More (-2)
|
| 7 |
backward |
utangaç |
adj. |
|
- She is backward in expressing her opinion.
- Fikrini ifade ederken utangaçtır.
Show More (-2)
|
| 8 |
backward |
çekingen |
adj. |
|
- She is backward in expressing her opinion.
- Fikrini ifade etmede çekingendir.
Show More (-2)
|
