|
- He is like an effect generator all by himself.
- Tek başına bir efekt jeneratörü gibidir.
- You didn't know Tom had to do that by himself, did you?
- Tom'un bunu tek başına yapması gerektiğini bilmiyordun, değil mi?
- Tom was scared to go in the cave by himself.
- Tom mağaraya tek başına girmeye korkuyordu.
- Tom usually goes rowing by himself.
- Tom genellikle tek başına kürek çekmeye gider.
- Tom said that he did his homework by himself.
- Tom ev ödevini tek başına yaptığını söyledi.
- Tom was sitting by himself at a table in the corner and was reading a book.
- Tom köşedeki masada tek başına oturmuş kitap okuyordu.
- I think Tom went hunting by himself.
- Sanırım Tom ava tek başına gitti.
- Tom may have gone fishing by himself.
- Tom tek başına balığa gitmiş olabilir.
- I didn't know Tom had to do that by himself.
- Tom'un bunu tek başına yapmak zorunda olduğunu bilmiyordum.
- Tom is already big enough to do that by himself.
- Tom zaten onu tek başına yapacak kadar büyük.
- Tom wrote this report by himself.
- Tom bu raporu tek başına yazdı.
- Tom was out there in the woods by himself all night.
- Tom bütün gece ormanda tek başınaydı.
- Tom stood all by himself.
- Tom tek başına durdu.
- Tom doesn't plan on doing that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmayı planlamıyor.
- Tom finished the bottle of wine by himself.
- Tom bir şişe şarabı tek başına bitirdi.
- He stood by himself.
- Tek başına durdu.
- Tom went there by himself.
- Tom oraya tek başına gitti.
- Tom solved the problem by himself.
- Tom sorunu tek başına çözdü.
- We can't just leave Tom here by himself.
- Tom'u burada tek başına bırakamayız.
- I saw a young boy crossing the street by himself.
- Karşıdan karşıya tek başına geçen genç bir çocuk gördüm.
- Tom tried his best to move the table by himself, but he couldn't.
- Tom masayı tek başına taşımak için elinden geleni yaptı ama taşıyamadı.
- Tom tried to lift the box by himself, but he wasn't strong enough.
- Tom kutuyu tek başına kaldırmaya çalıştı, ancak yeterince güçlü değildi.
- Tom is going to have to go there by himself.
- Tom oraya tek başına gitmek zorunda kalacak.
- Tom said that he thought that he might not be permitted to do that by himself.
- Tom, bunu tek başına yapmasına izin verilmeyebileceğini düşündüğünü söyledi.
- Tom was unable to hold a job or live by himself.
- Tom bir iş bulamadı ya da tek başına yaşayamadı.
- Tom likes to take walks by himself.
- Tom tek başına yürüyüş yapmayı sever.
- The old man lives by himself.
- Yaşlı adam tek başına yaşıyor.
- Tom ate dinner by himself.
- Tom akşam yemeğini tek başına yedi.
- Tom may go home by himself.
- Tom tek başına eve dönebilir.
- Tom lives by himself in the woods.
- Tom ormanda tek başına yaşıyor.
- Tom lives all by himself in a small cabin in the woods.
- Tom ormanda küçük bir kulübede tek başına yaşıyor.
- I knew Tom couldn't have done this by himself.
- Tom'un bunu tek başına yapamayacağını biliyordum.
- Tom can't do all this work by himself.
- Tom tüm bu işleri tek başına yapamaz.
- He lived there by himself.
- Orada tek başına yaşadı.
- Tom said that he was planning to eat the whole watermelon by himself.
- Tom bütün karpuzu tek başına yemeyi planladığını söyledi.
- Tom thinks that eating at a restaurant by himself is pathetic.
- Tom bir restoranda tek başına yemek yemenin acınası olduğunu düşünüyor.
- Tom ate his lunch in the park by himself.
- Tom öğle yemeğini parkta tek başına yedi.
- Tom prepared supper by himself.
- Tom akşam yemeğini tek başına hazırladı.
- Tom won't do that by himself, will he?
- Tom bunu tek başına yapmayacak, değil mi?
- Tom should've gone to Mary's house by himself.
- Tom, Mary'nin evine tek başına gitmeliydi.
- Tom won't do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmaz.
- He lives in this lonely place by himself.
- Bu ıssız yerde tek başına yaşıyor.
- Tom sat all by himself at the bar.
- Tom tek başına barda oturdu.
- Is Tom going to do that by himself?
- Tom bunu tek başına mı yapacak?
- Tom lives all by himself.
- Tom tamamen tek başına yaşıyor.
- Tom says he doesn't plan on going there by himself.
- Tom oraya tek başına gitmeyi planlamadığını söylüyor.
- Tom said he didn't plan to go by himself.
- Tom tek başına gitmeyi planlamadığını söyledi.
- Tom got home all by himself.
- Tom eve tek başına geldi.
- Tom will have to do that all by himself.
- Tom bunu tek başına yapmak zorunda kalacak.
- Don't let Tom go swimming by himself.
- Tom'un tek başına yüzmeye gitmesine izin verme.
- Tom isn't old enough to go there by himself.
- Tom oraya tek başına gidecek yaşta değil.
- He has gone abroad by himself.
- Tek başına yurtdışına çıktı.
- Mike managed to carry the suitcase by himself.
- Mike valizi tek başına taşımayı başardı.
- He advised him not to go there by himself.
- Oraya tek başına gitmemesini tavsiye etti.
- The old man lived by himself.
- Yaşlı adam tek başına yaşıyordu.
- Tom told me he didn't want to do that by himself.
- Tom bana bunu tek başına yapmak istemediğini söyledi.
- Tom can't do everything by himself.
- Tom her şeyi tek başına yapamaz.
- Tom is all by himself.
- Tom tamamen tek başına.
- Tom didn't need to go to Boston by himself.
- Tom'un Boston'a tek başına gitmesine gerek yoktu.
- He has traveled around the world in eighty days by himself.
- O, tek başına seksen günde dünyayı gezdi.
- Tom left of the restaurant by himself.
- Tom restorandan tek başına ayrıldı.
- He had dinner by himself.
- O, tek başına akşam yemeği yedi.
- Tom will need to do that by himself.
- Tom'un bunu tek başına yapması gerekecek.
- I didn't notice that Tom was sitting by himself.
- Tom'un tek başına oturduğunu fark etmedim.
- Tom is still determined to do that by himself.
- Tom hala bunu tek başına yapmaya kararlı.
- Tom is old enough to do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapacak kadar yeterince yaşlı.
- We can't just leave Tom here by himself.
- Biz Tom'u burada tek başına bırakamayız.
- Tom shouldn't do that by himself.
- Tom tek başına yapmamalı bunu.
- Tom can't possibly do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmış olamaz.
- Tom lives in the woods all by himself.
- Tom ormanda tek başına yaşar.
- Tom certainly couldn't have thought up this plan by himself.
- Tom kesinlikle bu planı tek başına düşünemezdi.
- Tom didn't want to go to Boston by himself.
- Tom Boston'a tek başına gitmek istemedi.
- Tom shouldn't have walked home by himself.
- Tom eve tek başına yürümemeliydi.
- Tom ate lunch by himself.
- Tom öğle yemeğini tek başına yedi.
- Tom lives in a small house by himself.
- Tom küçük bir evde tek başına yaşıyor.
- Tom always does that by himself.
- Tom her zaman onu tek başına yapar.
- Why didn't Tom do that by himself?
- Neden Tom bunu tek başına yapmadı?
- Tom managed to put out the fire by himself.
- Tom tek başına yangını söndürebildi.
- I think Tom might do that by himself.
- Sanırım Tom onu tek başına yapabilir.
- Tom went in by himself.
- Tom tek başına eve girdi.
- I don't think Tom would've tried to do that by himself.
- Tom'un onu tek başına yapmaya çalıştığını sanmıyorum.
- Tom would never go there by himself.
- Tom oraya asla tek başına gitmez.
- Tom lives in the woods all by himself.
- Tom ormanda tek başına yaşıyor.
- Tom ate lunch by himself in his cubicle.
- Tom öğle yemeğini odasında tek başına yedi.
- He's too young to live by himself yet.
- Henüz tek başına yaşamak için çok genç.
- He said he can't eat that much food by himself.
- O kadar yemeği tek başına yiyemeyeceğini söyledi.
- Sami said the shahada all by himself in his room.
- Sami odasında tek başına şehadet getirdi.
- Sami is sitting in the corner all by himself.
- Sami köşede tek başına oturuyor.
- Tom tried his best to move the table by himself, but he couldn't.
- Tom masayı tek başına taşımak için elinden geleni yaptı ama başaramadı.
- Tom is traveling by himself.
- Tom tek başına seyahat ediyor.
- Tom did his homework by himself.
- Tom ev ödevini tek başına yaptı.
- Tom has decided to go to Boston by himself.
- Tom Boston'a tek başına gitmeye karar verdi.
- Tom ate by himself even though he had hoped to eat with Mary.
- Tom, Mary ile birlikte yemeyi umduğu halde tek başına yedi.
- Tom is supposed to do that by himself.
- Tom'un tek başına yapması gerekiyor.
- He went there by himself.
- O, tek başına oraya gitti.
- Tom lives by himself in Australia.
- Tom Avustralya'da tek başına yaşıyor.
- He knows how to exercise by himself.
- O tek başına nasıl egzersiz yapacağını biliyor.
- Tom has been told not to do that by himself.
- Tom'a bunu tek başına yapmaması söylendi.
- Tom might go fishing by himself.
- Tom tek başına balık tutmaya gidebilir.
- Tom is happy traveling by himself.
- Tom tek başına seyahat etmekten mutlu.
- Tom isn't planning to do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmayı planlamıyor.
- Tom didn't go there by himself.
- Tom oraya tek başına gitmedi.
- Do you think Tom is strong enough to lift that by himself?
- Sence Tom bunu tek başına kaldırabilecek kadar güçlü mü?
- Tom often eats breakfast by himself.
- Tom sık sık tek başına kahvaltı yer.
- Do you think Tom could do that by himself?
- Tom'un onu tek başına yapabileceğini mi düşünüyorsun?
- Tom was in the bar drinking by himself.
- Tom barda tek başına içiyordu.
- I don't think we should leave Tom here by himself.
- Bence Tom'u burada tek başına bırakmamalıyız.
- I didn't know Tom wanted to do that by himself.
- Tom'un bunu tek başına yapmak istediğini bilmiyordum.
- Tom must've gone fishing by himself.
- Tom tek başına balığa gitmiş olmalı.
- He lived there all by himself.
- Orada tek başına yaşadı.
- Tom wouldn't likely go camping by himself.
- Tom muhtemelen tek başına kampa gitmezdi.
- I think Tom has never done that by himself before.
- Sanırım Tom bunu daha önce hiç tek başına yapmamıştı.
- Tom should do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmalı.
- Tom isn't willing to go by himself.
- Tom tek başına gitmek istemiyor.
- I don't think Tom would do that by himself.
- Tom'un onu tek başına yapacağını düşünmüyorum.
- Tom can't have done it by himself.
- Tom bunu tek başına yapmış olamaz.
- We're not going to leave Tom here by himself.
- Tom'u burada tek başına bırakmayacağız.
- Tom needs to do that by himself.
- Tom'un bunu tek başına yapması gerekiyor.
- Tom is living by himself.
- Tom tek başına yaşıyor.
- As a matter of fact, Tom did that by himself.
- Nitekim, Tom bunu tek başına yaptı.
- Let's hope that Tom can handle that by himself.
- Tom'un, bunu tek başına halledebileceğini umalım.
- Is Tom really going to Boston by himself?
- Tom gerçekten Boston'a tek başına mı gidiyor?
- Tom is going to have to go by himself.
- Tom tek başına gitmek zorunda kalacak.
- He lives by himself.
- Tek başına yaşıyor.
- Tom always goes fishing by himself.
- Tom her zaman tek başına balık tutmaya gider.
- Tom ate breakfast all by himself.
- Tom kahvaltısını tek başına yaptı.
- Tom was sitting all by himself.
- Tom tek başına oturuyordu.
- Tom was dancing by himself on the back porch.
- Tom arka verandada tek başına dans ediyordu.
- Tom's parents thought that he was too young to live by himself.
- Tom'un ebeveynleri onun tek başına yaşamak için çok küçük olduğunu düşünüyordu.
- Tom said he walked home by himself.
- Tom eve tek başına yürüdüğünü söyledi.
- Tom cleaned the garage all by himself.
- Tom garajı tamamen tek başına temizledi.
- Tom is afraid to go there by himself.
- Tom oraya tek başına gitmeye korkuyor.
- Tom raised the three children by himself.
- Tom üç çocuğunu tek başına büyüttü.
- It looks like Tom is by himself.
- Tom tek başına gibi görünüyor.
- Tom went by himself.
- Tom tek başına gitti.
- Tom sat at the bar by himself.
- Tom tek başına barda oturdu.
- Tom won't have to do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmak zorunda kalmayacak.
- Tom was reluctant to go by himself.
- Tom tek başına gitmeye isteksizdi.
- Not even Tom could've done this by himself.
- Tom bile bunu tek başına yapamazdı.
- Tom painted the house all by himself.
- Tom tek başına evi boyadı.
- Tom tried to persuade his parents to let him go to Boston by himself.
- Tom, Boston'a tek başına gitmesine izin vermeleri için anne ve babasını ikna etmeye çalıştı.
- Tom went to the cemetery by himself.
- Tom mezarlığa tek başına gitti.
- Tom lived in a small apartment by himself.
- Tom küçük bir dairede tek başına yaşıyordu.
- Tom plans to go to Boston by himself.
- Tom Boston'a tek başına gitmeyi planlıyor.
- He has gone abroad by himself.
- O tek başına yurt dışına gitti.
- Tom went in by himself.
- Tom içeri tek başına girdi.
- Tom had no intention of going there by himself.
- Tom'un oraya tek başına gitmeye niyeti yoktu.
- Tom would never do that by himself.
- Tom bunu asla tek başına yapmazdı.
- Tom is sitting in the corner all by himself.
- Tom tek başına köşede oturuyor.
- I'm not going to let Tom go to Boston by himself.
- Tom'un Boston'a tek başına gitmesine izin vermeyeceğim.
- Tom walked down the hall by himself.
- Tom koridorda tek başına yürüyordu.
- I should've never let Tom go swimming by himself.
- Tom'un tek başına yüzmeye gitmesine asla izin vermemeliydim.
- I saw a young boy crossing the street by himself.
- Caddeyi tek başına geçen küçük bir erkek çocuğu gördüm.
- Tom ate the whole pizza by himself.
- Tom bütün pizzayı tek başına yedi.
- Tom got home all by himself.
- Tom tek başına eve gitti.
- Tom probably won't want to do that by himself.
- Tom muhtemelen bunu tek başına yapmak istemeyecektir.
- Would Tom go swimming by himself?
- Tom tek başına yüzmeye gider mi?
- Tom drank the whole bottle of wine by himself.
- Tom bütün şarap şişesini tek başına içti.
- Tom doesn't plan to go there by himself.
- Tom oraya tek başına gitmeyi planlamıyor.
- Tom painted the house all by himself.
- Tom evi tek başına boyadı.
- Tom isn't likely to do that by himself.
- Tom'un bunu tek başına yapması mümkün değil.
- Tom built this doghouse all by himself.
- Tom bu köpek kulübesini tek başına inşa etti.
- Tom is too young to go there by himself.
- Tom oraya tek başına gitmek için çok genç.
- Tom will have to go by himself.
- Tom tek başına gitmek zorunda kalacak.
- Sami was sitting and reading a book all by himself.
- Sami oturmuş tek başına bir kitap okuyordu.
- Do you think Tom really intends to drink that whole bottle of wine by himself?
- Sence Tom gerçekten o bir şişe şarabı tek başına içmeye niyetli mi?
- Tom was unwilling to go by himself.
- Tom tek başına gitmek için isteksiz.
- Tom did it all by himself.
- Tom tek başına yaptı.
- Tom can't tie his shoes by himself.
- Tom ayakkabılarını tek başına bağlayamaz.
- He lived there by himself.
- Tek başına orada yaşadı.
- He lives in this lonely place by himself.
- O, bu ıssız yerde tek başına taşıyor.
- Tom said he didn't think he could do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapabileceğini düşünmediğini söyledi.
- I got the idea that he would come by himself.
- Tek başına geleceğini düşünmüştüm.
- I didn't know Tom had to do that by himself.
- Tom'un bunu tek başına yapmak zorunda kaldığını bilmiyordum.
- Tom is playing by himself in the front yard.
- Tom ön bahçede tek başına çalıyor.
- Tom is living by himself now.
- Tom artık tek başına yaşıyor.
- Tom is in the cave by himself.
- Tom mağarada tek başına.
- Tom got home by himself.
- Tom eve tek başına geldi.
- Tom shouldn't have stayed here by himself.
- Tom burada tek başına kalmamalıydı.
- Tom was too scared to walk home by himself.
- Tom tek başına eve yürümekten çok korktu.
- Tom knows better than to go out after dark by himself.
- Tom hava karardıktan sonra tek başına dışarı çıkmaması gerektiğini çok iyi biliyor.
- I don't think we should leave Tom here by himself.
- Tom'u burada tek başına bırakmamız gerektiğini sanmıyorum.
- He lives by himself in the woods.
- Ormanda tek başına yaşıyor.
- We simply can't just leave Tom here by himself.
- Tom'u burada tek başına bırakamayız.
- Tom should never have gone there by himself.
- Tom asla oraya tek başına gitmemeliydi.
- He likes to do everything by himself.
- Her şeyi tek başına yapmayı sever.
- Tom got home by himself.
- Tom tek başına eve gitti.
- Tom needs to be told not to do that by himself.
- Tom'a bunu tek başına yapmamasının söylenmesi gerekiyor.
- Tom said he didn't plan on going by himself.
- Tom tek başına gitmeyi planlamadığını söyledi.
- Will Tom be doing that by himself?
- Tom bunu tek başına mı yapacak?
- I'm not letting Tom do this by himself.
- Tom'un bunu tek başına yapmasına izin vermeyeceğim.
- Tom is likely to do that by himself.
- Tom muhtemelen bunu tek başına yapacaktır.
- Tom is likely to do that by himself.
- Tom muhtemelen bunu tek başına yapacak.
- He lives by himself.
- O tek başına yaşar.
- Tom had dinner by himself.
- Tom tek başına akşam yemeği yedi.
- Tom tried to do that by himself, but he wasn't able to.
- Tom onu tek başına yapmaya çalıştı ama başaramadı.
- Tom didn't have the courage to go there by himself.
- Tom'un tek başına oraya gitmek için cesareti yoktu.
- He has been living in the cabin by himself for more than ten years.
- On yıldan fazladır kulübede tek başına yaşıyordu.
- Tom ate all the cookies by himself.
- Tom bütün kurabiyeleri tek başına yemiş.
- Tom didn't want to go by himself.
- Tom tek başına gitmek istemedi.
- I think we shouldn't let Tom do that by himself.
- Bence Tom'un bunu tek başına yapmasına izin vermemeliyiz.
- Tom is out there in the woods by himself.
- Tom ormanda tek başına.
- Are you sure Tom can handle it by himself?
- Tom'un tek başına bunun üstesinden gelebileceğinden emin misin?
- Tom was all by himself.
- Tom tek başınaydı.
- Tom was at home by himself all day.
- Tom bütün gün evde tek başınaydı.
- To Japanese, an American baby sleeping by himself seems lonely.
- Japonlara göre, tek başına uyuyan Amerikalı bir bebek yalnız görünmektedir.
- Tom had to take care of Mary by himself.
- Tom, Mary'ye tek başına bakmak zorunda kaldı.
- Tom ate the whole cake by himself.
- Tom tek başına bütün pastayı yedi.
- Tom doesn't have to go there by himself.
- Tom tek başına oraya gitmek zorunda değildir.
- I can't believe Tom was able to do this all by himself.
- Tom'un bunu tek başına yapabildiğine inanamıyorum.
- Tom stayed at home by himself.
- Tom evde tek başına kaldı.
- Tom had to go by himself.
- Tom tek başına gitmek zorunda kaldı.
- You can't let Tom drink by himself.
- Tom'un tek başına içmesine izin veremezsin.
- Tom went to school this morning by himself.
- Tom bu sabah okula tek başına gitti.
- Tom cleaned the house by himself.
- Tom evi tek başına temizledi.
- Did Tom really do that by himself?
- Tom gerçekten bunu tek başına mı yaptı?
- Tom never goes anywhere by himself.
- Tom hiçbir yere tek başına gitmez.
- Tom finished the bottle of wine by himself.
- Tom şarap şişesini tek başına bitirdi.
- He cannot have done it by himself.
- Tek başına onu yapmış olamaz.
- Nobody can live by himself.
- Kimse tek başına yaşayamaz.
- Tom spent the night in the haunted house by himself.
- Tom geceyi perili evde tek başına geçirdi.
- Tom doesn't plan to do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmayı planlamıyor.
- Tom said he'd never try to do that by himself.
- Tom bunu asla tek başına yapmaya çalışmayacağını söyledi.
- Tom always seems to be by himself.
- Tom her zaman tek başına gibi görünüyor.
- Wouldn't it be better if Tom did that by himself?
- Tom bunu tek başına yapsa daha iyi olmaz mı?
- Tom couldn't find anybody to go with him, and so he went by himself.
- Tom onunla gidecek kimseyi bulamadı ve bu yüzden tek başına gitti.
- Tom wanted to do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmak istedi.
- Tom won't be able to lift that box by himself.
- Tom o kutuyu tek başına kaldıramaz.
- Did he draw this picture by himself?
- Bu resmi tek başına mı yaptı?
- Tom is going to have to do it by himself.
- Tom onu tek başına yapmak zorunda kalacak.
- Tom didn't mind living by himself.
- Tom tek başına yaşamaktan rahatsızlık duymuyordu.
- Tom said he didn't plan to go there by himself.
- Tom oraya tek başına gitmeyi planlamadığını söyledi.
- Tom hates eating by himself.
- Tom tek başına yemek yemekten nefret eder.
- Tom ate by himself.
- Tom tek başına yiyordu.
- I saw Tom standing there all by himself.
- Tom'un orada tek başına durduğunu gördüm.
- We can't leave Tom there by himself.
- Tom'u orada tek başına bırakamayız.
- We never would have allowed Tom to go there by himself.
- Tom'un tek başına oraya gitmesine asla izin vermezdik.
- He has traveled around the world in eighty days by himself.
- Seksen günde dünyayı tek başına dolaştı.
- I don't think Tom wants to do that by himself.
- Tom'un bunu tek başına yapmak istediğini sanmıyorum.
- Tom thought he should do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapması gerektiğini düşündü.
- She advised him not to go there by himself.
- Oraya tek başına gitmemesini tavsiye etti.
- Tom sat on the bench all by himself.
- Tom bankta tek başına oturuyordu.
- Tom sat at the bar drinking by himself.
- Tom tek başına içerek barda oturdu.
- Dick plans to go by himself.
- Dick, tek başına gitmeyi planlıyor.
- I'm not leaving Tom here by himself.
- Tom'u burada tek başına bırakmayacağım.
- Tom thought he probably shouldn't go there by himself.
- Tom oraya tek başına gitmemesi gerektiğini düşündü.
- Tom is too young to go out by himself at night.
- Tom geceleri tek başına dışarı çıkmak için çok küçük.
- Would you want Tom to do that by himself?
- Tom'un onu tek başına yapmasını ister misiniz?
- Is Tom going to do that by himself?
- Tom onu tek başına yapacak mı?
- Bill often plays with toys by himself.
- Bill, genellikle tek başına oyuncakları ile oynar.
- Tom shouldn't go by himself.
- Tom tek başına gitmemeli.
- The cat climbed up the roof of my house by himself.
- Kedi evimin çatısına tek başına tırmandı.
- Tom didn't want to do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmak istemedi.
- Even though Tom knew he shouldn't, he went swimming by himself.
- Tom gitmemesi gerektiğini bilmesine rağmen tek başına yüzmeye gitti.
- He is brave enough to go there by himself.
- O tek başına oraya gitmek için yeterince cesur.
- Tom came by himself.
- Tom tek başına geldi.
- Tom didn't have to go there by himself.
- Tom oraya tek başına gitmek zorunda değildi.
- Tom tried to persuade his parents to let him go to Boston by himself.
- Tom, Boston'a tek başına gitmesine izin vermeleri için ailesini ikna etmeye çalıştı.
- Tom drank the whole bottle of milk by himself.
- Tom bütün bir şişe sütü tek başına içti.
- Tom lives here all by himself.
- Tom burada tek başına yaşıyor.
- Tom is going to have to do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmak zorunda kalacak.
- What's Tom doing there by himself?
- Tom tek başına orada ne yapıyor?
- Tom says he wants to do that by himself.
- Tom onu tek başına yapmak istediğini söylüyor.
- Tom went there by himself.
- Tom tek başına oraya gitti.
- Tom could've done it by himself.
- Tom bunu tek başlarına yapabilirdi.
- He likes to travel by himself.
- Tek başına seyahat etmeyi seviyor.
- We shouldn't have left Tom there by himself.
- Tom'u orada tek başına bırakmamalıydık.
- Tom couldn't have done that by himself, I think.
- Tom onu tek başına yapamazdı sanırım.
- I think we shouldn't let Tom do that by himself.
- Sanırım Tom'un bunu tek başına yapmasına izin vermemeliyiz.
- I think we should let Tom go to Boston by himself.
- Bence Tom'un Boston'a tek başına gitmesine izin vermeliyiz.
- I think you ought to let Tom go to Boston by himself.
- Bence Tom'un tek başına Boston'a gitmesine izin vermelisin.
- I think Tom might not want to do that by himself.
- Sanırım Tom onu tek başına yapmak istemeyebilir.
- Tom has no intention of going there by himself.
- Tom'un oraya tek başına gitmeye hiç niyeti yok.
- He did the work by himself.
- O, işi tek başına yaptı.
- He decided to set out for New York by himself.
- O, tek başına New York'a hareket etmeye karar verdi.
- He lives in a large house by himself.
- Tek başına büyük bir evde yaşıyor.
- Tom shouldn't do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmamalı.
- I don't want Tom to go out after dark by himself.
- Karanlıktan sonra Tom'un tek başına çıkmasını istemiyorum.
- He can't possibly write the letter by himself.
- Mektubu tek başına yazması mümkün değil.
- Isn't Tom supposed to do that by himself?
- Tom'un onu tek başına yapması gerekmiyor mu?
- There's no way Tom could've done this by himself.
- Tom'un bunu tek başına yapabilmesinin imkanı yok.
- I'm not going to let Tom go to Boston by himself.
- Tom'un tek başına Boston'a gitmesine izin vermeyeceğim.
- Tom said he wanted to do it by himself.
- Tom bunu tek başına yapmak istediğini söyledi.
- Tom had enough sense to not go out by himself after dark.
- Tom hava karardıktan sonra tek başına dışarı çıkmayacak kadar akıllıydı.
- Was Tom able to do that by himself?
- Tom onu tek başına yapabiliyor muydu?
- I didn't know Tom was living by himself.
- Tom'un tek başına yaşadığını bilmiyordum.
- Tom thought he probably shouldn't go there by himself.
- Tom muhtemelen oraya tek başına gitmemesi gerektiğini düşündü.
- He stood all by himself.
- Tek başına duruyordu.
- I can't believe Tom did all this by himself.
- Tom'un bütün bunları tek başına yaptığına inanamıyorum.
- Tom lives all by himself.
- Tom tek başına yaşıyor.
- She advised him not to go out by himself at night.
- Ona geceleri tek başına dışarı çıkmamasını tavsiye etti.
- Tom lives all by himself in a small cabin in the woods.
- Tom ormanda küçük bir kulübede tek başına yaşar.
- Tom may not have done that by himself.
- Tom onu tek başına yapmış olmayabilir.
- I don't think that we should leave Tom here by himself.
- Bence Tom'u burada tek başına bırakmamalıyız.
- Tom ate a dozen doughnuts all by himself.
- Tom tek başına bir düzine çöreğin hepsini yedi.
- Tom has been living in the woods by himself for the last three years.
- Tom son üç yıldır ormanda tek başına yaşıyor.
- Tom is sitting in the corner all by himself.
- Tom köşede tek başına oturuyor.
- Tom had to go there by himself.
- Tom oraya tek başına gitmek zorunda kaldı.
- He ate breakfast by himself.
- Kahvaltısını tek başına yaptı.
- Tom has no intention of letting his son travel by himself.
- Tom'un oğlunun tek başına seyahat etmesine izin vermeye niyeti yok.
- Tom decided to go to Boston by himself.
- Tom Boston'a tek başına gitmeye karar verdi.
- Tom will never be able to do that by himself.
- Tom asla bunu tek başına yapamayacak.
- There's no way Tom could've done this by himself.
- Tom'un bunu tek başına yapmasına imkan yok.
- Tom will have to go there by himself.
- Tom oraya tek başına gitmek zorunda kalacak.
- He stood all by himself.
- O tamamen tek başına durdu.
- Tom plans to go by himself.
- Tom tek başına gitmeyi planlıyor.
- Tom finished the work by himself.
- Tom işi tek başına bitirdi.
- I don't want Tom to go out after dark by himself.
- Tom'un hava karardıktan sonra tek başına dışarı çıkmasını istemiyorum.
- Tom planned on doing that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmayı planlıyordu.
- I don't think Tom would've tried doing that by himself.
- Tom'un bunu tek başına yapmayı deneyeceğini sanmam.
- Tom said that he wouldn't want to do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmak istemeyeceğini söyledi.
- Tom said he can't eat that much food by himself.
- Tom o kadar yemeği tek başına yiyemeyeceğini söyledi.
- Tom said Mary knew he might not have to do that by himself.
- Tom, Mary'nin bunu tek başına yapmak zorunda kalmayacağını bildiğini söyledi.
- I convinced Tom not to go there by himself.
- Tom'u oraya tek başına gitmemesi için ikna ettim.
- I should've never let Tom go swimming by himself.
- Tom'un tek başına yüzmesine asla izin vermemeliydim.
- Tom had to take care of Mary by himself.
- Tom Mary'ye tek başına bakmak zorundaydı.
- Tom went home by himself.
- Tom eve tek başına gitti.
- Tom is going to do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapacak.
- Tom wrote the report all by himself.
- Tom raporu tek başına yazdı.
- Tom probably did that by himself.
- Tom muhtemelen onu tek başına yaptı.
- Tom tried to lift the box by himself, but he wasn't strong enough.
- Tom kutuyu tek başına kaldırmaya çalıştı ama yeterince güçlü değildi.
- After his father died, he had to study by himself.
- Babası öldükten sonra, o tek başına çalışmak zorunda kaldı.
- Tom couldn't have made this by himself.
- Tom bunu tek başına yapamazdı.
- Tom didn't have the courage to go there by himself.
- Tom'un oraya tek başına gidecek cesareti yoktu.
- I want you to find out if Tom is planning to come here by himself.
- Tom'un buraya tek başına mı gelmeyi planladığını öğrenmeni istiyorum.
- Tom was in the room by himself.
- Tom odada tek başınaydı.
- Did you ask Tom if he wished to do that by himself?
- Tom'a bunu tek başına yapmak isteyip istemediğini sordun mu?
- He cannot have completed the work by himself.
- O, işi tek başına tamamlamış olamaz.
- He had dinner by himself.
- Akşam yemeğini tek başına yedi.
- Tom doesn't have to go there by himself.
- Tom oraya tek başına gitmek zorunda değil.
- Tom did almost all of the work by himself.
- Tom neredeyse işin hepsini tek başına yaptı.
- Tom doesn't plan to go by himself.
- Tom tek başına gitmeyi planlamıyor.
- I don't think he'll be able to do it by himself.
- Bunu tek başına yapabileceğini sanmıyorum.
- Tom isn't supposed to do that by himself.
- Tom'un bunu tek başına yapmaması gerekiyor.
- Tom doesn't have the ability to finish the job by himself.
- Tom'un bu işi tek başına bitirecek yeteneği yok.
- Tom said he didn't plan on going there by himself.
- Tom oraya tek başına gitmeyi planlamadığını söyledi.
- Tom said that he was afraid to do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmaktan korktuğunu söyledi.
- Tom said he doesn't want to do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmak istemediğini söyledi.
- Tom was sitting by himself on the porch and reading a book.
- Tom verandada tek başına oturmuş kitap okuyordu.
- Tom can do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapabilir.
- Tom ate half the cake by himself.
- Tom pastanın yarısını tek başına yedi.
- Tom planned on going by himself.
- Tom tek başına gitmeyi planladı.
- Tom said that he shouldn't have done that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmaması gerektiğini söyledi.
- Tom was too scared to walk home by himself.
- Tom eve tek başına yürümekten çok korkuyordu.
- He goes very often to the theater, but always by himself.
- Tiyatroya çok sık gider, ama hep tek başına.
- Tom asked Mary if John was planning to do that by himself.
- Tom John'un bunu tek başına yapmayı planlayıp planlamadığını Mary'ye sordu.
- Tom ate a dozen doughnuts all by himself.
- Tom tek başına bir düzine çörek yedi.
- Tom should've gone to Mary's house by himself.
- Tom Mary'nin evine tek başına gitmeliydi.
- Tom knew he should've done that by himself.
- Tom bunu tek başına yapması gerektiğini biliyordu.
- Tom will get home by himself.
- Tom eve tek başına dönecek.
- To my surprise, the child came here by himself all the way from Yokohama.
- Şaşırtıcı bir şekilde, çocuk Yokohama'dan buraya kadar tek başına geldi.
- Tom knew it was foolish to go out by himself after dark.
- Tom hava karardıktan sonra tek başına dışarı çıkmanın aptallık olduğunu biliyordu.
- Tom was unwilling to go by himself.
- Tom tek başına gitmek istemiyordu.
- He listened to music by himself.
- O tek başına müzik dinledi.
- Tom decided to go shopping by himself.
- Tom tek başına alışverişe gitmeye karar verdi.
- Tom is too young to live by himself.
- Tom tek başına yaşamak için çok genç.
- Tom didn't need to go to Boston by himself.
- Tom'un tek başına Boston'a gitmesi gerekmiyordu.
- Tom lived there all by himself.
- Tom tek başına orada yaşadı.
- Tom told me he wanted to do that by himself.
- Tom bana onu tek başına yapmak istediğini söyledi.
- Tom can't tie his shoelaces by himself.
- Tom, bağcıklarını tek başına bağlayamaz.
- Tom spent the weekend by himself.
- Tom hafta sonunu tek başına geçirdi.
- Do you think Tom wants to go by himself?
- Sence Tom tek başına gitmek ister mi?
- Tom didn't know he should do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapması gerektiğini bilmiyordu.
- Tom lived there by himself.
- Tom orada tek başına yaşadı.
- Tom doesn't intend to go by himself.
- Tom tek başına gitmeye niyetli değil.
- Tom can't have done this all by himself.
- Tom bunu tek başına yapmış olamaz.
- Does Tom think he'll be able to do that by himself?
- Tom onu tek başına yapabileceğini düşünüyor mu?
- Tom ate all the cookies by himself.
- Tom bütün kurabiyeleri tek başına yedi.
- He prepared supper by himself.
- O, tek başına akşam yemeğini hazırladı.
- Will Tom drive to Boston by himself?
- Tom Boston'a tek başına mı gidecek?
- Why did you let Tom go to Boston by himself?
- Tom'un Boston'a tek başına gitmesine neden izin verdin?
- Tom says he wants to live by himself.
- Tom tek başına yaşamak istediğini söylüyor.
- Tom has to do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmak zorunda.
- Tom told Mary that he didn't think he'd be able to do that by himself.
- Tom, Mary'ye bunu tek başına yapabileceğini sanmadığını söyledi.
- I can't leave Tom by himself.
- Tom'u tek başına bırakamam.
- Why didn't Tom do that by himself?
- Tom onu neden tek başına yapmadı?
- Tom can't go anywhere by himself.
- Tom tek başına hiçbir yere gidemez.
- Tom doesn't like to work by himself.
- Tom tek başına çalışmayı sevmez.
- Tom was afraid to go there by himself.
- Tom oraya tek başına gitmeye korkuyordu.
- Tom goes everywhere by himself.
- Tom her yere tek başına gider.
- Tom won't be able to do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapamaz.
- Tom probably walked home by himself.
- Tom muhtemelen tek başına evine yürüdü.
- Tom lives in a big house all by himself.
- Tom büyük bir evde tamamen tek başına yaşıyor.
- Tom is by himself, isn't he?
- Tom tek başına, değil mi?
- Tom cleaned the garage all by himself.
- Tom garajı tek başına temizledi.
- Tom didn't go snorkeling by himself.
- Tom tek başına şnorkelle dalışa gitmezdi.
- Tom said he would do his homework by himself.
- Tom ev ödevini tek başına yapacağını söyledi.
- Tom won't eat by himself, will he?
- Tom tek başına yemeyecek, değil mi?
- Tom doesn't plan on going by himself.
- Tom tek başına gitmeyi planlamıyor.
- Don't you think that Tom is a little too young to be doing that by himself?
- Sence de Tom bunu tek başına yapmak için biraz küçük değil mi?
- Tom doesn't need to go there by himself.
- Tom'un tek başına oraya gitmesine gerek yok.
- Tama sometimes goes for a walk by himself.
- Tama kimi zaman tek başına yürüyüşe çıkar.
- I want you to find out if Tom is planning to come here by himself.
- Tom'un tek başına buraya gelmeyi planlayıp planlamadığını öğrenmeni istiyorum.
- Tom knows he should do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapması gerektiğini bilir.
- Tom lives by himself.
- Tom tek başına yaşıyor.
- Tom couldn't do that by himself.
- Tom onu tek başına yapamadı.
- We never would have allowed Tom to go there by himself.
- Tom'un oraya tek başına gitmesine asla izin vermezdik.
- Tom can't fix everything by himself.
- Tom her şeyi tek başına tamir edemez.
- Tom never swims by himself.
- Tom asla tek başına yüzmez.
- Did Tom say he did that by himself?
- Tom bunu tek başına mı yaptığını söyledi?
- Tom is probably going to do that by himself.
- Tom muhtemelen bunu tek başına yapacaktır.
- Tom stayed home by himself.
- Tom evde tek başına kaldı.
- Tom often eats breakfast by himself.
- Tom genellikle kahvaltısını tek başına yapar.
- Are you really going to let Tom go there by himself?
- Tom'un oraya tek başına gitmesine gerçekten izin verecek misin?
- Tom ate half the cake by himself.
- Tom tek başına pastanın yarısını yedi.
- Tom ate the whole cake by himself.
- Tom bütün pastayı tek başına yedi.
- He likes taking a walk by himself.
- Tek başına yürüyüş yapmayı seviyor.
- Tom must've gone fishing by himself.
- Tom tek başına balık tutmaya gitmiş olmalı.
- Tom tried to persuade his father to let him go to Boston by himself.
- Tom tek başına Bostona gitmesine izin vermesi için babasını ikna etmeye çalıştı.
- Tom went to Boston by himself.
- Tom Boston'a tek başına gitti.
- Sami is sitting in the corner all by himself.
- Sami tek başına köşede oturuyor.
- Tom said he didn't plan on doing that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmayı planlamadığını söyledi.
- Tom says he doesn't want to do that by himself.
- Tom, tek başına bunu yapmak istemediğini söylüyor.
- Tom prepared supper by himself.
- Tom tek başına akşam yemeği hazırladı.
- Tom has been living by himself since Mary died.
- Tom, Mary öldüğünden beri tek başına yaşıyor.
- Tom had to go to Boston by himself.
- Tom Boston'a tek başına gitmek zorunda kaldı.
- Tom shouldn't have walked home by himself.
- Tom tek başına eve gitmemeliydi.
- Tom showed up at the party by himself, just like I knew he would.
- Tom partiye tek başına geldi, tıpkı geleceğini bildiğim gibi.
- Tom should be able to change the tire by himself.
- Tom lastiği tek başına değiştirebilmeli.
- Tom went on a trip by himself.
- Tom tek başına seyahate çıktı.
- Tom says he won't have to do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmak zorunda kalmayacağını söylüyor.
- Tom was advised by Mary not to go there by himself.
- Mary, Tom'a oraya tek başına gitmemesini tavsiye etti.
- Tom was scared to go in the cave by himself.
- Tom mağaraya tek başına girmekten korkuyordu.
- I don't want Tom wandering around the mall by himself.
- Tom'un alışveriş merkezinde tek başına dolaşmasını istemiyorum.
- Even though Tom knew he shouldn't, he went swimming by himself.
- Tom yapmaması gerektiğini bildiği halde tek başına yüzmeye gitti.
- Tom always goes fishing by himself.
- Tom balığa hep tek başına gider.
- Tom doesn't want to live by himself.
- Tom tek başına yaşamak istemiyor.
- Tom ate breakfast by himself.
- Tom kahvaltısını tek başına yaptı.
- Didn't you know Tom lived by himself?
- Tom'un tek başına yaşadığını bilmiyor muydun?
- Tom was sitting at the counter by himself.
- Tom tezgahta tek başına oturuyordu.
- I don't think Tom would've tried doing that by himself.
- Tom'un bunu tek başına yapmayı deneyeceğini sanmıyorum.
- He decided to set out for New York by himself.
- New York'a doğru yola çıkmaya tek başına karar verdi.
- Tom said Mary knew he didn't want to do that by himself.
- Tom, Mary'nin bunu tek başına yapmak istemediğini bildiğini söyledi.
- He is brave enough to go there by himself.
- Oraya tek başına gidecek kadar cesur.
- Tom had breakfast all by himself.
- Tom kahvaltısını tek başına yaptı.
- Tom had no intention of going there by himself.
- Tom'un tek başına oraya gitmeye niyeti yoktu.
- Tom didn't do it by himself.
- Tom bunu tek başına yapmadı.
- Tom wouldn't likely go camping by himself.
- Tom tek başına kamp yapmaya gitmezdi.
- Tom apparently did that by himself.
- Tom görünüşe göre onu tek başına yaptı.
- Tom is old enough to travel by himself.
- Tom tek başına seyahat edecek kadar yaşlı.
- I think you ought to let Tom go to Boston by himself.
- Bence Tom'un Boston'a tek başına gitmesine izin vermelisin.
- Tom went to Boston by himself.
- Tom tek başına Boston'a gitti.
- Tom stood all by himself.
- Tom tamamen tek başına durdu.
- Tom went to the cemetery by himself.
- Tom tek başına mezarlığa gitti.
- Tom eats lunch by himself every day.
- Tom her gün tek başına öğle yemeği yer.
- Did Tom actually do that by himself?
- Tom aslında onu tek başına mı yaptı?
- Tom didn't seem to mind sitting by himself.
- Tom tek başına oturmayı umursamıyor gibiydi.
- Tom lives in a big house all by himself.
- Tom büyük bir evde tek başına yaşıyor.
- Tom is traveling by himself, isn't he?
- Tom tek başına seyahat ediyor, değil mi?
- Tom began living by himself at the age of sixteen.
- Tom on altı yaşında tek başına yaşamaya başladı.
- Tom asked Mary if John was planning to do that by himself.
- Tom, Mary'ye John'un bunu tek başına yapmayı planlayıp planlamadığını sordu.
- The old man lives by himself.
- İhtiyar tek başına yaşıyor.
- Tom didn't want to go there by himself.
- Tom oraya tek başına gitmek istemedi.
- I don't think that we should leave Tom here by himself.
- Tom'u burada tek başına bırakmamız gerektiğini sanmıyorum.
- Tom knows now that he shouldn't have gone there by himself.
- Tom şimdi oraya tek başına gitmemesi gerektiğini biliyor.
- Tom did that all by himself.
- Tom hepsini tek başına yaptı.
- I think Tom got home by himself.
- Sanırım Tom eve tek başına geldi.
- He listened to music by himself.
- Tek başına müzik dinledi.
- Tom went as far as the station by himself.
- Tom tek başına istasyona kadar gitti.
- Did you know Tom was living by himself?
- Tom'un tek başına yaşadığını biliyor muydun?
- Tom raised three children all by himself.
- Tom üç çocuğunu tek başına büyüttü.
- Are you suggesting that Tom can't do the job by himself?
- Tom'un bu işi tek başına yapamayacağını mı söylüyorsunuz?
- Why did Tom do that by himself?
- Tom neden onu tek başına yaptı?
- Why did Tom do that by himself?
- Tom neden bunu tek başına yaptı?
- Did Tom really go there by himself?
- Tom gerçekten oraya tek başına mı gitti?
- Tom was by himself in his car.
- Tom arabasında tek başınaydı.
- Tom doesn't ever come here by himself.
- Tom buraya hiç tek başına gelmiyor.
- Tom shouldn't have stayed here by himself.
- Tom tek başına burada kalmamalıydı.
- Tom stayed there by himself.
- Tom orada tek başına kaldı.
- Tom drank the whole bottle of wine all by himself.
- Tom bütün bir şişe şarabın tümünü tek başına içti.
- Tom decided not to go by himself.
- Tom tek başına gitmemeye karar verdi.
- Tom is all by himself, isn't he?
- Tom tek başına, değil mi?
- Tom was supposed to do that by himself.
- Tom'un onu tek başına yapması gerekiyordu.
- Tom said he would've done that by himself if he could've.
- Tom elinden gelseydi onu tek başına yapacağını söyledi.
- He lives all by himself in the country.
- Taşrada tek başına yaşıyor.
- Tom likes to take walks by himself.
- Tom tek başına yürüyüşe çıkmayı sever.
- Tom was afraid to go into the cave by himself.
- Tom mağaraya tek başına girmeye korkuyordu.
- Tom still lives by himself.
- Tom hâlâ tek başına yaşıyor.
- The cat climbed up the roof of my house by himself.
- Kedi tek başına evimin çatısına tırmandı.
- Tom didn't do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmadı.
- He thinks that eating at a restaurant by himself is pathetic.
- Bir restoranda tek başına yemek yemenin acınası olduğunu düşünüyor.
- Tom sat all by himself at the bar.
- Tom barda tek başına oturuyordu.
- Tom plans to go to Boston by himself.
- Tom tek başına Boston'a gitmeyi planlıyor.
- Tom says he'll go there by himself.
- Tom oraya tek başına gideceğini söylüyor.
- We can't let Tom wander around the park by himself.
- Tom'un parkta tek başına dolaşmasına izin veremeyiz.
- Will Tom do that by himself?
- Tom onu tek başına mı yapacak?
- Did you ask Tom if he did that by himself?
- Onu tek başına yapıp yapmadığını Tom'a sordun mu?
- Tom was sitting at a table by himself.
- Tom tek başına bir masada oturuyordu.
- Tom drank three bottles of wine by himself last night.
- Tom dün gece tek başına üç şişe şarap içti.
- Tom has never done that by himself.
- Tom bunu hiç tek başına yapmadı.
- Tom wouldn't go hiking by himself.
- Tom tek başına yürüyüşe çıkmazdı.
- Tom didn't have to go by himself.
- Tom tek başına gitmek zorunda değildi.
- Tom managed to put the fire out by himself.
- Tom yangını tek başına söndürmeyi başardı.
- Are you sure Tom can do it by himself?
- Tom'un onu tek başına yapabileceğinden emin misin?
- I don't know why Tom wanted to go to Boston by himself.
- Tom'un neden Boston'a tek başına gitmek istediğini bilmiyorum.
- Tom may go home by himself.
- Tom eve tek başına gidebilir.
- Tom said he thought he might not have to do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmak zorunda kalmayacağını düşündüğünü söyledi.
- Tom stayed in his room by himself.
- Tom odasında tek başına kaldı.
- What's Tom doing there by himself?
- Tom orada tek başına ne yapıyor?
- Tom often goes fishing by himself.
- Tom sık sık tek başına balığa gider.
- Tom tried to figure out the answer by himself.
- Tom cevabı tek başına bulmaya çalıştı.
- Tom ate the whole watermelon by himself.
- Tom bütün karpuzu tek başına yedi.
- Don't let Tom do it by himself.
- Tom'un onu tek başına yapmasına izin verme.
- Why does Tom always eat by himself?
- Tom neden hep tek başına yemek yiyor?
- Tom doesn't necessarily have to go there by himself.
- Tom ille de oraya tek başına gitmek zorunda değil.
- Tom is unlikely to do that by himself.
- Tom'un bunu tek başına yapması pek olası değil.
- Tom didn't go there by himself.
- Tom tek başına gitmedi oraya.
- Tom was able to do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapabildi.
- Tom never should have gone there by himself.
- Tom oraya asla tek başına gitmemeliydi.
- Sami can't work by himself.
- Sami tek başına çalışamaz.
- Tom seldom goes hiking by himself.
- Tom nadiren tek başına yürüyüşe çıkar.
- I think Tom didn't need to do that by himself.
- Bence Tom'un bunu tek başına yapmasına gerek yoktu.
- Tom likes to travel by himself.
- Tom tek başına seyahat etmeyi sever.
- Tom didn't need to go by himself.
- Tom'un tek başına gitmesine gerek yoktu.
- Tom can't lift that crate by himself.
- Tom o sandığı tek başına kaldıramaz.
- Tom couldn't do it by himself.
- Tom onu tek başına yapamadı.
- Tom sat on the bench all by himself.
- Tom tamamen tek başına bankta oturdu.
- Tom will go skiing by himself.
- Tom tek başına kayak yapmaya gidecek.
- Tom can't do it all by himself.
- Tom onun hepsini tek başına yapamaz.
- He likes taking a walk by himself.
- O, tek başına yürüyüş yapmayı seviyor.
- Tom had breakfast all by himself.
- Tom tamamen tek başına kahvaltı yaptı.
- Tom probably walked home by himself.
- Tom muhtemelen eve tek başına yürümüştür.
- Do you want Tom to do that by himself?
- Tom'un onu tek başına yapmasını ister misin?
- Tom managed to carry all three boxes by himself.
- Tom üç kutuyu da tek başına taşımayı başardı.
- Tom sat at the bar by himself.
- Tom barda tek başına oturdu.
- Tom wasn't strong enough to lift the box by himself.
- Tom kutuyu tek başına kaldıracak kadar güçlü değildi.
- Tom managed to carry both suitcases by himself.
- Tom iki bavulu da tek başına taşımayı başardı.
- We simply can't just leave Tom here by himself.
- Biz sade bir dille sadece Tom'u burada tek başına bırakamayız.
- Tom reluctantly went by himself.
- Tom isteksizce tek başına gitti.
- He had to look for his room by himself.
- Odasını tek başına aramak zorunda kaldı.
- Tom doesn't think he can do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapabileceğini düşünmüyor.
- Tom said that he knew that he might not be permitted to do that by himself.
- Tom, bunu tek başına yapmasına izin verilmeyebileceğini bildiğini söyledi.
- Tom said he can't eat that much food by himself.
- Tom tek başına o kadar çok yemeği yiyemeyeceğini söyledi.
- Tom is never going to be able to do that by himself.
- Tom bunu asla tek başına yapamayacak.
- Could Tom do that by himself?
- Tom onu tek başına yapabilir mi?
- Tom shouldn't have gone to Boston by himself.
- Tom Boston'a tek başına gitmemeliydi.
- Tom often plays by himself.
- Tom genellikle tek başına oynar.
- Tom decided to do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmaya karar verdi.
- Tom seldom goes hiking by himself.
- Tom nadiren tek başına yürüyüşe gider.
- Tom said he thought he wouldn't enjoy doing that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmaktan hoşlanmayacağını söyledi.
- Tom had to do that by himself.
- Tom onu tek başına yapmak zorundaydı.
- Tom likes taking walks by himself.
- Tom tek başına yürüyüş yapmayı sever.
- Tom doesn't plan on going there by himself.
- Tom oraya tek başına gitmeyi planlamıyor.
- Tom lives in a large house by himself.
- Tom büyük bir evde tek başına yaşıyor.
- Tom said that the box was too heavy to lift by himself.
- Tom kutunun tek başına kaldıramayacağı kadar çok ağır olduğunu söyledi.
- He went there by himself.
- Oraya tek başına gitti.
- I told Tom he shouldn't go out after dark by himself.
- Tom'a hava karardıktan sonra tek başına dışarı çıkmamasını söyledim.
- Tom has been told not to try to do that by himself.
- Tom'a bunu tek başına yapmaya çalışmaması söylendi.
- Tom isn't old enough to go there by himself.
- Tom oraya tek başına gidecek kadar büyük değil.
- Tom went to the park by himself.
- Tom tek başına parka gitti.
- Would you like Tom to do that by himself?
- Tom'un bunu tek başına yapmasını ister misiniz?
- He finished this work by himself.
- Bu işi tek başına bitirdi.
- Tom said that he was planning to eat the whole watermelon by himself.
- Tom karpuzun tamamını tek başına yemeyi planladığını söyledi.
- Tom plans to go there by himself.
- Tom oraya tek başına gitmeyi planlıyor.
- Tom was sitting all by himself at the counter.
- Tom tezgahta tek başına oturuyordu.
- Tom went to the park by himself.
- Tom parka tek başına gitti.
- Tom seldom goes canoeing by himself.
- Tom nadiren tek başına kanoya biner.
- Tom stood in the corner by himself.
- Tom köşede tek başına duruyordu.
- Tom doesn't think he'll be able to finish the job by himself.
- Tom işi tek başına bitirebileceğini düşünmüyor.
- Tom didn't go snorkeling by himself.
- Tom şnorkelle yüzmeye tek başına gitmedi.
- Tom should never have gone there by himself.
- Tom oraya asla tek başına gitmemeliydi.
- Is Tom planning to do that by himself?
- Tom onu tek başına yapmayı mı planlıyor?
- Tom stayed in the tent by himself.
- Tom çadırda tek başına kaldı.
- Did Tom really do that by himself?
- Tom bunu gerçekten tek başına mı yaptı?
- Tom can't stay here by himself.
- Tom burada tek başına kalamaz.
- Tom lived there all by himself.
- Tom orada tek başına yaşıyordu.
- I think we should let Tom go to Boston by himself.
- Sanırım Tom'un tek başına Boston'a gitmesine izin vermeliyiz.
- Tom said he didn't plan to do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapmayı planlamadığını söyledi.
- I made Tom go there by himself.
- Tom'u oraya tek başına gönderdim.
- Tom can't do that by himself.
- Tom bunu tek başına yapamaz.
- Did Tom do that by himself?
- Tom onu tek başına mı yaptı?
- Tom came here by himself.
- Tom buraya tek başına geldi.
- Tom has been living in the woods by himself for the last three years.
- Tom son üç yıldır ormanlarda tek başına yaşıyor.
- Tom can get home by himself.
- Tom tek başına eve dönebilir.
- Tom said he walked home by himself.
- Tom tek başına eve yürüdüğünü söyledi.
- I saw Tom standing there all by himself.
- Tom'u orada tek başına dururken gördüm.
- Tom shouldn't go there by himself.
- Tom oraya tek başına gitmemeli.
- Tom will do that by himself.
- Tom onu tek başına yapacak.
- I don't think Tom wants to do that by himself.
- Tom'un tek başına bunu yapmak istediğini sanmıyorum.
- Tom could've gone by himself.
- Tom tek başına gidebilirdi.
- Tom doesn't need to go there by himself.
- Tom'un oraya tek başına gitmesine gerek yok.
- Tom ate breakfast all by himself.
- Tom tek başına kahvaltı yaptı.
- Tom says he likes living by himself.
- Tom tek başına yaşamayı sevdiğini söylüyor.
- Tom sat all by himself.
- Tom tek başına oturdu.
- Tom probably didn't want to do that by himself.
- Tom muhtemelen bunu tek başına yapmak istemedi.
- Tom likes to travel by himself.
- Tom tek başına seyahat etmeyi seviyor.
- Tom cleaned the house all by himself.
- Tom bütün evi tek başına temizledi.
- Sami said the shahada all by himself in his room.
- Sami odasında tek başına kelime-i şehadet getirdi.
- Tom usually goes rowing by himself.
- Tom genelde tek başına kürek çekmeye gider.
- Tom didn't want to go to Boston by himself.
- Tom tek başına Boston'a gitmek istemiyordu.
- Tom doesn't necessarily have to go there by himself.
- Tom'un oraya tek başına gitmesi gerekmiyor.
- Tom can't have done that all by himself.
- Tom bunu tek başına yapmış olamaz.
- I'm not leaving Tom here by himself.
- Tom'u burada tek başına bırakmıyorum.
- Sometimes he spends time by himself.
- O, bazen tek başına zaman geçirir.
- Tom had dinner by himself.
- Tom akşam yemeğini tek başına yedi.
- Why did Tom do that by himself?
- Tom bunu neden tek başına yaptı?
- Tom told Mary that he didn't think he'd be able to do that by himself.
- Tom, Mary'ye tek başına bunu yapabileceğini düşünmediğini söyledi.
- I think Tom might not want to do that by himself.
- Bence Tom bunu tek başına yapmak istemeyebilir.
- Tom could be planning to go there by himself.
- Tom oraya tek başına gitmeyi planlıyor olabilir.
- He likes to travel by himself.
- O, tek başına seyahat etmeyi sever.
- Tom was able to solve the problem by himself.
- Tom sorunu tek başına çözebildi.
- What was Tom doing out there all by himself?
- Tom orada tek başına ne yapıyordu?
- Tom didn't have to go to Boston by himself.
- Tom'un Boston'a tek başına gitmesine gerek yoktu.
- Tom doesn't think he'll be able to finish the job by himself.
- Tom işi tek başına bitirebileceğini sanmıyor.
- Tom is going to need to do that by himself.
- Tom'un tek başına yapması gerekecek.
Show More (602)
|
|
- Tom went as far as the station by himself.
- Tom istasyona kadar kendi başına gitti.
- Don't let Tom do it by himself.
- Tom'un kendi başına yapmasına izin verme.
- Do you want to know why Tom did that by himself?
- Tom'un onu neden kendi başına yaptığını bilmek ister misin?
- I asked Tom if he'd done that by himself.
- Tom'a bunu kendi başına yapıp yapmadığını sordum.
- Tom solved the problem by himself.
- Tom sorunu kendi başına çözdü.
- Tom does everything by himself.
- Tom her şeyi kendi başına yapar.
- Didn't you know Tom lived by himself?
- Tom'un kendi başına yaşadığını bilmiyor muydun?
- Tom is happy traveling by himself.
- Tom kendi başına seyahat etmekten mutlu.
- Tom does most of the work by himself.
- Tom işin çoğunu kendi başına yapar.
- I didn't know Tom wanted to do that by himself.
- Tom'un bunu kendi başına yapmak istediğini bilmiyordum.
- Tom can't do everything by himself.
- Tom her şeyi kendi başına yapamaz.
- Let's hope that Tom can handle that by himself.
- Tom'un bunu kendi başına halledebileceğini umalım.
- Tom said that he did his homework by himself.
- Tom ödevini kendi başına yaptığını söyledi.
- You didn't know Tom had to do that by himself, did you?
- Tom'un bunu kendi başına yapması gerektiğini bilmiyordun, değil mi?
- Tom is afraid to go there by himself.
- Tom oraya kendi başına gitmekten korkuyor.
- Tom was in the bar drinking by himself.
- Tom barda kendi başına içki içiyordu.
- Tom could've done that by himself, I think.
- Tom onu kendi başına yapabilirdi sanırım.
- Tom probably won't want to do that by himself.
- Tom muhtemelen onu kendi başına yapmak istemeyecek.
- Tom would've done that by himself if he could've.
- Tom yapabilseydi onu kendi başına yapardı.
- It is doubtful whether he did his homework by himself.
- Ödevini kendi başına yapıp yapmadığı şüpheli.
- Tom won't be able to fix the car by himself.
- Tom arabayı kendi başına tamir edemeyecek.
- Are you really going to let Tom go there by himself?
- Gerçekten Tom'un oraya kendi başına gitmesine izin verecek misin?
- I didn't know Tom was living by himself.
- Tom'un kendi başına yaşadığını bilmiyordum.
- Tom quite often does that by himself.
- Tom bunu genellikle kendi başına yapar.
- Tom finished the work by himself.
- Tom işi kendi başına bitirdi.
- Sami was sitting and reading a book all by himself.
- Sami oturup tamamen kendi başına bir kitap okuyordu.
- Dan learnt Esperanto by himself.
- Dan kendi başına Esperanto öğrendi.
- Tom made up his mind to do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmaya karar verdi.
- He did the work by himself.
- İşi kendi başına yaptı.
- I think Tom got home by himself.
- Bence Tom kendi başına eve gitti.
- Tom says he doesn't want to do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmak istemediğini söyledi.
- Do you want Tom to do that by himself?
- Tom'un bunu kendi başına yapmasını ister misin?
- Tom had to go to Boston by himself.
- Tom kendi başına Boston'a gitmek zorunda kaldı.
- Tom stayed in the tent by himself.
- Tom kendi başına çadırda kaldı.
- Tom tried to do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmaya çalıştı.
- Tom almost always does that by himself.
- Tom neredeyse her zaman bunu kendi başına yapar.
- He repaired his watch by himself.
- O, saatini kendi başına tamir etti.
- Bill often plays with toys by himself.
- Bill sık sık kendi başına oyuncaklarla oynar.
- Tom tried to persuade his father to let him go to Boston by himself.
- Tom, Boston'a kendi başına gitmesine izin vermesi için babasını ikna etmeye çalıştı.
- Does Tom always do that by himself?
- Tom bunu her zaman kendi başına yapar mı?
- Tom knew he might be allowed to do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmasına izin verilebileceğini biliyordu.
- Dick plans to go by himself.
- Dick, kendi başına gitmeyi planlıyor.
- Tom didn't have to go to Boston by himself.
- Tom kendi başına Boston'a gitmek zorunda değildi.
- I asked Tom to do that by himself.
- Tom'dan bunu kendi başına yapmasını istedim.
- Tom could do everything by himself.
- Tom her şeyi kendi başına yapabilirdi.
- Tom didn't go there by himself.
- Tom oraya kendi başına gitmedi.
- Did Tom figure that out by himself?
- Tom onu kendi başına mı halletti?
- Tom won't eat by himself, will he?
- Tom kendi başına yemeyecek, değil mi?
- Tom was sitting by himself at a table in the corner and was reading a book.
- Tom köşede bir masada kendi başına oturuyordu ve bir kitap okuyordu.
- Tom always wants to do everything by himself.
- Tom her zaman her şeyi kendi başına yapmak istiyor.
- Tom is probably going to do that by himself.
- Tom muhtemelen bunu kendi başına yapacaktır.
- Tom is still determined to do that by himself.
- Tom hâlâ bunu kendi başına yapmaya kararlıdır.
- Tom might go fishing by himself.
- Tom kendi başına balığa çıkabilir.
- Tom has been told not to try to do that by himself.
- Tom'a bunu kendi başına yapmaya çalışmaması söylendi.
- Tom is old enough to travel by himself.
- Tom kendi başına seyahat edebilecek yaşta.
- Tom needs to be told to do that by himself.
- Tom'a bunu kendi başına yapmasının söylenmesi gerekiyor.
- Tom is going to do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapacak.
- Tom said Mary knew he wanted to do that by himself.
- Tom, Mary'nin bunu kendi başına yapmak istediğini bildiğini söyledi.
- Tom went to school this morning by himself.
- Tom bu sabah kendi başına okula gitti.
- Tom likes taking walks by himself.
- Tom kendi başına yürüyüşe çıkmayı sever.
- Tom will have to go by himself.
- Tom kendi başına gitmek zorunda kalacak.
- Tom sat by himself.
- Tom kendi başına oturdu.
- Tom is going to have to do it by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmak zorunda kalacak.
- Tom did everything by himself.
- Tom her şeyi kendi başına yaptı.
- Tom sat at the bar drinking by himself.
- Tom barda oturmuş kendi başına içiyordu.
- He ate breakfast by himself.
- Kahvaltısını kendi başına yedi.
- Tom knows he should do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapması gerektiğini biliyor.
- Tom tried to do that by himself, but he wasn't able to.
- Tom bunu kendi başına yapmaya çalıştı ama başaramadı.
- Tom will get home by himself.
- Tom kendi başına eve gidecek.
- Tom can't have written this by himself.
- Tom bunu kendi başına yazmış olamaz.
- Tom can't lift that crate by himself.
- Tom o sandığı kendi başına kaldıramaz.
- As a matter of fact, he did it by himself.
- Aslına bakarsanız, bunu kendi başına yaptı.
- I wonder whether or not Tom was able to do that by himself.
- Tom'un bunu kendi başına yapıp yapamayacağını merak ediyorum.
- Tom actually did that by himself.
- Tom aslında bunu kendi başına yaptı.
- Tom is old enough to do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapabilecek yaşta.
- He cannot have done it by himself.
- Bunu kendi başına yapmış olamaz.
- Tom said he doesn't want to do that by himself.
- Tom, bunu kendi başına yapmak istemediğini söyledi.
- We did not help him, so he made it by himself.
- Biz ona yardım etmedik, o da kendi başına başardı.
- Tom couldn't have done that by himself, I think.
- Tom bunu kendi başına yapamazdı, sanırım.
- Tom always wants to do everything by himself.
- Tom her zaman her şeyi kendi başına yapmak ister.
- Tom says he likes living by himself.
- Tom kendi başına yaşamayı sevdiğini söylüyor.
- Why does Tom always eat by himself?
- Tom neden her zaman kendi başına yemek yiyor?
- Tom can handle that by himself.
- Tom onu kendi başına idare edebilir.
- Tom planned on doing that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmayı planladı.
- I think Tom has never done that by himself before.
- Bence Tom onu daha önce hiç kendi başına yapmadı.
- Tom is by himself.
- Tom kendi başına.
- Tom told me he didn't want to do that by himself.
- Tom bana bunu kendi başına yapmak istemediğini söyledi.
- Tom did that by himself.
- Tom bunu kendi başına yaptı.
- Let's see if Tom can do that by himself.
- Bakalım Tom bunu kendi başına yapabilecek mi?
- Tom was able to solve the problem by himself.
- Tom sorunu kendi başına çözmeyi başardı.
- Tom could've gone by himself.
- Tom kendi başına gidebilirdi.
- Tom couldn't possibly have opened that door by himself.
- Tom o kapıyı kendi başına açmış olamaz.
- Tom is going to have to do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmak zorunda kalacak.
- Tom is now able to do that by himself.
- Tom şimdi bunu kendi başına yapabilir.
- Tom said he thought he wouldn't enjoy doing that by himself.
- Tom, bunu kendi başına yapmaktan hoşlanmayacağını düşündüğünü söyledi.
- Tom has to do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmalı.
- Tom couldn't do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapamazdı.
- Tom's parents thought that he was too young to live by himself.
- Tom'un ailesi onun kendi başına yaşayamayacak kadar genç olduğunu düşünüyordu.
- Tom won't be able to fix the car by himself.
- Tom, arabayı kendi başına tamir edemeyecek.
- Tom said he would've done that by himself if he could've.
- Tom yapabilseydi kendi başına yapacağını söyledi.
- Tom decided to go to Boston by himself.
- Tom, Boston'a kendi başına gitmeye karar verdi.
- Tom told me he wanted to do that by himself.
- Tom bana bunu kendi başına yapmak istediğini söyledi.
- Tom was sitting at a table by himself.
- Tom kendi başına bir masada oturuyordu.
- Tom prepared dinner by himself.
- Tom akşam yemeğini kendi başına hazırladı.
- I told Tom that he should try to do it by himself.
- Tom'a bunu kendi başına yapmaya çalışması gerektiğini söyledim.
- He can't possibly write the letter by himself.
- Mektubu kendi başına yazmış olamaz.
- I knew Tom couldn't have done this by himself.
- Tom'un bunu kendi başına yapamayacağını biliyordum.
- You can't let Tom drink by himself.
- Tom'un kendi başına içmesine izin veremezsin.
- Tom said that he wanted to do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmak istediğini söyledi.
- Tom ate by himself.
- Tom kendi başına yemek yedi.
- Tom was supposed to do that by himself.
- Tom'un bunu kendi başına yapması gerekiyordu.
- Tom probably did that by himself.
- Tom muhtemelen bunu kendi başına yapmıştır.
- He did it by himself.
- Kendi başına yaptı.
- Do you think Tom will be able to do that by himself?
- Sence Tom bunu kendi başına yapabilecek mi?
- Tom always does that by himself.
- Tom bunu hep kendi başına yapar.
- Tom cleaned the house all by himself.
- Tom evi tamamen kendi başına temizledi.
- I asked Tom why he didn't try doing that by himself.
- Tom'a bunu neden kendi başına yapmadığını sordum.
- Don't let him do it by himself.
- Kendi başına yapmasına izin verme.
- Tom did that all by himself.
- Tom bunu kendi başına yaptı.
- I think Tom did that by himself.
- Bence Tom bunu kendi başına yaptı.
- Tom is strong enough to do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapabilecek kadar güçlü.
- Tom should do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmalı.
- I don't think Tom would've tried to do that by himself.
- Tom'un bunu kendi başına yapmaya çalışacağını sanmıyorum.
- Tom tried to figure out the answer by himself.
- Tom cevabı kendi başına bulmaya çalıştı.
- Tom can't stay here by himself.
- Tom burada kendi başına kalamaz.
- Tom can't have done it by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmış olamaz.
- Tom won't be able to lift that box by himself.
- Tom o kutuyu kendi başına kaldıramaz.
- Tom is planning on doing that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmayı planlıyor.
- Let Tom sing by himself.
- Bırak Tom kendi başına şarkı söylesin.
- Tom will need to do that by himself.
- Tom'un bunu kendi başına yapması gerekecek.
- Tom came here by himself.
- Tom buraya kendi başına geldi.
- Tom stayed at home by himself.
- Tom evde kendi başına kaldı.
- Tom can handle that by himself.
- Tom bunu kendi başına halledebilir.
- Tom did it by himself.
- Tom kendi başına yaptı.
- Tom did his homework by himself.
- Tom ev ödevini kendi başına yaptı.
- Tom wasn't able to fix his car by himself.
- Tom arabasını kendi başına tamir edemiyordu.
- Is Tom planning to do that by himself?
- Tom bunu kendi başına mı yapmayı planlıyor?
- Tom said that he knew that he might be permitted to do that by himself.
- Tom, bunu kendi başına yapmasına izin verilebileceğini bildiğini söyledi.
- I think Tom might do that by himself.
- Bence Tom bunu kendi başına yapabilir.
- Tom said he has to do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapması gerektiğini söyledi.
- I suspect that Tom doesn't do his homework by himself.
- Tom'un, ev ödevini kendi başına yapmadığından şüpheleniyorum.
- Tom won't be able to do it by himself, so we need to ask someone to help him.
- Tom bunu kendi başına yapamaz, bu yüzden birinden yardım istemeliyiz.
- Tom ate lunch by himself in his cubicle.
- Tom, öğle yemeğini kendi başına hücresinde yedi.
- Tom wasn't strong enough to lift the box by himself.
- Tom kutuyu kendi başına kaldıracak kadar güçlü değildi.
- Tom hates eating by himself.
- Tom kendi başına yemek yemekten nefret eder.
- I don't know why Tom wanted to go to Boston by himself.
- Tom'un neden kendi başına Boston'a gitmek istediğini bilmiyorum.
- Did Tom actually do that by himself?
- Tom bunu gerçekten kendi başına mı yaptı?
- Tom isn't planning to do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmayı planlamıyor.
- Tom may not have done that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmamış olabilir.
- Tom is all by himself.
- Tom kendi başına.
- Tom can get home by himself.
- Tom eve kendi başına gidebilir.
- Tom would've done that by himself if he could've.
- Tom yapabilseydi bunu kendi başına yapardı.
- Tom said Mary knew he might not have to do that by himself.
- Tom, Mary'nin bunu kendi başına yapmak zorunda olmayabileceğini bildiğini söyledi.
- Tom will have to do it all by himself.
- Tom her şeyi kendi başına yapmak zorunda kalacak.
- Tom will have to do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmak zorunda kalacak.
- Will Tom be doing that by himself?
- Tom bunu kendi başına mı yapacak?
- After his father died, he had to study by himself.
- Babası öldükten sonra kendi başına çalışmak zorunda kaldı.
- He solved the problem by himself.
- Problemi kendi başına çözdü.
- Are you sure Tom can do it by himself?
- Tom'un bunu kendi başına yapabileceğinden emin misin?
- Tom finished doing that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmayı bitirdi.
- He cannot have completed the work by himself.
- İşi kendi başına tamamlamış olamaz.
- Tom needs to be told to do that by himself.
- Tom'a bunu kendi başına yapması söyleniyor.
- Tom will never be able to do it by himself.
- Tom bunu asla kendi başına yapamaz.
- Tom isn't likely to do that by himself.
- Tom muhtemelen bunu kendi başına yapmayacak.
- Tom is too young to go out by himself at night.
- Tom geceleri kendi başına dışarı çıkmak için çok genç.
- Are you sure Tom can handle it by himself?
- Tom'un kendi başına halledebileceğinden emin misin?
- Tom tried to do it by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmaya çalıştı.
- Tom has already been told not to do that by himself.
- Tom'a bunu kendi başına yapmaması söylendi.
- Would you like Tom to do that by himself?
- Tom'un bunu kendi başına yapmasını ister miydin?
- Tom almost always does that by himself.
- Tom bunu neredeyse her zaman kendi başına yapar.
- Tom tried doing that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmayı denedi.
- Tom very rarely does that by himself.
- Tom bunu çok nadiren kendi başına yapar.
- Tom plans to go by himself.
- Tom kendi başına gitmeyi planlıyor.
- I suspect that Tom can do that by himself.
- Tom'un bunu kendi başına yapabileceğinden şüpheleniyorum.
- Tom is unlikely to do that by himself.
- Tom muhtemelen bunu kendi başına yapmayacak.
- Tom ate lunch by himself.
- Tom öğle yemeğini kendi başına yedi.
- He went there by himself.
- Oraya kendi başına gitti.
- Tom eats lunch by himself every day.
- Tom her gün öğle yemeğini kendi başına yiyor.
- Tom didn't know he should do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapması gerektiğini bilmiyordu.
- Tom is going to have to do it all by himself.
- Tom her şeyi kendi başına yapmak zorunda kalacak.
- Tom can't tie his shoelaces by himself.
- Tom ayakkabı bağcıklarını kendi başına bağlayamıyor.
- Tom built this doghouse all by himself.
- Tom bu köpek kulübesini kendi başına yaptı.
- I don't really think Tom did that by himself.
- Tom'un bunu kendi başına yaptığını pek sanmıyorum.
- Tom is traveling by himself, isn't he?
- Tom kendi başına seyahat ediyor, değil mi?
- Tom shouldn't go there by himself.
- Tom oraya kendi başına gitmemeli.
- I think Tom could've solved that problem by himself.
- Bence Tom bu sorunu kendi başına çözebilirdi.
- He knows how to exercise by himself.
- Kendi başına nasıl egzersiz yapacağını biliyor.
- Tom still lives by himself.
- Tom hâlâ kendi başına yaşıyor.
- Tom has decided to try to do that by himself.
- Tom, bunu kendi başına yapmaya karar verdi.
- Sami can't work by himself.
- Sami kendi başına çalışamaz.
- Tom says he wants to live by himself.
- Tom kendi başına yaşamak istediğini söylüyor.
- Tom can't tie his shoes by himself.
- Tom ayakkabılarını kendi başına bağlayamaz.
- Tom never goes kayaking by himself.
- Tom asla kendi başına kayak yapmaz.
- Tom did almost all of the work by himself.
- Tom neredeyse tüm işi kendi başına yaptı.
- Tom should be able to do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapabilmeli.
- Tom will do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapacak.
- Did Tom really go there by himself?
- Tom oraya gerçekten kendi başına mı gitti?
- Would you want Tom to do that by himself?
- Tom'un bunu kendi başına yapmasını ister miydin?
- Tom says he doesn't plan on going there by himself.
- Tom, oraya kendi başına gitmeyi planlamadığını söylüyor.
- Tom has been told not to do that by himself.
- Tom'un bunu kendi başına yapmaması söylendi.
- Tom wouldn't have asked you for help if he could've done that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapabilseydi senden yardım istemezdi.
- We shouldn't have left Tom there by himself.
- Tom'u orada kendi başına bırakmamalıydık.
- Tom didn't do it by himself.
- Tom onu kendi başına yapmadı.
- Tom is already big enough to do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapabilecek kadar büyük zaten.
- Was Tom able to do that by himself?
- Tom bunu kendi başına yapabildi mi?
- Why did Tom do that by himself?
- Tom bunu neden kendi başına yaptı?
- We did not help him, so he made it by himself.
- Ona yardım etmedik, bu yüzden bunu kendi başına yaptı.
- Tom managed to carry all three boxes by himself.
- Tom kendi başına üç kutuyu taşıyabildi.
- Let's see if Tom can manage to do it by himself.
- Bakalım Tom bunu kendi başına yapabilecek mi?
- Tom is never going to be able to do that by himself.
- Tom asla bunu kendi başına yapamayacak.
- I think Tom was supposed to do that by himself.
- Tom'un onu kendi başına yapması gerektiğini düşünüyorum.
- Tom needs to do that by himself.
- Tom'un bunu kendi başına yapması gerekiyor.
- Tom knew he should've done that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapması gerektiğini biliyordu.
- Tom won't be able to move the piano by himself.
- Tom piyanoyu kendi başına taşıyamaz.
- He stood by himself.
- O kendi başına durdu.
- Tom stayed in his room by himself.
- Tom kendi başına odasında kaldı.
- Tom likes to do almost everything by himself.
- Tom neredeyse her şeyi kendi başına yapmayı sever.
- Let Tom do that by himself.
- Bırakalım Tom kendi başına yapsın.
- Tom managed to put out the fire by himself.
- Tom yangını kendi başına söndürmeyi başardı.
- I don't really think Tom did that by himself.
- Ben gerçekten Tom'un bunu kendi başına yaptığını düşünmüyorum.
- He is now old enough to travel by himself.
- Artık kendi başına seyahat edebilecek kadar büyüdü.
- I asked Tom why he didn't try doing that by himself.
- Tom'a neden bunu kendi başına yapmaya çalışmadığını sordum.
- Tom very frequently does that by himself.
- Tom bunu çok sıklıkla kendi başına yapar.
- He goes very often to the theater, but always by himself.
- O tiyatroya sıkça gider, ancak her zaman kendi başına.
- Tom walked down the hall by himself.
- Tom koridorda kendi başına yürüdü.
- Tom finished doing that by himself.
- Tom bunu kendi başına bitirdi.
- Tom knows better than to go out after dark by himself.
- Tom hava karardıktan sonra kendi başına dışarı çıkmaması gerektiğini bilir.
- Tom says he wants to do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmak istediğini söylüyor.
- Tom actually figured it out by himself.
- Tom aslında bunu kendi başına çözdü.
- Tom has never done that by himself.
- Tom bunu hiç kendi başına yapmadı.
- Tom said he didn't do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmadığını söyledi.
- Do you think Tom could do that by himself?
- Sence Tom bunu kendi başına yapabilir mi?
- I told Tom to do that by himself.
- Tom'a bunu kendi başına yapmasını söyledim.
- Tom goes everywhere by himself.
- Tom her yere kendi başına gider.
- Tom will have to do it by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmak zorunda kalacak.
- Could Tom do that by himself?
- Tom bunu kendi başına yapabilir mi?
- I think Tom could've solved that problem by himself.
- Bence Tom bu problemi kendi başına çözebilirdi.
- Tom couldn't do it by himself.
- Tom kendi başına yapamadı.
- Tom realized there was no way he could do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmasının bir yolu olmadığını fark etti.
- Tom had to do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmak zorunda kaldı.
- Tom should be able to change the tire by himself.
- Tom lastiği kendi başına değiştirebiliyor olmalı.
- I don't think Tom would do that by himself.
- Tom'un bunu kendi başına yapacağını sanmıyorum.
- Tom has decided to try to do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmaya karar verdi.
- I don't believe Tom can do it by himself.
- Tom'un bunu kendi başına yapabileceğine inanmıyorum.
- Tom repaired his watch by himself.
- Tom saatini kendi başına tamir etti.
- Tom shouldn't have gone to Boston by himself.
- Tom kendi başına Boston'a gitmemeliydi.
- Don't let Tom go swimming by himself.
- Tom'un kendi başına yüzmeye gitmesine izin verme.
- We should give Tom some time by himself.
- Tom'a kendi başına biraz zaman vermeliyiz.
- He can't possibly write the letter by himself.
- Mektubu kendi başına yazması mümkün değil.
- Sometimes he spends time by himself.
- Bazen kendi başına vakit geçiriyor.
- Tom thought he should do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapması gerektiğini düşündü.
- The man was too fat to move by himself.
- Adam kendi başına hareket edemeyecek kadar şişmandı.
- Tom is going to have to go by himself.
- Tom kendi başına gitmek zorunda kalacak.
- Tom is living by himself.
- Tom kendi başına yaşıyor.
- Tom drank the whole bottle of wine all by himself.
- Tom bir şişe şarabın tamamını kendi başına içmiş.
- Tom often goes fishing by himself.
- Tom sık sık kendi başına balık tutmaya gider.
- Tom can do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapabilir.
- Let Tom sing by himself.
- Tom kendi başına şarkı söylesin.
- He's too young to live by himself yet.
- O henüz kendi başına yaşamak için çok genç.
- Tom likes doing that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmayı seviyor.
- Do you want to know why Tom did that by himself?
- Tom'un bunu neden kendi başına yaptığını bilmek ister misin?
- Tom probably didn't want to do that by himself.
- Tom muhtemelen bunu kendi başına yapmak istemiyordu.
- Tom drank three bottles of wine by himself last night.
- Tom dün gece kendi başına üç şişe şarap içti.
- Tom ate dinner by himself.
- Tom kendi başına akşam yemeği yedi.
- Tom wasn't able to fix his car by himself.
- Tom arabasını kendi başına tamir edemedi.
- Tom had to go by himself.
- Tom kendi başına gitmek zorundaydı.
- Tom decided to do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmaya karar verdi.
- Tom was able to do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapabildi.
- Tom said that the box was too heavy to lift by himself.
- Tom kutunun kendi başına kaldıramayacağı kadar ağır olduğunu söyledi.
- Tom won't be able to move the piano by himself.
- Tom piyanoyu kendi başına taşıyamayacak.
- Tom tried to move the piano by himself, but he couldn't.
- Tom piyanoyu kendi başına hareket ettirmeye çalıştı ama yapamadı.
- Tom could've done it by himself.
- Tom bunu kendi başına da yapabilirdi.
- Tom has already been told to do that by himself.
- Tom'a bunu kendi başına yapması söylendi.
- Tom may have gone fishing by himself.
- Tom kendi başına balık avlamaya gitmiş olabilir.
- Tom made up his mind to do that by himself.
- Tom, bunu kendi başına yapmaya karar verdi.
- Tom seldom goes canoeing by himself.
- Tom nadiren kendi başına kano yapmaya gider.
- Tom needs to be told not to do that by himself.
- Tom'a bunu kendi başına yapmaması söylenmeli.
- Tom has decided to go to Boston by himself.
- Tom Boston'a kendi başına gitmeye karar verdi.
- Tom lives in a small house by himself.
- Tom küçük bir evde kendi başına yaşıyor.
- Tom is unlikely to come by himself.
- Tom'un kendi başına gelmesi pek olası değil.
- He finished this work by himself.
- Bu işi kendi başına bitirdi.
- I think Tom should be able to do that by himself.
- Bence Tom bunu kendi başına yapabilmeli.
- Tom shouldn't do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmamalı.
- Tom ended up going by himself.
- Tom kendi başına gitti.
- Tom can't fix everything by himself.
- Tom her şeyi kendi başına düzeltemez.
- Tom wouldn't have asked you for help if he could've done that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapabilseydi yardım istemezdi.
- Tom managed to put the fire out by himself.
- Tom kendi başına yangını söndürmeyi başardı.
- Will Tom do that by himself?
- Tom bunu kendi başına mı yapacak?
- As a matter of fact, Tom did that by himself.
- Aslına bakarsan, Tom bunu kendi başına yaptı.
- Does Tom think he'll be able to do that by himself?
- Tom bunu kendi başına yapabileceğini mi sanıyor?
- Tom was unable to hold a job or live by himself.
- Tom bir işte çalışamadığı gibi kendi başına da yaşayamıyordu.
- Tom often plays by himself.
- Tom sıklıkla kendi başına oynar.
- Tom has been told to do that by himself.
- Tom'a bunu kendi başına yapması söylendi.
- Tom lives by himself in Australia.
- Tom, Avustralya'da kendi başına yaşıyor.
- Tom very frequently does that by himself.
- Tom bunu sık sık kendi başına yapıyor.
- Tom can't do it all by himself.
- Tom bunun tamamını kendi başına yapamaz.
- Tom told me he couldn't do that by himself.
- Tom bana bunu kendi başına yapamayacağını söyledi.
- Did he draw this picture by himself?
- Bu resmi kendi başına mı çizdi?
- Tom said he has to do that by himself.
- Tom, bunu kendi başına yapması gerektiğini söyledi.
- Tom very rarely does that by himself.
- Tom çok nadiren bunu kendi başına yapıyor.
- I think Tom went hunting by himself.
- Bence Tom kendi başına avlanmaya gitti.
- Tom did it by himself.
- Tom onu kendi başına yaptı.
- Tom likes doing that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmayı sever.
- He likes to do everything by himself.
- Her şeyi kendi başına yapmayı seviyor.
- Tom cleaned the house by himself.
- Tom evi kendi başına temizledi.
- Tom reluctantly did that by himself.
- Tom bunu gönülsüzce kendi başına yaptı.
- It looks like Tom is by himself.
- Tom kendi başına gibi görünüyor.
- Tom doesn't want to go there by himself.
- Tom oraya kendi başına gitmek istemiyor.
- Tom wanted to do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmak istedi.
- Tom apparently did that by himself.
- Görünüşe göre Tom bunu kendi başına yapmış.
- Tom planned on going by himself.
- Tom kendi başına gitmeyi planladı.
- Tom certainly couldn't have thought up this plan by himself.
- Tom kesinlikle bu planı kendi başına düşünemezdi.
- Tom quite often does that by himself.
- Tom bunu sıklıkla kendi başına yapar.
- Tom said that he wanted to spend some time by himself.
- Tom biraz kendi başına vakit geçirmek istediğini söyledi.
- He said that he did his homework by himself.
- Ödevini kendi başına yaptığını söyledi.
- Tom won't do that by himself, will he?
- Tom bunu kendi başına yapmaz, değil mi?
- Tom is now able to do that by himself.
- Tom artık bunu kendi başına yapabiliyor.
- Tom went by himself.
- Tom kendi başına gitti.
- Did Tom do that by himself?
- Tom bunu kendi başına mı yaptı?
- Tom mastered French studying by himself.
- Tom kendi başına çalışarak Fransızcada ustalaştı.
- Tom won't be able to do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapamaz.
- Tom could've done that faster by himself.
- Tom bunu kendi başına daha hızlı yapabilirdi.
- Tom went home by himself.
- Tom eve kendi başına gitti.
- Tom decided that he wanted to eat by himself.
- Tom kendi başına yemek yemeye karar verdi.
- Tom didn't mind living by himself.
- Tom kendi başına yaşamaya aldırmıyordu.
- Tom is playing by himself in the front yard.
- Tom ön bahçede kendi başına oynuyor.
- Tom knew he might be allowed to do that by himself.
- Tom, bunu kendi başına yapmasına izin verilebileceğini biliyordu.
- He repaired his watch by himself.
- Saatini kendi başına tamir etti.
- Did you ask Tom if he did that by himself?
- Tom'a bunu kendi başına yapıp yapmadığını sordun mu?
- Tom likes to do things by himself.
- Tom kendi başına bir şeyler yapmayı sever.
- Tom would never do that by himself.
- Tom bunu asla kendi başına yapmazdı.
- Tom was in the room by himself.
- Tom kendi başına odadaydı.
- Tom is supposed to do that by himself.
- Tom'un bunu kendi başına yapması gerek.
- I suspect that Tom doesn't do his homework by himself.
- Tom'un ödevlerini kendi başına yapmadığından şüpheleniyorum.
- Tom said he would do his homework by himself.
- Tom ödevini kendi başına yapacağını söyledi.
- Did Tom figure that out by himself?
- Tom bunu kendi başına mı çözdü?
- Tom decided to go shopping by himself.
- Tom alışverişe kendi başına gitmeye karar verdi.
- Tom decided that he wanted to eat by himself.
- Tom kendi başına yemek istediğine karar verdi.
- Don't let him do it by himself.
- Onu kendi başına yapmasına izin verme.
- Tama sometimes goes for a walk by himself.
- Tama, bazen kendi başına yürüyüşe çıkar.
- Tom fixed the flat tire by himself.
- Tom patlak lastiği kendi başına tamir etti.
- I don't think that Tom could do that by himself.
- Tom'un bunu kendi başına yapabileceğini sanmıyorum.
- Tom is strong enough to do that by himself.
- Tom, bunu kendi başına yapacak kadar güçlüdür.
- Tom went off by himself.
- Tom kendi başına gitti.
- Tom knows now that he shouldn't have gone there by himself.
- Tom artık oraya kendi başına gitmemesi gerektiğini biliyor.
- Do you think Tom will be able to do that by himself?
- Sence Tom bunu kendi başına yapabilir mi?
- Tom isn't old enough to do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapacak kadar büyük değil.
- Tom said he thought he might not have to do that by himself.
- Tom, bunu kendi başına yapmak zorunda kalmayabileceğini düşündüğünü söyledi.
- Tom could be planning to do that by himself.
- Tom bunu kendi başına yapmayı planlıyor olabilir.
- Tom managed to carry both suitcases by himself.
- Tom her iki bavulu da kendi başına taşımayı başardı.
- Tom likes to do things by himself.
- Tom işleri kendi başına yapmayı sever.
- Tom spent the night in the haunted house by himself.
- Tom geceyi perili köşkte kendi başına geçirdi.
- Tom reluctantly went by himself.
- Tom gönülsüzce kendi başına gitti.
- Tom is going to need to do that by himself.
- Tom'un bunu kendi başına yapması gerekecek.
- Could Tom have done that by himself?
- Tom bunu kendi başına yapmış olabilir mi?
- He had to look for his room by himself.
- Odasını kendi başına aramak zorundaydı.
- Tom needed to be told to do that by himself.
- Tom'a bunu kendi başına yapmasının söylenmesi gerekiyordu.
- Would Tom go swimming by himself?
- Tom kendi başına yüzmeye gider mi?
- Tom does most of the work by himself.
- Tom işlerin çoğunu kendi başına yapar.
- Tom isn't willing to go by himself.
- Tom kendi başına gitmeye istekli değil.
- Wouldn't it be better if Tom did that by himself?
- Tom kendi başına yapsaydı daha iyi olmaz mıydı?
- I don't think that Tom did his homework by himself.
- Tom'un ödevini kendi başına yaptığını sanmıyorum.
- Tom can't tie his shoelaces by himself.
- Tom ayakkabı bağcıklarını kendi başına bağlayamaz.
- Does Tom always do that by himself?
- Tom bunu hep kendi başına mı yapar?
- I want Tom to do that by himself.
- Tom'un bunu kendi başına yapmasını istiyorum.
- Tom will never be able to do that by himself.
- Tom bunu asla kendi başına yapamaz.
- Tom said that he just wanted to spend some time by himself.
- Tom sadece biraz kendi başına vakit geçirmek istediğini söyledi.
- Isn't Tom supposed to do that by himself?
- Tom'un bunu kendi başına yapması gerekmiyor mu?
- I think Tom was supposed to do that by himself.
- Sanırım Tom'un bunu kendi başına yapması gerekiyordu.
- Why didn't Tom do that by himself?
- Tom bunu neden kendi başına yapmadı?
Show More (367)
|