| 1 |
carelessly |
dikkatsizce |
adv. |
|
- Common objectives are set very carelessly in the EU.
- AB'de ortak hedefler çok dikkatsizce belirleniyor.
- This is a bonus that we should not carelessly fritter away.
- Bu, dikkatsizce heba etmememiz gereken bir ikramiyedir.
- I carelessly gave my email address to a stranger.
- Dikkatsizce bir yabancıya eposta adresimi verdim.
- He drove carelessly and had an accident.
- Dikkatsizce araba kullandı ve kaza yaptı.
- He carelessly forgot the camera in the bus.
- O, kamerasını dikkatsizce otobüste unuttu.
- He carelessly forgot the camera on the bus.
- Dikkatsizce kamerayı otobüste unuttu.
- Science can be dangerous when applied carelessly.
- Dikkatsizce uygulandığı zaman bilim tehlikeli olabilir.
- This tool, if used carelessly, can be very dangerous.
- Bu alet dikkatsizce kullanılırsa çok tehlikeli olabilir.
- I carelessly deleted your e-mail address and had to ask Russell in New Zealand for it.
- E-posta adresini dikkatsizce sildim ve Yeni Zelanda'daki Russell'dan istemek zorunda kaldım.
- Tom does everything carelessly.
- Tom her şeyi dikkatsizce yapar.
- If you drive carelessly, you will miss your turn.
- Eğer dikkatsizce sürersen, döneceğin yeri kaçırırsın.
- He carelessly forgot the camera on the bus.
- Kamerayı dikkatsizce otobüste unuttu.
- Science can be dangerous when applied carelessly.
- Bilim dikkatsizce uygulandığında tehlikeli olabilir.
- He drove carelessly and had an accident.
- Dikkatsizce sürdü ve bir kaza geçirdi.
Show More (11)
|
| 2 |
carelessly |
fütursuzca |
adv. |
|
- His family was very poor; consequently, they couldn't afford to spend money carelessly.
- Ailesi çok fakirdi; dolayısıyla fütursuzca para harcamaya güçleri yetmiyordu.
- I carelessly gave my email address to a stranger.
- E-posta adresimi fütursuzca bir yabancıya verdim.
Show More (-1)
|
| 3 |
carelessly |
umursamadan |
adv. |
|
- The young girl laughed carelessly.
- Genç kız umursamazca güldü.
Show More (-2)
|
| 4 |
carelessly |
düşüncesizce |
adv. |
|
- He carelessly forgot the camera in the bus.
- Kamerayı düşüncesizce otobüste unutmuş.
Show More (-2)
|
