| 1 |
district |
bölge |
n. |
|
- Some of the Arab districts of Jaffa were destroyed.
- Yafa'daki bazı Arap bölgeleri tahrip edilmiştir.
- Those districts which have not suffered losses will therefore see their incomes decrease in any case.
- Bu nedenle zarar görmeyen bölgelerin gelirleri her halükarda azalacaktır.
- He traveled through the Tohoku district this summer.
- O, bu yaz Tohoku bölgesinde seyahat etti.
- That district is no longer a safe place to live in.
- O bölge artık yaşamak için güvenli bir yer değil.
- Apples are produced in this district.
- Elmalar bu bölgede üretilir.
- She is looking forward to going to the Tohoku district.
- O, Tohoku bölgesine gitmeyi sabırsızlıkla bekliyor.
- The natives were not allowed to enter the district.
- Yerlilerin bölgeye girmesine izin verilmedi.
- The old custom is still kept up in that district.
- O bölgede eski gelenekler hala devam ediyor.
- A cold wave hit this district.
- Soğuk hava dalgası bu bölgeyi vurdu.
- This is a map of Ninohe District.
- Bu Ninohe Bölgesi'nin bir haritası.
- The district is abundant in natural resources.
- Bölge, doğal kaynaklar bakımından zengindir.
- The district is short of water.
- Bölgede su sıkıntısı var.
- This district is notorious for air pollution.
- Bu bölge hava kirliliği ile meşhurdur.
- The town is in a mountainous district.
- Kasaba dağlık bir bölgede.
- Alexanderplatz is a public square located in the Mitte district of Berlin.
- Alexanderplatz, Berlin'in Mitte bölgesinde yer alan halka açık bir meydandır.
- The typhoon struck the Kanto district.
- Tayfun Kanto bölgesini vurdu.
- Indians inhabited this district.
- Hintliler bu bölgede yaşadılar.
- She is looking forward to going to the Tohoku district.
- Tohoku bölgesine gitmeyi dört gözle bekliyormuş.
- The town is in a mountainous district.
- Kasaba dağlık bir bölgededir.
- Apples are produced in this district.
- Bu bölgede elma üretilir.
- The typhoon may cross the Tohoku district.
- Tayfun Tohoku bölgesini geçebilir.
- This district is notorious for air pollution.
- Bu bölge hava kirliliği konusunda kötü bir şöhrete sahip.
- He traveled through the Tohoku district this summer.
- Bu yaz Tohoku bölgesini gezdi.
- Indians inhabited this district.
- Yerliler bu bölgede yaşadılar.
- We wandered aimlessly around the shopping district.
- Alışveriş bölgesinde amaçsızca dolaştık.
- The Tohoku district is worth traveling to.
- Tohoku bölgesi seyahat etmeye değer.
- A cold wave hit this district.
- Bir soğuk hava dalgası bu bölgeyi vurdu.
- There is a shopping district underground.
- Yeraltında bir alışveriş bölgesi var.
- There is a shopping district underground.
- Yer altında alışveriş bölgesi var.
- The old custom is still kept up in that district.
- Eski gelenek o bölgede hâlâ devam ediyor.
- He lives in a poor district of London.
- Londra'nın fakir bir bölgesinde yaşar.
- This is a map of the Toyono district.
- Bu Toyono bölgesinin bir haritası.
- The young women of this district are well known for their beauty.
- Bu bölgenin genç kadınları güzellikleriyle bilinir.
- This district is known for its beautiful scenery.
- Bu bölge güzel manzarasıyla ünlü.
- This district forms a basin.
- Bu bölge bir havza oluşturur.
- The city of Aachen is administered as an independent district.
- Aachen kenti bağımsız bölge olarak yönetilmiş.
- Who's the representative from your district?
- Bölgenizin temsilcisi kim?
- The district is abundant in natural resources.
- Bölge, doğal kaynaklar açısından zengindir.
- This district is known for its beautiful scenery.
- Bu bölge, güzel manzarasıyla tanınır.
- The Mitte district is located in the central part of Berlin.
- Mitte bölgesi Berlin'in orta kesiminde yer almaktadır.
- The district is short of water.
- Bölge, su sıkıntısı içinde.
- I know this district.
- Bu bölgeyi biliyorum.
- The Mitte district is located in the central part of Berlin.
- Mitte bölgesi Berlin'in orta kesiminde yer alır.
- The natives were not allowed to enter the district.
- Yerlilerin bölgeye girişine izin verilmemiştir.
- The city of Aachen is administered as an independent district.
- Aachen şehri bağımsız bir bölge olarak yönetiliyor.
- Indians inhabited this district.
- Bu bölgede Kızılderililer yaşardı.
- He lives in a poor district of London.
- Londra'nın fakir bir bölgesinde yaşıyor.
Show More (44)
|
| 2 |
district |
ilçe |
n. |
|
- The same applies to 1 425 homes in the district and 711 businesses.
- Aynı durum ilçedeki 1 425 ev ve 711 işyeri için de geçerlidir.
- One kilo per person per year is collected in the district.
- İlçede kişi başına yılda bir kilo toplanmaktadır.
- The same applies to 1 425 homes in the district and 711 businesses.
- Aynı durum ilçedeki 1 425 konut ve 711 işyeri için de geçerlidir.
- There are also veterinary officers working at a district level.
- Ayrıca ilçe düzeyinde çalışan veteriner memurları da bulunmaktadır.
- Some towns, villages, districts, settlements and roads have been destroyed by the earthquake.
- Bazı kasabalar, köyler, ilçeler, yerleşim yerleri ve yollar deprem nedeniyle yıkılmıştır.
- This is a map of Ninohe District.
- Bu, Ninohe İlçesinin bir haritasıdır.
- This is a map of the Toyono district.
- Bu, Toyono ilçesinin bir haritası.
Show More (4)
|
| 3 |
district |
semt |
n. |
|
- Alexanderplatz is a public square located in the Mitte district of Berlin.
- Alexanderplatz, Berlin'in Mitte semtinde bulunan bir halk meydanıdır.
- That district is no longer a safe place to live in.
- O semt, yaşamak için artık güvenli bir yer değil.
Show More (-1)
|
| 4 |
district |
muhit |
n. |
|
- The famous model was seen in the upmarket shopping district.
- Ünlü model lüks alışveriş muhitinde görüldü.
Show More (-2)
|
| 5 |
district |
idari bölge |
n. |
|
- He was appointed to cover the northern districts of the city.
- Şehrin kuzeydeki idari bölgelerini denetlemekle görevlendirilmişti.
Show More (-2)
|
